|
- We must adapt to this and facilitate further developments within our Budget framework.
- Buna uyum sağlamalı ve Bütçe çerçevemiz dahilinde daha fazla gelişmeyi kolaylaştırmalıyız.
- The new applicant States are also encouraged to adapt to these regulations.
- Yeni başvuru sahibi Devletler de bu düzenlemelere uyum sağlamaya teşvik edilmektedir.
- It is important to recognise that today's public service broadcasting needs to adapt to the changes.
- Günümüz kamu hizmeti yayıncılığının değişimlere uyum sağlaması gerektiğini kabul etmek önemlidir.
- Future ideas must be flexible and able to adapt to the new society.
- Gelecekteki fikirler esnek olmalı ve yeni topluma uyum sağlayabilmelidir.
- Of course, the ACP countries know they must adapt to world trade.
- Elbette ACP ülkeleri dünya ticaretine uyum sağlamaları gerektiğini biliyor.
- You have to adapt to the circumstances.
- Koşullara uyum sağlamalısın.
- You have to adapt to circumstances.
- Koşullara uyum sağlamak zorundasın.
- Man has a great capacity to adapt to environmental changes.
- İnsan çevresel değişikliklere uyum sağlamak için büyük bir kapasiteye sahiptir.
- You have to adapt to the circumstances.
- Şartlara uyum sağlamalısın.
- Sami could adapt to whatever the situation was.
- Sami durum ne olursa olsun uyum sağlayabilirdi.
- Is the human condition flexible enough to adapt to environments beyond Earth?
- İnsanlık Dünya'nın ötesindeki ortamlara uyum sağlayacak kadar esnek mi?
- Dan struggled to adapt to life outside jail.
- Dan hapishane dışındaki hayata uyum sağlamakta zorlandı.
- The young adapt to change easily.
- Gençler değişime kolayca uyum sağlarlar.
- The human brain can adapt to new situations.
- İnsan beyni yeni durumlara uyum sağlayabilir.
- Teenagers must adapt to today's harsh realities.
- Gençler günümüzün sert gerçeklerine uyum sağlamalıdır.
- The body adapts to stress.
- Vücut strese uyum sağlar.
- You must adapt to a variety of conditions.
- Çeşitli koşullara uyum sağlamalısınız.
- Man has a great capacity to adapt to environmental changes.
- İnsan çevresel değişikliklere uyum sağlama konusunda büyük bir kapasiteye sahiptir.
- We must adapt to today's harsh realities.
- Günümüzün sert gerçeklerine uyum sağlamalıyız.
- Quick to adapt to changing circumstances.
- Değişen koşullara çabuk uyum sağlayan.
- He couldn't adapt to new circumstances.
- Yeni koşullara uyum sağlayamadı.
- It is generally hard to adapt to living in a foreign culture.
- Yabancı bir kültürde yaşama uyum sağlamak genellikle zordur.
- You have to adapt to circumstances.
- Koşullara uyum sağlamalısın.
- He is quick to adapt to new circumstances.
- Yeni koşullara çabuk uyum sağlıyor.
Show More (21)
|
