|
- That is vitally important to the accurate and reliable calculation of deficits.
- Bu, açıkların doğru ve güvenilir bir şekilde hesaplanması açısından hayati önem taşımaktadır.
- It would be more accurate to talk about steps backward than progress.
- İlerlemeden ziyade geri adımlardan bahsetmek daha doğru olacaktır.
- This means that we shall have to work with a mixture of accurate measurements and estimates until the end of 2003.
- Bu da 2003 yılı sonuna kadar doğru ölçümler ve tahminlerin bir karışımı ile çalışmamız gerektiği anlamına gelmektedir.
- These are detailed, accurate statistics which map the situation in Europe from one year to the next.
- Bunlar, Avrupa'daki durumu bir yıldan diğerine haritalandıran ayrıntılı ve doğru istatistiklerdir.
- I cannot provide an accurate answer to this question at the moment.
- Bu soruya şu anda doğru bir yanıt veremiyorum.
- Consumers are often worried because they do not have accurate information.
- Tüketiciler genellikle doğru bilgiye sahip olmadıkları için endişelenmektedir.
- It is more precise, more accurate and has the same meaning.
- Daha kesin, daha doğru ve aynı anlama geliyor.
- The definition proposed for the term 'assignment ' is far more accurate.
- 'Görevlendirme' terimi için önerilen tanım çok daha doğrudur.
- I am sure that then we will have more accurate information.
- Eminim o zaman daha doğru bilgilere sahip olacağız.
- It is more precise, more accurate and has the same meaning.
- Daha kesin ve daha doğru olup aynı anlama geliyor.
- Consumers are often worried because they do not have accurate information.
- Tüketiciler genellikle doğru bilgiye sahip olmadıkları için endişe duyuyorlar.
- The honourable Member's report gives a very accurate overview of what has been achieved so far.
- Sayın Üyenin raporu, bugüne kadar neler başarıldığına dair çok doğru bir genel bakış sunmaktadır.
- Any report such as this requires accurate information.
- Bunun gibi herhangi bir rapor doğru bilgi gerektirir.
- What has been said in the Russian Duma is not accurate.
- Rus Dumasında söylenenler doğru değildir.
- That is the reason behind monitoring; it is there to determine whether or not this prognosis was accurate.
- İzlemenin ardında yatan neden de budur; bu öngörünün doğru olup olmadığını tespit etmektir.
- What has been said in the Russian Duma is not accurate.
- Rus Duma'sında söylenenler doğru değildir.
- Accurate information must not be given in the form of advertising.
- Doğru bilgiler reklam şeklinde verilmemelidir.
- We need accurate information and we must, if possible, reassure our fellow citizens.
- Doğru bilgiye ihtiyacımız var ve mümkünse yurttaşlarımıza güven vermeliyiz.
- Whether this is an accurate description or not, the British government fails at any rate to discourage refugees.
- Bu doğru bir tanımlama olsun ya da olmasın, İngiliz hükümeti her halükarda mültecileri caydırmakta başarısız olmaktadır.
- I recognise that we need to have more accurate statistics on these issues.
- Bu konularda daha doğru istatistiklere sahip olmamız gerektiğinin farkındayım.
- The picture you painted was not quite accurate.
- Çizdiğiniz resim tam olarak doğru değildi.
- The title of the report is not accurate.
- Raporun başlığı doğru değil.
- I obviously wanted to be sure that the answer I gave was accurate.
- Açıkçası verdiğim cevabın doğru olduğundan emin olmak istedim.
- Labelling must allow for accurate health messages, such as for folic acid.
- Etiketleme, folik asit gibi doğru sağlık mesajlarına izin vermelidir.
- Accurate information must not be given in the form of advertising.
- Doğru bilgi reklam şeklinde verilmemelidir.
- This is accurate.
- Bu doğru.
- Tom's description was accurate.
- Tom'un tasviri doğruydu.
- Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
- Tom'un davranışları nedeniyle mahkeme Mary'nin anlattıklarının doğru olduğuna ikna olmuştur.
- The data was accurate.
- Veri doğruydu.
- This watch keeps accurate time.
- Bu saat zamanı doğru tutuyor.
- I'm not sure how accurate that is.
- Bunun ne kadar doğru olduğundan emin değilim.
- Your analysis of the situation is accurate.
- Durum analiziniz doğru.
- It's not accurate.
- Bu doğru değil.
- Is this accurate?
- Bu doğru mu?
- I don't think that's accurate.
- Bunun doğru olduğunu sanmıyorum.
- Most important of all a clock has to be accurate.
- Bir saatin en önemli özelliği doğru olmasıdır.
- He made an accurate report of the incident.
- Olayla ilgili doğru bir rapor hazırlamış.
- He gave an accurate report.
- O, doğru bir rapor verdi.
- My watch is more accurate than yours.
- Saatim sizinkinden daha doğru.
- I don't think what Tom said was accurate.
- Tom'un söylediği şeyin doğru olduğunu düşünmüyorum.
- That's not exactly an accurate comparison.
- Bu tam olarak doğru bir karşılaştırma değil.
- That's accurate.
- O doğru.
- My predictions were accurate.
- Tahminlerim doğruydu.
- The most accurate reflection of my feelings is that of a love-hate relationship.
- Hislerimin en doğru yansıması aşk-nefret ilişkisidir.
- The text above contains no accurate facts on the matter.
- Yukarıdaki metin konuyla ilgili hiçbir doğru bilgi içermiyor.
- My information was accurate.
- Verdiğim bilgi doğruydu.
- I really enjoy your accurate questions.
- Doğru soruların gerçekten hoşuma gidiyor.
- The sentence is not grammatically accurate.
- Cümle dilbilgisi açısından doğru değil.
- Is that accurate?
- Bu doğru mu?
- That's not completely accurate.
- Bu tam olarak doğru değil.
- That's not completely accurate.
- O tamamen doğru değil.
- His data is not accurate at all.
- Onun verileri hiç de doğru değil.
- That's accurate enough.
- Bu yeterince doğru.
- Weather forecasts are rarely accurate.
- Hava tahminleri nadiren doğru çıkar.
- With contact lenses, you have more accurate vision than you would with glasses.
- Kontakt lenslerle, gözlükle olduğundan daha doğru görürsün.
- That's accurate.
- Bu doğru.
- He needs to make an accurate report of the case.
- Olayı doğru bir şekilde rapor etmesi gerekiyor.
- How accurate can you be?
- Ne kadar doğru olabilirsin?
- You could say this translation is historically accurate.
- Bu çevirinin tarihsel açıdan doğru olduğunu söyleyebilirsin.
- My watch is more accurate than yours.
- Benim saatim seninkinden daha doğru.
- Do you think that that's accurate?
- Sence bu doğru mu?
- This watch keeps accurate time.
- Bu saat zamanı doğru gösterir.
- Tom's description was accurate.
- Tom'un açıklaması doğruydu.
- My prediction was accurate.
- Tahminim doğru çıktı.
- This is accurate, I think.
- Sanırım bu doğru.
- I hope this is accurate.
- Umarım bu doğrudur.
- My watch is accurate.
- Saatim doğrudur.
- That wasn't accurate, was it?
- O doğru değildi, değil mi?
- The translation is accurate.
- Çeviri doğru.
- My prediction was accurate.
- Tahminim doğruydu.
- Weather forecasts are rarely accurate.
- Hava tahminleri nadiren doğrudur.
- The sentence is not grammatically accurate.
- Cümle dil bilgisi yönünden doğru değildir.
- This is pretty accurate.
- Bu oldukça doğru.
- My watch is accurate.
- Saatim doğru çalışıyor.
- This seems entirely accurate.
- Bu tamamen doğru görünüyor.
- Tom is accurate at figures.
- Tom rakamları doğru kullanır.
- Atomic clocks are very accurate.
- Atomik saatler çok doğrudur.
- Do you think that's accurate?
- Onun doğru olduğunu mu düşünüyorsun?
- This clock is accurate.
- Bu saat doğru.
- How accurate do you think this report is?
- Bu raporun ne kadar doğru olduğunu düşünüyorsunuz?
- You must be accurate in counting.
- Sayım işini doğru yapmalısınız.
- This data isn't accurate at all.
- Bu veriler hiç de doğru değil.
- The clock on that tower is accurate.
- Kuledeki saat doğru.
- Tom's description was accurate.
- Tom'un tarifi doğruydu.
- Unfortunately, the information is accurate.
- Maalesef bilgi doğru.
- The watch keeps accurate time.
- Saat doğru gidiyor.
- It's fairly accurate.
- Oldukça doğru.
- My predictions were accurate.
- Benim tahminlerim doğruydu.
- Is this data accurate?
- Bu veriler doğru mu?
- How accurate is it?
- Bu ne kadar doğru?
- How accurate do you think this report is?
- Sence bu rapor ne kadar doğru?
- I hope this is accurate information.
- Umarım bu doğru bir bilgidir.
- Everything I've told you may not be accurate.
- Sana söylediğim her şey doğru olmayabilir.
- We need accurate information.
- Doğru bilgiye ihtiyacımız var.
- That's not exactly an accurate comparison.
- O tam olarak doğru bir karşılaştırma değil.
- I think your answer is accurate.
- Bence cevabın doğru.
- Your information was accurate.
- Bilgileriniz doğruydu.
- The translation is accurate.
- Çeviri doğrudur.
Show More (96)
|
