| 1 |
appoint |
atamak |
v. |
|
- The judge appointed an expert for this job.
- Hâkim bu iş için bir uzman atadı.
- The Côte d'Ivoire, for example, has therefore appointed a Minister for AIDS and HIV.
- Örneğin Fildişi Sahili, bu nedenle AIDS ve HIV için bir Bakan atamıştır.
- We shall appoint you defender of Members' interests.
- Sizi Üyelerin çıkarlarının savunucusu olarak atayacağız.
- The Council should appoint a special representative for Nepal.
- Konsey Nepal için özel bir temsilci atamalıdır.
- The summit has now appointed a working party that is to produce reforms of the Council's work, which are greatly needed.
- Zirve şimdi, Konsey'in çalışmalarında büyük ihtiyaç duyulan reformları üretecek bir çalışma grubu atadı.
- When will the Commission appoint a Special Envoy for Tibet?
- Komisyon Tibet için ne zaman bir Özel Temsilci atayacak?
- We have just appointed a new Ombudsman.
- Yeni bir Ombudsman atadık.
- For in that place, all of Israel had gathered to appoint him as king.
- Çünkü bütün İsrail onu kral olarak atamak için orada toplanmıştı.
- The president will appoint new directors.
- Başkan yeni yönetmenler atayacak.
- They appointed him chairman.
- Onu başkan olarak atadılar.
- Caligula appointed his horse as a priest.
- Caligula atını rahip olarak atadı.
- She appointed him as manager.
- Onu menajer olarak atadı.
- The executive committee appointed him the president of the company.
- Yönetim kurulu onu şirketin başkanı olarak atadı.
- The government appointed a committee to investigate the accident.
- Hükümet kazayı araştırmak üzere bir komite atadı.
- Who appointed you?
- Seni kim atadı?
- Tom appointed her as manager.
- Tom onu müdür olarak atadı.
- Tom appointed Mary to act as his assistant.
- Tom Mary'yi asistanı olarak atadı.
- Who appointed them?
- Onları kim atadı?
- Who appointed her?
- Onu kim atadı?
- The minister appointed one of his cronies to a key position.
- Bakan, yandaşlarından birini kilit bir pozisyona atadı.
- They appointed Tom administrative director.
- Tom'u idari müdür olarak atadılar.
- They appointed a judge.
- Onlar bir hakim atadılar.
- The prime minister appoints the members of his cabinet.
- Kabine üyelerini başbakan atar.
- The minister appointed one of his cronies to a key position.
- Bakan, yakın arkadaşlarından birini önemli bir pozisyona atadı.
- The president appointed each man to the post.
- Başkan her bir kişiyi göreve atadı.
- They appointed her to do the task.
- Görevi yapmak için onu atadılar.
- Who appointed you?
- Sizi kim atadı?
- They appointed Tom administrative director.
- Onlar Tom'u idari müdür olarak atadı.
- The president appointed a new manager.
- Başkan yeni bir müdür atadı.
- We appointed him as our representative.
- Onu temsilcimiz olarak atadık.
- Tom appointed Mary to act as his assistant.
- Tom Mary'yi onun asistanı olarak çalışması için atadı.
- When will they appoint someone to replace Tom?
- Tom'un yerine geçmesi için ne zaman birini atayacaklar?
- They appointed him as a director.
- Onu müdür olarak atadılar.
- The government appointed a committee to investigate the accident.
- Hükümet kazayı araştırmak için bir komite atadı.
- They appointed Tom chairman.
- Onlar Tom'u başkan atadılar.
- They appointed Miss Smith chairperson.
- Onlar Bayan Smith'i başkan atadılar.
- She appointed him as manager.
- Onu müdür olarak atadı.
- We have to appoint new members of the examining board.
- Teftiş kuruluna yeni üyeler atamak zorundayız.
- They appointed her to do the task.
- Görevi yapması için onu atadılar.
- We appointed Tom chairman.
- Tom'u başkan olarak atadık.
- They appointed Jim manager.
- Onlar Jim'i müdür atadı.
- We appointed him as our representative.
- Biz onu temsilcimiz olarak atadık.
- They appointed him manager.
- Onu yönetici olarak atadılar.
- They appointed Tom chairman.
- Tom'u başkan olarak atadılar.
- He appointed her as manager.
- Onu müdire olarak atadı.
- He appointed John to act as his deputy.
- John'u yardımcısı olarak atadı.
- They appointed him chairman.
- Onu başkanlığa atadılar.
- Tom appointed Mary to act as his assistant.
- Tom, Mary'yi asistanı olarak atadı.
- We have to appoint new members of the examining board.
- İnceleme kurulunun yeni üyelerini atamalıyız.
- They appointed Miss Smith chairperson.
- Bayan Smith'i başkan atadılar.
- He appointed John to act as his deputy.
- O, John'u vekili olarak hareket etmesi için atadı.
- Caligula appointed his horse as a priest.
- Caligula, atını papaz olarak atadı.
- He appointed me to do this task.
- Bu görevi yapmak için beni atadı.
- They appointed Jim manager.
- Jim'i müdür olarak atadılar.
- The owners appointed him manager.
- Şirket sahipleri onu müdür olarak atadı.
- The executive committee appointed him the president of the company.
- Yürütme komitesi onu şirketin başkanlığına atadı.
- The president appointed each man to the post.
- Genel müdür her bir adamı görevine atadı.
- Who appointed him?
- Onu kim atadı?
- He appointed her as manager.
- Onu menajer olarak atadı.
- They appointed him manager.
- Onu müdür atadılar.
- We appointed Tom chairman.
- Başkanlığa Tom'u atadık.
- The prime minister appoints the members of his cabinet.
- Başbakan kabinesinin üyelerini atadı.
- Who appointed Tom?
- Kim Tom'u atadı?
- We must appoint a new teacher soon.
- Yakında yeni bir öğretmen atamalıyız.
- When will they appoint someone to replace Tom?
- Tom'un yerine ne zaman birini atayacaklar?
- They appointed a judge.
- Bir yargıç atadılar.
Show More (63)
|
| 2 |
appoint |
görevlendirmek |
v. |
|
- I've been appointed to help you.
- Size yardım etmek için görevlendirildim.
- Who appointed Tom?
- Tom'u kim görevlendirdi?
Show More (-1)
|
| 3 |
appoint |
belirlemek |
v. |
|
- They appointed a day next week to go hunting.
- Gelecek hafta ava gitmek için bir gün belirlediler.
Show More (-2)
|
| 4 |
appoint |
tayin etmek (tarih/gün vb) |
v. |
|
- We have left it up to the Member States to appoint their services.
- Kendi hizmetlerini tayin etme yetkisini Üye Devletlere bıraktık.
Show More (-2)
|
| 5 |
appoint |
kararlaştırmak |
v. |
|
- Because of the storm, we weren't able to arrive at the appointed time.
- Fırtınadan dolayı, kararlaştırılan zamanda varamadık.
Show More (-2)
|
