|
- Increasing amounts of increasingly dangerous drugs are being produced with new molecules and new substances.
- Yeni moleküller ve yeni maddelerle giderek daha tehlikeli hale gelen uyuşturucular üretilmektedir.
- By acting in this way, they are only creating unnecessary resistance and dangerous tensions.
- Bu şekilde hareket ederek sadece gereksiz direnç ve tehlikeli gerilimler yaratıyorlar.
- Dangerous nuclear plants in Lithuania, Slovakia and Bulgaria will only close if this is paid for by the EU.
- Litvanya, Slovakya ve Bulgaristan'daki tehlikeli nükleer santraller ancak AB tarafından ödenirse kapanacak.
- This plan is dangerous because it is unworkable.
- Bu plan tehlikelidir çünkü uygulanabilir değildir.
- An old boat, however, is a dangerous boat.
- Ancak eski bir tekne tehlikeli bir teknedir.
- It sets a very dangerous precedent.
- Bu çok tehlikeli bir emsal teşkil ediyor.
- A war on Iraq in these circumstances would be immoral, illegal, dangerous and wrong.
- Bu koşullarda Irak'a karşı bir savaş ahlak dışı, yasadışı, tehlikeli ve yanlış olacaktır.
- So people are doubtful about the safety of ships which carry dangerous or polluting goods.
- Dolayısıyla insanlar tehlikeli ya da kirletici mallar taşıyan gemilerin güvenliği konusunda şüphe duymaktadır.
- Prolonging the current situation is therefore especially dangerous.
- Dolayısıyla mevcut durumun uzaması özellikle tehlikelidir.
- It is extremely dangerous to grant the necessary aid.
- Gerekli yardımı yapmak son derece tehlikelidir.
- The situation on the Korean peninsula is potentially far more dangerous than in Iraq.
- Kore yarımadasındaki durum potansiyel olarak Irak'takinden çok daha tehlikelidir.
- We are, therefore, trying to achieve too much with the European arrest warrant, which is dangerous.
- Dolayısıyla Avrupa tutuklama emri ile çok fazla şey başarmaya çalışıyoruz ki bu tehlikeli.
- This dangerous imperial shift, however, is a completely different matter.
- Ancak bu tehlikeli emperyal değişim tamamen farklı bir konudur.
- It is a completely unnecessary additive which, moreover, is dangerous.
- Bu tamamen gereksiz ve dahası tehlikeli bir katkıdır.
- Since 11 September, approaches have been adopted that may be understandable but are nevertheless dangerous.
- 11 Eylül'den bu yana, anlaşılabilir ancak yine de tehlikeli yaklaşımlar benimsenmiştir.
- Since 11 September, approaches have been adopted that may be understandable but are nevertheless dangerous.
- 11 Eylül'den bu yana anlaşılabilir ancak yine de tehlikeli yaklaşımlar benimsenmiştir.
- Smoking is dangerous both for people who smoke and for those in their vicinity.
- Sigara içmek hem içen kişiler hem de çevrelerindeki kişiler için tehlikelidir.
- That is something which is extremely dangerous.
- Bu son derece tehlikeli bir şeydir.
- These camps are extremely dangerous breeding grounds.
- Bu kamplar son derece tehlikeli üreme alanlarıdır.
- It is not the task of the Commission to implement these one-sided, dangerous concepts.
- Bu tek taraflı, tehlikeli kavramları uygulamak Komisyon'un görevi değildir.
- That is a dangerous message in election year.
- Seçim yılında bu tehlikeli bir mesajdır.
- Aquaculture is a natural resource-based industry which is anything but dangerous.
- Su ürünleri yetiştiriciliği, doğal kaynaklara dayalı bir sektördür ve tehlikeli değildir.
- This short-term thinking is extremely dangerous.
- Bu kısa vadeli düşünce son derece tehlikelidir.
- The latter, however, is currently seized by a dangerous paralysis and I am concerned about the situation.
- Ancak Çek Cumhuriyeti şu anda tehlikeli bir felce yakalanmış durumda ve ben bu durumdan endişe duyuyorum.
- To cut resources for these regions is to play a dangerous game with popular feeling.
- Bu bölgeler için kaynakları kesmek, halkın duygularıyla tehlikeli bir oyun oynamaktır.
- It is a dangerous and irresponsible path which George Bush has chosen, and the EU must react robustly.
- Bu George Bush'un seçtiği tehlikeli ve sorumsuz bir yoldur ve AB buna güçlü bir tepki vermelidir.
- This is sending out a very dangerous message to the applicant countries.
- Bu durum başvuru sahibi ülkelere çok tehlikeli bir mesaj göndermektedir.
- But this report is an extremely dangerous all-out attack on the family.
- Ancak bu rapor aileye yönelik son derece tehlikeli bir topyekûn saldırıdır.
- Last time, I said that this was a dangerous precedent, and indeed it is one.
- Geçen sefer bunun tehlikeli bir emsal teşkil ettiğini söylemiştim ve gerçekten de öyle.
- I am glad, because it would send a very dangerous signal at this time.
- Buna sevindim çünkü bu, şu anda çok tehlikeli bir sinyal gönderirdi.
- Unfortunately, we must point out that this dangerous state of mind is still very much alive.
- Ne yazık ki bu tehlikeli ruh halinin hala canlı olduğunu belirtmek durumundayız.
- Mr Pirker poses some complex questions, but the answers are inadequate and even dangerous.
- Bay Pirker bazı karmaşık sorular ortaya atıyor, ancak cevaplar yetersiz ve hatta tehlikeli.
- All this casts a dangerous and evil shadow over the meeting of 26 August, the Johannesburg Summit.
- Tüm bunlar 26 Ağustos Johannesburg Zirvesi'ne tehlikeli ve kötü bir gölge düşürmektedir.
- This is a very dangerous precedent against all forms of natural justice.
- Bu, her türlü doğal adalete karşı çok tehlikeli bir emsal teşkil etmektedir.
- That is a very dangerous precedent.
- Bu çok tehlikeli bir emsal teşkil etmektedir.
- The most dangerous indigenous Islamic organisation linked to Al-Qaeda is Al Itihad.
- El Kaide ile bağlantılı en tehlikeli yerli İslami örgüt El İttihad'dır.
- The United States, too, has a tradition of barring those regarded as enemies or as dangerous influences.
- Amerika Birleşik Devletleri de düşman ya da tehlikeli etki olarak gördüğü kişileri engelleme geleneğine sahiptir.
- Working in certain institutions is indeed very dangerous, as a lot of people in them are off sick.
- Bazı kurumlarda çalışmak gerçekten de çok tehlikelidir çünkü bu kurumlardaki pek çok insan hastadır.
- The movement of this dangerous cargo at this time is spitting in the face of the victims of September 11.
- Bu tehlikeli kargonun şu anda taşınması, 11 Eylül kurbanlarının yüzüne tükürmek anlamına gelmektedir.
- The message is that biotechnology is controversial, possibly even dangerous and undetectable.
- Mesaj, biyoteknolojinin tartışmalı, hatta muhtemelen tehlikeli ve tespit edilemez olduğudur.
- It is evident that dangerous undertakings do not belong in housing estates.
- Tehlikeli girişimlerin konut sitelerine ait olmadığı açıktır.
- We now have the very dangerous involvement of the European Convention in defence matters.
- Artık Avrupa Konvansiyonu'nun savunma konularına çok tehlikeli bir şekilde müdahil olması söz konusudur.
- Hence, the Bush regime is even more dangerous and nations need to unite against it.
- Bu nedenle Bush rejimi daha da tehlikelidir ve ulusların ona karşı birleşmesi gerekmektedir.
- It is a huge mess and, in the longer term, extremely dangerous.
- Büyük bir karmaşa ve uzun vadede son derece tehlikeli.
- Will the European Union dare to demand the immediate end of this unjust, illegal and dangerous war?
- Avrupa Birliği bu haksız, yasa dışı ve tehlikeli savaşın derhal sona erdirilmesini talep etmeye cesaret edebilecek mi?
- In fact the dose could be 12 times more dangerous for children according to the recent study.
- Aslında son araştırmaya göre doz çocuklar için 12 kat daha tehlikeli olabilir.
- It means that the most dangerous ships will be inspected in future.
- Bu da gelecekte en tehlikeli gemilerin denetleneceği anlamına gelmektedir.
- We should identify the dangerous sites and improve the protection of targets.
- Tehlikeli bölgeleri belirlemeli ve hedeflerin korunmasını iyileştirmeliyiz.
- Such resignation is dangerous for democracy itself.
- Böyle bir istifa demokrasinin kendisi için tehlikelidir.
- At least it is not something less dangerous than the others which we exclude.
- En azından bu, dışladığımız diğerlerinden daha az tehlikeli bir şey değildir.
- It is a dangerous and irresponsible path which George Bush has chosen, and the EU must react robustly.
- George Bush'un seçtiği bu yol tehlikeli ve sorumsuz bir yoldur ve AB buna güçlü bir tepki vermelidir.
- And we are working in a tough and dangerous situation.
- Ve biz zor ve tehlikeli bir durumda çalışıyoruz.
- It is a huge mess and, in the longer term, extremely dangerous.
- Bu büyük bir karmaşa ve uzun vadede son derece tehlikeli.
- We consider them dangerous because they are sexy, provocative and fascinating.
- Onları seksi, kışkırtıcı ve büyüleyici oldukları için tehlikeli buluyoruz.
- This is a naïve and dangerous assumption.
- Bu naif ve tehlikeli bir varsayımdır.
- So poverty is dangerous, and this has to be kept in mind.
- Yani yoksulluk tehlikelidir ve bu akılda tutulmalıdır.
- It also makes it clear that an export ban must be adopted for dangerous products.
- Ayrıca tehlikeli ürünler için bir ihracat yasağının benimsenmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
- As we are all too aware, we live in a dangerous world.
- Hepimizin farkında olduğu üzere, tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz.
- If we ban existing products, alternative products may be even more dangerous.
- Mevcut ürünleri yasaklarsak, alternatif ürünler daha da tehlikeli olabilir.
- It is a difficult, thankless and dangerous task.
- Zor, nankör ve tehlikeli bir görevdir.
- This only becomes dangerous if education fails to reach a certain standard.
- Bu durum ancak eğitimin belirli bir standarda ulaşamaması durumunda tehlikeli hale gelir.
- This attitude towards economic policy verges on the dangerous, especially nowadays.
- Ekonomi politikasına yönelik bu tutum, özellikle günümüzde tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.
- There have been other precedents, dangerous precedents, which were agreed by plenary.
- Genel Kurul tarafından kabul edilen başka emsaller, tehlikeli emsaller olmuştur.
- We should identify the dangerous sites and improve the protection of targets.
- Tehlikeli alanları tespit etmeli ve hedeflerin korunmasını iyileştirmeliyiz.
- Aquaculture is a natural resource-based industry which is anything but dangerous.
- Su ürünleri yetiştiriciliği doğal kaynaklara dayalı bir sektördür ve düpedüz tehlikelidir.
- Without legal means, many people resort to dangerous and illegal ways of circumventing frontiers.
- Yasal yollara başvurmayan pek çok kişi, sınırları aşmak için tehlikeli ve yasadışı yollara başvurmaktadır.
- Taking all these things together, I would consider it possible to stop this dangerous disease in its tracks.
- Tüm bunları bir araya getirdiğimizde, bu tehlikeli hastalığı olduğu yerde durdurmanın mümkün olduğunu düşünüyorum.
- I take this opportunity to warn the Irish Government that it is following a very dangerous path.
- Bu vesileyle İrlanda Hükümetini çok tehlikeli bir yol izlediği konusunda uyarıyorum.
- A large section of the Union's population has strongly condemned this policy for being dangerous and anti-grass-roots.
- Birlik nüfusunun büyük bir bölümü bu politikayı tehlikeli ve taban karşıtı olduğu gerekçesiyle şiddetle kınamıştır.
- In one of the worst accidents to have occurred recently, the goods being transported were not dangerous in themselves.
- Son zamanlarda meydana gelen en kötü kazalardan birinde taşınan mallar kendi başlarına tehlikeli değildi.
- It remains a failing and rogue state and a very dangerous one at that.
- Başarısız ve haydut bir devlet olmaya devam ediyor ve bu çok tehlikeli bir durum.
- Once again, the use of tobacco is a euphemism for the injudicious incineration of dangerous carcinogenic substances.
- Bir kez daha belirtiyorum, tütün kullanımı, tehlikeli kanserojen maddelerin tedbirsizce yakılması için bir örtmecedir.
- Considering the situation there, today's decision not to renew the embargo is extremely dangerous.
- Oradaki durum göz önünde bulundurulduğunda bugün alınan ambargonun yenilenmemesi kararı son derece tehlikelidir.
- Instead, I had hoped that they would all be motivated by the need to enhance western security in a dangerous world.
- Bunun yerine hepsinin, tehlikeli bir dünyada Batı'nın güvenliğini artırma ihtiyacıyla motive olacağını umuyordum.
- Saddam is indeed dangerous to the region and beyond, and dangerous to his own people.
- Saddam gerçekten de bölge ve ötesi için tehlikeli ve kendi halkı için de tehlikeli.
- Heavy fuel oil is the most dangerous product.
- Ağır fuel oil en tehlikeli üründür.
- Left alone, they will become more dangerous.
- Yalnız bırakıldıklarında daha tehlikeli hale geleceklerdir.
- Obviously, this crisis may have dangerous repercussions on the peace process.
- Açıkçası bu krizin barış süreci üzerinde tehlikeli yansımaları olabilir.
- This only becomes dangerous if education fails to reach a certain standard.
- Bu durum ancak eğitimin belirli bir standarda ulaşamaması halinde tehlikeli bir hal alır.
- Is it dangerous to drive these vehicles?
- Bu araçları kullanmak tehlikeli mi?
- An old trawler is as dangerous as an old oil tanker.
- Eski bir trol teknesi, eski bir petrol tankeri kadar tehlikelidir.
- It is incomprehensible that we should remove all kinds of less dangerous products from the market, but not tobacco.
- Her türlü az tehlikeli ürünü piyasadan kaldırmamız gerekirken tütünü kaldırmamamız anlaşılır gibi değil.
- We now have the very dangerous involvement of the European Convention in defence matters.
- Şimdi Avrupa Konvansiyonunun savunma konularına çok tehlikeli bir şekilde dahil olması söz konusu.
- Is Iraq really the most dangerous threat or is Korea not evidence of the existence of greater threats?
- Irak gerçekten en tehlikeli tehdit mi yoksa Kore daha büyük tehditlerin varlığının kanıtı değil mi?
- The latter, however, is currently seized by a dangerous paralysis and I am concerned about the situation.
- Ancak ikincisi şu anda tehlikeli bir felç geçiriyor ve ben de durum hakkında endişeliyim.
- Undoubtedly, racism is a dangerous and unacceptable phenomenon.
- Kuşkusuz ırkçılık tehlikeli ve kabul edilemez bir olgudur.
- Everyone is now at war with each other, which is a dangerous situation.
- Herkes şu anda birbiriyle savaş halinde, bu da tehlikeli bir durum.
- This is sending out a very dangerous message to the applicant countries.
- Bu, başvuru sahibi ülkelere çok tehlikeli bir mesaj göndermektedir.
- In the meantime, let us not be deterred from confronting a dangerous menace when we can.
- Bu arada elimizden geldiğince tehlikeli bir tehditle yüzleşmekten de geri durmayalım.
- It is not the task of the Commission to implement these one-sided, dangerous concepts.
- Bu tek taraflı, tehlikeli kavramları uygulamak Komisyonun görevi değildir.
- Firstly, surely it is dangerous to negotiate separately on the Built-In Agenda.
- İlk olarak, Yerleşik Gündem üzerinde ayrı ayrı müzakere etmek kesinlikle tehlikelidir.
- In the meantime, let us not be deterred from confronting a dangerous menace when we can.
- Bu arada, elimizden geldiğince tehlikeli bir tehditle yüzleşmekten de geri durmayalım.
- These substances are dangerous, they are toxic.
- Bu maddeler tehlikelidir, toksiktir.
- Any medicine can be dangerous.
- Her ilaç tehlikeli olabilir.
- We work in dangerous corners of the world, where even the best-trained professionals are exposed to risks.
- En iyi eğitimli profesyonellerin bile risklere maruz kaldığı dünyanın tehlikeli köşelerinde çalışıyoruz.
- It is very dangerous for the eyes as it may cause blindness.
- Körlüğe neden olabileceğinden gözler için oldukça tehlikelidir.
- This second story is, like the first one, dangerous.
- Bu ikinci hikaye de ilki gibi tehlikeli.
- Look, kid, I'm around dangerous equipment every day.
- Bak evlat, her gün tehlikeli ekipmanlarla iç içeyim.
- In this world, powerful priestesses presided over strange and dangerous rituals.
- Bu dünyada güçlü rahibeler garip ve tehlikeli ritüellere başkanlık ediyorlardı.
- I hope it's nothing too dangerous.
- Umarım fazla tehlikeli bir durum yoktur.
- The sting is quite powerful and can be dangerous to humans.
- İğnesi oldukça güçlüdür ve insanlar için tehlikeli olabilir.
- Look, kid, I'm around dangerous equipment every day.
- Bak evlat, ben her gün tehlikeli aletlere yakın çalışıyorum.
- Blocks away is a dangerous park, a black market for drugs, weapons, and counterfeit immigration papers.
- Birkaç blok ötede tehlikeli bir park, uyuşturucu, silah ve sahte göçmenlik belgeleri için bir karaborsa var.
- In this world, powerful priestesses presided over strange and dangerous rituals.
- Bu dünyada, kudretli rahibeler tuhaf ve tehlikeli ayinler yapıyorlardı.
- It could be the most dangerous device ever created.
- Şimdiye kadar yaratılmış en tehlikeli cihaz olabilir.
- You have a dangerous sense of humour.
- Tehlikeli bir mizah anlayışınız var.
- It is very dangerous for the eyes as it may cause blindness.
- Körlüğe yol açabileceğinden gözler için çok tehlikelidir.
- The sting is quite powerful and can be dangerous to humans.
- İğne oldukça kuvvetlidir ve insanlar için tehlikeli olabilir.
- And the dominant pet is dangerous, like a loaded gun.
- Ve baskın evcil hayvan, dolu bir silah gibi tehlikelidir.
- It could be the most dangerous device ever created.
- Bu, şimdiye dek yaratılmış en tehlikeli araç olabilir.
- It could be the most dangerous device ever created.
- Bu şimdiye kadar yaratılmış en tehlikeli alet olabilir.
- You have a dangerous sense of humour.
- Tehlikeli bir mizah anlayışın var.
- You have a dangerous sense of humour.
- Tehlikeli bir espri anlayışın var.
- Paul Maguire ran with some dangerous people back in the day.
- Paul Maguire zamanında tehlikeli insanlarla takılmış.
- I hope it's nothing too dangerous.
- Umarım çok tehlikeli bir şey değildir.
- In this world, powerful priestesses presided over strange and dangerous rituals.
- Bu dünyada, güçlü rahibeler garip ve tehlikeli ayinler gerçekleştiriyorlardı.
- The sting is quite powerful and can be dangerous to humans.
- İğnesi bir hayli güçlüdür ve insanlar için tehlikeli olabilir.
- I mean, the human being is a complex and dangerous creature.
- Demek istediğim, insan karmaşık ve tehlikeli bir yaratıktır.
- Don't you know it's dangerous to play with a ball by the roadside?
- Yol kenarında bir top ile oynamanın tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?
- What you're planning to do is dangerous.
- Yapmayı planladığın şey tehlikeli.
- It was a dangerous time.
- O, tehlikeli bir zamandı.
- The way you're planning to do that is dangerous.
- Bunu yapmayı planladığınız yol tehlikeli.
- An alligator is a very dangerous animal.
- Timsah çok tehlikeli bir hayvandır.
- Tom is a very dangerous man.
- Tom çok tehlikeli bir adam.
- It's dangerous for us to stay here.
- Burada kalmak bizim için tehlikeli.
- Hippopotamuses are dangerous animals.
- Suaygırları tehlikeli hayvanlardır.
- It is dangerous to cross that old bridge.
- O eski köprüyü geçmek tehlikeli.
- I think it's dangerous to swim in this river.
- Bence bu nehirde yüzmek tehlikeli.
- It's not just illegal, it's also dangerous.
- Bu sadece yasadışı değil, aynı zamanda tehlikeli.
- Tom didn't look dangerous at all.
- Tom hiç tehlikeli görünmüyordu.
- This river is dangerous for children to swim in.
- Bu nehir çocukların yüzmesi için tehlikelidir.
- Tom's dangerous, isn't he?
- Tom tehlikeli, değil mi?
- Tom and Mary are very dangerous.
- Tom ve Mary çok tehlikeliler.
- Tom is crazy, and possibly dangerous.
- Tom deli ve muhtemelen tehlikeli.
- It's stupid and dangerous.
- Bu aptalca ve tehlikeli.
- This river is dangerous to swim across.
- Bu nehir yüzerek geçmek için tehlikeli.
- The world is more dangerous than I thought.
- Dünya düşündüğümden daha tehlikeli.
- Measles can be quite dangerous.
- Kızamık oldukça tehlikeli olabilir.
- It's a very dangerous system.
- Bu çok tehlikeli bir sistem.
- Tom could be dangerous.
- Tom tehlikeli olabilirdi.
- It is very dangerous for children to play on the street.
- Çocukların caddede oynaması çok tehlikelidir.
- Do you have any idea how dangerous that is?
- Bunun ne kadar tehlikeli olduğu hakkında bir fikriniz var mı?
- What sport do you think is the most dangerous?
- En tehlikeli sporun hangisi olduğunu düşünüyorsunuz?
- Sami was playing a very dangerous game.
- Sami çok tehlikeli bir oyun oynuyordu.
- The scorpion is very dangerous.
- Akrep çok tehlikelidir.
- We think it is very dangerous that you're climbing the mountain alone.
- Tek başına dağa tırmanmanın tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
- I know that you're afraid of flying, but flying is not dangerous.
- Uçmaktan korktuğunu biliyorum ama uçmak tehlikeli değildir.
- The situation isn't particularly dangerous.
- Durum o kadar da tehlikeli değil.
- Alcohol mixed with energy drinks can be a dangerous combination.
- Enerji içecekleriyle karıştırılmış alkol tehlikeli bir kombinasyon olabilir.
- Tom's blood pressure dropped to a dangerous level.
- Tom'un kan basıncı tehlikeli bir seviyeye düştü.
- This isn't dangerous.
- Bu tehlikeli değil.
- Tom's dangerous.
- Tom tehlikeli biri.
- I've got a dangerous situation here.
- Burada tehlikeli bir durumum var.
- I think that it's dangerous for children to do that.
- Bunu çocukların yapmasının tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
- Dangerous driving should be punished.
- Tehlikeli sürüş cezalandırılmalıdır.
- Texting while driving is very dangerous.
- Araba sürerken mesaj yazmak çok tehlikelidir.
- Is Germany dangerous?
- Almanya tehlikeli midir?
- It's a little bit dangerous.
- Bu biraz tehlikeli.
- Bicycling on this highway is very dangerous.
- Bu otoyolda bisiklete binmek çok tehlikelidir.
- This neighborhood is very dangerous.
- Bu mahalle çok tehlikeli.
- This is a very dangerous neighborhood.
- Burası çok tehlikeli bir mahalle.
- It's dangerous to swim at night.
- Geceleri yüzmek tehlikelidir.
- This neighborhood is dangerous.
- Bu mahalle tehlikelidir.
- It was pretty dangerous.
- Oldukça tehlikeliydi.
- It is dangerous to cross that old bridge.
- O eski köprüden geçmek tehlikelidir.
- The road is dangerous.
- Yol tehlikeli.
- It could be dangerous.
- Tehlikeli olabilir.
- Sami wasn't a dangerous guy.
- Sami tehlikeli bir adam değildi.
- It is dangerous to generalise about a situation which you do not fully understand.
- Tamamen anlamadığın bir durum hakkında genelleme yapmak tehlikelidir.
- It's dangerous!
- O tehlikelidir.
- I think it would be dangerous for you to do that.
- Bence bunu yapman tehlikeli olurdu..
- Skydiving is very dangerous.
- Skydiving çok tehlikelidir.
- Flying kites can be dangerous.
- Uçurtma uçurmak tehlikeli olabilir.
- It is dangerous to swim with dolphins.
- Yunuslarla yüzmek tehlikelidir.
- It is dangerous to generalise about a situation which you do not fully understand.
- Tam olarak anlamadığınız bir durum hakkında genelleme yapmak tehlikelidir.
- It is dangerous for you to travel to a foreign country by yourself.
- Yabancı bir ülkeye tek başına seyahat etmen tehlikeli.
- A dog is sometimes a dangerous animal.
- Bir köpek bazen tehlikeli bir hayvandır.
- The dog next door is dangerous.
- Yandaki köpek tehlikeli.
- Sami is an extremely dangerous criminal.
- Sami son derece tehlikeli bir suçludur.
- That would be dangerous.
- Bu tehlikeli olabilir.
- Driving during a storm can be dangerous.
- Bir fırtına anında araba sürmek tehlikeli olabilir.
- Social networking sites are dangerous for people under 13.
- Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir.
- I think it dangerous for you to cross the river.
- Bence nehri geçmen tehlikeli.
- It's awfully dangerous.
- Bu çok tehlikeli.
- Handling dynamite can be dangerous.
- Dinamit kullanmak tehlikeli olabilir.
- Maybe you need to be reminded how dangerous Tom is.
- Belki de Tom'un ne kadar tehlikeli olduğunun size hatırlatılması gerekiyordur.
- Online dating may be dangerous.
- Online randevulaşma tehlikeli olabilir.
- Bears are very dangerous.
- Ayılar çok tehlikeli.
- It's a little bit dangerous.
- Biraz tehlikeli.
- Tom is violent and dangerous.
- Tom sert ve tehlikelidir.
- He's playing a dangerous game.
- Tehlikeli bir oyun oynuyor.
- Walking on a train platform while distracted is very dangerous.
- Dikkatin dağınıkken tren platformunda yürümek çok tehlikelidir.
- They risked their lives on the dangerous trip.
- Bu tehlikeli yolculukta hayatlarını riske attılar.
- That doesn't sound too dangerous.
- Kulağa çok tehlikeli gelmiyor.
- It is dangerous to fly in this heavy fog.
- Bu yoğun siste uçmak tehlikeli.
- Her plan is dangerous.
- Planı tehlikeli.
- This is a very dangerous neighborhood.
- Bu çok tehlikeli bir mahalle.
- This chemical is extremely dangerous.
- Bu kimyasal son derece tehlikeli.
- It's dangerous to swim in this lake.
- Bu gölde yüzmek tehlikelidir.
- That may be dangerous.
- Tehlikeli olabilir.
- Bicycling on this highway is very dangerous.
- Bu otoyolda bisiklet sürmek çok tehlikeli.
- A woman scorned can be extremely dangerous.
- Hor görülen bir kadın son derece tehlikeli olabilir.
- This is way too dangerous for a child to play with.
- Bu bir çocuğun oynaması için çok tehlikeli.
- I think it's dangerous to climb that mountain alone.
- O dağa yalnız tırmanmanın tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
- Tom is considered dangerous.
- Tom tehlikeli sayılır.
- Do you have any idea how dangerous that is?
- Onun ne kadar tehlikeli olduğuna dair bir fikrin var mı?
- Sami is a dangerous armed robber.
- Sami tehlikeli bir silahlı soyguncu.
- I think it's very dangerous.
- Sanırım o çok tehlikeli.
- I think what you're doing is dangerous.
- Bence yaptığın tehlikeli.
- No one is more dangerous than a fool with a large vocabulary.
- Hiç kimse, kelime dağarcığı geniş bir aptaldan daha tehlikeli değildir.
- Is Finland dangerous?
- Finlandiya tehlikeli mi?
- Tom's very dangerous.
- Tom çok tehlikeli.
- This tool, if used carelessly, can be very dangerous.
- Bu alet dikkatsizce kullanılırsa çok tehlikeli olabilir.
- This river is dangerous to swim in, in July.
- Bu nehir, Temmuz ayında, yüzmek için tehlikelidir.
- Purple sharks are dangerous animals.
- Mor köpek balıkları tehlikeli hayvanlardır.
- He has always liked to drive at a dangerous speed.
- Her zaman tehlikeli bir hızda araba kullanmayı sevmiştir.
- This river is very dangerous to swim in.
- Bu nehirde yüzmek çok tehlikelidir.
- What's so dangerous?
- Bu kadar tehlikeli olan ne?
- The most dangerous beast is the beast within.
- En tehlikeli canavar içindeki canavardır.
- It is dangerous for us to be out after eight o'clock.
- Saat sekizden sonra dışarıda olmamız tehlikelidir.
- I think Tom is dangerous.
- Bence Tom tehlikeli.
- A little learning is a dangerous thing.
- Birazcık öğrenme tehlikeli bir şeydir.
- This country's roads are the most dangerous in the world.
- Bu ülkenin yolları dünyanın en tehlikeli yollarıdır.
- You realize how dangerous Tom is, don't you?
- Tom'un ne kadar tehlikeli olduğunun farkındasın, değil mi?
- It is dangerous for children to go out alone at night.
- Çocukların gece tek başına dışarı çıkmaları tehlikelidir.
- Online dating can be dangerous.
- Online flörtleşmeler tehlikeli olabilir.
- We live in a dangerous world.
- Tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz.
- Wait, Mary, it's too dangerous!
- Bekle, Mary, bu çok tehlikeli!
- This truck stop looks dangerous.
- Bu kamyon durağı tehlikeli görünüyor.
- The storm is dangerous.
- Fırtına tehlikelidir.
- Staying is dangerous.
- Kalmak tehlikelidir.
- This is a dangerous road.
- Burası tehlikeli bir yol.
- It's too dangerous.
- Bu çok tehlikeli.
- Tom is more dangerous than we first thought he was.
- Tom ilk düşündüğümüzden daha tehlikeli.
- What Tom did was very dangerous.
- Tom'un yaptığı çok tehlikeliydi.
- That river is dangerous.
- O nehir tehlikeli.
- That sounds a little dangerous.
- Kulağa biraz tehlikeli geliyor.
- Those people are dangerous.
- Bu insanlar tehlikeli.
- I don't want to do it because it's dangerous and it's stupid.
- Bunu yapmak istemiyorum çünkü hem tehlikeli hem de aptalca.
- Online dating can be dangerous.
- Online randevu tehlikeli olabilir.
- It is dangerous for children to play near this pond.
- Bu göletin yanında oynamak çocuklar için tehlikelidir.
- Hippopotamuses are dangerous animals.
- Hipopotamlar tehlikeli hayvanlardır.
- Do you know how dangerous that is?
- Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun?
- Nobody knew how dangerous Tom was.
- Kimse Tom'un ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordu.
- It is very dangerous for children to play on the street.
- Çocukların sokakta oynaması çok tehlikeli.
- What do you mean by dangerous?
- Tehlikeli derken neyi kastediyorsun?
- The gang was mainly composed of drug dealers and dangerous ex-convicts.
- Çete çoğunlukla uyuşturucu satıcıları ve tehlikeli eski hükümlülerden oluşuyordu.
- They risked their lives on the dangerous trip.
- Tehlikeli yolculukta hayatlarını riske attılar.
- Do you know how dangerous that is?
- Onun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun?
- I thought if I don’t go with him I’ll never know if he's dangerous or not.
- Onunla gitmezsem tehlikeli olup olmadığını asla bilemeyeceğimi düşündüm.
- Those snakes are extremely dangerous.
- Bu yılanlar son derece tehlikeli.
- Sami soon learned that Farid was very dangerous.
- Sami kısa süre sonra Farid'in çok tehlikeli olduğunu öğrendi.
- It's dangerous out there.
- Orası tehlikelidir.
- It is dangerous to climb that mountain.
- O dağa tırmanmak tehlikelidir.
- Texting while crossing the street is dangerous.
- Karşıdan karşıya geçerken mesajlaşmak tehlikelidir.
- Make no mistake, they are extremely dangerous.
- Hiç kuşkunuz olmasın, onlar son derece tehlikelidirler.
- Fadil was very dangerous to other people.
- Fadıl başka insanlar için çok tehlikeliydi.
- It might be dangerous.
- Tehlikeli olabilir.
- That seems very dangerous.
- Çok tehlikeli görünüyor.
- Tom says doing that might be dangerous.
- Tom bunu yapmanın tehlikeli olabileceğini söyledi.
- Layla looked innocent but she was dangerous to love.
- Leyla masum görünüyordu ama sevmek için tehlikeliydi.
- Layla's new approach is incredibly dangerous.
- Layla'nın yeni yaklaşımı inanılmaz tehlikeli.
- Wait, Mary, it's too dangerous!
- Bekle Mary, o çok tehlikeli!
- Things are getting too dangerous around here.
- Buralarda işler fazla tehlikeli hale geliyor.
- It seemed almost dangerous.
- Neredeyse tehlikeli görünüyordu.
- It's dangerous to dive in shallow water.
- Sığ suda dalmak tehlikeli.
- It is very hard, and sometimes very dangerous, to be an astronaut.
- Bir astronot olmak çok zor, bazen çok tehlikelidir.
- It is dangerous to play in the street.
- Caddede oynamak tehlikelidir.
- Boston is a dangerous city.
- Boston tehlikeli bir şehir.
- That looks dangerous.
- O tehlikeli görünüyor.
- How dangerous is an ostrich?
- Bir devekuşu ne kadar tehlikelidir?
- Tom seems dangerous.
- Tom tehlikeli görünüyor.
- What do you think is the most dangerous animal?
- Sence en tehlikeli hayvan nedir?
- That might be dangerous.
- O tehlikeli olabilir.
- He completed many dangerous bombing raids.
- Birçok tehlikeli bombalama saldırısını tamamladı.
- This could be a dangerous area.
- Bu tehlikeli bir bölge olabilir.
- Tom seems a little dangerous.
- Tom biraz tehlikeli görünüyor.
- It can be extremely dangerous.
- Son derece tehlikeli olabilir.
- This is so dangerous.
- Bu çok tehlikeli.
- Tom is dangerous, very dangerous.
- Tom tehlikeli, çok tehlikeli.
- It's dangerous to lean out of the window.
- Pencereden sarkmak tehlikelidir.
- It is dangerous for us to be out after eight o'clock.
- Saat sekizden sonra dışarıda olmak bizim için tehlikeli.
- Playing with fire is dangerous.
- Ateşle oynamak tehlikelidir.
- I am very dangerous.
- Ben çok tehlikeliyim.
- It's a dangerous world.
- Bu tehlikeli bir dünya.
- Fire is very dangerous.
- Ateş çok tehlikelidir.
- Why is it dangerous?
- O neden tehlikeli?
- The way Tom suggested we do that is dangerous.
- Tom'un bunu yapmamızı önerdiği yol tehlikeli.
- I think that's dangerous.
- Bence bu tehlikeli.
- That dog is too dangerous to be left loose.
- O köpek, başıboş bırakılamayacak kadar tehlikeli.
- I warned you about how dangerous it would be.
- Ne kadar tehlikeli olacağı konusunda seni uyarmıştım.
- Tom felt that that could be dangerous.
- Tom bunun tehlikeli olabileceğini düşündü.
- The river is dangerous.
- Nehir tehlikelidir.
- Bob had had many dangerous adventures during the war.
- Bob savaş sırasında birçok tehlikeli macera yaşadı.
- Don't play in the street—it's dangerous.
- Caddede oynama-bu tehlikeli.
- You ought to know better than to go to such a dangerous place.
- Böyle tehlikeli bir yere gitmeyecek kadar mantıklı olmalısın.
- Space dust may not sound very dangerous, but when even a tiny object is moving many times faster than a bullet, it can cause injury.
- Uzay tozu kulağa çok tehlikeli gelmeyebilir, ancak küçük bir nesne bile bir mermiden kat kat hızlı hareket ettiğinde yaralanmalara neden olabilir.
- It's very dangerous.
- Bu çok tehlikeli.
- Street racing is dangerous and stupid.
- Sokak yarışları tehlikeli ve aptalcadır.
- It's quite a dangerous road.
- Oldukça tehlikeli bir yol.
- He is armed and highly dangerous.
- O silahlı ve son derece tehlikeli.
- You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
- Panic is the most dangerous virus.
- Panik en tehlikeli virüstür.
- Do you think it's dangerous for me to swim across the river?
- Nehri yüzerek geçmemin tehlikeli olduğunu düşünüyor musunuz?
- We must stop this dangerous plague.
- Bu tehlikeli salgını durdurmalıyız.
- What we're doing now is very dangerous.
- Şu an yaptığımız şey çok tehlikeli.
- That part of the city is very dangerous.
- Şehrin bu kısmı çok tehlikelidir.
- Tom is delusional and dangerous.
- Tom kuruntulu ve tehlikeli.
- A little sincerity is a dangerous thing, and a great deal of it is absolutely fatal.
- Biraz samimiyet tehlikeli bir şeydir ve büyük bir kısmı kesinlikle ölümcüldür.
- Radioactive matter is dangerous.
- Radyoaktif maddeler tehlikelidir.
- Drinking much is dangerous.
- Çok fazla içmek tehlikelidir.
- The situation isn't particularly dangerous.
- Durum özellikle tehlikeli değildir.
- It might be dangerous for Tom and me to go skin diving by ourselves.
- Tom ve benim kendi başımıza serbest dalışa gitmemiz tehlikeli olabilir.
- A country is a dangerous machine.
- Bir ülke tehlikeli bir makinedir.
- I think what you're doing is dangerous.
- Bence yaptığın şey tehlikeli.
- I think it's dangerous to swim in that river.
- O nehirde yüzmenin tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
- Her plan is dangerous.
- Onun planı tehlikelidir.
- Swimming in the pond is dangerous.
- Gölette yüzmek tehlikelidir.
- Detroit is dangerous city.
- Detroit tehlikeli bir şehir.
- It's dangerous to swim here.
- Burada yüzmek tehlikeli.
- Rock climbing without proper equipment is dangerous.
- Uygun ekipman olmadan kaya tırmanışı yapmak tehlikelidir.
- The man extricated Ellie from a dangerous situation.
- Adam Ellie'yi tehlikeli bir durumdan kurtardı.
- Quick judgements are dangerous.
- Hızlı kararlar tehlikelidir.
- Flying a kite can be dangerous.
- Uçurtma uçurmak tehlikeli olabilir.
- Tom is really dangerous.
- Tom gerçekten tehlikeli.
- He is very a dangerous man.
- O, çok tehlikeli bir adam.
- It's dangerous to play here.
- Burada oynamak tehlikeli.
- It is dangerous to cross the street here.
- Burada karşıdan karşıya geçmek tehlikeli.
- I think it's dangerous to swim here.
- Bence burada yüzmek tehlikeli.
- It's too dangerous.
- Çok tehlikeli.
- It is very dangerous to jump aboard the train when it is moving.
- Tren hareket halindeyken trene atlamak çok tehlikelidir.
- He's the most dangerous man who ever lived.
- O şimdiye kadar yaşamış en tehlikeli adam.
- It could be dangerous to do what Tom is asking us to do.
- Tom'un bizden istediği şeyi yapmak tehlikeli olabilir.
- I think it's dangerous to walk alone at night.
- Bence geceleri yalnız yürümek tehlikeli.
- This road is dangerous.
- Bu yol tehlikeli.
- The person we're trying to catch is very dangerous.
- Yakalamaya çalıştığımız kişi çok tehlikeli.
- I want to make sure you don't do anything dangerous.
- Tehlikeli bir şey yapmadığından emin olmak istiyorum.
- Some women are very dangerous.
- Bazı kadınlar çok tehlikelidir.
- Fadil was very dangerous to other people.
- Fadıl diğer insanlar için çok tehlikeliydi.
- It's dangerous to live near a volcano.
- Bir volkanın yanında yaşamak tehlikeli.
- Texting while driving is very dangerous.
- Araç kullanırken mesajlaşmak çok tehlikelidir.
- I think that dog is dangerous.
- Bence o köpek tehlikeli.
- Do you consider yourself as a dangerous guy?
- Kendini tehlikeli bir adam olarak görüyor musun?
- The ones that don't make noise are dangerous.
- Gürültü yapmayanlar tehlikelidir.
- Sami befriended dangerous people.
- Sami tehlikeli insanlarla arkadaş olmuştu.
- Tom is very dangerous.
- Tom çok tehlikelidir.
- Adult hippos can be dangerous.
- Yetişkin hipopotamlar tehlikeli olabilir.
- Beware of the dangerous dog.
- Tehlikeli köpeğe dikkat edin.
- It could be a dangerous mission.
- Bu tehlikeli bir görev olabilir.
- Tom isn't dangerous.
- Tom tehlikeli değil.
- It can be dangerous.
- Tehlikeli olabilir.
- I think it's dangerous to walk alone at night.
- Sanırım gece yalnız yürümek tehlikelidir.
- We're in a dangerous area right now.
- Şu anda tehlikeli bir bölgedeyiz.
- What you're planning to do is dangerous.
- Planladığın şey tehlikeli.
- Overtaking is one of the most dangerous maneuvers.
- Sollama en tehlikeli manevralardan biridir.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.
- Robotların kendi kararlarını almalarına izin vermek tehlikeli olabilir, çünkü sahiplerine karşı gelebilirler.
- Backflips can be dangerous.
- Ters taklalar tehlikeli olabilir.
- Isn't that kind of dangerous?
- O az çok tehlikeli değil mi?
- How dangerous would this be?
- Bu ne kadar tehlikeli olurdu?
- If it gets dangerous, give me a call.
- İşler tehlikeli bir hal alırsa beni arayın.
- I can't tell you how dangerous that might be.
- Bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini söyleyemem.
- It might be dangerous for Tom and me to do that by ourselves.
- Bunu tek başımıza yapmamız Tom ve benim için tehlikeli olabilir.
- It's evident that human behaviour is more dangerous for the environment than radiation.
- İnsan davranışlarının çevre için radyasyondan daha tehlikeli olduğu açık.
- It is dangerous to bathe in this river.
- Bu nehirde yıkanmak tehlikelidir.
- Doing that can be extremely dangerous.
- Onu yapmak son derece tehlikeli olabilir.
- I don't want to do it because it's dangerous and it's stupid.
- Bunu yapmak istemiyorum çünkü tehlikeli ve aptalca.
- Spying on gangsters was a dangerous venture.
- Gangasterlerle ilgili casusluk yapmak tehlikeli bir girişimdi.
- This intersection is dangerous.
- Bu kavşak tehlikeli.
- Wait, it could be dangerous.
- Bekle, tehlikeli olabilir.
- Sami is a dangerous predator.
- Sami tehlikeli bir avcıdır.
- Tom could be dangerous.
- Tom tehlikeli olabilir.
- What Tom is planning on doing is dangerous.
- Tom'un yapmayı planladığı şey tehlikelidir.
- I think it's dangerous for children to play in the pond.
- Bence çocukların gölette oynaması tehlikeli.
- It's dangerous to jump off a moving train.
- Hareket eden bir trenden atlamak tehlikelidir.
- It is dangerous to run here.
- Burada koşmak tehlikelidir.
- Tom Jackson is considered to be one of the most dangerous men in Australia.
- Tom Jackson Avustralya'daki en tehlikeli adamlardan biri olarak kabul edilir.
- Driving too fast is dangerous.
- Çok hızlı araba sürmek tehlikelidir.
- Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükannem KGB'den daha tehlikelidir.
- Doing that can be extremely dangerous.
- Bunu yapmak son derece tehlikeli olabilir.
- It is dangerous to drive so fast.
- O kadar hızlı araba sürmek tehlikelidir.
- The training of lions is very dangerous.
- Aslanların eğitimi çok tehlikelidir.
- An animal can be much more dangerous when injured.
- Bir hayvan yaralandığında çok daha tehlikeli olabilir.
- What do you mean by dangerous?
- Tehlikeli olarak ne demek istiyorsun?
- It is dangerous for children to go out alone at night.
- Çocukların gece tek başlarına dışarı çıkmaları tehlikelidir.
- This part of the sea is deep and dangerous.
- Denizin bu kısmı derin ve tehlikelidir.
- Those snakes are extremely dangerous.
- O yılanlar çok tehlikeli.
- It's dangerous for you to cross the street when the light is red.
- Kırmızı ışık yanarken karşıdan karşıya geçmeniz tehlikeli.
- It's dangerous here.
- Burası tehlikeli.
- Boston is a dangerous city.
- Boston tehlikeli bir şehirdir.
- The most dangerous demon is money.
- En tehlikeli şeytan paradır.
- Skateboarding is dangerous.
- Kaykay tehlikeli.
- The most dangerous inmate escaped.
- En tehlikeli mahkum kaçtı.
- It's extremely dangerous.
- Bu son derece tehlikeli.
- We're watching the rise of a dangerous form of separatism based on racist hatred and Islamophobia.
- Irkçı nefret ve İslamofobiye dayalı tehlikeli bir ayrılıkçılık biçiminin yükselişini izliyoruz.
- I'd never do anything so dangerous.
- Bu kadar tehlikeli bir şeyi asla yapmam.
- This tool, if used carelessly, can be very dangerous.
- Bu alet dikkatsiz kullanılırsa çok tehlikeli olabilir.
- The handling of dynamite is dangerous.
- Dinamit kullanımı tehlikelidir.
- That's a really dangerous intersection.
- Bu gerçekten tehlikeli bir kavşak.
- This insect is tiny, but very dangerous.
- Bu böcek küçük ama çok tehlikelidir.
- Spying on gangsters was a dangerous venture.
- Gangsterleri gözetlemek tehlikeli bir teşebbüstü.
- It's dangerous to go outside right now.
- Şu anda dışarı çıkmak tehlikeli.
- His act was dangerous.
- Hareketi tehlikeliydi.
- It could be dangerous.
- O tehlikeli olabilir.
- Lead is dangerous.
- Kurşun tehlikelidir.
- This will be a very dangerous mission.
- Bu çok tehlikeli bir görev olacak.
- I think it's dangerous.
- Bence tehlikeli.
- I'm dangerous.
- Ben tehlikeliyim.
- It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Kasksız motosiklet kullanmak tehlikelidir.
- Cyclones can be very dangerous.
- Siklonlar çok tehlikeli olabilir.
- This is a dangerous window.
- Bu tehlikeli bir pencere.
- The world has become dangerous.
- Dünya tehlikeli bir hal aldı.
- Mosquitoes are perhaps one of the most dangerous animals in the world.
- Sivrisinekler belki de dünyadaki en tehlikeli hayvanlardan biridir.
- This river is dangerous to swim across.
- Bu nehir, karşısına yüzmek için tehlikelidir.
- How dangerous are they?
- Ne kadar tehlikeliler?
- Aart is a dangerous stalker.
- Aart tehlikeli bir tacizcidir.
- It's very dangerous.
- O çok tehlikeli.
- Playing in the street is dangerous.
- Caddede oynamak tehlikeli.
- That could be dangerous.
- Bu tehlikeli olabilir.
- Is it dangerous to travel alone on the U-Bahn?
- Metroda yalnız seyahat etmek tehlikeli midir?
- Danger is dangerous.
- Tehlike tehlikelidir.
- That's dangerous.
- Bu tehlikeli.
- I think that Tom is dangerous.
- Bence Tom tehlikeli biri.
- It was incredibly dangerous.
- O akıl almaz derecede tehlikeliydi.
- Free speech is still dangerous in some countries.
- İfade özgürlüğü hâlâ bazı devletlerde tehlikelidir.
- The world has become a dangerous place for tourists.
- Dünya turistler için tehlikeli bir yer oldu.
- It's dangerous for you to cross the street when the light is red.
- Kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmen tehlikelidir.
- I was told that it's dangerous to swim here.
- Bana burada yüzmenin tehlikeli olduğu söylendi.
- These are dangerous men.
- Bunlar tehlikeli adamlar.
- That would be a highly dangerous option for both sides.
- Bu her iki taraf için de çok tehlikeli bir seçenek olur.
- Layla looked innocent but she was dangerous to love.
- Layla masum görünüyordu ama onu sevmek tehlikeliydi.
- Lava is dangerous.
- Lav tehlikelidir.
- When you swallow a dangerous substance, what you need to do depends on what you swallowed.
- Tehlikeli bir madde yuttuğunuzda, ne yapmanız gerektiği ne yuttuğunuza bağlıdır.
- A dog is sometimes a dangerous animal.
- Köpek bazen tehlikeli bir hayvandır.
- The escaped prisoners are considered dangerous.
- Kaçan mahkumların tehlikeli olduğu düşünülüyor.
- Doing that would be extremely dangerous.
- Bunu yapmak son derece tehlikeli olurdu.
- Fire is dangerous.
- Yangın tehlikelidir.
- Layla was in a dangerous situation.
- Layla tehlikeli bir durumdaydı.
- They're very dangerous.
- Onlar çok tehlikeli.
- That river is dangerous to swim in.
- O nehirde yüzmek tehlikelidir.
- I think it's more dangerous than you think it is.
- Bence düşündüğünden daha tehlikeli.
- It's dangerous to play with fire.
- Ateşle oynamak tehlikelidir.
- It soon became clear that things would take a dangerous turn.
- Çok geçmeden olayların tehlikeli bir hal alacağı anlaşıldı.
- What Tom did was dangerous.
- Tom'un yaptığı tehlikeliydi.
- It's too dangerous!
- Bu çok tehlikeli!
- Tom isn't dangerous, but Mary is.
- Tom tehlikeli değil ama Mary tehlikeli.
- The world is dangerous.
- Dünya tehlikeli.
- Tom's blood pressure dropped to a dangerous level.
- Tom'un tansiyonu tehlikeli bir seviyeye düştü.
- I know how dangerous it'll be.
- Ne kadar tehlikeli olacağını biliyorum.
- It was a dangerous trip.
- Bu tehlikeli bir yolculuktu.
- Very little is known about this dangerous phenomenon.
- Bu tehlikeli fenomen hakkında çok az şey biliniyor.
- There's a lot of dangerous stuff in this warehouse.
- Bu depoda bir sürü tehlikeli şey var.
- I think that dog is dangerous.
- Bence bu köpek tehlikeli.
- Doing that'll be very dangerous.
- Bunu yapmak çok tehlikeli olacak.
- Lightning can be dangerous.
- Şimşek tehlikeli olabilir.
- Doing that could be dangerous.
- Onu yapmak tehlikeli olabilir.
- How dangerous is an ostrich?
- Devekuşu ne kadar tehlikelidir?
- A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
- Tehlikeli bir suçlu akıl hastanesinden kaçtı.
- That man is dangerous.
- Şu adam tehlikeli.
- This could be a dangerous area.
- Burası tehlikeli bir bölge olabilir.
- This really is a dangerous situation.
- Bu gerçekten tehlikeli bir durum.
- The water is extremely dangerous around here.
- Buralarda su çok tehlikelidir.
- Wounded bears are usually very dangerous.
- Yaralı ayılar genellikle çok tehlikelidir.
- It may be dangerous.
- O tehlikeli olabilir.
- It's dangerous to play in the street!
- Sokakta oynamak tehlikeli!
- Some people think that hang gliding is a dangerous sport.
- Bazı insanlar uçma sporunun tehlikeli bir spor olduğunu düşünüyor.
- It's dangerous to climb mountains during a storm.
- Fırtına sırasında dağlara tırmanmak tehlikelidir.
- Why is it dangerous?
- Neden tehlikeli?
- I can't tell you how dangerous that might be.
- Onun ne kadar tehlikeli olabileceğini sana söyleyemem.
- Is that dangerous?
- O, tehlikeli midir?
- It's dangerous to swim at night.
- Geceleyin yüzmek tehlikelidir.
- The streets are dangerous at night.
- Sokaklar geceleri tehlikeli.
- It's dangerous to do that.
- Bunu yapmak tehlikelidir.
- It was a dangerous trip.
- Tehlikeli bir yolculuktu.
- Sami is a dangerous predator.
- Sami tehlikeli bir yırtıcıdır.
- Rio de Janeiro is perfectly safe as long as you stay out of the dangerous areas.
- Tehlikeli bölgelerden uzak durduğunuz sürece Rio de Janeiro tamamen güvenlidir.
- I think it's dangerous.
- Sanırım o tehlikeli.
- It might be dangerous.
- Bu tehlikeli olabilir.
- Tom can be extremely dangerous.
- Tom son derece tehlikeli olabilir.
- Mary thinks that the world is a dangerous place.
- Mary dünyanın tehlikeli bir yer olduğunu düşünüyor.
- It's dangerous to climb a mountain in bad weather.
- Kötü havada dağa tırmanmak tehlikelidir.
- Don't play in the street—it's dangerous.
- Sokakta oynama, tehlikeli.
- Monkey bars are dangerous.
- Maymun barları tehlikelidir.
- It's dangerous to clean the windows of an apartment building.
- Bir apartmanın camlarını temizlemek tehlikelidir.
- I am very dangerous.
- Çok tehlikeliyim.
- Tom is a dangerous man.
- Tom tehlikeli bir adam.
- This is dangerous stuff.
- Bu tehlikeli bir şey.
- It is very hard, and sometimes very dangerous, to be an astronaut.
- Astronot olmak çok zor ve bazen de çok tehlikelidir.
- This neighborhood is very dangerous.
- Bu mahalle çok tehlikelidir.
- Layla understood that her boyfriend was potentially dangerous.
- Leyla erkek arkadaşının potansiyel olarak tehlikeli olduğunu anlamıştı.
- This country's roads are the most dangerous in the world.
- Bu ülkenin yolları dünyanın en tehlikelisidir.
- Don't you know it's dangerous to play with a ball by the roadside?
- Yol kenarında top oynamanın tehlikeli olduğunu bilmiyor musunuz?
- I don't want to do anything that might be dangerous.
- Tehlikeli olabilecek herhangi bir şey yapmak istemiyorum.
- Scorpions are dangerous.
- Akrepler tehlikelidir.
- I think it dangerous for you to cross the river.
- Bence nehri geçmek sizin için tehlikeli.
- What Tom did was dangerous.
- Tom'un yaptığı şey tehlikeliydi.
- It's dangerous to cross roads without looking both ways.
- İki tarafa da bakmadan karşıdan karşıya geçmek tehlikelidir.
- It is very dangerous to cross this street.
- Bu caddeyi geçmek tehlikelidir.
- It's very dangerous to swim in this river.
- Bu nehirde yüzmek çok tehlikeli.
- They're dangerous.
- Tehlikeliler.
- It could be dangerous to do what Tom is asking us to do.
- Tom'un yapmamızı istediği şeyi yapmak tehlikeli olabilir.
- Sami befriended dangerous people.
- Sami tehlikeli insanlarla arkadaş oldu.
- Staying is dangerous.
- Kalmak tehlikeli.
- Layla was in a dangerous situation.
- Leyla tehlikeli bir durumdaydı.
- It's dangerous to swim in this river.
- Bu nehirde yüzmek tehlikelidir.
- Wait, it could be dangerous.
- Bekleyin, bu tehlikeli olabilir.
- What we're doing is dangerous.
- Yaptığımız şey tehlikeli.
- This is way too dangerous for a child to play with.
- Bu bir çocuğun oynayamayacağı kadar tehlikeli.
- It is dangerous to swim here.
- Burada yüzmek tehlikelidir.
- No, Tom, that's too dangerous!
- Hayır, Tom, o çok tehlikeli.
- Islamophobic comments are dangerous.
- İslamofobik yorumlar tehlikelidir.
- Tom seems to be dangerous.
- Tom tehlikeli görünüyor.
- His act was dangerous.
- Onun davranışı tehlikeliydi.
- Tom is violent and dangerous.
- Tom vahşi ve tehlikeli biri.
- A little knowledge can be a dangerous thing.
- Biraz bilgi tehlikeli bir şey olabilir.
- That sounds dangerous.
- O tehlikeli görünüyor.
- Do you like taking part in this dangerous experiment?
- Bu tehlikeli deneyde yer almak hoşuna gidiyor mu?
- The atomic energy is expensive and dangerous.
- Atom enerjisi pahalı ve tehlikeli.
- Skating on the pond is dangerous.
- Gölette paten kaymak tehlikeli.
- Layla's new approach is incredibly dangerous.
- Leyla'nın yeni yaklaşımı inanılmaz biçimde tehlikelidir.
- Doing that's likely to be dangerous.
- Bunu yapmak tehlikeli olabilir.
- It is dangerous to jump into a moving train.
- Hareket halindeki bir trenin içine atlamak tehlikelidir.
- I think it's dangerous to swim in this river.
- Bence bu nehirde yüzmek tehlikelidir.
- It's dangerous to climb a mountain during a storm.
- Bir fırtına sırasında bir dağa tırmanmak tehlikelidir.
- Sami lived in a very dangerous place.
- Sami çok tehlikeli bir yerde yaşıyordu.
- I think Tom is dangerous.
- Sanırım Tom tehlikeli.
- It could be a dangerous mission.
- Tehlikeli bir görev olabilir.
- It's a very dangerous strategy.
- O çok tehlikeli bir strateji.
- Don't play in the street—it's dangerous.
- Caddede oynamak tehlikelidir.
- What we're doing now is very dangerous.
- Şu anda yaptığımız çok tehlikeli.
- It is dangerous to mine there.
- Orada madencilik yapmak tehlikeli.
- You're dangerous.
- Sen tehlikelisin.
- Is Finland dangerous?
- Finlandiya tehlikeli midir?
- Dan became the target of dangerous criminals.
- Dan tehlikeli suçluların hedefi oldu.
- Mosquitoes consider human beings a dangerous but necessary source of nutrition.
- Sivrisinekler insanları tehlikeli ama gerekli bir besin kaynağı olarak görürler.
- Very little is known about this dangerous phenomenon.
- Bu tehlikeli olgu hakkında çok az şey bilinmektedir.
- In real combat, you must not forget that hesitation is a very dangerous thing.
- Gerçek savaşta, tereddütün çok tehlikeli bir şey olduğunu unutmamalısınız.
- It's dangerous to play around the fire.
- Ateşin etrafında oynamak tehlikelidir.
- This place is dangerous.
- Burası tehlikeli.
- Driving too fast is dangerous.
- Çok hızlı araba kullanmak tehlikelidir.
- Fire is always dangerous.
- Ateş her zaman tehlikelidir.
- It's really dangerous.
- Bu gerçekten tehlikeli.
- Swimming at night is dangerous.
- Gece yüzmek tehlikelidir.
- They're too dangerous.
- Çok tehlikeliler.
- Wasn't that dangerous?
- Bu tehlikeli değil miydi?
- It was dangerous.
- Tehlikeliydi.
- He became very dangerous.
- O çok tehlikeli oldu.
- Tom's friends are dangerous.
- Tom'un arkadaşları tehlikeli.
- It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Bir demiryolu geçidinde sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
- Some people think that hang gliding is a dangerous sport.
- Bazı insanlar yelken kanatla uçmanın tehlikeli bir spor olduğunu düşünüyor.
- Two people riding on a bicycle at the same time is dangerous.
- İki kişinin aynı anda bir bisiklete binmesi tehlikelidir.
- It's far too dangerous.
- Bu çok tehlikeli.
- That's really dangerous.
- O gerçekten tehlikeli.
- What you are doing is now much more dangerous than what Tom did.
- Şu anda yaptıkların Tom'un yaptığından çok daha tehlikeli.
- I'd never do anything so dangerous.
- Asla böyle tehlikeli bir şey yapmam.
- Tom wants Mary to think you're a little dangerous.
- Tom, Mary'nin senin biraz tehlikeli olduğunu düşünmesini istiyor.
- I think it might be dangerous for Tom and me to do that by ourselves.
- Bence Tom ve benim bunu kendi başımıza yapmamız tehlikeli olabilir.
- It is dangerous to drink too much.
- Çok fazla içmek tehlikelidir.
- I think that it's dangerous for children to do that.
- Çocukların bunu yapmasının tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
- Tom wants to learn boxing, but his mother thinks it's too dangerous.
- Tom boks öğrenmek istiyor ama annesi bunun çok tehlikeli olduğunu düşünüyor.
- Adult hippos can be dangerous.
- Yetişkin su aygırları tehlikeli olabilir.
- It's dangerous for us to stay here.
- Burada kalmak bizim için tehlikelidir.
- Children can make dangerous improvised weapons.
- Çocuklar tehlikeli doğaçlama silahlar yapabilirler.
- Tom is dangerous.
- Tom tehlikelidir.
- This river is very dangerous to swim in.
- Bu nehir yüzmek için çok tehlikeli.
- It's dangerous to play here.
- Burada oynamak tehlikelidir.
- It is dangerous for you to swim in this river.
- Bu nehirde yüzmen senin için tehlikelidir.
- Isn't that kind of dangerous?
- Bu biraz tehlikeli değil mi?
- Online dating may be dangerous.
- Online flört tehlikeli olabilir.
- According to an expert, neither mountaineering nor skiing is dangerous.
- Bir uzmana göre, ne dağcılık ne de kayakçılık tehlikelidir.
- Things are getting too dangerous around here.
- Burada işler çok tehlikeli olmaya başladı.
- That sounds a little dangerous.
- O, biraz tehlikeli görünüyor.
- Dangerous driving should be punished.
- Tehlikeli sürüş cezalandırılmalı.
- That was a stupid and dangerous thing to do.
- Bu aptalca ve tehlikeli bir davranıştı.
- It's dangerous to climb a mountain during a storm.
- Fırtına sırasında bir dağa tırmanmak tehlikelidir.
- It's dangerous for a beginner to swim here.
- Yeni başlayanlar için burada yüzmek tehlikelidir.
- I think it's dangerous to swim in that river.
- Bence o nehirde yüzmek tehlikeli.
- Don't you know how dangerous it is to go swimming by yourself?
- Tek başına yüzmeye gitmenin ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?
- This animal is dangerous.
- Bu hayvan tehlikeli.
- You ran into a dangerous situation.
- Tehlikeli bir durumla karşılaştın.
- Truth is a dangerous thing.
- Gerçek tehlikeli bir şeydir.
- It's dangerous to ignore the signal at a railroad crossing.
- Demiryolu geçidindeki sinyali görmezden gelmek tehlikelidir.
- It's becoming too dangerous.
- Bu çok tehlikeli oluyor.
- It's dangerous to expose babies to strong sunlight.
- Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.
- A sharp tongue is more dangerous than a sharp knife.
- Keskin bir dil, keskin bir bıçaktan daha tehlikelidir.
- It's dangerous out there.
- Dışarısı tehlikeli.
- It is dangerous to play in the street.
- Sokakta oynamak tehlikelidir.
- I don't want to do anything that might be dangerous.
- Tehlikeli olabilecek bir şey yapmak istemiyorum.
- We all know how dangerous that can be.
- Onun ne kadar tehlikeli olabileceğini hepimiz biliyoruz.
- Is Germany dangerous?
- Almanya tehlikeli mi?
- Wasn't that dangerous?
- O tehlikeli değil miydi?
- You looked dangerous.
- Tehlikeli görünüyordun.
- Fadil became a dangerous man.
- Fadıl tehlikeli bir adam oldu.
- The situation seemed very tense and dangerous.
- Durum çok gergin ve tehlikeli görünüyordu.
- How dangerous was that?
- Ne kadar tehlikeliydi?
- It is dangerous to fly in this heavy fog.
- Bu yoğun siste uçmak çok tehlikeli.
- Sami is an extremely dangerous criminal.
- Sami son derece tehlikeli bir suçlu.
- It's just way too dangerous.
- Çok tehlikeli.
- Drinking and driving can be dangerous.
- İçki içip araba kullanmak tehlikeli olabilir.
- What's the most dangerous slum in Rio de Janeiro?
- Rio de Janeiro'daki en tehlikeli gecekondu mahallesi hangisidir?
- Tom and Mary are very dangerous.
- Tom ve Mary çok tehlikeli.
- I know how dangerous Tom is.
- Tom'un ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorum.
- These people are dangerous.
- Bu insanlar tehlikeli.
- That's really dangerous.
- Bu gerçekten tehlikeli.
- How dangerous was that?
- O ne kadar tehlikeliydi?
- Children can make dangerous improvised weapons.
- Çocuklar tehlikeli uydurma silahlar yapabilirler.
- Skateboarding is dangerous.
- Kaykay yapmak tehlikelidir.
- Tom doesn't look too dangerous to me.
- Tom bana çok tehlikeli görünmüyor.
- How could it be dangerous?
- O nasıl tehlikeli olabilir?
- It was incredibly dangerous.
- İnanılmaz derecede tehlikeliydi.
- Beware of the dangerous dog.
- Tehlikeli köpeğe dikkat et.
- It's dangerous to climb a mountain in bad weather.
- Kötü bir havada dağa tırmanmak tehlikelidir.
- Doing that is dangerous.
- Bunu yapmak tehlikeli.
- Do you think Tom is dangerous?
- Sence Tom tehlikeli mi?
- You shouldn't have gone to such a dangerous place.
- Bu kadar tehlikeli bir yere gitmemeliydin.
- No, Tom, that's too dangerous!
- Hayır, Tom, bu çok tehlikeli!
- Free speech is still dangerous in some countries.
- İfade özgürlüğü bazı ülkelerde hala tehlikeli.
- They're dangerous.
- Onlar tehlikeli.
- It's dangerous to pass by the bridge.
- Köprüden geçmek tehlikelidir.
- Without humility, courage is a dangerous game.
- Alçakgönüllülük olmadan, cesaret tehlikeli bir oyundur.
- New York, where my father is staying on business, is a much more dangerous city than Tokyo.
- Babamın iş nedeniyle kaldığı New York, Tokyo'dan çok daha tehlikeli bir şehirdir.
- Flying a kite can be dangerous.
- Bir uçurtma uçurmak tehlikeli olabilir.
- Driving across desert landscapes can be dangerous when the summer temperatures are high.
- Yaz sıcaklıkları yüksek olduğunda çöl arazilerinde araba kullanmak tehlikeli olabilir.
- It's dangerous to talk on the phone and drive at the same time.
- Aynı anda hem telefonla konuşup hem de araba kullanmak tehlikelidir.
- This is a dangerous mission.
- Bu tehlikeli bir görev.
- This is a dangerous neighborhood.
- Burası tehlikeli bir mahalle.
- Fadil became a dangerous man.
- Fadıl tehlikeli bir adam haline geldi.
- Hippopotamuses are one of the most dangerous animals in Africa.
- Hipopotamlar Afrika'daki en tehlikeli hayvanlardan biridir.
- It may seem like a good idea to you, but I think it's a little dangerous.
- Size iyi bir fikir gibi görünebilir ama bence biraz tehlikeli.
- Purple sharks are dangerous animals.
- Mor köpekbalıkları tehlikeli hayvanlardır.
- Winter swimming isn't dangerous for healthy people.
- Kışın yüzmek sağlıklı insanlar için tehlikeli değildir.
- This river is dangerous to swim in.
- Bu nehir içinde yüzmek için tehlikelidir.
- It's too dangerous for you to stay here.
- Burada kalmak senin için çok tehlikeli.
- I think this is very dangerous, and in general, a bad idea.
- Bence bu çok tehlikeli ve genel olarak kötü bir fikir.
- Tom doesn't look too dangerous to me.
- Tom benim için çok tehlikeli görünmüyor.
- This river is dangerous for children to swim in.
- Bu nehir çocukların yüzmesi için tehlikeli.
- I think it's very dangerous.
- Bence çok tehlikeli.
- Layla was a dangerous arsonist.
- Layla tehlikeli bir kundakçıydı.
- Didn't I tell you it's dangerous to speed on the road?
- Sana yolda hız yapmanın tehlikeli olduğunu söylemedim mi?
- This place is dangerous.
- Bu yer tehlikeli.
- I think it's dangerous to climb that mountain alone.
- Bence o dağa tek başına tırmanmak tehlikeli.
- It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Motosiklete kasksız binmek tehlikelidir.
- Is it dangerous to travel alone on the U-Bahn?
- U-Bahn'da yalnız seyahat etmek tehlikeli mi?
- It's too dangerous for you to stay here.
- Burada kalman çok tehlikeli.
- This is a dangerous road.
- Bu tehlikeli bir yol.
- Playing in the street is dangerous.
- Sokakta oynamak tehlikelidir.
- What Tom did was very dangerous.
- Tom'un yaptığı şey çok tehlikeliydi.
- When you swallow a dangerous substance, what you need to do depends on what you swallowed.
- Tehlikeli bir madde yuttuğun zaman, yapman gereken şey ne yuttuğuna bağlıdır.
- What you're doing seems way more dangerous than what I'm doing.
- Yaptığın şey benim yaptığımdan çok daha tehlikeli görünüyor.
- The men we're chasing are presumed armed and extremely dangerous.
- Peşinde olduğumuz adamların silahlı ve son derece tehlikeli oldukları tahmin ediliyor.
- It's dangerous!
- Bu çok tehlikeli!
- What Tom is planning to do is dangerous.
- Tom'un yapmayı planladığı şey tehlikelidir.
- I don't want to do it because it's dangerous and foolish.
- Bunu yapmak istemiyorum çünkü tehlikeli ve aptalca.
- Tom is extremely dangerous.
- Tom son derece tehlikelidir.
- That was dangerous.
- Bu tehlikeliydi.
- Texting while driving is dangerous.
- Araba kullanırken mesajlaşmak tehlikelidir.
- That was dangerous.
- O, tehlikeliydi.
- He is very a dangerous man.
- Çok tehlikeli bir adam.
- Do you think it's dangerous to eat genetically modified food?
- Genetiği değiştirilmiş gıdaları yemenin tehlikeli olduğunu mu düşünüyorsun?
- How dangerous would this be?
- Bu ne kadar tehlikeli olabilir ki?
- This is dangerous territory.
- Burası tehlikeli bir bölge.
- That's very dangerous.
- Bu çok tehlikeli.
- Tom Jackson is considered to be one of the most dangerous men in Australia.
- Tom Jackson Avustralya'daki en tehlikeli adamlardan biri olarak düşünülmektedir.
- It's dangerous to climb mountains during a storm.
- Bir fırtına sırasında dağlara tırmanmak tehlikelidir.
- This is a dangerous thing.
- Bu tehlikeli bir şey.
- Doing that could be dangerous.
- Bunu yapmak tehlikeli olabilir.
- Tom is considered dangerous.
- Tom tehlikeli kabul edilir.
- Few things are more dangerous than organized ignorance.
- Pek az şey organize olmuş cehaletten daha tehlikelidir.
- I don't want to do it because it's dangerous and foolish.
- Tehlikeli ve aptalca olduğu için onu yapmak istemiyorum.
- Please don't do anything dangerous.
- Lütfen tehlikeli bir şey yapma.
- He lived in the days when air travel was considered dangerous.
- O, hava yolculuğunun tehlikeli olduğunun düşünüldüğü günlerde yaşadı.
- It's dangerous for a beginner to swim here.
- Acemilerin burada yüzmesi tehlikelidir.
- This is a dangerous neighborhood.
- Bu tehlikeli bir mahalle.
- This is dangerous talk.
- Bu tehlikeli bir konuşma.
- Dan became the target of dangerous criminals.
- Dan tehlikeli suçluların hedefi haline geldi.
- Do you think they might be dangerous?
- Sence tehlikeli olabilirler mi?
- I wonder if Tom is really dangerous.
- Acaba Tom gerçekten tehlikeli mi?
- Nobody knew that Tom was a dangerous child molester.
- Hiç kimse Tom'un tehlikeli bir çocuk tacizcisi olduğunu bilmiyordu.
- Is that dangerous?
- Bu tehlikeli mi?
- It is dangerous to swim here.
- Burada yüzmek tehlikeli.
- Tom can be very dangerous.
- Tom çok tehlikeli olabilir.
- You ran into a dangerous situation.
- Tehlikeli bir duruma rastladın.
- Self-diagnosis can be dangerous.
- Kendi kendine teşhis koymak tehlikeli olabilir.
- Sami is a dangerous predator.
- Sami tehlikeli bir avcı.
- Sports can be dangerous if safety is ignored.
- Eğer emniyet göz ardı edilirse, spor tehlikeli olabilir.
- It's becoming too dangerous.
- Çok tehlikeli olmaya başladı.
- Layla understood that her boyfriend was potentially dangerous.
- Leyla erkek arkadaşının potansiyel olarak tehlikeli olduğunu anladı.
- Backflips can be dangerous.
- Ters takla tehlikeli olabilir.
- How dangerous is the situation?
- Durum ne kadar tehlikeli?
- It may be dangerous.
- Tehlikeli olabilir.
- Radioactive matter is dangerous.
- Radyoaktif madde tehlikelidir.
- Tom thought it would be dangerous for Mary to go alone.
- Tom, Mary'nin yalnız gitmesinin tehlikeli olabileceğini düşündü.
- Tom is dangerous.
- Tom tehlikeli biri.
- Do you consider yourself as a dangerous guy?
- Kendinizi tehlikeli bir adam olarak görüyor musunuz?
- What's more dangerous than a sharp knife?
- Keskin bir bıçaktan daha tehlikeli ne olabilir?
- Europe is more dangerous than I thought.
- Avrupa düşündüğümden daha tehlikeli.
- I think it's dangerous to swim here.
- Burada yüzmenin tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
- It's much too dangerous here.
- O burada çok tehlikeli.
- This is very dangerous.
- Bu çok tehlikeli.
- I think it's dangerous for children to swim in this lake.
- Bence çocukların bu gölde yüzmesi tehlikeli.
- Cave diving is very dangerous.
- Mağara dalışı çok tehlikelidir.
- What's so dangerous?
- Ne çok tehlikelidir?
- It's dangerous.
- Bu çok tehlikeli.
- Riding double on a bicycle is dangerous.
- Bisiklete çift binmek tehlikelidir.
- What you're planning to do is very dangerous.
- Yapmayı planladığın şey çok tehlikeli.
- His plan is dangerous!
- Onun planı tehlikeli.
- It's dangerous.
- O tehlikeli.
- The descent is dangerous.
- İniş tehlikeli.
- Do you think it's dangerous to eat genetically modified food?
- Genetiği değiştirilmiş gıda yemenin tehlikeli olduğunu düşünüyor musunuz?
- Skydiving is very dangerous.
- Hava dalışı çok tehlikelidir.
- Space travel is dangerous.
- Uzay yolculuğu tehlikelidir.
- I think it's dangerous to swim in this lake.
- Sanırım bu gölde yüzmek tehlikeli.
- Tom knows how dangerous it's going to be.
- Tom bunun ne kadar tehlikeli olacağını biliyor.
- Bears are very dangerous.
- Ayılar çok tehlikelidir.
- Tom is dangerous, isn't he?
- Tom tehlikeli biri, değil mi?
- Tom is a dangerous guy.
- Tom tehlikeli bir adam.
- Even small amounts of lead are dangerous.
- Az miktarda kurşun bile tehlikelidir.
- I'm dangerous.
- Tehlikeliyim.
- What you are doing is now much more dangerous than what Tom did.
- Yaptığın şey şimdi Tom'un yaptığından çok daha tehlikeli.
- Do you think it dangerous that I swim across the river?
- Nehri yüzerek geçmemin tehlikeli olduğunu mu düşünüyorsun?
- It is very dangerous to cross this street.
- Bu caddeden karşıya geçmek çok tehlikelidir.
- Tom's dangerous.
- Tom tehlikelidir.
- An animal can be much more dangerous when wounded.
- Bir hayvan yaralandığında çok daha tehlikeli olabilir.
- Is your job dangerous?
- İşin tehlikeli mi?
- Skydiving is very dangerous.
- Paraşütle atlamak çok tehlikelidir.
- This river is dangerous to swim in July.
- Bu nehir Temmuz'da yüzmek için tehlikelidir.
- The most dangerous beast is the beast within.
- En tehlikeli canavar, içindeki canavardır.
- Dioxin is very dangerous.
- Dioksin çok tehlikelidir.
- What sport do you think is the most dangerous?
- Sizce en tehlikeli spor hangisidir?
- This path is dangerous.
- Bu yol tehlikeli.
- Dan sold drugs for a dangerous drug dealer.
- Dan tehlikeli bir torbacı için uyuşturucu satıyordu.
- It's dangerous to play around the fire.
- Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.
- That's extremely dangerous.
- Bu son derece tehlikeli.
- This is dangerous territory.
- Burası tehlikeli bölge.
- A little learning is a dangerous thing.
- Biraz öğrenmek tehlikeli bir şeydir.
- Tufts is the most dangerous university in the world.
- Tufts, dünyanın en tehlikeli üniversitesidir.
- The storm is dangerous.
- Fırtına tehlikeli.
- I wonder whether or not Tom is dangerous.
- Tom'un tehlikeli olup olmadığını merak ediyorum.
- I didn't know that soccer was such a dangerous sport.
- Futbolun bu kadar tehlikeli bir spor olduğunu bilmiyordum.
- It's dangerous to jump off a moving train.
- Hareket halindeki bir trenden atlamak tehlikelidir.
- Cyclones can be very dangerous.
- Kasırgalar çok tehlikeli olabilir.
- Science can be dangerous when applied carelessly.
- Bilim dikkatsizce uygulandığında tehlikeli olabilir.
- Crossing that desert is dangerous.
- O çölü geçmek tehlikelidir.
- Drinking much is dangerous.
- Çok fazla içki içmek tehlikelidir.
- It's dangerous to mix these substances.
- Bu maddeleri karıştırmak tehlikeli.
- Tom wants Mary to think you're a little dangerous.
- Tom Mary'nin senin biraz tehlikeli olduğunu düşünmesini istiyor.
- Tom seems to be dangerous.
- Tom tehlikeli gibi görünüyor.
- It's dangerous to live near a volcano.
- Bir yanardağın yakınında yaşamak tehlikelidir.
- Two people riding on a bicycle at the same time is dangerous.
- İki kişinin aynı anda bisiklete binmesi tehlikelidir.
- Rock climbing without proper equipment is dangerous.
- Uygun ekipman olmadan kaya tırmanışı tehlikeli.
- Killer whales are beautiful but dangerous.
- Katil balinalar güzel ama tehlikelidir.
- Dragons are dangerous creatures.
- Ejderhalar tehlikeli yaratıklardır.
- Drinking much is dangerous.
- Çok içmek tehlikelidir.
- Nobody knew that Tom was a dangerous child molester.
- Kimse Tom'un tehlikeli bir çocuk tacizcisi olduğunu bilmiyordu.
- Fire is always dangerous.
- Yangın her zaman tehlikelidir.
- He was accused of corrupting morals and spreading dangerous ideas.
- Ahlakı bozmak ve tehlikeli fikirler yaymakla suçlandı.
- It is dangerous to drive so fast.
- Çok hızlı araba kullanmak tehlikelidir.
- This river is dangerous to swim in, in July.
- Bu nehir Temmuz ayında yüzmek için tehlikelidir.
- Living is dangerous.
- Yaşamak tehlikelidir.
- It is dangerous to jump into a moving train.
- Hareket eden bir trene atlamak tehlikelidir.
- Skating on the pond is dangerous.
- Göletin üstünde kayak yapmak tehlikelidir.
- It's dangerous for you to cross the street when the light is red.
- Kırmızı ışık yanarken karşıdan karşıya geçmek sizin için tehlikeli.
- Maybe you need to be reminded how dangerous Tom is.
- Tom'un ne kadar tehlikeli olduğu belki de sana hatırlatılmalı.
- Doing that will be extremely dangerous.
- Bunu yapmak son derece tehlikeli olur.
- He was always wrapped by a dangerous air.
- Her zaman tehlikeli bir havayla sarmalanmış olurdu.
- Sami wasn't a dangerous guy.
- Sami tehlikeli biri değildi.
- Sports can be dangerous if safety is ignored.
- Güvenlik göz ardı edilirse, spor tehlikeli olabilir.
- Tom is quite dangerous.
- Tom oldukça tehlikeli.
- Online dating may be dangerous.
- Online flörtleşme tehlikeli olabilir.
- The streets are dangerous at night.
- Geceleyin sokaklar tehlikelidir.
- It might be dangerous for Tom and me to go skin diving by ourselves.
- Tom ve benim tek başımıza serbest dalışa gitmemiz tehlikeli olabilir.
- The crisis is entering a dangerous phase.
- Kriz tehlikeli bir aşamaya giriyor.
- That's actually really dangerous.
- Bu gerçekten çok tehlikeli.
- This is a dangerous state of mind for a man to be in.
- Bu bir erkeğin içinde olabileceği tehlikeli bir ruh hali.
- Driving during a storm can be dangerous.
- Fırtına sırasında araba kullanmak tehlikeli olabilir.
- What you did was very dangerous and very stupid.
- Yaptığın çok tehlikeli ve çok aptalca.
- His plan is dangerous!
- Planı tehlikeli!
- What do you mean by dangerous?
- Tehlikeli derken ne demek istiyorsun?
- Do you think it's dangerous for me to swim across the river?
- Nehri yüzerek geçmemin tehlikeli olduğunu düşünüyor musun?
- Tom and Mary are dangerous.
- Tom ve Mary tehlikeli.
- Horses are dangerous animals.
- Atlar tehlikeli hayvanlardır.
- It is dangerous for children to play near this pond.
- Çocukların bu göletin yakınında oynaması tehlikelidir.
- Crossing that desert is dangerous.
- O çölü geçmek tehlikeli.
- It's awfully dangerous.
- Çok tehlikeli.
- It's said to be very dangerous.
- Çok tehlikeli olduğu söylenir.
- It's a dangerous situation.
- Tehlikeli bir durum.
- This river is dangerous to swim in.
- Bu nehir, yüzmek tehlikelidir.
- New York, where my father is staying on business, is a much more dangerous city than Tokyo.
- Babamın iş için bulunduğu New York, Tokyo'dan çok daha tehlikeli bir şehir.
- I warned you about how dangerous it would be.
- Bunun ne kadar tehlikeli olacağı hakkında seni uyardım.
- It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Kasksız motosiklete binmek tehlikelidir.
- It's dangerous to tell Chris your secrets because he tells everybody.
- Chris'e sırlarınızı anlatmak tehlikeli çünkü o herkese anlatır.
- It's just way too dangerous.
- Bu sadece çok fazla tehlikeli.
- Generally, special forces are used in very specific and dangerous missions.
- Genelde özel kuvvetler çok özel ve tehlikeli görevlerde kullanılır.
- I know how dangerous it'll be.
- Bunun ne kadar tehlikeli olacağını biliyorum.
- How dangerous do you think this mission is going to be?
- Bu görevin ne kadar tehlikeli olacağını düşünüyorsun?
- This beach is dangerous at night.
- Bu plaj geceleri tehlikelidir.
- Sami is a dangerous armed robber.
- Sami tehlikeli bir silahlı soyguncudur.
- A woman scorned can be extremely dangerous.
- Aşağılanmış bir kadın son derece tehlikeli olabilir.
- Tom isn't dangerous, but Mary is.
- Tom tehlikeli değildir ama Mary öyledir.
- Don't play in the street—it's dangerous.
- Sokakta oynama, bu tehlikeli.
- It was a dangerous journey.
- Tehlikeli bir yolculuktu.
- The way Tom suggested we do that is dangerous.
- Tom'un bunu yapmamızı önerdiği yöntem tehlikeli.
- Suicide is dangerous.
- İntihar tehlikelidir.
- Drinking and driving can be dangerous.
- İçki içmek ve araba sürmek tehlikeli olabilir.
- Doing that will be extremely dangerous.
- Onu yapmak son derece tehlikeli olacaktır.
- Is it dangerous to take a subway alone?
- Bir metroya tek başına binmek tehlikeli mi?
- Bears are quite dangerous.
- Ayılar oldukça tehlikelidir.
- It's not just illegal, it's also dangerous.
- Sadece yasadışı değil, aynı zamanda tehlikeli.
- Didn't I tell you it's dangerous to speed on the road?
- Sana yolda hızlı gitmenin tehlikeli olduğunu söylememiş miydim?
- It can be dangerous for young people to ride motorcycles.
- Gençlerin motosiklete binmesi, tehlikeli olabilir.
- It would be dangerous to go too near the edge of the cliff.
- Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olabilir.
- It's dangerous to swim here.
- Burada yüzmek tehlikelidir.
- I'm not dangerous.
- Ben tehlikeli değilim.
- The descent is dangerous.
- İniş tehlikelidir.
- He is armed and highly dangerous.
- Silahlı ve çok tehlikeli.
- It's a very dangerous strategy.
- Bu çok tehlikeli bir strateji.
- This is a dangerous place to be.
- Bulunulması tehlikeli bir yerdir burası.
- Is Tom dangerous?
- Tom tehlikeli mi?
- Is it dangerous?
- Tehlikeli mi?
- It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
- It's dangerous to do that.
- Bunu yapmak tehlikeli.
- He lived in the days when air travel was considered dangerous.
- Uçak yolculuğunun tehlikeli sayıldığı günlerde yaşadı.
- That might be dangerous.
- Bu tehlikeli olabilir.
- Space travel is dangerous.
- Uzay seyahati tehlikelidir.
- Make no mistake, they are extremely dangerous.
- Hata yapmayın, son derece tehlikeliler.
- Having unprotected sex is dangerous.
- Korunmasız seks yapmak tehlikelidir.
- It is dangerous for children to play in the street.
- Çocukların sokakta oynaması tehlikelidir.
- Killer whales are beautiful but dangerous.
- Katil balinalar güzel ama tehlikelidirler.
- The criminal is armed and highly dangerous.
- Suçlu silahlı ve hayli tehlikeli.
- Fire is very dangerous.
- Yangın çok tehlikelidir.
- Nobody knew how dangerous Tom was.
- Hiç kimse Tom'un ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordu.
- Some snakes are dangerous.
- Bazı yılanlar tehlikelidir.
- It's much too dangerous here.
- Burası çok tehlikeli.
- It's dangerous to dive in shallow water.
- Sığ suda dalmak tehlikelidir.
- It is dangerous to cross the street here.
- Burada caddeyi geçmek tehlikelidir.
- Space dust may not sound very dangerous, but when even a tiny object is moving many times faster than a bullet, it can cause injury.
- Uzay tozu çok tehlikeli gelmeyebilir ama minik bir nesne bile bir mermiden bir kaç kez daha hızlı hareket ettiğinde yaralanmaya neden olabilir.
- That's dangerous.
- O tehlikeli.
- Tom is dangerous, very dangerous.
- Tom tehlikeli, çok tehlikelidir.
- That sounds dangerous.
- Kulağa tehlikeli geliyor.
- Tom says doing that might be dangerous.
- Tom, bunu yapmanın tehlikeli olabileceğini söylüyor.
- It is dangerous to lean out.
- Dışarı çıkmak tehlikeli.
- It is dangerous to drink too much.
- Çok fazla içki içmek tehlikelidir.
- This path is dangerous.
- Bu yol tehlikelidir.
- This could be very dangerous.
- Bu çok tehlikeli olabilir.
- Doing that'll be very dangerous.
- Bunu yapmak çok tehlikeli olur.
- It's more dangerous than it looks.
- Göründüğünden daha tehlikeli.
- It's a dangerous world.
- Tehlikeli bir dünya.
- It's dangerous to mix these substances.
- Bu maddeleri karıştırmak tehlikelidir.
- Products with GMO are dangerous to human life.
- GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.
- That seems very dangerous.
- Bu çok tehlikeli görünüyor.
- Nuclear power plants are dangerous, not to mention nuclear weapons.
- Nükleer enerji santralleri tehlikelidir, nükleer silahlardan bahsetmiyorum bile.
- Smoking in bed is dangerous.
- Yatakta sigara içmek tehlikelidir.
- Is it dangerous to take a subway alone?
- Tek başına metroya binmek tehlikeli mi?
- Driving at night without your headlights on is dangerous.
- Gece farlar açık olmadan araba kullanmak tehlikelidir.
- It's dangerous to fool around with electricity.
- Elektrikle oynamak tehlikelidir.
- Islamophobia is dangerous.
- İslamofobi tehlikelidir.
- How dangerous is Tom?
- Tom ne kadar tehlikeli?
- This neighborhood is dangerous.
- Bu semt tehlikeli.
- Tom was dangerous.
- Tom tehlikeliydi.
- That can be dangerous.
- Bu tehlikeli olabilir.
- You looked dangerous.
- Tehlikeli görünüyorsun.
- Tom felt that that could be dangerous.
- Tom onun tehlikeli olabileceğini düşündü.
- As the poet says, a little learning is a dangerous thing.
- Şairin dediği gibi, biraz öğrenme tehlikeli bir şeydir.
- Tom doesn't want to go to such a dangerous place.
- Tom böyle tehlikeli bir yere gitmek istemiyor.
- The world has become a dangerous place for tourists.
- Dünya turistler için tehlikeli bir yer haline geldi.
- Is your job dangerous?
- İşiniz tehlikeli mi?
- It can be dangerous for young people to ride motorcycles.
- Motorsiklete binmek, gençler için tehlikeli olabilir.
- The world is a dangerous place.
- Dünya tehlikeli bir yerdir.
- What you're doing seems way more dangerous than what I'm doing.
- Senin yaptığın benim yaptığımdan çok daha tehlikeli görünüyor.
- I wonder if Tom is dangerous.
- Acaba Tom tehlikeli mi?
- I need a list of all the dangerous neighborhoods in the city.
- Şehirdeki tüm tehlikeli mahallelerin bir listesine ihtiyacım var.
- This vehicle is dangerous.
- Bu araç tehlikeli.
- What do you think is the most dangerous animal?
- Sence en tehlikeli hayvan hangisi?
- Tom may be dangerous.
- Tom tehlikeli olabilir.
- They're very dangerous.
- Çok tehlikeliler.
- What Tom is planning to do is dangerous.
- Tom'un yapmayı planladığı şey tehlikeli.
- I see how dangerous it is.
- Ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorum.
- Smoking too many cigarettes and drinking too much alcohol is dangerous.
- Çok fazla sigara içmek ve çok fazla alkol almak tehlikelidir.
- It's dangerous to clean the windows of an apartment building.
- Bu binanın pencerelerini temizlemek tehlikelidir.
- Social networking sites are dangerous for people under 13.
- Sosyal paylaşım siteleri 13 yaşından küçükler için tehlikelidir.
- Tom is extremely dangerous.
- Tom son derece tehlikeli.
- This is risky and dangerous.
- Bu riskli ve tehlikeli.
- What you did was very dangerous and very stupid.
- Yaptığın şey çok tehlikeli ve çok aptalcaydı.
- Hero worship is a dangerous thing.
- Kahramanlara tapmak tehlikeli bir şeydir.
- This could be dangerous.
- Tehlikeli olabilir.
- I don't think it's dangerous.
- Tehlikeli olduğunu düşünmüyorum.
- That looks dangerous.
- Bu tehlikeli görünüyor.
- The world is a dangerous place.
- Dünya tehlikeli bir yer.
- He's playing a dangerous game.
- O tehlikeli bir oyun oynuyor.
- Dan sold drugs for a dangerous drug dealer.
- Dan tehlikeli bir uyuşturucu satıcısı için uyuşturucu sattı.
- It's dangerous to fool around with electricity.
- Elektrikle oynamak çok tehlikelidir.
- It sounds dangerous.
- Tehlikeli geliyor.
- The criminal is armed and highly dangerous.
- Suçlu silahlı ve çok tehlikeli.
- Street racing is dangerous and stupid.
- Sokak yarışı tehlikeli ve aptalcadır.
- Tom is delusional and dangerous.
- Tom kuruntulu ve tehlikelidir.
- Rio de Janeiro is perfectly safe as long as you stay out of the dangerous areas.
- Rio de Janeiro, tehlikeli alanların dışında kaldığınız sürece tamamen güvenlidir.
- Mosquitoes consider human beings a dangerous but necessary source of nutrition.
- Sivrisinekler insan oğlunu tehlikeli fakat gerekli bir beslenme kaynağı olarak düşünüyorlar.
- I think it's dangerous for children to swim in this lake.
- Sanırım çocukların bu gölde yüzmesi tehlikeli.
- It can be extremely dangerous.
- Bu son derece tehlikeli olabilir.
- Tom didn't look dangerous at all.
- Tom hiç de tehlikeli görünmüyordu.
- That part of the city is very dangerous.
- Şehrin o kısmı çok tehlikeli.
- I've got a dangerous situation here.
- Burada tehlikeli bir durum var.
- Muslims don't eat pork because it's dangerous meat.
- Müslümanlar domuz eti yemez çünkü o tehlikeli bir ettir.
- It was a dangerous journey.
- O tehlikeli bir yolculuktu.
- You shouldn't have gone to such a dangerous place.
- Böyle tehlikeli bir yere gitmemeliydin.
- Lightning can be dangerous.
- Yıldırım tehlikeli olabilir.
- Please don't do anything dangerous.
- Lütfen tehlikeli bir şey yapmayın.
- It's dangerous to swim in this river.
- Bu nehirde yüzmek tehlikeli.
- I think it's more dangerous than you think it is.
- Sanırım o sandığınızdan daha tehlikeli.
- Tom is still dangerous.
- Tom hâlâ tehlikeli.
- It's a dangerous situation.
- Bu tehlikeli bir durum.
- What Tom is planning on doing is dangerous.
- Tom'un yapmayı planladığı şey tehlikeli.
- It is dangerous to run here.
- Burada koşmak tehlikeli.
- Layla was a dangerous arsonist.
- Leyla tehlikeli bir kundakçıydı.
- Science can be dangerous when applied carelessly.
- Dikkatsizce uygulandığı zaman bilim tehlikeli olabilir.
- It's dangerous to text while crossing the road.
- Karşıdan karşıya geçerken mesajlaşmak tehlikelidir.
- Tufts is the most dangerous university in the world.
- Tufts dünyanın en tehlikeli üniversitesi.
- I know that you're afraid of flying, but flying is not dangerous.
- Uçmaktan korktuğunu biliyorum ama uçmak tehlikeli değil.
- It's dangerous to drive faster than the speed limit.
- Hız sınırından daha hızlı araba kullanmak tehlikelidir.
- How could it be dangerous?
- Nasıl tehlikeli olabilir ki?
- Swimming here is very dangerous.
- Burada yüzmek çok tehlikelidir.
- I don't want to do it because it's dangerous and it's stupid.
- Tehlikeli ve aptalca olduğu için bunu yapmak istemiyorum.
- According to an expert, neither mountaineering nor skiing is dangerous.
- Bir uzmana göre, ne dağcılık ne de kayak tehlikeli.
- What you're planning to do is very dangerous.
- Yapmayı planladığınız şey çok tehlikeli.
- It was dangerous duty.
- Tehlikeli bir görevdi.
- An injured dog can be much more dangerous.
- Yaralı bir köpek çok daha tehlikeli olabilir.
- An alligator is a very dangerous animal.
- Bir timsah çok tehlikeli bir hayvandır.
- Isn't that dangerous?
- Tehlikeli değil mi?
- The ghetto in this town is dangerous at night.
- Bu kasabadaki getto geceleri tehlikelidir.
- That could be dangerous.
- O tehlikeli olabilir.
- Swimming in this river is dangerous.
- Bu nehirde yüzmek tehlikelidir.
- It's said to be very dangerous.
- Çok tehlikeli olduğu söyleniyor.
- This beach has a strong and dangerous riptide.
- Bu plajda güçlü ve tehlikeli bir akıntı var.
- What's more dangerous than a sharp knife?
- Keskin bir bıçaktan daha tehlikeli olan nedir?
- It's dangerous to pass by the bridge.
- Köprüden geçmek tehlikeli.
- That man is dangerous.
- Bu adam tehlikeli.
- Detroit is dangerous city.
- Detroit tehlikeli bir kenttir.
- He became very dangerous.
- Çok tehlikeli biri oldu.
- This insect is tiny, but very dangerous.
- Bu böcek küçük ama çok tehlikeli.
- I wonder if Tom is really dangerous.
- Tom'un gerçekten tehlikeli olup olmadığını merak ediyorum.
- It's dangerous to lean out of the window.
- Pencereden dışarı sarkmak tehlikelidir.
- I think it's dangerous to swim in this lake.
- Bence bu gölde yüzmek tehlikeli.
- That's downright dangerous.
- Bu düpedüz tehlikeli.
- A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
- Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.
- The situation became dangerous.
- Durum tehlikeli bir hal aldı.
- I thought if I don’t go with him I’ll never know if he's dangerous or not.
- Eğer onunla gitmezsem, onun tehlikeli olup olmadığını asla bilmeyeceğimi düşündüm.
- It was a dangerous time.
- Tehlikeli bir zamandı.
- Flying kites can be dangerous.
- Uçurtmalar uçurmak tehlikeli olabilir.
- How dangerous are they?
- Onlar ne kadar tehlikeli?
- That may be dangerous.
- O tehlikeli olabilir.
- It's dangerous to tell Chris your secrets because he tells everybody.
- Chris'e sırlarını anlatman tehlikeli çünkü herkese söyler.
- Tom is dangerous, isn't he?
- Tom tehlikeli, değil mi?
- This could be dangerous.
- Bu tehlikeli olabilir.
- We all know how dangerous that can be.
- Hepimiz bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyoruz.
- Those people are dangerous.
- Şu insanlar tehlikeli.
- I think it is dangerous for you to drive a car.
- Bence araba kullanmak senin için tehlikeli.
- Few things are more dangerous than organized ignorance.
- Organize cehaletten daha tehlikeli çok az şey vardır.
- I don't think it's dangerous.
- Bunun tehlikeli olduğunu sanmıyorum.
- That's a dangerous assumption.
- Bu tehlikeli bir varsayım.
- This is dangerous.
- Bu tehlikeli.
- Fadil was blind to Layla's dangerous ways.
- Fadıl, Leyla'nın tehlikeli yöntemlerine karşı kördü.
Show More (957)
|
