| 1 |
comforting |
rahatlatıcı |
adj. |
|
- That's a comforting thought.
- Bu rahatlatıcı bir düşünce.
- That's very comforting.
- Bu çok rahatlatıcı.
- It's kind of comforting.
- Biraz rahatlatıcı.
- I don't find that comforting.
- Onu rahatlatıcı bulmuyorum.
- Some people find self-harm comforting.
- Bazı insanlar kendine zarar vermeyi rahatlatıcı bulur.
- That's very comforting.
- O çok rahatlatıcı.
- I don't find that comforting.
- Rahatlatıcı bulmuyorum.
- That's a very comforting thought.
- Bu çok rahatlatıcı bir düşünce.
Show More (5)
|
| 2 |
comforting |
teselli edici |
adj. |
|
- I don't need comforting.
- Teselli edilmeye ihtiyacım yok.
- Tom and Mary are comforting John.
- Tom ve Mary, John'u teselli ediyorlar.
- Some people find self-harm comforting.
- Bazı insanlar kendine zarar vermeyi teselli edici buluyor.
- You're just comforting yourself with a fantasy!
- Sen sadece kendini bir fantezi ile teselli ediyorsun!
Show More (1)
|
| 3 |
comforting |
rahatlık sağlamak |
v. |
|
- A change of scenery would provide comfort.
- Manzara değişikliği rahatlık sağlayacaktır.
Show More (-2)
|
