|
- The exhibition was missing aesthetic value.
- Serginin estetik değeri yoktu.
- The rest is an aesthetic issue, but not a health issue.
- Geri kalanı estetik bir konudur, ancak bir sağlık sorunu değildir.
- The point about the art trade is that it disseminates aesthetic values and aesthetic messages.
- Sanat ticaretiyle ilgili mesele, estetik değerleri ve estetik mesajları yaymasıdır.
- In this process, alienation itself becomes an aesthetic device for the novel.
- Bu süreçte yabancılaşmanın kendisi roman için estetik bir araca dönüşüyor.
- In this process, alienation itself becomes an aesthetic device for the novel.
- Bu süreçte yabancılaşmanın kendisi roman için estetik bir araç haline gelir.
- Tom has an aesthetic sense for modern painting.
- Tom'un modern resim için estetik bir anlayışı var.
- Mariko went to the aesthetic salon.
- Mariko estetik salonuna gitti.
Show More (4)
|
