|
- Some say that it is the worst accident that has ever befallen the bird life of this part of Europe.
- Bazıları bunun Avrupa'nın bu bölgesindeki kuş yaşamının başına gelmiş en kötü kaza olduğunu söylüyor.
- Even then it was assumed that the composition of the virus was partly influenced by a bird disease.
- O zaman bile virüsün yapısının kısmen bir kuş hastalığından etkilendiği varsayılıyordu.
- For example, I was in Brittany after the Erika oil spill, when France needed help with bird cleaning.
- Örneğin Erika petrol sızıntısından sonra Fransa'nın kuş temizliği konusunda yardıma ihtiyacı olduğunda Brittany'deydim.
- This was a project financed with EU funds in which the bird and habitat directives were not respected.
- Bu, kuş ve habitat direktiflerine riayet edilmeyen AB fonlarıyla finanse edilen bir projeydi.
- The bird directive and the habitat directive epitomise biodiversity protection.
- Kuş yönergesi ve habitat yönergesi biyolojik çeşitliliğin korunmasını özetlemektedir.
- Dublin Bay was mentioned as a partially classified important bird area.
- Dublin Körfezi kısmen sınıflandırılmış önemli bir kuş alanı olarak belirtilmiştir.
- It has been said that a bird in the hand is worth two in the bush.
- Eldeki bir kuşun, çalılıktaki iki kuştan daha değerli olduğu söylenir.
- The bird is in the sky.
- Kuş göktedir.
- Is that a bird?
- Bu bir kuş mu?
- What do you call this bird in English?
- Bu kuşa İngilizce'de ne diyorsunuz?
- The bird's wing was broken.
- Kuşun kanadı kırılmıştı.
- What's that bird?
- Bu kuş ne?
- Wish I could fly anywhere I would like like a bird.
- Keşke bir kuş gibi istediğim yere uçabilseydim.
- Is that a bird?
- O bir kuş mu?
- She wrote a book about the bird.
- Kuş hakkında bir kitap yazdı.
- The heron is a wading bird.
- Balıkçıl dalıcı bir kuştur.
- The falcon is a bird of prey.
- Şahin yırtıcı bir kuştur.
- He saw the bird in the tree.
- Ağaçtaki kuşu gördü.
- A bird pooped on the windshield.
- Bir kuş ön cama pisledi.
- He aimed at the bird.
- Kuşa nişan aldı.
- This bird can't fly.
- Bu kuş uçamıyor.
- Nobody has seen the bird fly.
- Kimse kuşun uçtuğunu görmedi.
- The bird on the roof is a crow.
- Çatıdaki kuş bir karga.
- What's that bird?
- O kuş nedir?
- He sang as well as a bird.
- Bir kuş kadar iyi şarkı söylerdi.
- The bird went far away.
- Kuş uzağa gitti.
- There's a bird on my dad's head.
- Babamın kafasında bir kuş var.
- Tom's cat brought him a dead bird as a present.
- Tom'un kedisi hediye olarak ona ölü bir kuş getirdi.
- This bird is beautiful.
- Bu kuş çok güzel.
- The bird has beautiful plumage.
- Kuş güzel tüylere sahip.
- If I were a bird, I would have been able to fly to you.
- Bir kuş olsam, sana doğru uçabilirdim.
- I dreamt I was a bird.
- Kuş olduğumu hayal ettim.
- She took care of the poor little bird.
- Zavallı küçük kuşla ilgilendi.
- A parrot is a bird that can talk.
- Papağan konuşabilen bir kuştur.
- A bullet does not kill the same bird twice.
- Bir kurşun aynı kuşu iki kez öldürmez.
- Tux is an Antarctic bird.
- Tux bir Antarktika kuşu.
- How quickly does the bird fly?
- Kuş ne kadar hızlı uçar?
- The bird is dead.
- Kuş öldü.
- He tried to catch the bird, but couldn't.
- Kuşu yakalamaya çabaladı ama yakalayamadı.
- The bird in the cage is singing happily.
- Kafesteki kuş mutlu bir şekilde ötüyor.
- Sometimes, I'd like to be a small bird.
- Bazen küçük bir kuş olmak istiyorum.
- The bird flew into the woods.
- Kuş, ormana uçtu.
- The desire to fly in the sky like a bird inspired the invention of the airplane.
- Gökyüzünde bir kuş gibi uçma arzusu uçağın icadına ilham oldu.
- This bird is a wagtail.
- Bu kuş bir sarı kuyruksallayan.
- Let the bird fly away.
- Kuşun uçmasına izin ver.
- It's just a bird.
- Sadece bir kuş.
- That bird is probably a sparrow.
- Bu kuş muhtemelen bir serçe.
- This bird has a bright plumage.
- Bu kuşun parlak tüyleri var.
- The bird was sitting in the tree wagging its tail.
- Kuş ağaçta oturmuş kuyruğunu sallıyordu.
- A falcon is a predatory bird.
- Doğanlar yırtıcı kuşlardır.
- A real friend is like a rare bird.
- Gerçek bir arkadaş nadir bir kuş gibidir.
- This bird cannot fly.
- Bu kuş uçamaz.
- I wish I could fly like a bird.
- Keşke bir kuş gibi uçabilsem.
- I love bird watching.
- Kuşları izlemeyi seviyorum.
- The cat sneaked up on the unsuspecting bird.
- Kedi masum kuşa sinsice yaklaştı.
- My pet bird chirped all night long.
- Benim evcil kuşum bütün gece boyunca cıvıldadı.
- The eagle is the bird that flies highest.
- Kartal en yüksekten uçan kuştur.
- She opened the cage and let the bird out.
- Kafesi açtı ve kuşu dışarı saldı.
- Susan eats like a bird and leaves most of the food on her plate.
- Susan bir kuş kadar yer ve yemeğinin çoğunu tabakta bırakır.
- I found a bird whose wing was severely damaged.
- Kanadı ciddi biçimde hasar görmüş bir kuş buldum.
- Is the bird alive or dead?
- Kuş yaşıyor mu yoksa öldü mü?
- The bird was injured.
- Kuş yaralı idi.
- What's this bird called?
- Bu kuşun adı ne?
- Tom lost sight of the bird.
- Tom kuşu gözden kaybetti.
- Bird excrement is an excellent fertilizer.
- Kuş dışkısı mükemmel bir gübredir.
- The bird has beautiful plumage.
- Kuşun çok güzel tüyleri var.
- The bird flies.
- Kuş uçuyor.
- He tried to catch the bird but wasn't successful.
- Kuşu yakalamaya çalıştı ama başarılı olamadı.
- A bird can glide through the air without moving its wings.
- Bir kuş kanatlarını hareket ettirmeden havada süzülebilir.
- This bird is pretty.
- Bu kuş çok güzel.
- A large bird landed on the windowsill.
- Büyük bir kuş pencere kenarına indi.
- A falcon is a bird of prey.
- Doğanlar avcı kuşlardır.
- The heron is a wading bird.
- Balıkçıl bir su kuşudur.
- This bird can fly.
- Bu kuş uçabiliyor.
- The bird was injured.
- Kuş yaralandı.
- He sang as well as a bird.
- O bir kuş kadar güzel şarkı söyledi.
- If I were to be reborn, I would like to be a bird.
- Eğer yeniden doğacak olsaydım, bir kuş olmak isterdim.
- If I were a bird, I could fly to you.
- Eğer bir kuş olsaydım, sana uçabilirdim.
- The bird that sings in the morning is caught by the cat in the evening.
- Sabah öten kuş, akşam kedi tarafından yakalanır.
- Suddenly, I saw a beautiful bird.
- Birdenbire güzel bir kuş gördüm.
- Feed the bird!
- Kuşa yem ver!
- The flamingo is a wading bird.
- Flamingo bir su kuşudur.
- I can't draw a bird.
- Bir kuş çizemem.
- It's impossible for the bird to escape from the trap.
- Kuşun tuzaktan kaçması imkansız.
- He tried to catch the bird, but couldn't.
- Kuşu yakalamaya çalıştı ama başaramadı.
- The bird dipped its head into the water.
- Kuş başını suya daldırdı.
- The hunter aimed at the bird, but missed.
- Avcı, kuşa nişan aldı fakat ıskaladı.
- The bird's wing was broken.
- Kuşun kanadı kırıktı.
- It is difficult to shoot a bird flying in the air.
- Havada uçan bir kuşu vurmak zordur.
- She carefully watched the bird in the nest.
- Yuvadaki kuşu dikkatle izledi.
- I cannot kill a mouse, let alone a little bird.
- Bırakın küçük bir kuşu, bir fareyi bile öldüremem.
- This bird lives neither in Japan nor in China.
- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
- As a matter of fact, he did just catch that bird in midair with his teeth.
- Gerçek şu ki, o sadece havadaki şu kuşu dişleriyle yakaladı.
- The eagle is the bird that flies highest.
- Kartal en yüksekte uçan kuştur.
- I'm a bird!
- Ben bir kuşum!
- She captured a bird.
- Bir kuş yakaladı.
- What is this bird called?
- Bu kuşun adı ne?
- If he had been a bird, he could have flown to you.
- Eğer o bir kuş olsaydı, sana uçabilirdi.
- What colour is the bird?
- Kuş ne renk?
- I felt like a bird in a cage.
- Kafesteki bir kuş gibi hissettim.
- What is the name of that bird?
- Şu kuşun adı ne?
- The ibis is a wading bird.
- İbis bir su kuşu.
- This bird is a wagtail.
- Bu kuş bir kuyruksallayan.
- A bird is known by its song and a man by his way of talking.
- Bir kuş ötmesiyle ve bir insan konuşma tarzıyla tanınır.
- Every bird likes its own nest.
- Her kuş kendi yuvasını sever.
- A bird is singing in the tree.
- Ağaçta bir kuş ötüyor.
- I threw a stone at the bird.
- Kuşa bir taş attım.
- A bird pooped on the windshield.
- Bir kuş ön cama pislemiş.
- If he had been a bird, he could have flown to you.
- Eğer bir kuş olsaydı, sana doğru uçabilirdi.
- A falcon is a predatory bird.
- Şahin yırtıcı bir kuştur.
- Suddenly, I saw a beautiful bird.
- Aniden güzel bir kuş gördüm.
- What kind of bird is that?
- O ne tür bir kuş?
- The bird was half as large as an eagle.
- Kuş, bir kartalın yarısı kadar büyüktü.
- I've never seen this sort of bird.
- Bu tür bir kuşu hiç görmedim.
- A bird in the hand is better than two in the bush.
- Eldeki bir kuş çalılıktaki iki kuştan daha iyidir.
- Why is this bird called a robin redbreast?
- Bu kuşa neden kızılgerdan deniyor?
- I am drawing a bird.
- Ben bir kuş çiziyorum.
- Wish I could fly anywhere I would like like a bird.
- Bir kuş gibi uçabilseydim keşke, her istediğim yere...
- Is the bird alive or dead?
- Kuş canlı mı yoksa ölü mü?
- If I could, I would let every caged bird fly free.
- Eğer yapabilsem, kafesli kuşların özgürce uçmasına izin veririm.
- A bird is known by its song and a man by his way of talking.
- Bir kuş ötüşüyle, bir insan da konuşma tarzıyla tanınır.
- What a beautiful bird it is!
- Ne güzel bir kuş!
- Tom caught the bird.
- Tom kuşu yakaladı.
- The eagle is not a small bird.
- Kartal küçük bir kuş değildir.
- The song of this bird is very beautiful.
- Bu kuşun ötüşü çok güzel.
- Feed the bird!
- Kuşu besle!
- I saw a bird flying over a tree.
- Bir ağacın üzerinde uçan bir kuş gördüm.
- I saw a white bird on my way home.
- Eve giderken beyaz bir kuş gördüm.
- A crane is a big, beautiful bird.
- Turna büyük, güzel bir kuştur.
- When I close my eyes I imagine I am a bird and can fly.
- Gözlerimi kapattığımda bir kuş olduğumu ve uçabildiğimi hayal ediyorum.
- The song of the bird is pleasant.
- Kuşun şarkısı çok hoş.
- This bird can imitate the human voice.
- Bu kuş insan sesini taklit edebilir.
- The bird flapped its wings.
- Kuş kanatlarını çırptı.
- This bird has a bright plumage.
- Bu kuşun parlak bir tüyü var.
- Roses are a type of flower and doves are a type of bird.
- Güller bir çiçek, güvercinler ise bir kuş türüdür.
- Susan eats like a bird and leaves most of the food on her plate.
- Susan bir kuş gibi yer ve yemeğin çoğunu tabağında bırakır.
- When I close my eyes, I imagine that I am a bird and can fly.
- Gözlerimi kapattığımda bir kuş olduğumu ve uçabildiğimi hayal ediyorum.
- We saw a bird in the distance.
- Uzakta bir kuş gördük.
- Do you see the bird on the telephone wire?
- Telefon kablosunun üzerindeki kuşu görüyor musun?
- What color is the bird?
- Kuş ne renk?
- What is your favorite bird?
- En sevdiğiniz kuş nedir?
- The hawk is a bird of prey.
- Doğan avcı bir kuştur.
- Nobody saw the bird fly.
- Kuşun uçtuğunu kimse görmedi.
- I can see a strange blue bird on the roof.
- Çatıda garip mavi bir kuş görebiliyorum.
- She watched the bird carefully.
- O, kuşu dikkatlice izledi.
- If I could, I would let every caged bird fly free.
- Elimde olsa, kafesteki bütün kuşları özgür bırakırdım.
- Each bird sings with its own voice.
- Her kuş kendi sesiyle öter.
- My pet bird chirped all night long.
- Evcil kuşum bütün gece cıvıldadı.
- A falcon is a bird of prey.
- Şahin yırtıcı bir kuştur.
- Bird is the word.
- Kelime kuş.
- This bird lives neither in Japan nor in China.
- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşıyor.
- The hunter shot the bird.
- Avcı kuşu vurdu.
- A bird in the hand is worth two in the bush.
- Eldeki bir kuş, çalılıktaki iki kuşa bedeldir.
- The bird was half the size of a hawk.
- Kuş bir şahinin yarısı büyüklüğündeydi.
- A bird was flying high up in the sky.
- Bir kuş gökyüzünde yükseklerde uçuyordu.
- This bird can't fly.
- Bu kuş uçamaz.
- She wrote a book about the bird.
- O, kuş hakkında bir kitap yazdı.
- What is the name of this bird?
- Bu kuşun adı ne?
- I felt like a bird in a cage.
- Kendimi kafesteki bir kuş gibi hissediyordum.
- This bird can fly.
- Bu kuş uçabilir.
- He tried to catch the bird, but couldn't.
- Kuşu yakalamaya çalıştı ama yakalayamadı.
- There's a bird on my dad's head.
- Orada babamın başında bir kuş var.
- What kind of bird is this?
- Bu ne çeşit bir kuş?
- The goldfinch is a very interesting bird.
- Saka çok ilginç bir kuştur.
- He lost sight of the bird.
- O, kuşu gözden kaybetti.
- The bird flew away.
- Kuş uçup gitti.
- The Twitter bird is evil.
- Twitter kuşu kötüdür.
- I see a bird on the roof.
- Çatıda bir kuş görüyorum.
- The worm is being eaten by a bird.
- Solucan bir kuş tarafından yeniliyor.
- It's a flying bird.
- Bu uçan bir kuş.
- A large bird landed on the windowsill.
- Pencere kenarına büyük bir kuş kondu.
- Which bird can not fly?
- Hangi kuş uçamaz?
- The boy set a bird free.
- Oğlan bir kuşu serbest bıraktı.
- The cat crept toward the bird.
- Kedi kuşa doğru süründü.
- That bird doesn't fly.
- O kuş uçmuyor.
- The bird was looking for worms.
- Kuş solucan arıyordu.
- Minnesota's state bird is the mosquito.
- Minnesota'nın devlet kuşu sivrisinektir.
- The magpie is a bird.
- Saksağan kuştur.
- The bird went up higher and higher into the sky.
- Kuş gökyüzüne doğru yükseldikçe yükseldi.
- I saw a beautiful bird.
- Güzel bir kuş gördüm.
- Little by little, the bird made his nest.
- Yavaş yavaş, kuş yuvasını yaptı.
- He aimed at the bird.
- O, kuşa nişan aldı.
- Tom eats like a bird.
- Tom bir kuş gibi yiyor.
- The bird likes rice.
- Kuş pirinci sever.
- This bird is in danger of dying out.
- Bu kuşun nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.
- Look at that bird.
- O kuşa bak.
- This dog and that fish are mine, but that bird not.
- Bu köpek ve bu balık benim, ama bu kuş değil.
- I wish I had been a bird.
- Keşke bir kuş olsaydım.
- The bird flew into the woods.
- Kuş ormana doğru uçtu.
- A bird shat on my aunt's car.
- Teyzemin arabasına bir kuş pislemiş.
- The hunter aimed at the bird, but missed.
- Avcı, kuşa nişan aldı ama ıskaladı.
- A bird has wings.
- Bir kuşun kanatları vardır.
- We saved a little bird who had fallen out of the nest.
- Yuvadan düşen küçük bir kuşu kurtardık.
- The bird was injured.
- Kuş yaralıydı.
- As a matter of fact, he did just catch that bird in midair with his teeth.
- Aslına bakarsan, o kuşu havada dişleriyle yakaladı.
- After the bird had sung, it flew away.
- Kuş şarkı söyledikten sonra uçtu.
- This bird's large wings enable it to fly very fast.
- Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
- Wings to the bird, mind to the human.
- Kanatlar kuşa, akıl insana.
- A bird was flying in the sky.
- Gökyüzünde bir kuş uçuyordu.
- It had the head of a woman, the body of a lion, the wings of a bird, and the tail of a serpent.
- O bir kadının başına, bir aslanın gövdesine, bir kuşun kanatlarına ve bir yılanın kuyruğuna sahipti.
- What's that bird called?
- Bu kuşun adı ne?
- How quickly does the bird fly?
- Kuş ne kadar hızlı uçuyor?
- In my opinion, Twitter bird is the most evil bird in our world.
- Kendi görüşüme göre, Twitter kuşu dünyamızdaki en kötü kuştur.
- One beats the bush, and another catches the bird.
- Biri çalıyı döver, diğeri kuşu yakalar.
- Tom is going bird watching next weekend.
- Tom gelecek hafta sonu kuş izlemeye gidecek.
- This is a bird sanctuary.
- Bu bir kuş barınağı.
- Not every bird can sing.
- Her kuş ötemez.
- When did that fat cat eat the little yellow bird?
- O şişman kedi küçük sarı kuşu ne zaman yedi?
- The stork is a wading bird.
- Leylek bir su kuşudur.
- The girl let the bird loose.
- Kız kuşu serbest bıraktı.
- The girl let the bird go.
- Kız kuşu bıraktı.
- The rose is a flower and the dove is a bird.
- Gül bir çiçektir ve güvercin bir kuştur.
- Is it a bird?
- O bir kuş mudur?
- If I were a bird, I would have been able to fly to you.
- Eğer bir kuş olsaydım, sana uçarak gelebilirdim.
- What is your favourite bird?
- En sevdiğin kuş hangisi?
- This bird's large wings enable it to fly very fast.
- Bu kuşun büyük kanatları çok hızlı uçmasını sağlıyor.
- Walking in the park, I found a baby bird.
- Parkta dolaşırken, bir yavru kuş buldum.
- In my opinion, Twitter bird is the most evil bird in our world.
- Bence Twitter kuşu dünyamızdaki en kötü kuş.
- The bird has not returned.
- Kuş geri dönmedi.
- This bird is beautiful.
- Bu kuş güzel.
- No bird soars too high if he soars with his own wings.
- Kendi kanatlarıyla uçan hiçbir kuş çok yükseğe çıkamaz.
- I wish I could become a bird.
- Keşke bir kuş olabilseydim.
- Tom's bird sang.
- Tom'un kuşu öttü.
- What colour is the bird?
- Kuşun rengi ne?
- This bird is pretty.
- Bu kuş güzel.
- We saw the bird when we visited Okinawa.
- Okinawa'yı ziyaret ettiğimizde kuşu gördük.
- I can see a strange blue bird on the roof.
- Çatıda tuhaf mavi bir kuş görüyorum.
- He shot at the bird, but missed it.
- Kuşa ateş etti fakat ıskaladı.
- The stork is a wading bird.
- Leylek dalıcı bir kuştur.
- Thank you for drawing a bird for me.
- Benim için bir kuş çizdiğin için teşekkür ederim.
- This bird is called a seagull.
- Bu kuşa martı denir.
- What's the name of that bird?
- Bu kuşun adı ne?
- The bird was looking for worms.
- Kuş solucanları arıyordu.
- Is that bird male or female?
- O kuş erkek mi yoksa dişi mi?
- The bird in the cage is singing happily.
- Kafesteki kuş mutlu bir biçimde cıvıldıyor.
- Do you have a bird?
- Kuşun var mı?
- Thank you for drawing a bird for me.
- Bana bir kuş çizdiğin için teşekkür ederim.
- Have you heard of a bird called the Arctic Tern?
- Kutup sumrusu diye bir kuş duydunuz mu?
- He lost sight of that bird.
- O kuşu gözden kaybetti.
- Look at this bird I just found.
- Az önce bulduğum kuşa bak.
- The bird fell and died.
- Kuş düştü ve öldü.
- There was a fledgling bird there.
- Orada yavru bir kuş vardı.
- Tom is going bird watching next weekend.
- Tom önümüzdeki hafta sonu kuş izlemeye gidiyor.
- She opened the cage and let the bird out.
- O, kafesi açtı ve kuşu dışarı bıraktı.
- He showed him a bird.
- Ona bir kuş gösterdi.
- That bird is probably a sparrow.
- O kuş muhtemelen bir serçedir.
- I don't know how to draw a bird.
- Bir kuş nasıl çizilir bilmiyorum.
- This bird lives neither in Japan nor in China.
- Bu kuş ne Japonya'da yaşar ne de Çin'de.
- Tom found an injured bird in the forest and nursed it back to health.
- Tom ormanda yaralı bir kuş buldu ve onu sağlığına kavuşturdu.
- The hunter shot the bird.
- Avcı, kuşu vurdu.
- Is it a bird?
- O bir kuş mu?
- What is the name of that bird?
- Bu kuşun adı ne?
- The bird spread its wings.
- Kuş, kanatlarını açtı.
- After the bird had sung, it flew away.
- Kuş öttükten sonra uçup gitti.
- I can't draw a bird.
- Bir kuş çizemiyorum.
- The magpie is a bird.
- Saksağan bir kuştur.
- Do you have a bird?
- Bir kuşun var mı?
- The desire to fly in the sky like a bird inspired the invention of the airplane.
- Bir kuş gibi gökyüzünde uçma arzusu uçağın icadına ilham verdi.
- The bird was half the size of a hawk.
- Kuş bir şahinin yarı büyüklüğündeydi.
- The bird dipped its head into the water.
- Kuş kafasını suya daldırdı.
- The song of the bird is pleasant.
- Kuşun şarkısı hoş.
- I wish I were a bird.
- Keşke bir kuş olsaydım.
- Why is this bird called a robin redbreast?
- Bu kuşa neden narbülbülü diyorlar?
- Tom saw a large bird.
- Tom büyük bir kuş gördü.
- She watched the bird carefully.
- Kuşları dikkatle izlerdi.
- I wish I could fly like a bird.
- Keşke bir kuş gibi uçabilseydim.
- A bird can glide through the air without moving its wings.
- Bir kuş kanatlarını oynatmadan havada süzülebilir.
- No bird soars too high if he soars with his own wings.
- Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa.
- The flamingo is a wading bird.
- Flamingo dalıcı bir kuştur.
- A bird soared above.
- Tepemizde bir kuş uçtu.
- The hunter shot at the bird.
- Avcı kuşa ateş etti.
- Tom set the bird free.
- Tom kuşu serbest bıraktı.
- Look at the bird singing in the tree.
- Ağaçta öten kuşa bak.
- Feed the bird.
- Kuşu besle.
- When did that fat cat eat the little yellow bird?
- Ne zaman o şişman kedi küçük sarı kuşu yedi?
- The crane is a wading bird.
- Turna bir su kuşudur.
- A large bird landed on the window sill.
- Pencerenin pervazına büyük bir kuş kondu.
- I am drawing a bird.
- Bir kuş çiziyorum.
- The cat sprang at the bird.
- Kedi kuşun üzerine atladı.
- What's that bird called?
- O kuşa ne denir?
- She wrote a book about a bird.
- Bir kuş hakkında kitap yazmıştı.
- I'd rather be a bird than a fish.
- Bir balık olmaktansa bir kuş olmayı yeğlerim.
- I dreamt I was a bird.
- Rüyamda bir kuş olduğumu gördüm.
- A bullet does not kill the same bird twice.
- Bir mermi aynı kuşu iki defa öldüremez.
- What is this bird called?
- O kuşa ne denir?
- The bird was sitting in the tree wagging its tail.
- Kuş kuyruğunu sallayarak ağaçta oturuyordu.
- The ibis is a wading bird.
- İbis dalıcı bir kuştur.
- Look at that bird.
- Şu kuşa bak.
- What a beautiful bird!
- Ne güzel bir kuş!
- What's the name of that bird?
- Şu kuşun adı ne?
- A bat is no more a bird than a rat is.
- Bir yarasa, bir sıçandan daha fazla kuş değildir.
- The ibis is a wading bird.
- Çeltik kargası dalıcı bir kuştur.
- Sometimes, I'd like to be a small bird.
- Bazen küçük bir kuş olmak isterim.
- He shot at the bird, but missed it.
- Kuşa ateş etti ama ıskaladı.
- A bird shat on my aunt's car.
- Bir kuş teyzemin arabasına kaka yaptı.
- Let the bird fly away.
- Bırak kuş uçsun.
- The bird is in its nest.
- Kuş yuvasında.
- A bird soared above.
- Bir kuş havada süzülüyordu.
- This bird is in danger of dying out.
- Bu kuş türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
- A bird in hand is safer than one overhead.
- Eldeki bir kuş, baştakinden daha güvenlidir.
- His father got records of bird songs for him.
- Babası onun için kuş ötüşlerini kayda almış.
- The eagle is a bird of prey.
- Kartal yırtıcı bir kuştur.
- It's just a bird.
- O sadece bir kuş.
- I cannot kill a mouse, let alone a little bird.
- Küçük bir kuş şöyle dursun, bir fare bile öldüremem.
- Why is this bird called a robin redbreast?
- Bu kuşa neden kızılgerdan diyorlar?
- A bird can fly.
- Bir kuş uçabilir.
- I've never seen this sort of bird.
- Asla bu tür bir kuş görmedim.
- The girl let the bird go.
- Kız kuşu azat etti.
- This bird can imitate the human voice.
- Bu kuş insan sesini taklit edebiliyor.
- There is a bird here.
- Burada bir kuş var.
- The worm is being eaten by a bird.
- Solucan bir kuş tarafından yeniyor.
- Is that bird male or female?
- Bu kuş erkek mi dişi mi?
- Every bird likes its nest.
- Her kuş yuvasını sever.
- That pretty bird did nothing but sing day after day.
- O güzel kuş, her gün şarkı söylemekten başka bir şey yapmıyordu.
- What do you call this bird?
- Bu kuşa ne diyorsunuz?
- Tom's cat brought him a dead bird as a present.
- Tom'un kedisi ona hediye olarak ölü bir kuş getirdi.
- A bird is incessantly singing in my balcony.
- Balkonumda bir kuş durmadan ötüyor.
- The ibis is a wading bird.
- İbis bir su kuşudur.
- I wish I could become a bird.
- Keşke bir kuş olabilsem.
- Were I a bird, I would fly to you.
- Bir kuş olsaydım, sana uçardım.
- He saw the bird in the tree.
- O, ağaçtaki kuşu gördü.
- If man had wings, he would fly as a bird.
- Eğer insanın kanatları olsaydı, bir kuş gibi uçardı.
- He lost sight of the bird.
- Kuşu gözden kaybetti.
- I found a bird whose wing was severely damaged.
- Kanadı ciddi şekilde yaralanmış bir kuş buldum.
- What is your favorite bird?
- En sevdiğiniz kuş hangisidir?
- Do you see the bird on the telephone wire?
- Telefon telindeki kuşu görüyor musun?
- The bird is in the sky.
- Kuş gökyüzündedir.
- This bird is called a seagull.
- Bu kuşa martı adı verilir.
- The bird is in the sky.
- Kuş gökte.
- The Twitter bird is evil.
- Twitter kuşu şeytani.
- What kind of bird is that?
- Ne tür bir kuş bu?
- The eagle is a bird of prey.
- Kartal avcı bir kuştur.
- Nobody saw the bird fly.
- Kimse kuşun uçtuğunu görmedi.
- Bird is the word.
- Kuş kelimedir.
- A real friend is like a rare bird.
- Gerçek bir arkadaş ender bir kuş gibidir.
- What kind of bird is this?
- Bu ne tür bir kuş?
- Tom freed the bird.
- Tom kuşu serbest bıraktı.
- The swallow is a migratory bird.
- Kırlangıç göçmen bir kuştur.
- The bird went far away.
- Kuş çok uzaklara gitti.
- The bird's cry broke the silence of the woods.
- Kuşun çığlığı ormanın sessizliğini bozdu.
- The great kiskadee is a popular bird in Brazil.
- Büyük kiskadee Brezilya'da popüler bir kuştur.
- There is a bird feeder in our backyard.
- Arka bahçemizde bir kuş besleyicisi var.
- The bird has not returned.
- Kuş dönmedi.
- There is a bird in the sky.
- Gökyüzünde bir kuş var.
- What's this bird called?
- Bu kuşa ne denir?
- That pretty bird did nothing but sing day after day.
- O güzel kuş, her gün ötmekten başka bir şey yapmadı.
- That species of bird is said to be in danger of dying out.
- Bu kuş türünün neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu söyleniyor.
- I'm as free as a bird.
- Bir kuş kadar özgürüm.
- If I were to be reborn, I would like to be a bird.
- Yeniden doğsam, bir kuş olmayı isterdim.
- The crane is a wading bird.
- Turna dalıcı bir kuştur.
- A gigantic bird came flying toward him.
- Dev gibi bir kuş ona doğru uçarak geldi.
- He wants to be reincarnated as a bird.
- Bir kuş olarak reenkarne olmak istiyor.
- It is a bird.
- O bir kuştur.
- He tried to catch the bird, but couldn't.
- Kuşu yakalamaya uğraştı ama yakalayamadı.
- The bird is in the sky.
- Kuş gökyüzünde.
- I saw an amazing bird.
- Ben şaşırtıcı bir kuş gördüm.
- There's a bird singing in the cage, isn't there?
- Kafeste öten bir kuş var, değil mi?
- She wrote a book about a bird.
- O bir kuş hakkında bir kitap yazdı.
- What's the name of this bird?
- Bu kuşun adı ne?
- A bird was caught by a cat.
- Bir kuş, bir kedi tarafından yakalandı.
- I saw an amazing bird.
- İnanılmaz bir kuş gördüm.
- A bird is singing in the tree.
- Bir kuş ağaçta şarkı söylüyor.
- The falcon is a bird of prey.
- Şahin alıcı bir kuştur.
- A falcon is a predatory bird.
- Doğanlar avcı kuşlardır.
- A bird shat on Vladimir Vladimirovich.
- Vladimir Vladimirovich'in üzerine bir kuş sıçtı.
- A bird in the hand is better than two in the bush.
- Eldeki bir kuş, çalılıktaki iki kuştan iyidir.
Show More (366)
|