Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
rosiness
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
brass
pirinç
adj., n.
Tom is in a
brass
quintet.
Tom
pirinç
beşlisinde.
Gold is similar in color to
brass.
Altın renk olarak
pirinç
madenine benzer.
Brass
is an alloy of copper and zinc.
Pirinç,
bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.
Show More (0)
2
brass
para
n.
Such a thing could only occur to a functionary who has never had to put even a
brass
farthing into his own industry.
Böyle bir şey ancak kendi sanayisine bir kuruş bile
para
yatırmak zorunda kalmamış bir memurun aklına gelebilir.
Show More (-2)