|
- He is rarely, if ever, late for appointments.
- Randevularına nadiren geç kalır.
- Tom is seldom late for appointments.
- Tom randevularına nadiren geç kalır.
- Tom is never late for appointments.
- Tom randevularına asla geç kalmaz.
- Tom is often late for appointments.
- Tom randevularına genellikle geç kalır.
- Paul makes it a rule not to be late for appointments.
- Paul randevulara geç kalmamayı kural haline getirmiş.
- Tom is hardly ever late for appointments.
- Tom neredeyse randevularına hiç geç kalmaz.
- She is rarely late for appointments.
- Randevularına nadiren geç kalır.
- Tom always keeps appointments.
- Tom her zaman randevularına uyar.
- Tom and Mary have canceled their appointments.
- Tom ve Mary randevularını iptal ettiler.
- I'm always on time for appointments.
- Randevulara her zaman zamanında giderim.
- Cancel all my appointments.
- Tüm randevularımı iptal et.
- Paul makes it a rule not to be late for his appointments.
- Paul randevusuna geç kalmamayı prensip edinmiştir.
- I have some other appointments.
- Başka randevularım da var.
- I'm seldom late for appointments.
- Randevulara nadiren geç kalırım.
- I have some appointments this afternoon.
- Bu öğleden sonra bazı randevularım var.
- Akiko is busy enough to forget her appointments.
- Akiko randevularını unutacak kadar meşgul.
- Tom is rarely late for appointments.
- Tom randevulara nadiren geç kalır.
- Being on time for appointments is very important.
- Randevulara zamanında gitmek çok önemlidir.
- He always keeps appointments.
- O, her zaman randevularına sadıktır.
- Appointments are available now.
- Randevular artık mümkündür.
- Tom is always late for appointments.
- Tom her zaman randevulara geç kalır.
- He's always on time for her appointments.
- Randevularına her zaman zamanında gelir.
- I'm always on time for appointments.
- Randevulara hep zamanında giderim.
- Appointments are available now.
- Randevular şu anda müsait.
- No appointments are necessary.
- Randevuya gerek yok.
- Tom tends to be late for appointments.
- Tom randevularına geç kalmaya eğilimli.
- He is rarely, if ever, late for appointments.
- Randevularına nadiren, kırk yılda bir, geç kalır.
- Cancel all my appointments for this morning.
- Bu sabahki tüm randevularımı iptal et.
- Cancel all my appointments.
- Tüm randevularımı iptal edin.
- Tom is seldom late for appointments.
- Tom randevulara nadiren geç kalır.
- I'm almost never late for appointments.
- Randevulara neredeyse hiç geç kalmam.
- Tom is never late for appointments.
- Tom randevulara asla geç kalmaz.
- Tom is rarely late for appointments.
- Tom randevularına nadiren geç kalır.
- Tom always keeps appointments.
- Tom her zaman randevularına gider.
- Paul makes it a rule not to be late for his appointments.
- Paul randevularına geç kalmamayı bir kural haline getirmiştir.
- I'm seldom late for appointments.
- Randevular için nadiren geç kalırım.
- Tom is always on time for appointments.
- Tom randevulara her zaman zamanında gelir.
- Tom always keeps his appointments.
- Tom her zaman randevularına gider.
- He cancelled his appointments.
- Randevularını iptal etti.
- Tom is always late for appointments.
- Tom randevularına hep geç kalır.
- I'm almost never late for appointments.
- Randevulara neredeyse hiç geç kalmıyorum.
- He's always on time for her appointments.
- O her zaman randevularına vaktinde gelir.
- I told my secretary to cancel all my appointments.
- Sekreterime tüm randevularımı iptal etmesini söyledim.
- Tom tends to be late for appointments.
- Tom randevularına geç kalmaya meyillidir.
- Tom is hardly ever late for appointments.
- Tom randevularına neredeyse hiç geç kalmıyor.
- I have some other appointments.
- Başka randevularım var.
- I told my secretary to cancel all my appointments.
- Ben sekreterime bütün randevularımı iptal etmesini söyledim.
- Tom always keeps his appointments.
- Tom her zaman randevularına uyar.
- Tom is always on time for appointments.
- Tom randevularına hep zamanında gelir.
- Tom is often late for appointments.
- Tom randevulara çoğunlukla geç kalır.
- Last week a lot of appointments kept me busy.
- Geçen hafta bir sürü randevu beni meşgul etti.
- Paul makes it a rule not to be late for appointments.
- Paul randevulara geç kalmamayı kural haline getiriyor.
- He always keeps appointments.
- Randevularına her zaman uyar.
- Tom is almost never late for appointments.
- Tom randevularına neredeyse hiç geç kalmaz.
- Tom is seldom late for appointments.
- Tom randevulara nadiren geç gelir.
- Cancel all my appointments for this morning.
- Bu sabah tüm randevularımı iptal et.
Show More (53)
|
|
- Four of the appointments are re-appointments by France, Luxembourg, the Netherlands and Austria.
- Atamaların dördü Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve Avusturya tarafından yapılan yeniden atamalardır.
- It therefore follows that the budgetary authority will be informed of new appointments.
- Bu nedenle bütçe yetkilisinin yeni atamalardan haberdar edileceği sonucu çıkar.
- It is relevant in terms of the future WTO appointments and the impending enlargement of Europe.
- Bu, DTÖ'nün gelecekteki atamaları ve Avrupa'nın yaklaşan genişlemesi açısından önemlidir.
- We must go over to a policy of appointments based on the criteria of qualifications, merit and ability.
- Nitelik, liyakat ve yetenek kriterlerine dayalı bir atama politikasına geçmeliyiz.
- The Coptic Christians are currently treated as second-class citizens in the state policy on public appointments.
- Kıpti Hıristiyanlar şu anda kamu atamalarına ilişkin devlet politikasında ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmektedir.
- First and foremost, appointments must be based on the candidate's merits.
- Her şeyden önce, atamalar adayın liyakatine göre yapılmalıdır.
Show More (3)
|
