after all - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
after all ne de olsa adv.
  • This is hard to understand, since, after all, Galileo is important to maritime safety.
  • Bunu anlamak zor, zira ne de olsa Galileo deniz güvenliği için çok önemli.
  • It is, after all, a petroleum product.
  • Ne de olsa bu bir petrol ürünü.
  • After all, the Internet was a tool intended to facilitate research networking.
  • Ne de olsa İnternet, araştırma ağı kurmayı kolaylaştırmayı amaçlayan bir araçtı.
Show More (80)
after all neticede adv.
  • After all we are exchanging arguments and each side needs to take the other seriously.
  • Neticede karşılıklı argümanlarımızı paylaşıyoruz ve her iki tarafın da diğerini ciddiye alması gerekiyor.
  • After all, the citizen foots the bill.
  • Neticede faturayı vatandaş ödüyor.
  • After all, human resources are Europe's raw material.
  • Neticede, insan kaynakları Avrupa'nın hammaddesidir.
Show More (15)
after all sonunda adv.
  • So you decided to come after all.
  • Demek sonunda gelmeye karar verdin.
  • They have decided to stick to the original plan after all.
  • Sonunda orijinal plana sadık kalmaya karar verdiler.
  • Tom might have a chance after all.
  • Tom'un sonunda bir fırsatı olabilir.
Show More (12)
after all her şeye rağmen adv.
  • This is therefore a great way of keeping produce fresh after all.
  • Dolayısıyla bu, her şeye rağmen ürünleri taze tutmanın harika bir yoludur.
  • It seems there are still positive movements in the fisheries sector after all.
  • Her şeye rağmen balıkçılık sektöründe hala olumlu hareketler var gibi görünüyor.
  • Should we not, after all, impose this obligation on the authorities earlier?
  • Her şeye rağmen bu yükümlülüğü yetkililere daha önce empoze etmemiz gerekmez mi?
Show More (11)
after all yine de adv.
  • Jane didn't buy it after all.
  • Jane yine de onu almadı.
  • I tried many things but failed after all.
  • Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.
  • Tom didn't want to eat after all.
  • Tom yine de yemek istemedi.
Show More (3)
after all zaten adv.
  • After all, both the MAGP and the FIFG are already so full of loopholes that you actually sail The Atlantic Dawn through.
  • Sonuçta, hem MAGP hem de FIFG zaten o kadar boşluklarla dolu ki, Atlantik Şafağı'na yelken açıyorsunuz.
  • That, after all, is why you launched the Convention.
  • Zaten Konvansiyon'u da bu yüzden başlattınız.
  • That, after all, is the reason for this report and for the Lamfalussy report too.
  • Zaten bu raporun ve Lamfalussy raporunun nedeni de budur.
Show More (2)
after all buna karşın adv.
  • A number of Member States were opposed to it, and in this way, a compromise can be struck after all.
  • Bazı Üye Devletler buna karşı çıkıyordu ve bu şekilde bir uzlaşma sağlanabilir.
  • He didn't pass after all.
  • O, buna karşın geçmedi.
  • He was right after all.
  • Buna karşın haklıydı.
Show More (0)
after all nihayet adv.
  • He finally comes out after all these years.
  • O bütün bu yıllardan sonra nihayet çıkıp geldi.
  • He said he would not come in, but he came in after all.
  • O içeri girmeyeceğini söyledi, ancak nihayet içeriye girdi.
  • He finally comes out after all these years.
  • Bunca yıldan sonra nihayet ortaya çıktı.
Show More (0)