|
- Stop and think before you kick the ball.
- Topa vurmadan önce dur ve düşün.
- Shaping your pizza dough into balls before use is an important step.
- Pizza hamurunuzu kullanmadan önce top haline getirmek önemli bir adımdır.
- Moreover, I repeated what the Council has said all the time, namely that the ball is now in Parliament's court.
- Dahası, Konsey'in her zaman söylediği şeyi, yani topun artık Parlamento'nun sahasında olduğunu tekrarladım.
- And thirdly, we need to keep our eye on the ball.
- Ve üçüncü olarak, gözümüzü toptan ayırmamalıyız.
- Now the ball is in the Iraqi dictator's court.
- Şimdi top Iraklı diktatörün sahasında.
- Because the Middle East is being used as a ball that is being batted between one group of nation states and another.
- Çünkü Orta Doğu, bir grup ulus devlet ile diğeri arasında oynanan bir top olarak kullanılıyor.
- The ball is now back in the court of the Commission.
- Top şimdi tekrar Komisyon'un sahasında.
- In this regard the ball is very much in Moscow's court.
- Bu bağlamda top büyük ölçüde Moskova'nın sahasında.
- We have kicked the ball back.
- Topu geri teptik.
- And thirdly, we need to keep our eye on the ball.
- Üçüncü olarak da gözümüzü toptan ayırmamalıyız.
- We stand by the Galician fishermen but we must keep our eye on the ball.
- Galiçyalı balıkçıların yanındayız ancak gözümüzü toptan ayırmamalıyız.
- The ball is now quite clearly in the Commission's court.
- Top artık oldukça açık bir şekilde Komisyon'un sahasında.
- The ball is in the Ministers' court and we hope that they decide that there is that will.
- Top, Bakanların sahasında ve umuyoruz ki bu iradenin var olduğuna karar verirler.
- Moreover, I repeated what the Council has said all the time, namely that the ball is now in Parliament's court.
- Ayrıca Konsey'in her zaman söylediği şeyi, yani topun artık Parlamento'nun sahasında olduğunu tekrarladım.
- The ball lies in Parliament's court.
- Top Parlamento'dadır.
- The ball is now back in the court of the Commission.
- Top şimdi Komisyonun sahasına geri döndü.
- However, to borrow a sporting metaphor, the ball is in the Belarus Government's court.
- Bununla birlikte, bir spor metaforunu ödünç alırsak, top Belarus Hükümetinin sahasında.
- The ball is in the European Parliament's court.
- Artık top Avrupa Parlamentosu'nda.
- The ball is in Parliament's court.
- Artık top Parlamento'da.
- All right, let's play some ball.
- Pekala, biraz top oynayalım.
- He kicked the ball into the goal.
- Topa kaleye doğru vurdu.
- The ball rolled across the road.
- Top, yolun karşısına yuvarlandı.
- He found a ball in the garden.
- Bahçede bir top buldu.
- Tom and Mary threw the ball back and forth.
- Tom ve Mary topu ileri geri attılar.
- The ball hit the crossbar.
- Top üst direğe çarptı.
- Tom is playing with a ball.
- Tom bir topla oynuyor.
- If you touch the ball with your hands, the referee will call a foul.
- Topa elle dokunursanız hakem faul verir.
- Don't throw a ball against the wall.
- Topu duvara atma.
- Do you see anything in your crystal ball?
- Kristal topunda bir şey görüyor musun?
- He held a ball.
- Bir top tuttu.
- A ball flew in through the window.
- Bir top pencereden içeri uçtu.
- She hit the ball hard.
- O, topa sert vurdu.
- This ball is round.
- Bu top yuvarlaktır.
- He hit the ball with the bat.
- Topa sopayla vurdu.
- Tom threw me the ball.
- Tom topu bana attı.
- Mary made a cute snowman out of styrofoam balls and an old sock.
- Mary strafor toplardan ve eski bir çoraptan sevimli bir kardan adam yaptı.
- Where's my ball?
- Topum nerede?
- He asked me to throw the ball back.
- O benden topu geri fırlatmamı rica etti.
- The boys are throwing a ball in the back yard.
- Çocuklar arka bahçede top fırlatıyorlar.
- Tom took his ball and went home.
- Tom topunu aldı ve eve gitti.
- Throw the ball to her.
- Topu ona at.
- Tom asked Mary to throw the ball to him.
- Tom Mary'den topu ona atmasını istedi.
- Don't you know it's dangerous to play with a ball by the roadside?
- Yol kenarında top oynamanın tehlikeli olduğunu bilmiyor musunuz?
- He got the ball.
- Topu aldı.
- Mary looked into her crystal ball.
- Mary kristal topuna baktı.
- She found a ball in the garden.
- Bahçede bir top buldu.
- The ball is round, and the game lasts 90 minutes.
- Top yuvarlaktır ve oyun 90 dakika sürer.
- That ball could've hit you.
- O top sana çarpabilirdi.
- Tom can't hit the ball straight.
- Tom topa düz vuramaz.
- The soccer player kicked the ball.
- Futbolcu topa tekme attı.
- Tom didn't want to play dodge ball because he was tired.
- Tom yakar top oynamak istemedi çünkü yorgundu.
- Throw them the ball.
- Topu onlara at.
- Tom bent down and picked up the ball.
- Tom eğildi ve topu aldı.
- All of the balls are yellow.
- Bütün toplar sarı.
- The ball bounced over the wall.
- Top duvardan sekti.
- He kicked the ball into the goal.
- Topu kaleye attı.
- Jake quickly threw the ball in to his teammate.
- Jake topu hemen takım arkadaşına attı.
- Tom is a ball boy.
- Tom top toplayıcı bir çocuk.
- I can help get the ball rolling.
- Topun yuvarlanmasına yardım edebilirim.
- Chuck me the ball.
- Topu bana at.
- Throw him the ball.
- Topu ona at.
- Tom caught the ball with his right hand.
- Tom topu sağ eli ile yakaladı.
- Tom threw the ball.
- Tom topu fırlattı.
- Throw the ball to Tom.
- Topu Tom'a at.
- Give him back the ball!
- Topu ona geri ver!
- Tom bounced the ball.
- Tom topu sektirdi.
- I received a ball for the doll.
- Bebek için bir top aldım.
- The ball flew through the air.
- Top havada uçtu.
- The hedgehog rolled up into a ball.
- Kirpi bir top haline geldi.
- Tom slapped the ball out of Mary's hand.
- Tom Mary'nin elindeki topa vurdu.
- Pitch a fast ball.
- Hızlı top at.
- Toss the ball to me.
- Topu bana at.
- She throws a ball better than I.
- O benden daha iyi top atar.
- He held a ball.
- O bir top tuttu.
- Bill missed the first ball.
- Bill ilk topu kaçırdı.
- Tom fumbled the ball.
- Tom topu elinden kaçırdı.
- A rugby ball is oval.
- Ragbi topu ovaldir.
- He threw the ball.
- O, topu fırlattı.
- The child's ball fell into the creek.
- Çocuğun topu dereye düştü.
- The ball bounced up high.
- Top yükseğe fırladı.
- The boys are throwing a ball in the back yard.
- Çocuklar arka bahçede top atıyorlar.
- The ball hit him on the left side of the head.
- Top ona başının sol tarafından çarptı.
- Tom kicked the ball into the goal.
- Tom topu kaleye tekmeledi.
- Throw me the ball.
- Topu bana at.
- The ball hit her in the eye.
- Top, onun gözüne çarptı.
- Mark threw the ball higher than he wanted.
- Mark topu istediğinden daha yükseğe fırlattı.
- Tom threw the ball to me, but I couldn't catch it.
- Tom topu bana attı ama yakalayamadım.
- Tom tossed the ball into the air.
- Tom topu havaya attı.
- A ball hit me in the back of the head while I was playing soccer.
- Futbol oynarken kafamın arkasına bir top çarptı.
- A ball hit her right leg.
- Onun sağ bacağına bir top çarptı.
- Tom threw the ball back to Mary.
- Tom topu Mary'ye geri attı.
- Balls are round.
- Toplar yuvarlaktır.
- The ball slightly curved.
- Top hafifçe kavisli.
- The dog ran after the ball.
- Köpek topu kovaladı.
- The earth is like a ball with a big magnet in it.
- Dünya, içinde büyük bir mıknatıs olan bir top gibidir.
- A kid was outdoors and played with a ball.
- Bir çocuk dışarıdaydı ve bir topla oynadı.
- Toss the ball to me.
- Gönder topu bana.
- I threw a ball to my dog and he caught it in his mouth.
- Köpeğime bir top attım ve o da topu ağzına aldı.
- This sea lion can balance a ball on its nose.
- Bu deniz aslanı bir topu burnunun üzerinde dengede tutabiliyor.
- Tom is playing with a ball.
- Tom bir top ile oynuyor.
- Tom caught the ball with his left hand.
- Tom topu sol eliyle yakaladı.
- It is often difficult to see if a ball is in or out.
- Bir topun içeride mi yoksa dışarıda mı olduğunu görmek genellikle zordur.
- Tom decided not to play dodge ball because he wasn't feeling well.
- Tom iyi hissetmediği için yakar top oynamamaya karar verdi.
- The dog chewed on the ball.
- Köpek topu parçaladı.
- I hit a curve ball.
- Falsolu bir topa vurdum.
- All right, let's play some ball.
- Pekala, hadi biraz top oynayalım.
- The ball hit her in the eye.
- Top gözüne çarptı.
- Pass me the ball.
- Topu bana at.
- Jim kicks a ball very well.
- Jim, topa çok iyi vuruyor.
- Some yob kicked a ball at my head.
- Serserinin biri kafama top attı.
- This boy often breaks our window with his ball.
- Bu çocuk sık sık topuyla camımızı kırıyor.
- Some of the balls are yellow.
- Topların bazıları sarı.
- The earth is like a ball with a big magnet in it.
- Dünya, içinde büyük bir mıknatısı olan bir top gibidir.
- Give me the ball.
- Topu bana ver.
- We could say that both of those balls are the same weight.
- Biz bu topların her ikisinin de aynı ağırlıkta olduğunu söyleyebiliriz.
- The bat was stolen yesterday, along with the balls.
- Dün beyzbol sopası, toplarla birlikte çalındı.
- Has Tom already looked for his ball in the closet?
- Tom topunu dolapta aramaya çoktan başladı mı?
- The ball flew over the playground wall and landed in the river.
- Top park duvarını aşıp nehre düştü.
- Some of the balls are yellow.
- Toplardan bazıları sarı.
- I can juggle three balls.
- Üç top oynayabilirim.
- Give me the ball.
- Bana topu ver.
- He kicked the ball with his foot.
- Topa ayağıyla vurdu.
- Tom caught the ball with both hands.
- Tom topu iki eliyle yakaladı.
- Tom blocks the ball.
- Tom topu engelliyor.
- Tom swung the bat, but missed the ball.
- Tom sopayı salladı ama topu ıskaladı.
- He kicked the ball.
- O, topa tekme attı.
- A ball hit the back of my head while I was playing soccer.
- Ben futbol oynarken bir top kafamın arkasına çarptı.
- Tom almost got hit by the ball.
- Neredeyse Tom'a top çarpıyordu.
- Let's play dodge ball.
- Yakar top oynayalım.
- The bat was stolen yesterday, along with the balls.
- Sopa dün toplarla birlikte çalındı.
- The ball bounced up high.
- Top yükseğe zıpladı.
- Tom can't hit the ball straight.
- Tom topa düz vuramıyor.
- How can we get the ball away from the dog?
- Topu köpekten nasıl uzaklaştırabiliriz?
- Give me that iron ball.
- Bana o demir topu ver.
- That ball could've hit me.
- O top bana çarpabilirdi.
- Tom bounced the ball.
- Tom topu zıplattı.
- This boy often breaks our window with his ball.
- Bu çocuk genellikle topuyla penceremizi kırar.
- This ball is that boy's treasure.
- Bu top o çocuğun servetidir.
- Throw Tom the ball.
- Tom'a topu at.
- Hold the ball with both hands.
- Topu iki elinle tut.
- He has a ball on his foot.
- Ayağında bir top var.
- The fans watched him kick the ball into the goal.
- Taraftarlar onun topu kaleye vuruşunu izledi.
- Throw me the ball.
- Gönder topu bana.
- He bent down and picked up the ball.
- Eğildi ve topu aldı.
- If you touch the ball with your hands, the referee will call a foul.
- Eğer topa ellerinle dokunursan, hakem faul çalacaktır.
- Tom tossed the ball.
- Tom topu fırlattı.
- I don't have the ball.
- Top bende değil.
- She is always missing the ball.
- O her zaman topu kaçırıyor.
- Galileo dropped two balls from the Tower of Pisa.
- Galileo, Pisa Kulesi'nden iki top bıraktı.
- Seen from the moon, the earth looks like a ball.
- Aydan bakıldığında, dünya bir top gibi görünüyor.
- Are there any balls here?
- Burada hiç top var mı?
- Hit the ball after the bounce.
- Zıpladıktan sonra topa vur.
- You like balls.
- Topları seviyorsun.
- A few of the balls are yellow.
- Topların birkaçı sarı.
- Tom wasn't able to catch the ball with one hand.
- Tom topu tek eliyle yakalayamadı.
- A kid was outdoors and played with a ball.
- Bir çocuk dışarıdaydı ve topla oynuyordu.
- Mary rubbed her crystal ball.
- Mary kristal topunu ovuşturdu.
- He hit the ball out of bounds.
- Topu saha dışına attı.
- The umpire called the ball foul.
- Hakem topa faul dedi.
- Not only the balls; the bat was also stolen yesterday.
- Sadece toplar değil, sopa da dün çalındı.
- Form the dough into a ball.
- Hamuru top haline getirin.
- He hit the ball with his racket.
- Raketiyle topa vurdu.
- It is something like a ball.
- Top gibi bir şey.
- Please throw me the ball.
- Lütfen Topu bana at.
- Torres booted the ball to his teammate.
- Torres topu takım arkadaşına gönderdi.
- He threw the ball.
- Topu attı.
- Chuck me the ball.
- Gönder topu bana.
- Toss the ball to Tom.
- Topu Tom'a at.
- Tom hit the ball so hard he split the bat.
- Tom topa o kadar sert vurdu ki sopası kırıldı.
- Tom and Mary tossed a ball back and forth.
- Tom ve Mary bir topu ileri geri attılar.
- I found the lost ball in the park.
- Kayıp topu parkta buldum.
- A ball is floating down the river.
- Bir top nehirden aşağı doğru yüzüyordu.
- That ball could've hit me.
- O top bana isabet edebilirdi.
- Tom wouldn't throw the ball to me.
- Tom topu bana atmadı.
- The ball hit the fence.
- Top çite çarptı.
- This ball is round.
- Bu top yuvarlak.
- Tom threw the ball to me, but I couldn't catch it.
- Tom topu bana attı ama onu yakalayamadım.
- Pitch the ball to me.
- Topu bana at.
- The ball is that boy's prized possession.
- Top o çocuğun en değerli eşyası.
- A ball hit her right leg.
- Bir top sağ bacağına çarptı.
- Hold the ball with both hands.
- Topu her iki elinle tut.
- Mary read Tom's future in her magic crystal ball.
- Mary sihirli kristal topunda Tom'un geleceğini okudu.
- Galileo dropped two balls from the Tower of Pisa.
- Galileo, Pisa Kulesi'nden iki top düşürdü.
- The dog fetched the ball.
- Köpek topu getirdi.
- He asked me to throw the ball back.
- Benden topu geri atmamı istedi.
- We could say that both of those balls are the same weight.
- Bu topların ikisinin de aynı ağırlıkta olduğunu söyleyebiliriz.
- Which ball is white?
- Hangi top beyaz?
- Toss me the ball.
- Topu bana at.
- Tom crushed the sheet of paper up into a ball and threw it across the room.
- Tom kâğıdı ezerek top haline getirdi ve odanın öbür ucuna fırlattı.
- The ball is in Layla's court.
- Şimdi top Layla'da.
- I know I can't throw a ball very well.
- Çok iyi top atamadığımı biliyorum.
- I threw the ball to Tom.
- Topu Tom'a attım.
- The ball is in your court.
- Top sizde.
- Tom didn't want to play dodge ball because he was tired.
- Tom yorgun olduğu için yakar top oynamak istemedi.
- When the goalkeeper touched the ball, the referee awarded the other team a corner kick.
- Kaleci topa dokunduğunda hakem diğer takıma bir köşe vuruşu verdi.
- He threw a ball over the fence.
- O, çitin üzerinden bir top attı.
- A ball hit the back of my head while I was playing soccer.
- Futbol oynarken bir top kafamın arkasına çarptı.
- Tom dribbled the ball down the court.
- Tom topu sahanın aşağısına doğru sürdü.
- Tom threw the ball to me.
- Tom topu bana attı.
- The dog fetched the ball.
- Köpek topu yakaladı.
- This ball is that boy's treasure.
- Bu top o çocuğun hazinesi.
- Tom tossed Mary the ball.
- Tom topu Mary'e attı.
- The ball is in Tom's court.
- Top Tom'un sahasında.
- Please throw the ball.
- Lütfen topu at.
- The dog ran after the ball.
- Köpek topun peşinden koştu.
- He threw the ball.
- Topu fırlattı.
- Throw the ball to them.
- Topu onlara at.
- Tom has excellent ball skills, but is too short to play basketball at a high level.
- Tom'un mükemmel top yetenekleri var, ama yüksek seviyede basketbol oynamak için çok kısa.
- The fans watched him kick the ball into the goal.
- Taraftarlar, onun topu ağlara göndermesini izledi.
- He got the ball.
- O, topu aldı.
- Tom threw Mary the ball.
- Tom, Mary'ye topu fırlattı.
- If you were on the ball, this wouldn’t have happened.
- Topun üzerinde olsaydın, bunlar olmazdı.
- It is often difficult to see if a ball is in or out.
- Topun içeride mi yoksa dışarıda mı olduğunu görmek çoğunlukla zordur.
- I kicked the ball.
- Topa tekme attım.
- Tom is a ball boy.
- Tom top toplayıcılık yapıyor.
- Tom and Mary threw the ball back and forth.
- Tom ve Mary topu ileri geri fırlattı.
- You could say that both of those balls are the same weight.
- Bu topların ikisinin de aynı ağırlıkta olduğunu söyleyebilirsiniz.
- Tom held the ball.
- Tom topu tuttu.
- Where's the ball?
- Top nerede?
- I tossed the ball to Tom.
- Topu Tom'a fırlattım.
- The silver balls are around the red ball.
- Gümüş toplar kırmızı topun etrafında.
- He threw a ball over the fence.
- Çitin üzerinden bir top attı.
- The teacher opened the box and took out a ball.
- Öğretmen kutuyu açtı ve bir top çıkardı.
- Tom tossed the ball into the air.
- Tom topu havaya fırlattı.
- Throw Tom the ball.
- Topu Tom'a at.
- The ball, which is red, is pretty.
- Kırmızı olan top güzelmiş.
- Is this ball yours or hers?
- Bu top senin mi yoksa onun mu?
- I asked the boy to throw the ball back.
- Çocuktan topu geri yollamasını istedim.
- Tom kicked the ball very hard.
- Tom topa çok sert vurdu.
- The Jabulani is the official match ball of the 2010 FIFA World Cup.
- Jabulani, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın resmi maç topudur.
- I know I can't throw a ball very well.
- Ben bir topu çok iyi fırlatamadığımı biliyorum.
- Jim kicks a ball very well.
- Jim, topa çok iyi vurur.
- Throw her the ball.
- Topu ona at.
- The Earth is like a ball with a large magnet inside.
- Dünya, içinde büyük bir mıknatıs olan bir top gibidir.
- Tom threw Mary the ball.
- Tom topu Mary'ye attı.
- Torres booted the ball to his teammate.
- Torres topu takım arkadaşına attı.
- The ball was wet.
- Top ıslaktı.
- Don't throw a ball against the wall.
- Duvara top atmayın.
- The cat is playing with the ball.
- Kedi topla oynuyor.
- She found a ball in the garden.
- O, bahçede bir top buldu.
- Tom passed the ball to Mary.
- Tom topu Mary'ye pas attı.
- Tom kicked the ball really hard.
- Tom topa çok sert vurdu.
- He crushed the sheet of paper up into a ball.
- Kağıdı ezerek bir top haline getirdi.
- I'll meet you at the ball park.
- Seninle top sahasında buluşuruz.
- Fred kicked a ball.
- Fred bir topa tekme attı.
- Toss the ball to him.
- Topu ona at.
- The ball slightly curved.
- Top hafif kavis çizdi.
- He threw the ball.
- O, topu attı.
- Let's play dodge ball.
- Hadi yakar top oynayalım.
- How much is this ball?
- Bu top ne kadar?
- A rubber ball bounces because it is elastic.
- Lastik bir top zıplar çünkü elastiktir.
- Do you believe that the universe began as a small ball of fire?
- Evrenin küçük bir ateş topu olarak başladığına inanıyor musun?
- Tom wasn't able to catch the ball with one hand.
- Tom topu tek elle yakalayamadı.
- A ball is floating down the river.
- Bir top nehirde yüzüyor.
- I know I can't throw a ball very well.
- Topu iyi atamadığımı biliyorum.
- Mary has a yoga ball in her office.
- Mary'nin ofisinde yoga topu var.
- Jake quickly threw the ball in to his teammate.
- Jake çabucak topu takım arkadaşına attı.
- I didn't see where the ball went after it hit the tree.
- Topun ağaca çarptıktan sonra nereye gittiğini görmedim.
- Dan didn't even throw the ball.
- Dan topu bile atmadı.
- The white ball weighs as much as the red ball.
- Beyaz top kırmızı top kadar ağırdır.
- Throw the ball back to me.
- Topu bana geri at.
- She is always missing the ball.
- Daima topu kaçırır.
- The ball is in Tom's court.
- Top, Tom'un mahkemesinde.
- Tom almost got hit by the ball.
- Tom neredeyse topa çarpıyordu.
- I threw the ball.
- Topu fırlattım.
- He jumped to get a ball.
- O, topu almak için sıçradı.
- Can we use your ball?
- Topunu kullanabilir miyiz?
- The ball hit him on the left side of the head.
- Top kafasının sol tarafına isabet etti.
- Dogs like retrieving balls.
- Köpekler top yakalamayı sever.
- Now the ball is in your court!
- Şimdi top sende!
- Tom caught the ball with his right hand.
- Tom topu sağ eliyle yakaladı.
- Don't throw the ball near the windows.
- Topu pencerelerin yakınına atma.
- Tom kicked the ball to Mary.
- Tom topu Mary'ye attı.
- Jim kicked the ball very hard.
- Jim topa çok sert vurdu.
- You could say that both of those balls are the same weight.
- Siz bu topların her ikisinin de aynı ağırlıkta olduğunu söyleyebilirsiniz.
- He threw the ball against the wall.
- Topu duvara fırlattı.
- You like balls.
- Topları seversin.
- Not only the balls; the bat was also stolen yesterday.
- Dün sadece toplar değil aynı zamanda sopa da çalındı.
- Throw the ball to me.
- Gönder topu bana.
- Throw the ball to him.
- Topu ona at.
- He hit the ball with his racket.
- O, raketi ile topa vurdu.
- Tom threw the ball to me.
- Tom topu bana fırlattı.
- Mary has a yoga ball in her office.
- Mary'nin ofisinde bir yoga topu var.
- He tossed the ball towards the wall.
- Topu duvara doğru fırlattı.
- The ball rolled on the ground towards me.
- Top yerde bana doğru yuvarlandı.
- Pass me the ball.
- Gönder topu bana.
- Toss the ball to them.
- Topu onlara at.
- That boy often breaks our windows with a ball.
- Şu çocuk sık sık bir top ile pencerelerimizi kırıyor.
- He jumped to get a ball.
- Topu almak için zıpladı.
- She hit the ball hard.
- Topa sert vurdu.
- Toss her the ball.
- Topu ona at.
- Pitch a fast ball.
- Hızlı bir top at.
- He gave a ball.
- O, bir top verdi.
- Tom passed the ball to Mary.
- Tom topu Mary'e verdi.
- The white ball weighs as much as the red ball.
- Beyaz top kırmızı top kadar ağır.
- Tom tossed the ball to Mary.
- Tom topu Mary'ye attı.
- Dogs like retrieving balls.
- Köpekler topları geri almayı sever.
- Tom threw the ball.
- Tom topu attı.
- Toss him the ball.
- Topu ona at.
- I tossed the ball to Tom.
- Topu Tom'a attım.
- Tom tossed the ball to Mary.
- Tom topu Mary'e fırlattı.
- Tom tossed the ball.
- Tom topu attı.
- Tom threw Mary the ball.
- Tom Mary'ye topu fırlattı.
- He hit the ball out of bounds.
- O, topu taca attı.
- Jim and Mike threw the ball back and forth.
- Jim ve Mike topu birbirlerine attılar.
- Tom asked Mary to throw the ball to him.
- Tom, Mary'den topu ona atmasını istedi.
- The ball is round, and the game lasts 90 minutes.
- Top yuvarlaktır ve maç 90 dakika sürer.
- Please throw the ball to me.
- Lütfen Topu bana at.
- I shall try to take the ball without him noticing.
- Ona fark ettirmeden topu almaya çalışacağım.
- He kicked the ball with his foot.
- Topu ayağıyla vurdu.
- Give me that iron ball.
- Şu demir topu bana ver.
- A rubber ball bounces because it is elastic.
- Lastik bir top, elastik olduğu için seker.
- A kid was outdoors and played with a ball.
- Bir çocuk dışarıdaydı ve bir top ile oynadı.
- Some yob kicked a ball at my head.
- Çomarın biri kafama top attı.
- You have two balls.
- Senin iki topun var.
- Tom threw the ball to Mary.
- Tom topu Mary'ye attı.
- The ball bounced high in the air.
- Top havada yükseğe sıçradı.
- Pass me the ball.
- Topu bana ver.
- Tom kicked the ball into the goal.
- Tom topu kaleye vurdu.
- Tom decided not to play dodge ball because he wasn't feeling well.
- Tom yakar top oynamamaya karar verdi çünkü kendini iyi hissetmiyordu.
- The player kept the ball high, out of reach, so that his opponents found it hard to stop him without commiting a foul.
- Oyuncu topu yüksekte, ulaşılamayacak bir yerde tuttu, böylece rakipleri onu faul yapmaksızın durdurmakta zorlandı.
- Throw the ball to me.
- Topu bana at.
- He found a ball in the garden.
- O, bahçede bir top buldu.
- Tom swung the bat, but missed the ball.
- Tom sopayı salladı ama topu kaçırdı.
- Do you believe that the universe began as a small ball of fire?
- Evrenin küçük bir ateş topu olarak başladığına inanıyor musunuz?
- None of the balls are yellow.
- Topların hiçbiri sarı değil.
- This ball is the treasure of that boy.
- Bu top o çocuğun hazinesi.
- She throws a ball better than I.
- Benden daha iyi top atıyor.
- The player swung the bat at a ball.
- Oyuncu sopayı topa doğru salladı.
- The ball is in your court.
- Top senin kortunda.
- Tom took his ball and went home.
- Tom topunu alıp evine gitti.
- Toss the ball to her.
- Topu ona at.
- Throw the ball to Tom.
- Topu Tom'a fırlat.
- Tom threw the ball to Mary.
- Tom topu Mary'e attı.
- A ball flew in through the window.
- Bir top uçarak pencereden içeri girdi.
- Tom's store sells golf clubs, balls, shoes and other accessories.
- Tom'un mağazasında golf sopaları, toplar, ayakkabılar ve diğer aksesuarlar satılıyor.
- All of the balls are yellow.
- Tüm toplar sarı.
- You have two balls.
- İki topun var.
- Tom hit the ball with the bat.
- Tom topa sopayla vurdu.
- Mary made a cute snowman out of styrofoam balls and an old sock.
- Mary strafor toplarından ve eski bir çoraptan hoş bir kardan adam yaptı.
- Tom caught the ball with one hand.
- Tom topu tek eliyle yakaladı.
- I asked the boy to throw the ball back.
- Çocuktan topu geri atmasını istedim.
- Galileo dropped two iron balls from the top of the tower.
- Galileo kulenin tepesinden iki demir top attı.
- This ball is the treasure of that boy.
- Bu top o çocuğun hazinesidir.
- When the goalkeeper touched the ball, the referee awarded the other team a corner kick.
- Kaleci topa dokunduğunda, hakem diğer takıma bir köşe vuruşu verdi.
- Tom could hardly keep from laughing when he saw Mary trying to juggle some balls.
- Tom, Mary'nin toplarla hokkabazlık yapmaya çalıştığını gördüğünde gülmemek için kendini zor tuttu.
- The ball, which is red, is pretty.
- Kırmızı olan top çok güzel.
- He caught the ball with his left hand.
- Topu sol eliyle yakaladı.
- Don't you know it's dangerous to play with a ball by the roadside?
- Yol kenarında bir top ile oynamanın tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?
- The kitten plays with the ball.
- Yavru kedi topla oynuyor.
- Form the dough into a ball.
- Hamuru top şeklinde biçimlendir.
- Mark threw the ball higher than he wanted.
- Mark topu istediğinden daha yükseğe attı.
- Tom blocks the ball.
- Tom topu bloke ediyor.
Show More (352)
|
