Tureng - alternative - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	alternative	alternatif	n., adj.
	There is currently no alternative to the Road Map, and the European Union’s foreign policy needs to be supported. Şu anda Yol Haritası'nın alternatifi yoktur ve Avrupa Birliği'nin dış politikasının desteklenmesi gerekmektedir. We have a duty towards the people who earn a living from growing tobacco and we must offer them reasonable alternatives. Tütün yetiştirerek geçimini sağlayan insanlara karşı bir görevimiz var ve onlara makul alternatifler sunmalıyız. The alternative is that this measure must apply in all countries. Diğer alternatif ise bu tedbirin tüm ülkelerde uygulanmasıdır. However, it will call for an alternative method of harmonising taxes. Bununla birlikte, vergilerin uyumlaştırılması için alternatif bir yöntem çağrısında bulunacaktır. A marketing ban has to be introduced, pressure has to be put on industry to ensure that new alternatives are developed. Bir pazarlama yasağı getirilmeli, yeni alternatiflerin geliştirilmesini sağlamak için endüstriye baskı yapılmalıdır. Therefore, we need corporate approach looking at alternative sources of energy. Dolayısıyla alternatif enerji kaynaklarına yönelik kurumsal bir yaklaşıma ihtiyacımız var. No alternative remedy is available legally in the EU, either as a feed additive or as a veterinary medicine. AB'de yem katkı maddesi ya da veteriner ilacı olarak alternatif bir ilaç yasal olarak mevcut değildir. The use of alternative testing methods is, of course, central. Alternatif test yöntemlerinin kullanımı elbette merkezi bir öneme sahiptir. If science can tap these alternative sources of protein, the dream for aquaculture may yet come true. Eğer bilim bu alternatif protein kaynaklarına ulaşabilirse, su ürünleri yetiştiriciliği hayali gerçek olabilir. Parliament's report will give the search for alternatives a new urgency. Parlamento'nun raporu alternatif arayışlarına yeni bir aciliyet kazandıracaktır. The menu on television or mobile phones should have an audio alternative. Televizyon veya cep telefonlarındaki menünün sesli bir alternatifi olmalıdır. Therefore 'beauty contests' between the various operators are clearly more consumer-friendly alternatives. Bu nedenle çeşitli operatörler arasındaki 'güzellik yarışmaları' açıkça daha tüketici dostu alternatiflerdir. For the time being, however, the Commission does not see any alternative to using the flexibility instrument either. Ancak Komisyon şu an için esneklik aracının kullanılmasına yönelik herhangi bir alternatif görmemektedir. So if we say there is an alternative, then all we are doing is making sure the Treaty will never be ratified. Dolayısıyla bir alternatif olduğunu söylersek, tek yaptığımız Antlaşmanın asla onaylanmayacağından emin olmak olacaktır. If we ban existing products, alternative products may be even more dangerous. Mevcut ürünleri yasaklarsak, alternatif ürünler daha da tehlikeli olabilir. Such are the two alternatives before it. Önünde böyle iki alternatif var. The alternative is chaos and anarchy, which is not in anyone's interest. Bunun alternatifi kaos ve anarşidir ki bu da kimsenin yararına değildir. The only alternative to peace is peace, but to make this possible Europe must take practical action. Barışın tek alternatifi barıştır ancak bunu mümkün kılmak için Avrupa'nın pratik adımlar atması gerekir. Structural change, offering alternatives, is what is crucial. Önemli olan, alternatifler sunan yapısal değişimdir. Mechanising and destroying the landscape to allow it to be cultivated more easily is not an acceptable alternative. Peyzajın daha kolay işlenebilmesi için makineleştirilmesi ve tahrip edilmesi kabul edilebilir bir alternatif değildir. A sound alternative would be to clean the ship's sides mechanically. Sağlıklı bir alternatif, geminin yan taraflarının mekanik olarak temizlenmesi olacaktır. It is of the greatest importance that governments, science and industry invest in alternative methods. Hükümetlerin, bilimin ve endüstrinin alternatif yöntemlere yatırım yapması büyük önem taşımaktadır. The public will not forgive us for not developing alternatives to road transport. Karayolu taşımacılığına alternatifler geliştirmediğimiz takdirde halk bizi affetmeyecektir. I wonder why the Commission chose to settle for limit values higher than those in both these alternatives. Komisyon'un neden bu iki alternatiften daha yüksek sınır değerlerle yetinmeyi tercih ettiğini merak ediyorum. This is an alternative to membership. Bu, üyeliğe bir alternatiftir. The proposed directive will therefore encourage the marketing and use of safer alternatives. Bu nedenle önerilen direktif daha güvenli alternatiflerin pazarlanmasını ve kullanılmasını teşvik edecektir. Nowadays, it appears to be done voluntarily, although they are hardly given any alternatives. Günümüzde, kendilerine neredeyse hiç alternatif sunulmamasına rağmen, görünüşe göre bu iş gönüllü olarak yapılıyor. Unless we take that way, the only alternative will be more misery, more destruction and more death. Bu yolu seçmediğimiz takdirde, tek alternatif daha fazla sefalet, daha fazla yıkım ve daha fazla ölüm olacaktır. The alternative will inevitably be overfishing and problems for the industry in the long term. Bunun alternatifi kaçınılmaz olarak aşırı avlanma ve uzun vadede endüstri için sorunlar olacaktır. Secondly, I object to LPG being classified as an alternative fuel. İkinci olarak LPG'nin alternatif yakıt olarak sınıflandırılmasına itiraz ediyorum. The only alternative to peace is peace, but to make this possible Europe must take practical action. Barışın tek alternatifi barıştır, ancak bunu mümkün kılmak için Avrupa'nın pratik adımlar atması gerekir. It is absolutely ridiculous that this is supposed to be the alternative to road transport. Bunun karayolu taşımacılığının alternatifi olması kesinlikle çok saçma. It certainly appears as an attractive alternative to killing and destroying animals. Hayvanları öldürmek ve yok etmek için kesinlikle cazip bir alternatif olarak görünüyor. The Commission does not intend to create an alternative system to Eurocontrol. Komisyon Eurocontrol'e alternatif bir sistem yaratma niyetinde değildir. No alternative remedy is available legally in the EU, either as a feed additive or as a veterinary medicine. AB'de yasal olarak yem katkı maddesi ya da veteriner ilacı olarak alternatif bir ilaç bulunmamaktadır. Only in this way will the railways become a real alternative. Demiryolları ancak bu şekilde gerçek bir alternatif haline gelecektir. There must be a better alternative to making enemies for ourselves in the Arab world. Arap dünyasında kendimize düşman yaratmanın daha iyi bir alternatifi olmalı. The proposed directive will also encourage the marketing and use of alternative colourants. Önerilen direktif aynı zamanda alternatif renklendiricilerin pazarlanmasını ve kullanımını da teşvik edecektir. The United Kingdom Department of Health has said there are no acceptable alternative sources. Birleşik Krallık Sağlık Bakanlığı kabul edilebilir bir alternatif kaynak olmadığını söyledi. After all, we need to look for alternatives where labour, education, income and education are concerned. Sonuçta, iş gücü, eğitim, gelir ve eğitim söz konusu olduğunda alternatifler aramamız gerekiyor. This is currently at a rate of 98% and would be reduced by using alternative biofuel-like fuels. Bu oran şu anda %98'dir ve alternatif biyoyakıt benzeri yakıtlar kullanılarak azaltılabilir. We have extended this definition by leaving out the alternative airport requirement. Biz bu tanımı, alternatif havalimanı şartını ortadan kaldırarak genişlettik. We cannot do without it, there is no alternative. Onsuz yapamayız, başka bir alternatif yok. The rich can afford to look around for some alternative. Zenginler alternatif arayışına girebilirler. As I see it, there is no alternative to abolishing intervention for rye. Gördüğüm kadarıyla çavdar için müdahaleyi kaldırmanın alternatifi yok. Structural change, offering alternatives, is what is crucial. Yapısal değişim, alternatifler sunmak, çok önemli olan şeydir. We had three alternative responses to the Commission. Komisyon'a üç alternatif yanıt verdik. The decision makers must understand what alternatives there are and what the consequences of these would be. Karar vericiler hangi alternatiflerin olduğunu ve bunların sonuçlarının ne olacağını anlamalıdır. It is up to the industry to accelerate that search for validated alternatives. Onaylanmış alternatifler arayışını hızlandırmak endüstrinin görevidir. Education and training programmes also play an important role in introducing alternative cultivation practices. Eğitim ve öğretim programları da alternatif yetiştiricilik uygulamalarının tanıtılmasında önemli bir rol oynamaktadır. I believe it is time to promote the mission of disarmament inspectors as an alternative solution to war. Silahsızlanma denetçilerinin misyonunu savaşa alternatif bir çözüm olarak teşvik etmenin zamanının geldiğine inanıyorum. Both alternatives have their good points. Her iki alternatifin de iyi yanları vardır. The proposed directive will therefore encourage the marketing and use of safer alternatives. Önerilen direktif bu nedenle daha güvenli alternatiflerin pazarlanmasını ve kullanımını teşvik edecektir. In each case we would propose an alternative wording. Her durumda alternatif bir ifade önereceğiz. As alternative flame retardants are available, fire and environmental risks will not increase as a result of this ban. Alternatif alev geciktiriciler mevcut olduğundan bu yasağın bir sonucu olarak yangın ve çevresel riskler artmayacaktır. The key point on which there are still differences between us is the issue of alternative forms of regulation. Aramızdaki farklılıkların devam ettiği kilit nokta ise alternatif düzenleme biçimleri konusudur. Farmers are encouraged to produce alternative products to hazelnuts, tea, sugar beet and tobacco. Çiftçiler, fındık, çay, şeker pancarı ve tütüne alternatif ürünler üretmeye teşvik edilmektedir. We all feel that there is no real alternative to dialogue on this matter, as difficult as this may prove to be. Hepimiz, ne kadar zor olursa olsun, bu konuda diyalogdan başka gerçek bir alternatif olmadığını düşünüyoruz. It constitutes a positive alternative to parts of the World Trade Organisation's practice. Bu, Dünya Ticaret Örgütü'nün bazı uygulamalarına olumlu bir alternatif teşkil etmektedir. The public will not forgive us for not developing alternatives to road transport. Karayolu taşımacılığına alternatifler geliştirmediğimiz için halk bizi affetmeyecektir. I appreciate that these alternative raw materials are not readily available. Bu alternatif hammaddelerin hazırda bulunmadığını takdir ediyorum. As far as possible, recourse to alternative crop-protection solutions should be encouraged. Mümkün olduğunca alternatif ürün koruma çözümlerine başvurulması teşvik edilmelidir. Why does the Commission fail to talk now about the alternatives which were written into the Cotonou Agreement? Komisyon neden şimdi Cotonou Anlaşmasında yazılı olan alternatifler hakkında konuşmuyor? Item 27 gives the reader the idea that there is no viable alternative to military service in Finland. 27. Madde okuyucuya Finlandiya'da askerlik hizmetine karşı uygulanabilir bir alternatif olmadığı fikrini vermektedir. Take another good look and give the industry three years to come up with alternatives. Bir kez daha iyi bakın ve sektöre alternatifler bulması için üç yıl süre verin. The inclusion of alternative test methods is, in our view, superfluous. Alternatif test yöntemlerinin dahil edilmesi bize göre gereksizdir. This instrument can only be complementary, and by no means represents an alternative, to important legislative measures. Bu araç sadece tamamlayıcı olabilir ve hiçbir şekilde önemli yasal tedbirlere bir alternatif teşkil etmez. Incidentally, we still allow them to be used in spermicides in condom production where there is no alternative. Bu arada alternatifi olmayan prezervatif üretiminde spermisitlerde kullanılmalarına hala izin veriyoruz. Five countries in southern Africa have presented alternative plans. Güney Afrika'daki beş ülke alternatif planlar sundu. We must implement alternative working methods that minimise exposure to noise. Gürültüye maruz kalmayı en aza indiren alternatif çalışma yöntemlerini hayata geçirmeliyiz. Aquaculture is undoubtedly the alternative to overfishing, which has no future. Su ürünleri yetiştiriciliği hiç şüphesiz geleceği olmayan aşırı avlanmanın alternatifidir. The approach to this subject is not correct either and there are alternatives. Bu konuya yaklaşım da doğru değildir ve alternatifler mevcuttur. That is the correct procedure and there is no alternative to it. doğru prosedür budur ve bunun alternatifi yoktur. It is high time a competitive alternative with regard to railway transport were established. Demiryolu taşımacılığına ilişkin rekabetçi bir alternatifin oluşturulmasının tam zamanıdır. We must ask if people are against the European Public Prosecutor, then what alternative do they want to see? Eğer insanlar Avrupa Cumhuriyet Savcısına karşı iseler, o zaman hangi alternatifi görmek istediklerini sormalıyız. We recommend the latter alternative. Biz ikinci alternatifi öneriyoruz. It constitutes a positive alternative to parts of the World Trade Organisation's practice. Dünya Ticaret Örgütü'nün bazı uygulamalarına olumlu bir alternatif oluşturmaktadır. Where these alternatives are not available, we need to exercise some flexibility. Bu alternatiflerin mevcut olmadığı durumlarda, biraz esneklik göstermemiz gerekir. It is impossible to predict when all the necessary alternative methods might be available. Gerekli tüm alternatif yöntemlerin ne zaman mevcut olabileceğini tahmin etmek imkansızdır. Item 27 gives the reader the idea that there is no viable alternative to military service in Finland. Madde 27, okuyucuya Finlandiya'da askerlik hizmetine uygun bir alternatif olmadığı fikrini vermektedir. We must ensure greater financial support for sheep farmers who have no economic alternative. Ekonomik alternatifi olmayan koyun çiftçilerine daha fazla mali destek sağlamalıyız. This will include substances where there are few or even no recognised alternatives. Bu, çok az ya da hiç tanınmış alternatifin olmadığı maddeleri de içerecektir. What is going to provide the incentive for commercial companies to develop alternative testing methods? Ticari şirketleri alternatif test yöntemleri geliştirmeye teşvik edecek olan nedir? This sector therefore needs possible alternatives not only to be examined, but also offered. Bu nedenle bu sektörün olası alternatiflerin sadece incelenmesine değil, aynı zamanda sunulmasına da ihtiyacı vardır. Incidentally, we still allow them to be used in spermicides in condom production where there is no alternative. Bu arada, alternatifin olmadığı durumlarda prezervatif üretiminde spermisitlerde kullanılmalarına hala izin veriyoruz. The alternative is chaos and anarchy, which is not in anyone's interest. Bunun alternatifi kaos ve anarşidir ki bu da kimsenin çıkarına değildir. You can also look at alternatives; how long people have been living together, for example. Alternatiflere de bakabilirsiniz; örneğin insanların ne kadar süredir birlikte yaşadıkları gibi. This is a prospect which can also constitute a medium-term alternative in other cases. Bu, diğer durumlarda da orta vadeli bir alternatif oluşturabilecek bir olasılıktır. It is impossible to predict when all the necessary alternative methods might be available. Gerekli tüm alternatif yöntemlerin ne zaman mevcut olabileceğini tahmin etmek mümkün değildir. Even though there are alternatives, they were not believed to be accessible throughout the EU. Alternatifleri olsa da, bunların AB genelinde erişilebilir olduğuna inanılmıyordu. On the other hand, alternative non-traditional product chains must also be developed. Öte yandan, geleneksel olmayan alternatif ürün zincirleri de geliştirilmelidir. It would show that there are alternatives. Bu da alternatiflerin olduğunu gösterecektir. They have clearly argued that the alternative of a unilateral response would be very unwise. Tek taraflı bir yanıt alternatifinin çok akıllıca olmayacağını açıkça savundular. Railways, too, certainly offer a possible alternative to some degree. Demir yolları da kesinlikle bir dereceye kadar olası bir alternatif sunmaktadır. I cannot say that I find any alternative outlook anything other than profoundly disturbing. Son derece rahatsız edici olmaktan başka bir alternatif bakış açısı bulduğumu söyleyemem. There are no ethical objections to such alternatives. Bu tür alternatiflere etik açıdan herhangi bir itiraz bulunmamaktadır. It is high time a competitive alternative with regard to railway transport were established. Demir yolu taşımacılığına ilişkin rekabetçi bir alternatifin oluşturulmasının tam zamanıdır. As far as we know, not many alternatives appear viable either. Bildiğimiz kadarıyla, pek çok alternatif de uygulanabilir görünmüyor. Suitable alternatives, both in technical and economic terms, are available. Hem teknik hem de ekonomik açıdan uygun alternatifler mevcuttur. We have presented the proposal on biofuels together with a communication on alternative fuels. Biyoyakıtlara ilişkin teklifimizi alternatif yakıtlara ilişkin bir tebliğ ile birlikte sunduk. We have extended this definition by leaving out the alternative airport requirement. Alternatif havaalanı şartını dışarıda bırakarak bu tanımı genişlettik. I have rather more problems with coccidiostatics, because, if we were to ban them too, what then is the alternative? Koksidiyostatiklerle ilgili daha fazla sorunum var, çünkü onları da yasaklayacak olursak, o zaman alternatif nedir? On the other hand, alternative non-traditional product chains must also be developed. Öte yandan geleneksel olmayan alternatif ürün zincirleri de geliştirilmelidir. There is certainly no shortage of reasonable, nationally representative alternatives to Saddam's entourage. Saddam'ın çevresine karşı makul, ulusal temsiliyeti olan alternatifler konusunda kesinlikle bir eksiklik yoktur. Aquaculture is undoubtedly the alternative to overfishing, which has no future. Su ürünleri yetiştiriciliği hiç şüphesiz geleceği olmayan aşırı avlanmaya alternatiftir. When we criticise a policy, we must come up with alternative proposals and solutions. Bir politikayı eleştirdiğimizde, alternatif öneriler ve çözümler getirmeliyiz. So, as far as I am concerned, putting forward an alternative is anything but anti-American. Benim açımdan alternatif bir öneri sunmak kesinlikle anti-Amerikan bir yaklaşım değildir. What is the alternative to the substantial commitment we have made? Verdiğimiz önemli taahhüdün alternatifi nedir? The alternative to the Palestinian Authority is Palestinian anarchy. Filistin Yönetimi'nin alternatifi Filistin anarşisidir. Rail, in addition to water, is a sound alternative. Suyun yanı sıra demiryolu da sağlam bir alternatiftir. In short, I urge Europe to actively look for a political alternative to Saddam's 'republic of terror'. Kısacası, Avrupa'yı Saddam'ın 'terör cumhuriyetine' aktif bir şekilde siyasi bir alternatif aramaya çağırıyorum. Instead, the EU should develop an alternative non-violent peace policy. Bunun yerine AB, şiddet içermeyen alternatif bir barış politikası geliştirmelidir. You said that all alternatives are open? Tüm alternatiflerin açık olduğunu mu söylediniz? The alternative, which I do not like, would be to scale down our ambitions. Bunun alternatifi, ki ben bunu sevmiyorum, hedeflerimizi küçültmek olacaktır. You know that you are our partner in the debate on alternative forms of regulation. Alternatif düzenleme biçimleri konusundaki tartışmalarda ortağımız olduğunuzu biliyorsunuz. The proposed directive will therefore encourage the marketing and use of safer alternatives. Dolayısıyla önerilen direktif daha güvenli alternatiflerin pazarlanmasını ve kullanılmasını teşvik edecektir. It would show that there are alternatives. Alternatifler olduğunu gösterecektir. Not only alternative modes of transport deserve incentives. Teşvikleri hak eden yalnızca alternatif taşımacılık yöntemleri değildir. Not only alternative modes of transport deserve incentives. Teşvikleri hak eden sadece alternatif ulaşım modları değil. Secondly, I object to LPG being classified as an alternative fuel. İkinci olarak, LPG'nin alternatif yakıt olarak sınıflandırılmasına itiraz ediyorum. We have to find an alternative to the bloodshed and to the continuation of this dispute. Kan dökülmesine ve bu anlaşmazlığın devam etmesine bir alternatif bulmak zorundayız. Collective investment undertakings became an alternative to saving with a bank. Kolektif yatırım teşebbüsleri, bir bankada tasarruf etmenin alternatifi haline geldi. But I must also point out that there really is no alternative. Ancak şunu da belirtmeliyim ki gerçekten başka bir alternatif yok. Parliament's report will give the search for alternatives a new urgency. Parlamentonun raporu alternatif arayışlarına yeni bir aciliyet kazandıracaktır. The word 'or' , however, clearly denotes, in law, an alternative. Ancak 'veya' kelimesi hukukta açıkça bir alternatifi ifade etmektedir. It is important, though, that sound alternative products are available. Yine de sağlam alternatif ürünlerin mevcut olması önemlidir. We must consider the alternatives at the end of the process. Sürecin sonundaki alternatifleri göz önünde bulundurmalıyız. They will have to consider whether an alternative to their current policy on Chechnya can be found. Çeçenistan'a ilişkin mevcut politikalarına bir alternatif bulunup bulunamayacağını düşünmeleri gerekecektir. There are therefore alternatives to destroying human embryos. Dolayısıyla insan embriyolarını yok etmenin alternatifleri vardır. Instead, it would be reasonable to create alternative procedures for resolving disputes. Bunun yerine, anlaşmazlıkların çözümü için alternatif usullerin oluşturulması makul olacaktır. The people of Iraq need alternative political leadership. Irak halkının alternatif bir siyasi liderliğe ihtiyacı var. We must not forget that our severe sanctions are the only alternative to punishments that affect the population. Unutmamalıyız ki ağır yaptırımlarımız, halkı etkileyen cezaların tek alternatifidir. We need to speed up the development of alternative testing. Alternatif testlerin geliştirilmesini hızlandırmamız gerekiyor. It is therefore important to reduce the use of pesticides and encourage the use of organic alternatives. Bu nedenle pestisit kullanımının azaltılması ve organik alternatiflerin kullanımının teşvik edilmesi önemlidir. Nevertheless, I regret that a clear alternative has not been proposed. Bununla birlikte net bir alternatif önerilmemiş olmasından üzüntü duyuyorum. We are concerned here with three different alternatives. Burada üç farklı alternatifle karşı karşıyayız. This is not an alternative, but an important other element in the fight against drugs. Bu bir alternatif değil, uyuşturucuyla mücadelede önemli bir diğer unsurdur. The proposed directive will therefore encourage the marketing and use of safer alternatives. Bu nedenle önerilen yönerge daha güvenli alternatiflerin pazarlanmasını ve kullanılmasını teşvik edecektir. Of course in a drought the farmers cannot grow alternative crops. Tabii ki kuraklık durumunda çiftçiler alternatif ürünler yetiştiremezler. Where these alternatives are not available, we need to exercise some flexibility. Bu alternatiflerin mevcut olmadığı durumlarda biraz esneklik göstermemiz gerekir. The alternative would no doubt have been counterproductive. Bunun alternatifi şüphesiz ters etki yaratabilirdi. There are other alternatives, in particular techniques involving adult stem cells. Özellikle yetişkin kök hücrelerini içeren teknikler olmak üzere başka alternatifler de bulunmaktadır. Work on alternatives is progressing fast. Alternatifler üzerindeki çalışmalar hızla ilerliyor. So there are other successful, ethical and non-controversial alternatives. Dolayısıyla başarılı, etik ve tartışmaya açık olmayan başka alternatifler de bulunmaktadır. There are no alternatives, and there is no prospect of a vaccine. Alternatif yok ve bir aşı ihtimali de yok. There are serious alternatives, adult stem cells, stem cells from umbilical cord blood. Yetişkin kök hücreleri, göbek kordon kanından elde edilen kök hücreler gibi ciddi alternatifler var. What is the alternative to the substantial commitment we have made? Verdiğimiz bu önemli taahhüdün alternatifi nedir? These areas are heavily dependent on fishing, as by and large there is no alternative source of employment. Bu bölgeler büyük ölçüde balıkçılığa bağımlıdır, çünkü büyük ölçüde alternatif bir istihdam kaynağı yoktur. This change involves paving the way to phase out tobacco production without providing an alternative. Bu değişiklik, bir alternatif sunmadan tütün üretimini aşamalı olarak ortadan kaldırmanın yolunu açmayı içermektedir. Alternative wording to allow for some to be unannounced would be sufficient. Bazılarının habersiz olmasına izin verecek alternatif ifadeler yeterli olacaktır. The alternative would be far more frightening, namely that of not obtaining any rules at all. Bunun alternatifi çok daha korkutucu olurdu, yani hiçbir kurala sahip olmamak. The Danish Refugee Council is the only alternative to the Russian EMERCOM Ministry, which insists on doing this itself. Danimarka Mülteci Konseyi, bunu kendi başına yapmakta ısrar eden Rus EMERCOM Bakanlığı'na tek alternatif. Our amendments would ban with immediate effect those tests for which alternatives have been validated. Değişikliklerimiz, alternatifleri geçerli kılınan testleri derhal yürürlüğe girecek şekilde yasaklayacaktır. This is absolutely essential and there are no alternatives to that reality. Bu kesinlikle elzemdir ve bu gerçeğin alternatifi yoktur. The inclusion of alternative test methods is, in our view, superfluous. Alternatif test yöntemlerinin dahil edilmesi bizim görüşümüze göre gereksizdir. The alternative to the Palestinian Authority is Palestinian anarchy. Filistin Otoritesi'nin alternatifi Filistin anarşisidir. Alternative fuels, including biofuel, must be introduced in a cost-effective way. Biyoyakıt da dahil olmak üzere alternatif yakıtlar uygun maliyetli bir şekilde kullanılmaya başlanmalıdır. They may also adopt alternative conditions for transportation of a local nature and for ad hoc transportation. Yerel nitelikteki taşımacılık ve geçici taşımacılık için alternatif koşullar da benimseyebilirler. I myself believe that there are alternatives to embryonic stem cell research. Ben de embriyonik kök hücre araştırmalarının alternatifleri olduğuna inanıyorum. There are no such alternative sources of income at present. Şu anda böyle bir alternatif gelir kaynağı yok. Why does the Commission fail to talk now about the alternatives which were written into the Cotonou Agreement? Komisyon neden Cotonou Anlaşması'nda yazılı olan alternatifler hakkında şimdi konuşmuyor? Do we want to develop alternatives to weapons, violence and destruction? Silah, şiddet ve yıkıma alternatifler geliştirmek istiyor muyuz? It can offer a real alternative to land transport. Kara taşımacılığına gerçek bir alternatif sunabilir. At the same time, Austria has not yet fulfilled its obligation to offer sufficient alternatives to the Alpine route. Aynı zamanda Avusturya, Alp güzergahına yeterli alternatifler sunma yükümlülüğünü henüz yerine getirmemiştir. European military alternatives, on the other hand, would erode the crucial bond of safety with the United States. Öte yandan, Avrupa'nın askeri alternatifleri ABD ile arasındaki hayati güvenlik bağını aşındıracaktır. Of course, in a drought, the farmers cannot grow alternative crops. Tabii ki kuraklık durumunda çiftçiler alternatif ürünler yetiştiremezler. My group certainly welcomes this report and will not be supporting the alternative resolution. Grubum bu raporu kesinlikle memnuniyetle karşılamaktadır ve alternatif çözümü desteklemeyecektir. This, however, requires long-term efforts and specific, effective investments in alternatives. Ancak bu, uzun vadeli çabalar ve alternatiflere özel, etkili yatırımlar gerektirmektedir. The alternative is chaos, uncertainty and a fatal division of Europe. Bunun alternatifi kaos, belirsizlik ve Avrupa'nın ölümcül bir şekilde bölünmesidir. But we are now giving them an incentive, and a certain amount of time, to come up with alternatives. Ancak şimdi onlara alternatifler bulmaları için bir teşvik ve belirli bir süre veriyoruz. There are other alternatives, in particular techniques involving adult stem cells. Özellikle yetişkin kök hücrelerini içeren teknikler olmak üzere başka alternatifler de var. Our amendments would ban with immediate effect those tests for which alternatives have been validated. Yapacağımız değişiklikler, alternatifleri onaylanmış olan testlerin derhal yürürlüğe girmesini yasaklayacaktır. The proposed directive will therefore encourages the marketing and use of safer alternatives. Bu nedenle önerilen direktif, daha güvenli alternatiflerin pazarlanmasını ve kullanılmasını teşvik edecektir. Do we know how this text is to be improved and what the alternatives are? Bu metnin nasıl geliştirileceğini ve alternatiflerin neler olduğunu biliyor muyuz? Until then, going down the road of mass slaughter is only one alternative. O zamana kadar, toplu katliam yoluna gitmek sadece bir alternatif. In this case, we are proposing a redeployment, a restructuring of this crop towards alternative crops. Bu durumda bu ürünün alternatif ürünlere doğru yeniden dağıtılmasını, yeniden yapılandırılmasını öneriyoruz. The alternative to this modest step is no step at all. Bu mütevazı adımın alternatifi ise hiçbir adım atmamaktır. This will include substances where there are few or even no recognised alternatives. Bu, az sayıda ya da hiç tanınmış alternatifi olmayan maddeleri de kapsayacaktır. We recognise the case for a complementary and alternative satellite radio navigation system. Tamamlayıcı ve alternatif bir uydu radyo navigasyon sisteminin gerekliliğinin farkındayız. The renewable and alternative sources of energy we advocate are expensive. Savunduğumuz yenilenebilir ve alternatif enerji kaynakları pahalıdır. However, would 2003, as Parliament suggested, be a good alternative? Bununla birlikte Parlamentonun önerdiği gibi 2003 yılı iyi bir alternatif olabilir mi? Since Lisbon, when we discussed new proposals, we must consider alternatives. Lizbon'dan bu yana, yeni önerileri tartışırken, alternatifleri değerlendirmeliyiz. We must implement alternative working methods that minimise exposure to noise. Gürültüye maruz kalmayı en aza indirecek alternatif çalışma yöntemlerini hayata geçirmeliyiz. Of course in a drought the farmers cannot grow alternative crops. Tabii ki kuraklıkta çiftçiler alternatif ürün yetiştiremezler. We had three alternative responses to the Commission. Komisyon'a üç alternatif cevabımız vardı. The totalitarian regime in Malabo has tried to get rid of those who could represent a democratic alternative. Malabo'daki totaliter rejim, demokratik bir alternatifi temsil edebilecek kişilerden kurtulmaya çalıştı. They want over-consumption of their own products and the exclusion of alternatives. Kendi ürünlerinin aşırı tüketimini ve alternatiflerin dışlanmasını istiyorlar. Is there any political alternative we can propose to this gradual approach? Bu aşamalı yaklaşıma karşı önerebileceğimiz herhangi bir siyasi alternatif var mıdır? The action plan proposed by the Commission sets an objective of 20% alternative fuels by 2020. Komisyon tarafından önerilen eylem planı 2020 yılına kadar %20 alternatif yakıt hedefini ortaya koymaktadır. The Commission's services are currently exploring this issue and considering alternative scenarios. Komisyon servisleri şu anda bu konuyu araştırmakta ve alternatif senaryoları değerlendirmektedir. A genuine decision in favour of a marketing ban would expedite technical developments leading to alternatives. Pazarlama yasağı lehinde alınacak gerçek bir karar, alternatiflere yol açacak teknik gelişmeleri hızlandıracaktır. As such, LPG certainly cannot be labelled an alternative fuel. Bu nedenle LPG kesinlikle alternatif bir yakıt olarak nitelendirilemez. I appreciate that these alternative raw materials are not readily available. Bu alternatif hammaddelerin hazırda bulunmamasını takdir ediyorum. As far as possible, recourse to alternative crop protection solutions should be encouraged. Mümkün olduğunca, alternatif ürün koruma çözümlerine başvurulması teşvik edilmelidir. We can easily find an alternative use for that twenty million. Bu yirmi milyon için kolaylıkla alternatif bir kullanım alanı bulabiliriz. There are after all sufficient alternatives to them. Ne de olsa yeterli alternatifleri var. SOS Democracy has sketched out a thirteen-point alternative which we should like to discuss with you. SOS Demokrasi, sizinle tartışmak istediğimiz on üç maddelik bir alternatif taslağı hazırladı. The alternative would be far more frightening, namely that of not obtaining any rules at all. Bunun alternatifi çok daha korkutucu olurdu yani hiçbir kuralın kabul edilmemesi. There is a lack of alternatives, a lack of constructive debate. Alternatif eksikliği, yapıcı tartışma eksikliği var. There are alternatives and the EU has a key role to play in promoting them. Alternatifler vardır ve AB'nin bu alternatiflerin desteklenmesinde oynayacağı kilit bir rol vardır. The Commission's services are currently exploring this issue and considering alternative scenarios. Komisyon'un servisleri şu anda bu konuyu araştırmakta ve alternatif senaryoları değerlendirmektedir. It is also true, however, that various alternatives have been put forward across the world. Bununla birlikte dünya genelinde çeşitli alternatiflerin ortaya atıldığı da bir gerçektir. They can offer consumers alternative jurisdiction but only under very specific conditions. Tüketicilere alternatif yargı yetkisi sunabilirler, ancak sadece çok özel koşullar altında. How can employees cultivate alternative plans if they receive information far too late? Çalışanlar bilgiyi çok geç alırlarsa alternatif planları nasıl geliştirebilirler? Europe should set an example in the development and use of alternative materials. Avrupa, alternatif malzemelerin geliştirilmesi ve kullanımı konusunda örnek teşkil etmelidir. The Commission does not intend to create an alternative system to Eurocontrol. Komisyon Eurocontrol'e alternatif bir sistem oluşturma niyetinde değildir. It is up to the industry to accelerate that search for validated alternatives. Onaylanmış alternatifler için bu arayışı hızlandırmak endüstrinin görevidir. I appreciate that these alternative raw materials are not readily available. Bu alternatif hammaddelerin hazırda bulunmadığının farkındayım. Instead, the EU should develop an alternative non-violent peace policy. Bunun yerine AB alternatif bir şiddet içermeyen barış politikası geliştirmelidir. And there are no alternative job opportunities, certainly not in the fisheries sector. Ve alternatif iş olanakları da yok, hele balıkçılık sektöründe hiç yok. If science can tap these alternative sources of protein, the dream for aquaculture may yet come true. Eğer bilim bu alternatif protein kaynaklarından faydalanabilirse, su ürünleri yetiştiriciliği hayali gerçek olabilir. There would have to be alternatives, but surely it can be done. Alternatiflerin olması gerekecektir, ancak bu kesinlikle yapılabilir. They have clearly argued that the alternative of a unilateral response would be very unwise. Tek taraflı bir müdahale alternatifinin çok akıllıca olmayacağını açıkça savundular. Nevertheless, alternative methods, such as adult stem cells, offer very promising results. Bununla birlikte yetişkin kök hücreleri gibi alternatif yöntemler çok umut verici sonuçlar sunmaktadır. I repeat, the Commission knows of no legal or political alternative to the Treaty of Nice. Tekrar ediyorum, Komisyon Nice Antlaşması'nın hukuki ya da siyasi bir alternatifini bilmemektedir. If you've been struggling with smoking, check out these alternative ways to extinguish your bad habit. Sigarayla mücadele ediyorsanız, kötü alışkanlığınızı ortadan kaldırmanın bu alternatif yollarına göz atın. Bread, rose and freedom have never been alternatives together. Ekmek, gül ve hürriyet, hiçbir zaman bir arada alternatif olmadı. An alternative method is to pay off the smallest loans first. Alternatif bir yöntem, önce en küçük kredileri kapatmaktır. Three alternative climate systems allow you to control the temperature. Üç alternatif klima sistemi, sıcaklığı kontrol etmenize imkan tanır. Bread, rose and freedom have never been alternatives together. Ekmek, gül ve özgürlük hiçbir zaman bir arada alternatif olmamıştır. Three alternative climate systems allow you to control the temperature. Üç alternatif iklim sistemi sıcaklığı kontrol etmenizi sağlar. Three alternative climate systems allow you to control the temperature. Üç alternatif iklim sistemi sıcaklığı kontrol etmenize olanak verir. Bread, rose and freedom have never been alternatives together. Ekmek, gül ve hürriyet hiçbir zaman birlikte alternatif olmamıştır. Explain why you think an alternative product may be more suitable. Alternatif bir ürünün neden daha uygun olabileceğini düşündüğünüzü açıklayın. This is the only alternative. Bu tek alternatiftir. Is there no alternative to what you propose? Önerdiğin şeyin alternatifi yok mu? What are the alternatives? Alternatifler nelerdir? It's better than the alternative. Alternatifinden daha iyi. We've got no alternative. Hiç alternatifimiz yok. Layla's only alternative was to kill Sami. Layla'nın tek alternatifi Sami'yi öldürmekti. Is there no alternative? Alternatif yok mu? My decided preference is the fourth and the last of these alternatives. Benim tercihim bu alternatiflerin dördüncüsü ve sonuncusu. We adopted an alternative method. Alternatif bir yöntem benimsedik. I see no other alternative. Başka bir alternatif göremiyorum. Is there no alternative to what you propose? Teklif ettiğine alternatif yok mudur? New Age ideas are a refreshing alternative to the staid orthodoxy of traditional Christianity. Yeni Çağ fikirleri, geleneksel Hıristiyanlığın katı ortodoksluğuna karşı canlandırıcı bir alternatif. Ageing isn't good, but the alternative is no better. Yaşlanmak iyi bir şey değil ama alternatifi de daha iyi değil. We've been exploring the alternatives. Alternatifleri araştırıyoruz. If you find yourself craving junk food, then pick a healthy alternative. Canın abur cubur çekerse onun yerine sağlıklı bir alternatife yönel. Do you have any alternatives to the plan? Plana alternatifiniz var mı? You have an alternative. Bir alternatifin var. Did you consider other alternatives? Diğer alternatifleri dikkate aldın mı? These two plans are alternative. Bu iki plan alternatiftir. People are looking for alternatives. İnsanlar alternatifler arıyor. I've added an alternative English sentence. Alternatif bir İngilizce cümle ekledim. There is an alternative. Bir alternatif var. Our only alternative is to do what Tom suggested. Tek alternatifimiz Tom'un önerdiği şeyi yapmak. We've got to look at some alternatives. Bazı alternatiflere bakmak zorundayız. You didn't give me any alternative. Bana herhangi bir alternatif vermedin. There won't be an alternative. Alternatif olmayacak. I want a third alternative. Üçüncü bir alternatif istiyorum. We have the alternative of going or staying. Gitme ya da kalma alternatifimiz var. There are many alternatives to cow milk, such as goat milk, almond milk, coconut milk, soy milk, hemp milk and rice milk. Keçi sütü, badem sütü, hindistan cevizi sütü, soya sütü, kenevir sütü ve pirinç sütü gibi inek sütüne alternatif birçok süt vardır. There is but one alternative. Tek bir alternatif var. We need to find alternatives. Alternatifler bulmamız gerek. We have given careful thought to both alternatives. Her iki alternatifi de dikkatlice düşündük. Choose alternative questions. Alternatif sorular seçin. An alternative is possible. Bir alternatif mümkün. Did you consider other alternatives? Başka alternatifleri düşündün mü? This is the only alternative worth considering. Düşünülmeye değer tek alternatif bu. Acupuncture is a form of alternative medicine that's popular in East Asia. Akupunktur Doğu Asya'da popüler olan alternatif bir tıp şeklidir. Let's look at alternatives. Alternatiflere bakalım. If you find yourself craving junk food, then pick a healthy alternative. Eğer canınız abur cubur çekiyorsa, sağlıklı bir alternatif seçin. We've given careful thought to both alternatives. Her iki alternatifi de dikkatlice düşündük. We have no alternatives. Alternatifimiz yok. The Alternative for Germany is a new political party in Germany. Almanya için Alternatif, Almanya'da yeni bir siyasi parti. We have the alternative of death and submission. Ölüm ve boyun eğme alternatifimiz var. We agreed that there was no other alternative. Başka bir alternatif olmadığı konusunda anlaşmıştık. This is the only alternative worth considering. Bu düşünmeye değer tek alternatif. The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory. Kelly'nin renk koordinasyonuyla ilgili makalesinde sunulan bilgilerin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olduğu görülüyor. What are the alternatives? Alternatifler neler? I see no alternative. Ben hiçbir alternatif görmüyorum. He considered two alternative courses. İki alternatif kurs düşündü. There won't be an alternative. Alternatifi olmayacak. Can you give me another alternative? Bana başka bir alternatif verebilir misiniz? He argues that the administration must look for alternative sources of revenue. O, yönetimin alternatif gelir kaynaklarını araması gerektiğini savunuyor. Do you have any alternatives to the plan? Plan için hiç alternatifiniz var mı? Is there no alternative to your method? Yönteminizin alternatifi yok mu? There are alternatives. Alternatifler var. As a general rule, it's simple to criticize, but difficult to produce alternative suggestions. Genel bir kural olarak, eleştirmek kolaydır, ancak alternatif öneriler üretmek zordur. What's the alternative? Alternatif nedir? I see no alternative. Başka bir alternatif göremiyorum. The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory. Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır. Could you suggest an alternative date? Alternatif bir tarih önerir misiniz? There's another alternative. Başka bir alternatif var. We need to find alternatives. Alternatifler bulmalıyız. You have an alternative. Senin bir alternatifin var. We adopted an alternative method. Biz alternatif bir yöntem benimsedik. Could you suggest an alternative date? Alternatif bir tarih önerebilir misiniz? There are no other alternatives. Başka alternatif yok. The Alternative for Germany is a new political party in Germany. "Almanya için Alternatif" Almanya'daki yeni bir siyasi partidir. The alternatives are liberty and death. Alternatifler özgürlük ve ölümdür. The absence of alternatives clears the mind marvelously. Alternatiflerin yokluğu zihni fevkalade temizler. There's no alternative. Başka alternatif yok. We've got to look at some alternatives. Bazı alternatiflere bakmalıyız. Give me an alternative. Bana bir alternatif ver. We've been exploring the alternatives. Alternatifleri araştırıyorduk. Our world will have an energy crisis if alternative fuel sources are not found. Alternatif yakıt kaynakları bulunmazsa dünyamız bir enerji krizi yaşayacak. The alternative to surrender is fighting. Teslim olmanın alternatifi savaşmaktır. There is but one alternative. Sadece bir alternatif var. He argues that the administration must look for alternative sources of revenue. Yönetimin alternatif gelir kaynakları araması gerektiğini savunuyor. There is no alternative. Alternatif yok. I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives. En azından diğer alternatifleri düşünmek istemediğine inanamıyorum. I see no other alternative. Başka alternatif görmüyorum. Layla's only alternative was to kill Sami. Leyla'nın tek alternatifi Sami'yi öldürmekti. What were the alternatives? Alternatifler neydi? The alternative to surrender is death. Teslim olmanın alternatifi, ölümdür. Our world will have an energy crisis if alternative fuel sources are not found. Alternatif yakıt kaynakları bulunamazsa, dünyamız bir enerji krizi geçirir. There's no alternative. Hiçbir alternatif yok. Show More (306)
2	alternative	seçenek	n.
	This is why I had no alternative but to abstain from this vote. Bu nedenle bu oylamada çekimser kalmaktan başka bir seçeneğim yoktu. I think that sooner or later we will have no alternative but to let the people decide. Sanırım er ya da geç halkın karar vermesine izin vermekten başka bir seçeneğimiz kalmayacaktır. You leave me no alternative. Bana başka seçenek bırakmadın. You didn't give me any alternative. Bana başka seçenek bırakmadın. Tom didn't give me any alternative. Tom bana başka bir seçenek sunmadı. We had no alternative but to fight. Dövüşmekten başka seçeneğimiz yoktu. I had no alternative. Başka seçeneğim yoktu. We have the alternative of death and submission. Ölüm ve boyun eğme seçeneklerimiz var. Dan had no alternative. Dan'in başka seçeneği yoktu. They had no alternative but to retreat. Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu. I had no alternative but to document the war crimes. Savaş suçlarını belgelemekten başka seçeneğim yoktu. We have the alternative of going or staying. Gitmek ya da kalmak gibi bir seçeneğimiz var. We've got no alternative. Başka seçeneğimiz yok. Can you give me another alternative? Bana başka bir seçenek verebilir misiniz? Is there no alternative? Başka seçenek yok mu? I see no alternative. Başka bir seçenek göremiyorum. I see no alternative. Ben hiçbir seçenek görmüyorum. You leave me no alternative. Bana seçenek bırakmıyorsun. There's another alternative. Bir seçenek daha var. Tom has no alternative. Tom'un başka seçeneği yok. I have no alternative. Başka seçeneğim yok. This is the only alternative. Tek seçenek bu. We agreed that there was no other alternative. Başka seçenek olmadığını kabul ettik. Show More (20)
3	alternative	çare	n.
	They had no alternative but to retreat. Geri çekilmekten başka çareleri yoktu. Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. Unutmayın ki, bu şartlar altında başka bir alıcı bulmaktan başka çaremiz yok. I had no alternative but to document the war crimes. Savaş suçlarını belgelemekten başka çarem yoktu. Show More (0)
4	alternative	başka	adj.
	If you wish us to reserve an alternative room, please let us know immediately. Başka bir oda ayırmamızı istiyorsanız, lütfen hemen bize bildirin. I can't think of any alternatives. Başka bir alternatif düşünemiyorum. Show More (-1)
5	alternative	öteki	adj.
	It's better than the alternative. Bu, ötekinden daha iyi. Show More (-2)