| 1 |
cloth |
kumaş |
n. |
|
- The tailor used three different types of clothes to make this dress.
- Terzi bu elbiseyi dikmek için üç farklı kumaş kullanmış.
- Buy six meters of that cloth.
- O kumaştan altı metre al.
- Buy six meters of that cloth.
- O kumaştan 6 metre al.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
- Dün gece bir rüya gördüm, ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılanma hakkında.
- The cloth was dyed bright red.
- Kumaş parlak kırmızıya boyanmıştı.
- They were really cut from the same cloth.
- Onlar gerçekten aynı kumaştan kesildi.
- They bring cloth from England.
- Onlar İngiltere'den kumaş getiriyorlar.
- I bought many types of cloth.
- Birçok çeşit kumaş aldım.
- I bought various pieces of cloth.
- Çeşitli kumaş parçaları aldım.
- Black cloth absorbs light.
- Siyah kumaş ışık emer.
- This cloth irons well.
- Bu kumaş iyi ütülenir.
- This cloth isn't very good.
- Bu kumaş pek iyi değil.
- The girl made a doll out of a piece of cloth.
- Kız bir kumaş parçasından bir oyuncak bebek yaptı.
- This cloth sticks to your skin.
- Bu kumaş cildinize yapışır.
- The cloth was dyed bright red.
- Kumaş parlak kırmızıya boyandı.
- Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors?
- Neden makasla kesmek yerine kumaşı yırttın?
- They were really cut from the same cloth.
- Gerçekten aynı kumaştan kesilmişler.
- This cloth stretches a great deal when it's washed.
- Bu kumaş yıkandığında çok esner.
- We use cloth to make clothes.
- Elbiseler yapmak için kumaş kullanırız.
- This cloth is sold by the yard.
- Bu kumaş metre başına satılmaktadır.
- This cloth will not last long.
- Bu kumaş uzun süre dayanmaz.
- That cloth is made from cotton.
- Bu kumaş pamuktan yapılmış.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
- Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- Black cloth absorbs light.
- Siyah kumaş ışığı emer.
- This cloth feels like velvet.
- Bu kumaş kadife gibi hissettiriyor.
- You had better see the cloth with your own eyes.
- Kumaşı kendi gözlerinizle görseniz iyi olur.
- This cloth is very thick.
- Bu kumaş çok kalın.
- Cut the cloth diagonally.
- Kumaşı çapraz kes.
- This cloth will not last long.
- Bu kumaş uzun dayanmaz.
- This cloth is superior to that.
- Bu kumaş ona göre daha üstün.
- That cloth is made from cotton.
- O kumaş pamuktan yapılır.
- My sister bought five yards of cloth.
- Kız kardeşim beş metre kumaş aldı.
- That cloth is very rough.
- O kumaş çok sert.
- This kind of cloth is both cheap and sturdy.
- Bu tür kumaş hem ucuz hem de sağlam.
- This cloth feels smooth.
- Bu kumaşın pürüzsüz bir yüzeyi var.
- She bought six yards of cloth for a dress.
- Elbise için altı metre kumaş aldı.
- This kind of cloth is both cheap and sturdy.
- Bu tür kumaşlar hem ucuz hem de sağlamdır.
- I bought various pieces of cloth.
- Ben çeşitli kumaş parçaları satın aldım.
- This cloth tears easily.
- Bu kumaş kolay yırtılır.
- This cloth irons well.
- Bu kumaş iyi ütüleniyor.
- This cloth tears easily.
- Bu kumaş kolayca yırtılır.
- That cloth is very rough.
- Bu kumaş çok kaba.
- You had better see the cloth with your own eyes.
- Kumaşı kendi gözlerinle görsen iyi olur.
- This cloth is sold by the yard.
- Bu kumaş yarda ile satılır.
- We are cut from the same cloth.
- Biz aynı kumaştan gibiyiz.
- They bring cloth from England.
- İngiltere'den kumaş getiriyorlar.
- Cut the cloth diagonally.
- Kumaşı çaprazlama kes.
- I need a lot of cloth to make a long dress.
- Uzun bir elbise yapmak için çok fazla kumaşa ihtiyacım var.
- She bought a yard of cloth.
- Bir metre kumaş aldı.
- This cloth feels smooth.
- Bu kumaş yumuşak.
- This cloth is superior to that.
- Bu kumaş ondan daha kaliteli.
- She cut up the cloth to make bandages.
- Sargı bezi yapmak için kumaşı kesti.
- The girl tore the cloth.
- Kız kumaşı yırttı.
- This cloth feels soft.
- Bu kumaş yumuşak.
- She bought six yards of cloth for a dress.
- O bir elbise için altı yarda kumaş aldı.
- These trousers are made of durable cloth.
- Bu pantolonlar, dayanıklı kumaştan imal edildi.
- The cloth's very faded.
- Kumaş çok soluk.
- Cut the cloth on the bias.
- Kumaşı verev olarak kesin.
Show More (55)
|
| 2 |
cloth |
bez |
n. |
|
- Here, use this cloth to clean the windows.
- İşte, pencereleri temizlemek için bu bezi kullanın.
- Tom wrung out the cloth.
- Tom bezi sıktı.
- Tom wiped the table with a wet cloth.
- Tom masayı ıslak bir bezle sildi.
- Cut the cloth on the bias.
- Bezi enlemesine kesin.
- Why don't you polish the shoes with this cloth?
- Niçin bu bezle ayakkabıları parlatmıyorsun?
- If the plug becomes dirty, wipe it off with a dry cloth before connecting.
- Fiş kirlenirse, takmadan önce kuru bir bezle silin.
- This cloth isn't very good.
- Bu bez çok iyi değil.
- Why don't you polish the shoes with this cloth?
- Neden ayakkabılarını bu bezle parlatmıyorsun?
- Mayuko wiped a table with a cloth.
- Mayuko masayı bir bezle sildi.
- If the plug becomes dirty, wipe it off with a dry cloth before connecting.
- Fiş kirlenirse, bağlamadan önce kuru bir bezle silin.
- Tom washed the lenses of his glasses with warm, soapy water and dried them on a cloth.
- Tom gözlük camlarını ılık sabunlu suyla yıkadı ve bir bez üzerinde kuruttu.
- I thought we could use the cloth napkins.
- Bez peçeteleri kullanabileceğimizi düşünmüştüm.
- Clean the apparatus only with dry cloth.
- Cihazı sadece kuru bir bezle temizleyin.
- This cloth sticks to your skin.
- Bu bez cildinize yapışır.
- The girl made a doll out of a piece of cloth.
- Kız bir parça bezden bir bebek yaptı.
- She cut up the cloth to make bandages.
- Bandaj yapmak için bezi kesti.
Show More (13)
|
| 3 |
cloth |
örtü |
n. |
|
- They covered the table with a cloth.
- Onlar masaya örtü örttüler.
- Kate spread the cloth over the table.
- Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
Show More (-1)
|
| 4 |
cloth |
bez örtü |
n. |
|
- They covered the table with a cloth.
- Masayı bir bezle örttüler.
Show More (-2)
|
