|
- Sometimes you wonder which bureaucrat sitting behind his desk thought this one up.
- Bazen masasının başında oturan hangi bürokratın bunu düşündüğünü merak ediyorsunuz.
- We cannot monitor what is going on from behind a desk.
- Neler olup bittiğini masa başından izleyemeyiz.
- I can see the requests to speak piling up on my desk.
- Masamda biriken konuşma taleplerini görebiliyorum.
- Under no circumstances should OLAF become nothing more than a help desk.
- OLAF hiçbir koşulda bir yardım masasından başka bir şey olmamalıdır.
- In my opinion, the information desks should focus on the role of offering guidance to the consumer.
- Bence bilgi masaları tüketiciye rehberlik etme rolüne odaklanmalıdır.
- We should no longer be thinking mainly about messages arriving at a PC on our desk.
- Artık esas olarak masamızdaki bilgisayara gelen mesajları düşünmemeliyiz.
- I would like to raise the problems which are still piled up high on our desks.
- Hâlâ masalarımızın üzerinde yığılı duran sorunları gündeme getirmek istiyorum.
- I should also like to know when the information desks will be set up in the different Member States.
- Ayrıca farklı Üye Devletlerde bilgi masalarının ne zaman kurulacağını da bilmek isterim.
- Nancy couldn't move the desk herself.
- Nancy, masayı kendisi hareket ettiremedi.
- Tom sat at his desk all day crunching numbers.
- Tom bütün gün masasında oturup rakamları çıtırdatıyordu.
- There's a fan on the desk.
- Masanın üzerinde bir vantilatör var.
- Your book is on the desk.
- Kitabın masanın üstünde.
- He moved the desk to the right.
- Masayı sağ tarafa taşıdı.
- Which of these items do you see on your desk?
- Masanızda bu eşyalardan hangilerini görüyorsunuz?
- Tom said it was on his desk.
- Tom bunun masasının üzerinde olduğunu söyledi.
- Tom's desk is next to Mary's.
- Tom'un masası Mary'ninkinin yanında.
- My son disarranged the papers on my desk.
- Oğlum masamdaki kağıtları dağıttı.
- Tom eats lunch at his desk.
- Tom masasında öğle yemeği yiyor.
- Are there any pens on the desk?
- Masada hiç kalem var mı?
- There's another package for you on your desk.
- Masanızın üzerinde sizin için başka bir paket var.
- Can you move this desk by yourself?
- Bu masayı tek başına taşıyabilir misin?
- I guess this desk will serve the purpose until we can get a new one.
- Sanırım bu masa yeni bir tane alana kadar amacına hizmet edecek.
- This desk is better than that one.
- Bu masa, o masadan daha iyidir.
- How many pens are there on the desk?
- Masanın üstünde kaç tane dolma kalem var?
- Tom put the pencil down on the desk.
- Tom kalemi masanın üstüne koydu.
- Do you sell desk lamps here?
- Burada masa lambası satıyor musunuz?
- There is a card on the desk.
- Masada bir kart var.
- Tom was writing at his desk when Mary entered the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom masasında yazıyordu.
- My desk is old.
- Masam eskimiş.
- Tom walked over to the desk.
- Tom masaya doğru yürüdü.
- Is there a desk by the window?
- Pencerenin yanında bir masa var mıdır?
- The dictionary on the desk is Tom's.
- Masanın üzerindeki sözlük Tom'a ait.
- Tom sat down at the desk.
- Tom masaya oturdu.
- Tom pulled something out of his pocket and put it on his desk.
- Tom cebinden bir şey çıkardı ve masasının üzerine koydu.
- The dictionary on the desk is mine.
- Masadaki sözlük benim.
- There is a fan on the desk.
- Masanın üzerinde bir fan vardır.
- Tom eats lunch at his desk.
- Tom öğle yemeğini masasında yer.
- The cat is sitting on the desk.
- Kedi masanın üstünde oturuyor.
- Tom sits at his desk all night working.
- Tom bütün gece masasında oturup çalışıyor.
- All the desk drawers were empty.
- Masanın tüm çekmeceleri boştu.
- There is a pen on the desk.
- Masada bir dolma kalem var.
- There is an apple on the desk.
- Masanın üstünde bir elma var.
- Tom spilled ink on the desk.
- Tom masaya mürekkep döktü.
- Tom left his key on the desk, as he usually does.
- Tom her zaman yaptığı gibi anahtarını masanın üzerinde bıraktı.
- After some hesitation, he laid the book on the desk.
- Biraz tereddüt ettikten sonra kitabı masanın üzerine koydu.
- We need to dust the desk.
- Masanın tozunu almalıyız.
- Put those files on my desk, and I'll look at them first thing in the morning.
- O dosyaları masama koy, sabah ilk iş onlara bakacağım.
- While I was cleaning out my desk, I came across this old picture.
- Masamı temizlerken bu eski resme rastladım.
- When I tried to move the desk, one of its legs made a jarring sound as it scraped across the floor.
- Masayı hareket ettirmeye çalıştığımda, ayaklarından biri zeminde sürtünürken rahatsız edici bir ses çıkardı.
- I wonder if Tom knows who left this package on my desk.
- Acaba Tom bu paketi masama kimin bıraktığını biliyor mu?
- The money on the desk is not mine.
- Masadaki para benimki değil.
- Tom is writing at his desk.
- Tom masasında yazıyor.
- This is the desk that Tom uses.
- Tom'un kullandığı masa bu.
- Put it on Tom's desk.
- Tom'un masasına koy.
- Don't lean on my desk.
- Masama dayanmayın.
- Tom sat at his desk working.
- Tom masasına oturmuş çalışıyordu.
- I'd better get back to my desk.
- Masama geri dönsem iyi olur.
- Just put it on the desk.
- Onu sadece masaya koydu.
- There were no more than two books on the desk.
- Masanın üstünde ikiden daha fazla kitap yoktu.
- Could you put those documents on my desk?
- Bu belgeleri masama koyar mısın?
- I kept it locked in my top desk drawer.
- Masamın üst çekmecesinde kilitli tuttum.
- Why are you sitting at a desk?
- Neden bir masada oturuyorsun?
- I was chained to the desk all day.
- Bütün gün masaya zincirliydim.
- Tom put the pencil down on the desk.
- Tom kalemi masanın üzerine koydu.
- Tom saw Mary sitting alone at her desk.
- Tom, Mary'nin masasında tek başına oturduğunu gördü.
- The watch on the desk is mine.
- Masanın üzerindeki saat benim.
- Tom put the document on Mary's desk.
- Tom belgeyi Mary'nin masasına koydu.
- This desk was too heavy to lift.
- Bu masa, kaldırılamayacak kadar ağır.
- This desk is as good as that one.
- Bu masa da onun kadar iyi.
- Tom pulled a bottle of bourbon out of his desk drawer.
- Tom masasının çekmecesinden bir şişe burbon çıkardı.
- Dust had accumulated on the desk.
- Masanın üstünde toz birikmiş.
- I don't like big desk lamps.
- Ben büyük masa lambalarını sevmiyorum.
- Just leave it on my desk.
- Masamın üzerine bırak.
- Put it on my desk.
- Masamın üzerine koy.
- There is one apple on the desk.
- Masada bir elma var.
- There is an apple on the desk.
- Masada bir elma var.
- Put it on my desk.
- Onu masama koy.
- There is a fan on the desk.
- Masanın üzerinde bir vantilatör var.
- Tom is standing near his desk.
- Tom masasının yanında duruyor.
- Move the chair nearer to the desk.
- Sandalyeyi masaya yaklaştırın.
- Tom sat at his desk.
- Tom masasına oturdu.
- Tom was sitting on the edge of the desk playing his ukulele.
- Tom masanın kenarında oturmuş ukulele çalıyordu.
- There is a desk in this room.
- Bu odada bir masa var.
- I helped Tom move his desk.
- Tom'un masasını taşımasına yardımcı oldum.
- He put the book on the desk.
- Kitabı masanın üzerine koydu.
- Tom put an envelope on Mary's desk.
- Tom Mary'nin masasına bir zarf koydu.
- The desk that Ken uses is old.
- Ken'in kullandığı masa eskidir.
- These desks are too small for them.
- Bu masalar onlar için çok küçük.
- There are desks in the room.
- Odada masalar var.
- Tom is looking through his desk drawers.
- Tom masasının çekmecelerini karıştırıyor.
- Put those files on my desk, and I'll look at them first thing in the morning.
- Dosyaları masama koy, sabah ilk iş onlara bakacağım.
- Tom sat at his desk grading papers.
- Tom masasında oturmuş kağıtlara not veriyordu.
- The hat on the desk is Chama's.
- Masanın üstündeki şapka Chama'nın.
- Tom put his briefcase on the floor next to his desk.
- Tom evrak çantasını masasının yanına, yere koydu.
- The book you're looking for is on my desk.
- Aradığınız kitap masamın üzerinde.
- I keep a stress ball on my desk.
- Masamda bir stres topu taşıyorum.
- Tom left his briefcase on his desk.
- Tom çantasını masasının üstüne bıraktı.
- I put the dictionary back on Tom's desk.
- Sözlüğü Tom'un masasına geri koydum.
- You can use my desk if you want.
- İstersen masamı kullanabilirsin.
- There is only one book on the desk.
- Masanın üstünde sadece bir kitap var.
- I noticed a note on my desk, but I do not know who wrote it.
- Masamda bir not fark ettim ama kimin yazdığını bilmiyorum.
- Tom pounded his fists on the desk.
- Tom masasını yumrukladı.
- Someone else might want your old desk if you don't want it anymore.
- Sen artık istemiyorsan, bir başkası eski masanı isteyebilir.
- I'll buy this desk for him.
- Bu masayı onun için alacağım.
- Tom's desk is cluttered with papers.
- Tom'un masası kağıtlar ile darmadağın.
- Tom cleared out his desk.
- Tom masasını temizledi.
- Tom may use my desk.
- Tom benim masamı kullanabilir.
- Tom looked at the calendar on his desk.
- Tom masasındaki takvime baktı.
- I'll be at my desk.
- Masamda olacağım.
- He put the key on the desk as usual.
- Her zamanki gibi anahtarı masaya koydu.
- After the meeting she headed straight to her desk.
- Toplantıdan sonra o doğruca masasına doğru yöneldi.
- Tom went back to his desk.
- Tom masasına geri döndü.
- Tom put the box on the floor next to his desk.
- Tom kutuyu masasının yanına yere koydu.
- There's something for you on your desk.
- Masanızda sizin için bir şey var.
- Put the book on the desk.
- Kitabı masanın üzerine koyun.
- I helped him bring the desk.
- Onun masayı getirmesine yardımcı oldum.
- He cleared out his desk.
- Masasını temizledi.
- He started leaving love notes on her desk.
- Masasına aşk notları bırakmaya başladı.
- There's a fan on the desk.
- Masanın üzerinde bir yelpaze var.
- Tom pointed to the book on the desk.
- Tom masanın üzerindeki kitabı işaret etti.
- The desk was covered in dust.
- Masa toz içinde kalmıştı.
- My book is on your desk.
- Benim kitabım masanızın üstündedir.
- A coin rolled under the desk.
- Masanın altına madeni para yuvarlandı.
- There is a map on the desk.
- Masanın üzerinde bir harita var.
- This desk is a little too low for you, isn't it?
- Bu masa senin için biraz alçak, değil mi?
- Tom sat down behind the desk and picked up a pencil.
- Tom masanın arkasına oturdu ve eline bir kalem aldı.
- I noticed a note on my desk, but I do not know who wrote it.
- Masamda bir not gördüm ama kimin yazdığını bilmiyorum.
- If you'd like, you may use my desk.
- İstersen, benim masamı kullanabilirsin.
- Tom sat at his desk doing some paperwork.
- Tom masasında oturmuş bazı evrak işlerini yapıyordu.
- Tom drummed on the desk.
- Tom masanın üzerine vuruyordu.
- My pencil fell off the edge of my desk.
- Kalemim masamın kenarından düştü.
- Tom ate a sandwich at his desk.
- Tom masasında bir sandviç yedi.
- Just stay out of my desk.
- Masamdan uzak dur.
- Your cat doesn't want to climb off my desk.
- Kedin masamdan inmek istemiyor.
- Was there a book on the desk a moment ago?
- Az önce masanın üzerinde bir kitap var mıydı?
- I put my desk by the window.
- Masamı pencerenin yanına koydum.
- This desk is too small for you.
- Bu masa senin için çok küçük.
- Tom sat at his desk doing paperwork.
- Tom evrak işleriyle uğraşarak masasında oturuyordu.
- Tom was working at his desk the last time I saw him.
- Tom onu son gördüğümde masasında çalışıyordu.
- Tom is at his desk working.
- Tom masasında çalışıyor.
- Thomas has a picture of his family on his desk.
- Thomas'ın masasında ailesinin bir resmi var.
- Tom sat at his desk with his eyes closed.
- Tom masasında gözleri kapalı oturuyordu.
- Not every book on the desk belongs to me.
- Masadaki her kitap bana ait değil.
- There is a pair of scissors on the desk.
- Masanın üzerinde bir makas var.
- Which of these items do you see on your desk?
- Masanızdaki şu öğelerden hangisini görüyorsunuz?
- There is a key on the desk.
- Masanın üzerinde bir anahtar var.
- I put a cup of hot tea on your desk.
- Masana bir fincan sıcak çay koydum.
- I fell asleep while studying at my desk.
- Masamda ders çalışırken uyuyakaldım.
- Many pictures are placed on Xiaoding's desk.
- Xiaoding'in masasında birçok resim var.
- You can use my desk if you want.
- İstersen benim masamı kullanabilirsin.
- Tom is at his desk eating a sandwich.
- Tom masasında bir sandviç yiyor.
- From now on, I want a hot cup of coffee on my desk when I arrive at the office.
- Bundan sonra, ofise geldiğimde masamda sıcak bir fincan kahve istiyorum.
- What's on your desk at home?
- Evdeki masanda ne var?
- Tom is still at his desk.
- Tom hala masasında.
- I have a calendar on my desk.
- Masamda bir takvim var.
- I have an old mahogany desk.
- Eski bir maun masam var.
- You had better put the book back on the desk, for the owner will come back there.
- Kitabı masaya geri koysan iyi olur, zira sahibi oraya geri dönecek.
- Tom sat behind his desk.
- Tom masasının arkasında oturuyordu.
- This might be Tom's desk.
- Bu Tom'un masası olabilir.
- Four drawers can be found in my desk.
- Masamda dört çekmece bulunmaktadır.
- Do you have a messy desk at work?
- İş yerinde dağınık bir masanız mı var?
- There is a pair of scissors on the desk.
- Masanın üstünde bir makas var.
- Tom laid the book on the desk.
- Tom kitabı masanın üstüne koydu.
- Will you help me move this desk?
- Bu masayı taşımama yardım eder misin?
- The desk that Ken uses is old.
- Ken'in kullandığı masa eski.
- Tom opened his desk drawer and took out a pen.
- Tom masasının çekmecesini açtı ve bir kalem çıkardı.
- You have to fill out an application for admission to the hospital at the front desk.
- Ön masada hastaneye giriş için bir başvuru formu doldurmak zorundasın.
- There's a cat on the desk.
- Masanın üzerinde bir kedi var.
- The desk is too small for Meg.
- Masa Meg için çok küçük.
- This desk is as good as that one.
- Bu masa, o masa kadar iyidir.
- Is there a pen on the desk?
- Masada bir kalem var mı?
- What's beside the desk?
- Masanın yanında ne var?
- She found her purse under the desk.
- O, çantasını masanın altında buldu.
- He noticed a letter on the desk.
- Masanın üzerinde bir mektup fark etti.
- I see a book on the desk.
- Masanın üstünde bir kitap görüyorum.
- Don't lean on my desk.
- Masama dayanma.
- Look at the book on the desk.
- Masadaki kitaba bak.
- The thieves pulled open all the drawers of the desk in search of money.
- Hırsızlar para aramak için masanın tüm çekmecelerini açmışlar.
- Tom was working at his desk the last time I saw him.
- Onu son gördüğümde Tom masasında çalışıyordu.
- There is an album on the desk.
- Masanın üzerinde bir albüm var.
- I helped him bring the desk.
- Masayı getirmesine yardım ettim.
- Tom ate at his desk.
- Tom masasında yedi.
- Tom put his briefcase on the floor next to his desk.
- Tom çantasını masasının yanında yere koydu.
- Tom has a picture of Mary on his desk.
- Tom'un masasında Mary'nin bir fotoğrafı var.
- From now on, I want a hot cup of coffee on my desk when I arrive at the office.
- Şu andan itibaren, ofise geldiğimde masamın üzerinde sıcak bir fincan kahve istiyorum.
- I looked at the calendar on my desk.
- Masamdaki takvime baktım.
- The hat on the desk is Tom's.
- Masanın üzerindeki şapka Tom'un.
- Tom is sitting on the desk.
- Tom masanın üzerinde oturuyor.
- Help me move this desk.
- Masayı taşımama yardım et.
- This desk is better than that one.
- Bu masa, ondan daha iyi.
- I wonder if Tom knows who left this package on my desk.
- Bu paketi masama kimin bıraktığını Tom'un bilip bilmediğini merak ediyorum.
- Tom had the desk moved to Mary's bedroom.
- Tom masayı Mary'nin yatak odasına taşıdı.
- Tom keeps a lot of cash in his desk drawer.
- Tom masanın çekmecesinde çok para saklıyor.
- My brother is at his desk.
- Kardeşim masasının başında.
- The word processor on the desk is my father's.
- Masadaki kelime işlemci benim babamın.
- Tom's desk is next to Mary's.
- Tom'un masası Mary'ninkinin yanındadır.
- Tom is busy writing something at his desk.
- Tom masasında bir şeyler yazmakla meşgul.
- Tom was sitting at his desk, flipping through an old photo album.
- Tom masasında oturmuş eski bir fotoğraf albümünü karıştırıyordu.
- Tom was sitting on the edge of the desk playing his ukulele.
- Tom ukelelesini çalarak masanın kenarında oturuyordu.
- There's a big pile of mail on your desk.
- Masanda büyük bir posta yığını var.
- Could you put those documents on my desk?
- Şu belgeleri masama koyabilir misin?
- Tom tapped his fingers on his desk.
- Tom parmaklarını masasına vurdu.
- Just put it back on the desk.
- Masanın üzerine onu geri koy.
- Good students always keep their desk clean.
- İyi öğrenciler masalarını her zaman temiz tutarlar.
- Tom pulled something out of his pocket and put it on his desk.
- Tom cebinden bir şey çıkardı ve onu masasına koydu.
- What's beside the desk?
- Masanın yanındaki ne?
- There is food on the desk.
- Masanın üzerinde yiyecek var.
- This desk is broken.
- Bu masa kırık.
- He is at his desk.
- O masasında.
- Tom put the document on Mary's desk.
- Tom evrakı Mary'nin masasına koydu.
- I just organized my desk.
- Masamı düzenledim.
- They will order a new desk.
- Onlar yeni bir masa sipariş edecek.
- I don't have enough space in my room for that desk.
- O masa için odamda yeterli yerim yok.
- There is a desk in this room.
- Bu odada bir masa vardır.
- This desk was broken by Tony.
- Bu masa Tony tarafından kırıldı.
- Tom's desk is covered with stuff.
- Tom'un masası eşyalarla dolu.
- Was there a book lying on the desk?
- Masanın üstünde duran bir kitap var mıydı?
- Tom saw Mary studying at her desk.
- Tom, Mary'yi masasında çalışırken gördü.
- Tom was sitting at his desk when a giant asteroid collided with the earth.
- Dev bir asteroit dünya ile çarpıştığında Tom masasında oturuyordu.
- My sibling is at their desk.
- Kardeşim masasında.
- Are there any pens on the desk?
- Masada hiç dolma kalem var mı?
- An apple is under the desk.
- Masanın altında bir elma var.
- My brother is at his desk.
- Kardeşim masasındadır.
- She removed the papers from the desk.
- Kağıtları masadan kaldırdı.
- Tom sat at his desk all day crunching numbers.
- Tom bütün gün masasına oturup sayılar hesapladı.
- Look at the book which he put on the desk.
- Onun masaya bırakdığı kitaba bak.
- The hat on the desk is Chama's.
- Masanın üzerine şapka Chama'ya ait.
- Did you request a new desk?
- Yeni bir masa talep ettiniz mi?
- This desk takes up too much room.
- Bu masa çok fazla yer kaplıyor.
- Tom's desk was perfectly clean.
- Tom'un masası tertemizdi.
- The money on the desk is not mine.
- Masanın üzerindeki para benim değil.
- He was sitting on the edge of the desk playing his guitar.
- Masanın kenarına oturmuş gitarını çalıyordu.
- The desk seems small in this room.
- Masa bu odada küçük görünüyor.
- We need three more desks.
- Üç masaya daha ihtiyacımız var.
- I'm going to ask for a new desk.
- Yeni bir masa isteyeceğim.
- On my desk there are many electronic devices.
- Masamın üzerinde bir sürü elektronik alet var.
- Don't put it on my desk.
- Onu masamın üzerine koymayın.
- Don't put it on my desk.
- Onu masama koymayın.
- Dust had accumulated on the desk.
- Masanın üzerinde toz birikmiş.
- How many magazines are on the desk?
- Masanın üzerinde kaç tane dergi var?
- There's a secret drawer in the desk.
- Masada gizli bir çekmece var.
- I put down a rug under my desk.
- Masamın altına bir kilim koydum.
- Tom is used to sitting all day at his desk.
- Tom bütün gün masasında oturmaya alışkın.
- Mary is sitting at the desk.
- Mary, masada oturuyor.
- Tom was sitting at his desk.
- Tom masasında oturuyordu.
- The book is on the desk.
- Kitap masanın üzerinde.
- There's a photo of Tom on Mary's desk.
- Mary'nin masasında Tom'un bir fotoğrafı var.
- He left all kinds of papers on his desk.
- Her türden kağıdı masasının üzerinde bıraktı.
- This desk is too small for Tom.
- Bu masa Tom için çok küçük.
- Put that on my desk.
- Onu masamın üstüne koyun.
- You can use my desk if you want to.
- Eğer istersen, masamı kullanabilirsin.
- On my desk there is always a bottle of water.
- Masamın üzerinde her zaman bir şişe su vardır.
- Your watch is on the desk.
- Saatin masanın üzerinde.
- Tom drummed on the desk.
- Tom masanın üzerinde parmaklarıyla tempo tuttu.
- This desk was too heavy for Patty to lift.
- Bu masa, Patty'nin kaldırması için çok ağırdı.
- Tom is at his desk, reading a book.
- Tom masasında kitap okuyor.
- He moved the desk to the right.
- O, masayı sağa doğru kaydırdı.
- Tom may use my desk.
- Tom masamı kullanabilir.
- I keep a stress ball on my desk.
- Masamda bir stres topu tutuyorum.
- Tom set his glasses down on the desk next to his computer.
- Tom gözlüklerini bilgisayarının yanındaki masanın üzerine koydu.
- This desk is different from the one I ordered.
- Bu masa sipariş ettiğimden farklı.
- Tom grabbed a letter opener off his desk.
- Tom masasından bir mektup açacağı aldı.
- There are no books under the desk.
- Masanın altında hiç kitap yok.
- While Tom was away from his desk, Mary drew a caricature of him on the cover of his notebook.
- Tom masasından uzaktayken Mary defterinin kapağına onun bir karikatürünü çizdi.
- Tom keeps a lot of cash in his desk drawer.
- Tom masasının çekmecesinde bir sürü para saklıyor.
- He was sitting on the edge of the desk playing his guitar.
- Masanın kenarında oturmuş gitarını çalıyordu.
- Tom asked the man at the front desk where he could get his suit pressed.
- Tom ön masadaki adama takım elbisesini nerede ütületebileceğini sordu.
- Bill wanted to get to the office in good time to clean his desk.
- Bill masasını temizlemek için zamanında ofise gitmek istiyordu.
- An apple is under the desk.
- Bir elma masanın altında.
- This desk is used by Tom.
- Bu masa Tom tarafından kullanılır.
- That desk does not fit in this room.
- O masa bu odaya uymuyor.
- There are three books on Tom's desk.
- Tom'un masasında üç kitap var.
- Your bag is on my desk.
- Çantan benim masanın üstünde.
- There is a pen on the desk.
- Masada bir kalem var.
- There's a fan on the desk.
- Masada bir vantilatör var.
- You had better put the book back on the desk, for the owner will come back there.
- Kitabı masanın üzerine geri koysanız iyi olur, çünkü sahibi oraya geri gelecektir.
- Look at that picture on the desk.
- Masadaki şu resme bak.
- This desk is too small for him.
- Bu masa onun için çok küçük.
- Are there any books under the desk?
- Masanın altında hiç kitap var mı?
- The key is on the desk.
- Anahtar masanın üzerinde.
- My grandfather would often read and study at this desk.
- Büyükbabam sık sık bu masada okur ve ders çalışırmış.
- There is a bag on the desk.
- Masanın üzerinde bir çanta var.
- Sami vandalized Layla's desk.
- Sami, Layla'nın masasına zarar verdi.
- Tom sat on top of his desk, looking out the window.
- Tom masasının üstüne oturmuş, pencereden dışarı bakıyordu.
- There is a photo of Tom on Mary's desk.
- Mary'nin masasında Tom'un bir fotoğrafı var.
- I put it on your desk.
- Masana koydum.
- Tom laid the book on the desk.
- Tom kitabı masanın üzerine koydu.
- I don't have a desk in my bedroom.
- Yatak odamda masam yok.
- Tom has a picture of his family on his desk.
- Tom'un masasında ailesinin bir resmi var.
- There is only one book on the desk.
- Masanın üzerinde sadece bir kitap var.
- I want those reports on my desk within the hour.
- O raporların bir saat içinde masamda olmasını istiyorum.
- We put the desk by that window.
- Biz masayı o pencerenin yanına koyduk.
- Tom moved the desk to Mary's bedroom.
- Tom masayı Mary'nin yatak odasına taşıdı.
- Tom reached into his desk drawer and took out a medicine bottle.
- Tom masasının çekmecesine uzandı ve bir ilaç şişesi çıkardı.
- My desk is old.
- Benim masam eski.
- On my desk there are many electronic devices.
- Masamın üzerinde birçok elektronik cihaz vardır.
- I'd better get back to my desk.
- Masama dönsem iyi olacak.
- Tom rose slowly from behind his desk.
- Tom masasının arkasından yavaşça kalktı.
- My sibling is at their desk.
- Kardeşim masasındadır.
- I don't have a desk in my bedroom.
- Yatak odamda bir masam yok.
- My French textbook is on my desk.
- Fransızca ders kitabım masamın üzerinde.
- Tom got up from his desk.
- Tom masasından kalktı.
- This desk takes up too much room.
- Bu masa çok fazla yer kaplar.
- This desk is used by Yumi.
- Bu masa Yumi tarafından kullanılıyor.
- Here's your desk.
- İşte masan.
- There are several books on the desk.
- Masanın üzerinde birkaç kitap var.
- Tom has a mahogany desk.
- Tom'un maun bir masası var.
- There were a desk and a chair in the room.
- Odada bir masa ve bir sandalye vardı.
- The documents will be on your desk in the morning.
- Belgeler sabahleyin masanızda olacak.
- There's a cat on the desk.
- Masanın üstünde bir kedi var.
- This desk is too small for me.
- Bu masa benim için çok küçük.
- I don't mind if you use my desk.
- Benim masamı kullanmanızın bir sakıncası yok.
- I want to go back to my desk.
- Masama geri dönmek istiyorum.
- Tom tossed the documents on Mary's desk.
- Tom belgeleri Mary'nin masasına fırlattı.
- The desk is covered with dust.
- Masa tozla kaplanmış.
- Tom bought a new swivel chair to go with his new computer desk.
- Tom yeni bilgisayar masasına uyan yeni bir döner sandalye satın aldı.
- How many pens are there on the desk?
- Masada kaç tane kalem var?
- There is a book on the desk.
- Masanın üzerinde bir kitap var.
- This desk is a little low for me.
- Bu masa benim için biraz alçak.
- He is now at the desk.
- O şimdi masada.
- There are some books on the desk.
- Masanın üzerinde birkaç kitap var.
- How many magazines are on the desk?
- Masada kaç tane dergi var?
- I'll buy this desk for Tom.
- Bu masayı Tom için alacağım.
- Tom ate his lunch at his desk.
- Tom öğle yemeğini masasında yedi.
- I use this desk.
- Bu masayı kullanıyorum.
- Which of these items do you have on your desk?
- Masanızda bu eşyalardan hangisi var?
- Look at that picture on the desk.
- Masanın üzerindeki şu resme bak.
- Tom put the box on the floor next to his desk.
- Tom kutuyu masasının yanına, yere koydu.
- Don't lean on my desk.
- Masama yaslanma.
- Tom set his glasses down on the desk next to his computer.
- Tom gözlüğünü masaya bilgisayarının yanına koydu.
- The desk Ken uses is old.
- Ken'in kullandığı masa eski.
- Tom wasn't allowed to eat lunch at his desk.
- Tom'un öğle yemeğini masasında yemesine izin verilmiyordu.
- There's a book about dancing on the desk.
- Masanın üzerinde dansla ilgili bir kitap var.
- He laid the book on the desk.
- O, kitabı masanın üstüne koydu.
- There is a map on the desk.
- Masanın üstünde bir harita var.
- A book about dancing is lying on the desk.
- Masanın üzerinde dansla ilgili bir kitap duruyor.
- He left his key on the desk, as he usually did.
- O, genellikle yaptığı gibi, anahtarını masaya bıraktı.
- There are two or three pens on the desk.
- Masada iki ya da üç kalem var.
- Do you sell desk lamps here?
- Burada masa lambaları satıyor musunuz?
- I'm talking about this pen, not that one over there on the desk.
- Bu kalemden bahsediyorum, masanın üstündekinden değil.
- This is the desk that Tom uses.
- Bu Tom'un kullandığı masa.
- What's that on the desk?
- Masanın üstündeki ne?
- Look at the book which he put on the desk.
- Masanın üzerine koyduğu kitaba bak.
- There is an apple under the desk.
- Masanın altında bir elma var.
- Please put this book on my desk.
- Lütfen bu kitabı masama koy.
- He put the key on the desk, as he always does.
- Her zaman yaptığı gibi anahtarı masanın üzerine koydu.
- Tom was sitting at his desk, flipping through an old photo album.
- Tom masasında oturuyordu ve eski bir foto albümüne göz atıyordu.
- Tom moved his desk closer to the window.
- Tom masasını pencereye yaklaştırdı.
- Tom is working at his desk.
- Tom masasında çalışıyor.
- Tom is at his desk doing paperwork.
- Tom masasında evrak işleriyle uğraşıyor.
- There is a desk in a corner of the room.
- Odanın köşesinde bir masa var.
- I usually toss my loose change into my desk drawer.
- Bozuk paramı genellikle masamın çekmecesine atarım.
- Meg cleared her desk.
- Meg, kendi masasını temizledi.
- This desk cost three hundred dollars.
- Bu masa 300 dolara mal oldu.
- The key is on the desk.
- Anahtar masanın üstünde.
- I guess this desk will serve the purpose until we can get a new one.
- Sanırım yenisini alana kadar bu masa işimizi görecek.
- Tom turned off his desk lamp and sat in the dark thinking about what he should do.
- Tom masa lambasını kapattı ve karanlıkta oturup ne yapması gerektiğini düşündü.
- Are there some cats on the desks?
- Masaların üzerinde kediler var mı?
- I saw something lying on my desk.
- Masamın üzerinde bir şey gördüm.
- The desk was covered with dust.
- Masa tozla kaplıydı.
- Tom sat down at his desk and started working.
- Tom masasına oturdu ve çalışmaya başladı.
- Tom keeps an extra tie in his desk drawer at work.
- Tom iş yerindeki masasının çekmecesinde fazladan bir kravat tutuyor.
- Tom ate his lunch at his desk.
- Tom masasında öğle yemeğini yedi.
- I see a flower on the desk.
- Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
- Whose book is this on the desk?
- Masadaki kimin kitabı?
- Tom stepped out from behind his desk.
- Tom masasının arkasından çıktı.
- Tom wasn't sitting at his desk when I entered his office.
- Ofisine girdiğimde Tom masasında oturmuyordu.
- Tom spilled ink on the desk.
- Tom masanın üzerine mürekkep döktü.
- Are there some cats on the desk?
- Masanın üzerinde kedi var mı?
- There's a package for Tom on my desk.
- Masamda Tom için bir paket var.
- This desk is too small for her.
- Bu masa onun için çok küçük.
- Your knife is on my desk.
- Bıçağın masamın üzerinde.
- Are there some cats on the desks?
- Masada kedi var mı?
- They will order a new desk.
- Yeni bir masa sipariş edecekler.
- The documents will be on your desk in the morning.
- Belgeler sabah masanızda olacak.
- Tom is at his desk, isn't he?
- Tom masasında, değil mi?
- Tom noticed an envelope on Mary's desk.
- Tom, Mary'nin masasında bir zarf fark etti.
- My desk is made of wood.
- Masam tahtadan yapılmış.
- This desk cost three hundred dollars.
- Bu masanın fiyatı üç yüz dolar.
- Tom sat down at his desk.
- Tom masasına oturdu.
- Was there a book lying on the desk?
- Masanın üzerinde bir kitap var mıydı?
- Can I pick the desk by the window?
- Cam kenarındaki masayı seçebilir miyim?
- Tom is looking through his desk drawers.
- Tom masa çekmecelerine bakıyor.
- My book is on your desk.
- Kitabım masanın üzerinde.
- Tom left his key on the desk, as he usually does.
- Tom her zaman yaptığı gibi anahtarını masanın üstüne bıraktı.
- I don't like big desk lamps.
- Büyük masa lambalarını sevmiyorum.
- Put it back on the desk.
- Masaya geri koy.
- There were no more than two books on the desk.
- Masanın üzerinde ikiden fazla kitap yoktu.
- There is a dictionary on the desk.
- Masanın üzerinde bir sözlük var.
- Don't let anyone move my desk.
- Kimsenin masamın yerini değiştirmesine izin verme.
- Tom put the book on the desk.
- Tom kitabı masaya koydu.
- My sister is at her desk.
- Kardeşim masasındadır.
- I want that report on my desk in one hour.
- O raporu bir saat içinde masamda istiyorum.
- There is a desk in a corner of the room.
- Odanın bir köşesinde bir masa var.
- There was a bowling trophy on the shelf above Tom's desk.
- Tom'un masasının üstündeki rafta bir bowling kupası vardı.
- Tom was sitting at his desk the last time I saw him.
- Onu son gördüğümde Tom masasında oturuyordu.
- Tom pounded his fists on the desk.
- Tom yumruklarını masaya vurdu.
- My sister is at her desk.
- Kardeşim masasında.
- Tom sat on the edge of the desk.
- Tom masanın kenarına oturdu.
- Tom got out from behind his desk and went over to open a window.
- Tom masasından kalktı ve pencereyi açmaya gitti.
- Tom sat at his desk.
- Tom masasında oturdu.
- Put it back on the desk.
- Onu masaya geri koy.
- This desk, which I bought yesterday, is very big.
- Dün aldığım bu masa çok büyük.
- Tom left an envelope on your desk.
- Tom masana bir zarf bıraktı.
- Look at the book on the desk.
- Masanın üzerindeki kitaba bak.
- When I read about the untranslatability of some language, I feel an irresistable urge to go back to my desk and translate another novel.
- Bir dilin çevrilemezliği hakkında bir şeyler okuduğumda, masama dönüp başka bir roman çevirmek için dayanılmaz bir istek duyuyorum.
- There's a dictionary on top of the desk.
- Masanın üzerinde bir sözlük var.
- Tom is studying at his desk.
- Tom masasında çalışıyor.
- Was there a book on the desk?
- Masanın üzerinde bir kitap var mıydı?
- Tom wasn't the one who bought my old desk.
- Tom eski masamı satın alan kişi değildi.
- I cleared up my desk.
- Masamı temizledim.
- There is a dictionary on the desk.
- Masanın üstünde bir sözlük var.
- There is a card on the desk.
- Masanın üzerinde bir kart var.
- Please move the desk to the left.
- Lütfen masayı sola kaydırın.
- While Tom was away from his desk, Mary drew a caricature of him on the cover of his notebook.
- Tom masasından uzaktayken Mary onun defterinin kapağında onun bir karikatürünü çizdi.
- The radio on the desk is a Sony.
- Masanın üzerindeki radyo bir Sony.
- The thieves pulled open all the drawers of the desk in search of money.
- Hırsızlar para aramak için masanın bütün çekmecelerini açtı.
- Can I pick my own desk?
- Kendi masamı seçebilir miyim?
- Let's straighten out the desk.
- Masayı düzeltelim.
- We put the desk by that window.
- Masayı pencerenin yanına koyduk.
- Crystals of many colors and sizes were scattered across his desk.
- Masasının üzerine birçok renk ve boyutta kristaller dağılmıştı.
- Put that on my desk.
- Onu masama koy.
- The desk drawer is open.
- Masa çekmecesi açık.
- Tom straightened up his desk.
- Tom masasını düzenledi.
- Tom noticed an envelope on Mary's desk.
- Tom Mary'nin masasındaki bir zarfı fark etti.
- I only missed one day of work because of a cold and my desk is piled high with papers.
- Soğuk algınlığı yüzünden sadece bir gün işe gitmedim ve masam kağıtlarla dolu.
- Good students always keep their desk clean.
- İyi öğrenciler masalarını her zaman temiz tutar.
- Tom is already at his desk.
- Tom zaten masasında.
- That desk is too small for Meg.
- Bu masa Meg için çok küçük.
- What's that on the desk?
- Masanın üstündeki o şey ne?
- There's a dictionary on the desk.
- Masanın üzerinde bir sözlük var.
- I helped Tom carry his desk.
- Tom'un masasını taşımasına yardım ettim.
- After the meeting she headed straight to her desk.
- Toplantıdan sonra doğruca masasına gitti.
- Is that a picture of Tom on your desk?
- Masandaki o resim Tom'un mu?
- Tom left something on your desk.
- Tom masana bir şey bıraktı.
- He reached for an English-Japanese dictionary on the desk.
- Masanın üzerindeki İngilizce-Japonca sözlüğe uzandı.
- She keeps a human skull on her desk.
- Masasında bir insan kafatası bulundurur.
- Tom has a pile of textbooks on his desk.
- Tom'un masasında bir yığın ders kitabı var.
- This desk cost me $300.
- Bu masa bana 300 dolara mal oldu.
- Tom is in his office at his desk.
- Tom ofisinde masasının başında.
- Don't use the desk by that window.
- Pencerenin yanındaki masayı kullanma.
- The dictionary that is on the desk is Tom's.
- Masanın üzerindeki sözlük Tom'a ait.
- Why are you sitting at a desk?
- Neden masada oturuyorsun?
- Tom had the desk moved to Mary's bedroom.
- Tom masayı Mary'nin yatak odasına taşıttı.
- Can you move this desk by yourself?
- Bu masayı kendin taşıyabilir misin?
- This desk is used by him.
- Bu masayı o kullanıyor.
- The dictionary on the desk is Tom's.
- Masanın üstündeki sözlük Tom'unki.
- Don't put it on my desk.
- Masama koyma.
- I left my calculator on my desk.
- Hesap makinemi masamda unutmuşum.
- The teacher asked the students to draw their desks together into a semicircle.
- Öğretmen öğrencilerin hep birlikte masalarını yarım daire şeklinde düzenlemelerini istedi.
- The dictionary is on the desk.
- Sözlük masanın üzerinde.
- He left all kinds of papers on his desk.
- Masasına bir sürü kağıt bırakmış.
- This desk is made of hard wood.
- Bu masa sert ahşaptan yapılmış.
- It's on your desk.
- Masanda duruyor.
- Meg straightened up her desk.
- Mary masasını düzenledi.
- What is in the desk?
- Masanın içindeki nedir?
- Is that a picture of Tom on your desk?
- Masandaki Tom'un resmi mi?
- Tom sat at his desk with his eyes closed.
- Tom masasında gözleri kapalı oturdu.
- There is a cat under the desk.
- Masanın altında bir kedi var.
- There's a book on my desk.
- Masamda bir kitap var.
- Tom entered his office and saw a box on his desk.
- Tom ofisine girdi ve masasının üstünde bir kutu gördü.
- There's a fan on the desk.
- Masanın üzerinde bir fan vardır.
- The desk has three drawers.
- Masanın üç çekmecesi var.
- There's a stack of comic books on Tom's desk.
- Tom'un masasında bir yığın çizgi roman var.
- Whose book is this on the desk?
- Masanın üzerindeki bu kitap kimin?
- Tom got up from behind the desk.
- Tom masanın arkasından kalktı.
- Tom put his wallet on the desk.
- Tom cüzdanını masaya koydu.
- We had to show our papers at the security desk.
- Güvenlik masasında evraklarımızı göstermek zorundaydık.
- Tom put his cell phone on his desk.
- Tom cep telefonunu masasının üzerine koydu.
- Tom said it was on his desk.
- Tom masasında olduğunu söyledi.
- Tom rose slowly from behind his desk.
- Tom masanın arkasından yavaşça kalktı.
- I just bought a new desk for my computer.
- Bilgisayarım için yeni bir masa aldım.
- He has a large desk in his small room.
- Küçük odasında büyük bir masası var.
- Tom has a picture of his family on his desk.
- Tom masasında ailesinin bir resmine sahip.
- Tom sat at his desk, deep in thought.
- Tom masasında oturmuş, derin düşüncelere dalmıştı.
- Please move the desk to the left.
- Lütfen masayı sola doğru kaydır.
- Tom is still at his desk.
- Tom hâlâ masasında.
- Tom came into the classroom and sat at his desk.
- Tom sınıfa geldi ve masasına oturdu.
- These desks are too small for us.
- Bu masalar bizim için çok küçük.
- Put the chair in front of the desk.
- Sandalyeyi masanın önüne koy.
- This was on Tom's desk.
- Bu Tom'un masasındaydı.
- You can use my desk.
- Benim masamı kullanabilirsin.
- I don't have enough space in my room for that desk.
- Odamda o masa için yeterli yer yok.
- Leave your desk as it is.
- Masanı olduğu gibi bırak.
- Tom's desk is cluttered with papers.
- Tom'un masası kağıtlarla dolu.
- There's a book lying open on the desk.
- Masanın üzerinde açık duran bir kitap var.
- Sami was behind his desk.
- Sami masasının arkasındaydı.
- Where does this desk go?
- Bu masa nereye gidiyor?
- I kept it locked in my top desk drawer.
- Ben onu masamın üst çekmecesinde kilitli tuttum.
- Put it on Tom's desk.
- Onu Tom'un masasına koy.
- Tom put the scissors in his desk drawer.
- Tom makası masasının çekmecesine koydu.
- The desk is made of wood.
- Masa ahşaptan yapılmıştır.
- I put it on your desk.
- Onu masana koydum.
- I'm talking about this pen, not that one over there on the desk.
- Ben bu dolma kalemden bahsediyorum oradaki masada olandan değil.
- Where's my desk?
- Masam nerede?
- This desk is designed for children.
- Bu masa çocuklar için tasarlanmıştır.
- A coin rolled under the desk.
- Masanın altından bir bozuk para yuvarlandı.
- He laid the book on the desk.
- Kitabı masanın üzerine koydu.
- What a heavy desk this is!
- Ne kadar da ağır bir masa bu!
- I found this in your desk drawer.
- Masa çekmecenizde bunu buldum.
- This desk is good.
- Bu masa iyi.
- Tom is at his desk writing something.
- Tom masasında bir şeyler yazıyor.
- Tom put his wallet on the desk.
- Tom cüzdanını masanın üzerine koydu.
- There's a book about dancing on the desk.
- Masanın üstünde dans etme hakkında bir kitap var.
- He put the key on the desk as usual.
- Her zamanki gibi anahtarı masanın üzerine koydu.
- There's a dictionary on the desk.
- Masanın üstünde bir sözlük var.
- Meg straightened up her desk.
- Meg masasını düzeltti.
- Tom tapped his fingers on his desk.
- Tom parmaklarını masasının üzerine vurdu.
- The hat on the desk is Tom's.
- Masanın üstündeki şapka Tom'undur.
- What a heavy desk this is!
- Bu ne ağır bir masa!
- Tom sat down behind the desk and picked up a pencil.
- Tom masanın arkasına oturdu ve bir kurşun kalem aldı.
- Tom is sitting on the desk.
- Tom masanın üstünde oturuyor.
- Could I use your desk?
- Masanı kullanabilir miyim?
- Tom put his bag on Mary's desk.
- Tom çantasını Mary'nin masasına koydu.
- Tom put his cell phone on his desk.
- Tom cep telefonunu masasına koydu.
- Do you eat lunch at your desk?
- Öğle yemeğini masanızda mı yiyorsunuz?
- This was in Tom's desk.
- Bu Tom'un masasındaydı.
- This is my desk.
- Bu benim masam.
- She found her purse under the desk.
- Masanın altında çantasını buldu.
- After some hesitation, he laid the book on the desk.
- Biraz tereddütten sonra kitabı masaya koydu.
- I put the documents you requested on your desk.
- İstediğiniz belgeleri masanıza koydum.
- He cleared out his desk.
- O, masasını temizledi.
- The radio on the desk is a Sony.
- Masadaki radyo bir Sony.
- This desk is used by Yumi.
- Bu masa Yumi tarafından kullanılır.
- The desk drawer is open.
- Masanın çekmecesi açık.
- My desk is made of wood.
- Masam ahşaptan yapılmıştır.
- There were no more than two books on the desk.
- Masada en fazla iki kitap vardı.
- I found this in your desk drawer.
- Bunu masanın çekmecesinde buldum.
- Tom put his briefcase behind his desk.
- Tom evrak çantasını masasının arkasına koydu.
- I helped Tom move his desk.
- Tom'un, kendi masasını taşımasına yardım ettim.
- Don't use the desk by that window.
- O pencerenin yanındaki masayı kullanmayın.
- Tom sat at his desk doing his homework.
- Tom masasında oturmuş ödevini yapıyordu.
- Tom is writing at his desk.
- Tom masasında yazı yazıyor.
- Don't lean on my desk.
- Masama yaslanmayın.
- Why are you under the desk?
- Neden masanın altındasın?
- There are two or three pens on the desk.
- Masanın üzerinde iki ya da üç kalem var.
- There is an interesting book on my desk.
- Masamın üzerinde ilginç bir kitap var.
- There is an interesting book on my desk.
- Masamda ilginç bir kitap var.
- Tom ate a sandwich at his desk.
- Tom masasında sandviç yedi.
- Tom is at his desk writing something.
- Tom masasında bir şey yazıyor.
- A book is open on the desk.
- Masanın üzerinde açık bir kitap var.
- Tom is sitting at his desk.
- Tom masasında oturuyor.
- This desk cost me 20,000 yen.
- Bu masa bana 20,000 Yen'e mal oldu.
- There is an album on the desk.
- Masanın üstünde bir albüm var.
- I saw something lying on my desk.
- Masamda duran bir şey gördüm.
- Mary wrote something in Tom's notebook while he was away from his desk.
- Mary, Tom masasından uzaktayken onun defterine bir şeyler yazdı.
- He reached for an English-Japanese dictionary on the desk.
- O, masanın üstündeki İngilizce-Japonca sözlüğe uzandı.
- The pen is on the desk.
- Kalem masanın üzerinde.
- Tom tossed the documents on Mary's desk.
- Tom belgeleri Mary'nin masasına attı.
- Tom pointed to the book on the desk.
- Tom masanın üzerindeki kitabı gösterdi.
- Tom's desk was so untidy that the cleaner refused to clean the room.
- Tom'un masası o kadar dağınıktı ki temizlikçi odayı temizlemeyi reddetti.
- This desk is made of wood.
- Bu masa ahşaptan yapılmış.
- Could I use your desk?
- Masanızı kullanabilir miyim?
- You can use my desk if you want to.
- İstersen benim masamı kullanabilirsin.
- This desk is made of hard wood.
- Bu masa sert ahşaptan yapılmıştır.
- I kept it locked in my top desk drawer.
- Onu masamın üst çekmecesinde kilitli tuttum.
- Tom put his feet up on his desk.
- Tom ayaklarını masasının üzerine koydu.
- Meg cleared her desk.
- Meg, masasını temizledi.
- This is a desk.
- Bu bir masa.
- There is food on the desk.
- Masanın üzerinde yiyecek vardır.
- The word processor on the desk is my father's.
- Masanın üzerindeki kelime işlemci babama ait.
- Tom is at his desk, studying French.
- Tom masasında Fransızca çalışıyor.
- This desk is mine.
- Bu masa benim.
- Tom was the one who bought my old desk.
- Tom benim eski masamı alan kişiydi.
- Just put it back on the desk.
- Masaya geri koy.
- Your watch is on the desk.
- Sizin saatiniz masanın üstünde.
- What's on your desk at home?
- Evdeki masanın üstünde ne var?
- I left my calculator on my desk.
- Hesap makinemi masamda bıraktım.
- My notebook is in the desk.
- Defterim masada.
- There's a big package on the desk for you.
- Masada senin için büyük bir paket var.
- Tom is sitting on his desk.
- Tom masasında oturuyor.
- Tom's desk is perfectly clean.
- Tom'un masası tamamen temiz.
- Your bag is on my desk.
- Çantan masamın üstünde.
- Tom is at his desk.
- Tom masasında.
- Someone put an envelope on your desk.
- Biri senin masanın üzerine bir zarf koydu.
- It's right there on your desk.
- Orada, masanın üstünde.
- Did you request a new desk?
- Yeni bir masa istediniz mi?
- A book is lying on the desk.
- Masanın üzerinde bir kitap var.
- Was there a book on the desk?
- Masada kitap var mıydı?
- He made a desk and two benches for us.
- Bizim için bir masa ve iki bank yaptı.
- This desk is good.
- Bu masa iyidir.
- Each student has his own desk.
- Her öğrencinin kendi masası var.
- It's on my desk.
- Masamda duruyor.
- There's a big pile of mail on your desk.
- Masanızda büyük bir yığın posta var.
- I usually toss my loose change into my desk drawer.
- Bozuk paralarımı genellikle masamın çekmecesine atarım.
- My desk is next to Tom's.
- Benim masam Tom'unkinin yanında.
- Tom sat down on the desk.
- Tom masanın üzerine oturdu.
- This desk is used by him.
- Bu masa onun tarafından kullanılıyor.
- The desk is covered with dust.
- Masa tozla kaplı.
- What is in the desk?
- Masanın içinde ne var?
- Tom is afraid that Mary might eat his lunch if he leaves it on his desk.
- Tom, öğle yemeğini masasında bırakırsa Mary'nin onu yiyebileceğinden korkuyordu.
- Lay these books on my desk, if you don't mind.
- Sakıncası yoksa, bu kitapları masamın üstüne koyun.
- Tom is used to sitting all day at his desk.
- Tom, bütün gün masasında oturmaya alışkın.
- Tom turned off his desk lamp.
- Tom masa lambasını kapattı.
- Tom wasn't the one who bought my old desk.
- Eski masamı alan Tom değildi.
- Tom straightened up his desk.
- Tom masasını düzeltti.
- There's a dictionary on top of the desk.
- Masanın üstünde bir sözlük var.
- This desk is designed for children.
- Bu masa çocuklar için tasarlanmış.
- Tom is afraid that Mary might eat his lunch if he leaves it on his desk.
- Tom masasında bırakırsa Mary'nin onun öğle yemeğini yiyebileceğinden korkuyor.
- I was chained to the desk all day.
- Bütün gün masaya zincirlendim.
- Is there a desk by the window?
- Pencerenin yanında bir masa var mı?
- It's right there on your desk.
- Masanın üzerinde duruyor.
- The desk Ken uses is old.
- Ken'in kullandığı masa eskidir.
- I'll be at my desk.
- Ben masamda olacağım.
- My desk is next to Tom's.
- Masam Tom'unkinin yanında.
- Tom saw Mary's letter on the desk.
- Tom masanın üzerinde Mary'nin mektubunu gördü.
- There are some books on the desk.
- Masanın üstünde bazı kitaplar vardır.
- Tom looked at the calendar on his desk.
- Tom masasının üzerindeki takvime baktı.
- Tom bought a new swivel chair to go with his new computer desk.
- Tom yeni bilgisayar masasıyla uyumlu olması için yeni bir döner sandalye aldı.
- He is studying at his desk.
- Masasında ders çalışıyor.
- I put the documents you requested on your desk.
- İstediğin evrakları masana koydum.
- He is now at the desk.
- Şu anda masada.
- Have your paper on my desk by Monday.
- Ödevin pazartesiye kadar masamda olsun.
- Tom isn't at his desk right now.
- Tom şu anda masasında değil.
- This desk is used by Tom.
- Bu masa Tom tarafından kullanılıyor.
- There are no pens on the desk.
- Masada hiç dolma kalem yok.
- There's another package for you on your desk.
- Masanda senin için başka bir paket var.
- Have your paper on my desk by Wednesday.
- Çarşamba gününe kadar kağıdını masama koy.
- He is studying at his desk.
- O, masasında çalışıyor.
- Tom is at his desk doing paperwork.
- Tom masasında evrak işi yapıyor.
- Help me move this desk.
- Bu masayı taşımama yardım et.
- He knocked my books off my desk.
- Kitaplarımı masamdan düşürdü.
- Nancy couldn't move the desk herself.
- Nancy masayı kendi başına hareket ettiremezdi.
- Tom sat on the edge of his desk.
- Tom masasının kenarına oturdu.
- Tom sat down behind his desk.
- Tom masasının arkasına oturdu.
- Tom is sitting on his desk.
- Tom masasının üstünde oturuyor.
- The dictionary is on the desk.
- Sözlük masanın üstünde.
- Tom was sitting at his desk when a giant asteroid collided with the earth.
- Dev bir asteroid dünyaya çarptığında Tom masasında oturuyordu.
- Tom left his briefcase on his desk.
- Tom evrak çantasını masasının üzerinde bıraktı.
- This desk cost you $300, didn't it?
- Bu masa sana 300 dolara mal oldu, değil mi?
- If you'd like, you may use my desk.
- İstersen benim masamı kullanabilirsin.
- Tom entered his office and saw a box on his desk.
- Tom ofisine girdi ve masasının üzerinde bir kutu gördü.
- Tom has a picture of Mary on his desk.
- Tom'un masasında Mary'nin bir resmi var.
- This desk is made of wood.
- Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
- The cat is sitting on the desk.
- Kedi masanın üzerinde oturuyor.
- Just put it on the desk.
- Masanın üzerine koy.
- A cat appeared from under the desk.
- Masanın altından bir kedi çıktı.
- We found him sleeping under the desk.
- Biz onu masanın altında uyurken bulduk.
- There's a big package on the desk for you.
- Masada sizin için büyük bir paket var.
- The desk which Ken uses is old.
- Ken'in kullandığı masa eski.
- Is there a pen on the desk?
- Masanın üzerinde kalem var mı?
- There is a bag on the desk.
- Masanın üstünde bir çanta var.
- Tom is in his office at his desk.
- Tom ofisinde masasında.
- We need to dust the desk.
- Masanın tozunu almamız gerekir.
- He put the book on the desk.
- O, kitabı masaya koydu.
- There are several books on the desk.
- Masanın üstünde birkaç kitap var.
- Can I pick the desk by the window?
- Pencereye yakın masayı alabilir miyim?
- Tom is studying at his desk.
- Tom masasında ders çalışıyor.
- This desk is made out of reclaimed wood.
- Bu masa geri kazanılmış ahşaptan yapılmış.
- I want those reports on my desk within the hour.
- Şu raporları bir saat içinde masamda istiyorum.
- Tom was the one who bought my old desk.
- Tom benim eski masamı satın alan kişiydi.
- What is on the desk?
- Masanın üzerinde ne var?
- This is the desk which Ken uses.
- Bu, Ken'in kullandığı masadır.
- I see a book on the desk.
- Masanın üzerinde bir kitap görüyorum.
- Is this your desk?
- Bu senin masan mı?
- That desk does not fit in this room.
- Bu masa bu odaya sığmaz.
- Someone put an envelope on your desk.
- Birisi masana bir zarf koymuş.
- We found him sleeping under the desk.
- Onu masanın altında uyurken bulduk.
- It's on my desk.
- O benim masamda.
- I put down a rug under my desk.
- Masamın altına bir kilim serdim.
- A cat came out from under the desk.
- Masanın altından bir kedi çıktı.
- Tom put the key on the desk.
- Tom anahtarı masanın üzerine koydu.
- This desk was too heavy for Patty to lift.
- Bu masa, Patty'nin kaldıramayacağı kadar ağır.
- I want to go back to my desk.
- Masama geri gitmek istiyorum.
- This is the desk which Ken uses.
- Ken'in kullandığı masa bu.
- The desk is made of wood.
- Masa ahşaptan yapılmış.
- I fell asleep while studying at my desk.
- Masamda çalışırken uykuya daldım.
- He left his key on the desk, as he usually did.
- Her zaman yaptığı gibi anahtarını masanın üzerine bıraktı.
- You can use my desk.
- Masamı kullanabilirsin.
- I want my desk back.
- Masamı geri istiyorum.
- You've got one on your desk.
- Masanda bir tane var.
- There are no pens on the desk.
- Masada hiç kalem yok.
- The desk was covered in dust.
- Masa tozla kaplıydı.
- There was a note on my desk in Tom's handwriting.
- Masamda Tom'un el yazısıyla yazılmış bir not vardı.
- These are our desks.
- Bunlar bizim masalarımız.
Show More (672)
|