| 1 |
crew |
mürettebat |
n. |
|
- He is the youngest and least experienced crew member.
- En genç ve en az deneyimli mürettebat üyesi odur.
- Flags of convenience are synonymous with poor quality, a poor vessel, poor technology and a poor crew.
- Kolay bayraklar, kalitesizlik, kötü bir gemi, kötü teknoloji ve kötü bir mürettebat ile eş anlamlıdır.
- Since then, the authorities in Pakistan have prevented the seven members of the crew from leaving Pakistan.
- O tarihten bu yana Pakistan'daki yetkililer mürettebatın yedi üyesinin Pakistan'dan ayrılmasını engelledi.
- We need European shipping; we need good European vessels with good European crews.
- Avrupa gemiciliğine ihtiyacımız var; iyi Avrupalı mürettebata sahip iyi Avrupalı gemilere ihtiyacımız var.
- We need European shipping; we need good European vessels with good European crews.
- Avrupa gemiciliğine ihtiyacımız var; bize iyi Avrupalı mürettebatı olan iyi Avrupa gemileri lazım.
- The most important of these is the granting of permits for aircraft crew in the European Union.
- Bunlardan en önemlisi Avrupa Birliği'nde uçak mürettebatı için izinlerin verilmesidir.
- Safety for the crew is generally minimal, and the environmental risks high.
- Mürettebat için güvenlik genellikle asgari düzeydedir ve çevresel riskler yüksektir.
- What matters is the increased safety of people in aircraft, both passengers and crew.
- Önemli olan, hem yolcular hem de mürettebat olmak üzere uçaktaki insanların güvenliğinin artırılmasıdır.
- We are particularly in the debt of those who undertook the difficult deployment of all their crew.
- Özellikle de tüm mürettebatıyla bu zorlu görevi üstlenenlere teşekkür borçluyuz.
- Secondly, it seeks to develop local fisheries by training Mozambican crews.
- İkinci olarak Mozambikli mürettebatı eğiterek yerel balıkçılığı geliştirmeyi amaçlamaktadır.
- Thus, all types of crews serving on Community ships must be adequately trained.
- Bu nedenle Topluluk gemilerinde görev yapan her tür mürettebat yeterli şekilde eğitilmelidir.
- Finally, there must be improvements in the training of crews.
- Son olarak, mürettebatın eğitiminde iyileştirmeler yapılmalıdır.
- He'll lose face if Holman makes the crew change their mind.
- Holman mürettebata fikir değiştirtirse, o rezil olur.
- Some of the crew were drowned.
- Mürettabattan bazıları boğuldu.
- All the crew were saved.
- Tüm mürettebat kurtarıldı.
- The tanker has a small crew.
- Tankerin küçük bir mürettebatı var.
- The crew is large.
- Mürettabat büyüktür.
- The crew is busy preparing for the voyage into outer space.
- Mürettebat uzaya yolculuk yapmak için hazırlanmakla meşgul.
- My condolences to you and your crew.
- Size ve mürettebatınıza başsağlığı diliyorum.
- The crew abandoned the ship.
- Mürettebat gemiyi terk etti.
- Modern ships only need a small crew.
- Modern gemilerin yalnızca küçük bir mürettebata ihtiyacı var.
- The crew is large.
- Mürettebat kalabalık.
- It was a ship with a crew of 25 sailors.
- 25 denizciden oluşmuş bir mürettebatı olan bir gemiydi.
- When the captain commands, the crew must obey.
- Kaptan emrettiğinde, mürettebat itaat etmelidir.
- All the crew were tired.
- Tüm mürettebat yorgundu.
- Only 764 of the ship's 1,962 passengers and crew survived.
- Geminin 1.962 yolcu ve mürettebatından sadece 764'ü hayatta kalmıştır.
- The crew lowered the body into the sea.
- Mürettebat cesedi denize indirdi.
- The crew was supportive.
- Mürettebat yardımcıydı.
- What happened to the rest of your crew?
- Mürettebatının geri kalanına ne oldu?
- The crew can enter the underwater vehicle using a plug-in module.
- Mürettebat, bir eklenti modülü kullanarak su altı aracına girebilir.
- Modern ships only need a small crew.
- Modern gemiler sadece küçük bir mürettebata ihtiyaç duyar.
- Thanks to his efforts, all the crew were saved.
- Onun çabaları sayesinde, tüm mürettebat kurtarıldı.
- Some of the crew were drowned.
- Mürettebatın bir kısmı boğuldu.
- The crew is tense.
- Mürettebat gergin.
- All the crew were saved.
- Bütün mürettebat kurtarıldı.
- The tanker has only a small crew on board.
- Tankerde sadece küçük bir mürettebat var.
- When the captain commands, the crew must obey.
- Kaptan emir verdiğinde, mürettebat uymalıdır.
- A captain controls his ship and its crew.
- Bir kaptan gemisini ve mürettebatını kontrol eder.
- A captain controls his ship and its crew.
- Kaptan, gemi ve mürettebatını kontrol eder.
- How many people are in your crew?
- Mürettebatında kaç kişi var?
- By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
- Boeing bununla, başka sorunların da olabileceğini, ancak mürettebat işini doğru yapsaydı kazanın önlenebileceğini kastediyor.
- The crew found a stowaway.
- Mürettebat kaçak bir yolcu buldu.
- Tom is a member of our crew.
- Tom bizim mürettebatımızın bir üyesidir.
- The crew found a stowaway.
- Mürettebat bir kaçak yolcu buldular.
- The crew was uninjured.
- Mürettebat yaralanmadı.
- Thanks to his efforts, all the crew were saved.
- Onun çabaları sayesinde tüm mürettebat kurtuldu.
- The crew is now opening the hatch.
- Mürettebat şimdi kapağı açıyor.
- The whole crew left except for Tom.
- Tom hariç bütün mürettebat terk etti.
- The crew is busy preparing for the voyage into outer space.
- Mürettebat uzay yolculuğuna hazırlanmakla meşgul.
- Sami needed a new crew.
- Sami'nin yeni bir mürettebata ihtiyacı vardı.
- A captain is in charge of his ship and its crew.
- Bir kaptan gemisinden ve mürettebatından sorumludur.
- The crew can enter the underwater vehicle using a plug-in module.
- Mürettebat takıp çıkartılabilen modül kullanarak su altı aracına girebilir.
- Sami was liked by his crew.
- Sami mürettebatı tarafından sevildi.
- The ship sank with all her crew on board.
- Gemi tüm mürettebatıyla birlikte battı.
- The whole crew was saved.
- Tüm mürettebat kurtarıldı.
Show More (52)
|
| 2 |
crew |
ekip |
n. |
|
- He showed the choreography to the rest of the crew.
- Koreografiyi ekibin geri kalanına gösterdi.
- The camera crew arrived so late that it was too dark to shoot.
- Kamera ekibi o kadar geç geldi ki çekim yapmak için hava fazla karanlık olmuştu.
- Crews are recruited where unemployment is high, and wages are low.
- İşsizliğin yüksek ve ücretlerin düşük olduğu yerlerde ekipler işe alınmaktadır.
- Seems to me that, aside your mission commender, this is very green crew.
- Bana öyle görünüyor ki, görev komutanınız bir yana, bu çok acemi bir ekip.
- Our capable and friendly crew is back for another season.
- Yetenekli ve güler yüzlü ekibimiz bir sezon daha geri döndü.
- Our capable and friendly crew is back for another season.
- Yetenekli ve arkadaş canlısı ekibimiz yeni bir sezon için geri döndü.
- The vehicle has space to house up to four crew members.
- Araçta azami olarak dört ekip üyesine yer vardır.
- Our capable and friendly crew is back for another season.
- Yetenekli ve dost canlısı ekibimiz yeni sezon için geri döndü.
- Seems to me that, aside your mission commender, this is very green crew.
- Gördüğüm kadarıyla görev komutanınız hariç bu ekip oldukça acemi.
- Seems to me that, aside your mission commender, this is very green crew.
- Bana öyle geliyor ki, görev komutanınız bir yana, bunlar oldukça acemi bir ekip.
- A captain is in charge of his ship and its crew.
- Bir kaptan, gemisinden ve ekibinden yükümlüdür.
- Tom wasn't a member of our crew.
- Tom ekibimizin bir üyesi değildi.
- What happened to the rest of your crew?
- Ekibinizin geri kalanına ne oldu?
- Wolverines make up nature's clean-up crew, killing weak and sick animals.
- Kutup porsukları zayıf ve hasta hayvanları öldürerek doğanın temizlik ekibini oluşturur.
- The construction crews worked around the clock.
- İnşaat ekibi gece gündüz çalıştı.
- Sami needed a new crew.
- Sami'nin yeni bir ekibe ihtiyacı vardı.
- Are you a member of this crew?
- Bu ekibin bir üyesi misin?
- The entire crew takes pride in its work.
- Tüm ekip, çalışmalarıyla gurur duyar.
- The entire crew takes pride in its work.
- Tüm ekip yaptığı işten gurur duyuyor.
- The construction crews worked around the clock.
- inşaat ekipleri gece gündüz çalıştı.
- The crew was supportive.
- Ekip destekleyiciydi.
- How many people are in your crew?
- Ekibinizde kaç kişi var?
- My condolences to you and your crew.
- Size ve ekibinize başsağlığı diliyorum.
- Are you a member of this crew?
- Sen de bu ekibin bir üyesi misin?
- Tom is a member of our crew.
- Tom ekibimizin bir üyesi.
- The whole crew left except for Tom.
- Tom hariç tüm ekip gitti.
- They're a good crew.
- Onlar iyi bir ekip.
- I need a crew.
- Bir ekibe ihtiyacım var.
- They're a good crew.
- İyi bir ekip.
- All the crew were tired.
- Bütün ekip yoruldu.
- Tom wasn't a member of our crew.
- Tom bizim ekipten değildi.
- Sami was liked by his crew.
- Sami ekibi tarafından seviliyordu.
- I have a good crew.
- İyi bir ekibim var.
- The station crew spends their day working on science experiments.
- İstasyon ekibi günlerini bilim deneyleri üzerinde çalışarak geçiriyor.
- The station crew spends their day working on science experiments.
- İstasyon ekibi günlerini bilim deneylerinde çalışarak harcıyor.
- All the crew left except for Tom.
- Tom hariç tüm ekip gitti.
- Wolverines make up nature's clean-up crew, killing weak and sick animals.
- Ayı sansarı zayıf ve hasta hayvanları öldürerek doğanın temizlik ekibini oluşturuyor.
Show More (34)
|
| 3 |
crew |
gemi mürettebatı |
n. |
|
- These vessels had to reduce their crews.
- Bu gemiler mürettebatlarını azaltmak zorunda kaldı.
- A vessel runs aground if its crew has a false perception of the seabed.
- Bir gemi, mürettebatının deniz tabanını yanlış algılaması durumunda karaya oturur.
- How many people does this ship's crew consist of?
- Bu geminin mürettebatı kaç kişiden oluşuyor?
- How many people does this ship's crew consist of?
- Bu geminin mürettebatı kaç kişiden oluşur?
Show More (1)
|
| 4 |
crew |
tayfa |
n. |
|
- You always go to the same bar with the same crew.
- Hep aynı tayfayla aynı bara gidiyorsunuz.
- The crew is now opening the hatch.
- Tayfa şimdi ambar kapağını açıyor.
- All the crew left except for Tom.
- Tom hariç bütün tayfa terk etti.
Show More (0)
|
| 5 |
crew |
müzik grubu |
n. |
|
- My crew and I have a gig downtown.
- Benim müzik grubuyla şehir merkezinde bir konserimiz var.
Show More (-2)
|
| 6 |
crew |
çete |
n. |
|
- The crew was arrested for possession of drugs.
- Çete uyuşturucu bulundurmaktan tutuklandı.
Show More (-2)
|
| 7 |
crew |
mürettebat olarak görev yapmak |
v. |
|
- Normally the ship is crewed by over 100 people.
- Normalde gemide 100'den fazla kişi mürettebat olarak görev yapmaktadır.
Show More (-2)
|
| 8 |
crew |
kürek takımı |
n. |
|
- Jack and Mike are both on the college crew.
- Jack ve Mike ikisi de üniversitenin kürek takımındalar.
Show More (-2)
|
