devastating - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
devastating yıkıcı adj.
  • There is no justification for Saddam Hussein's devastating politics.
  • Saddam Hüseyin'in yıkıcı siyasetinin hiçbir haklı gerekçesi yoktur.
  • The impact on the lives of those caught in the crossfire, both literally and metaphorically, has been devastating.
  • Hem gerçek hem de mecazi anlamda çapraz ateşe yakalananların hayatları üzerindeki etkisi yıkıcı olmuştur.
  • Developments in recent years have, however, been devastating.
  • Ancak son yıllarda yaşanan gelişmeler yıkıcı olmuştur.
Show More (50)
devastating kahredici adj.
  • The election results were devastating news for him.
  • Seçim sonuçları onun açısından kahredici bir haber oldu.
  • Tom got a phone call from the police with devastating news.
  • Tom'a polisten kahredici haberler veren bir telefon geldi.
Show More (-1)
devastating tahrip etme n.
  • It was absolutely devastating.
  • Bu kesinlikle tahrip ediciydi.
  • Logging has devastated the country's forests.
  • Ağaç kesilmesi ülkenin ormanlarını tahrip etti.
Show More (-1)
devastating müthiş adj.
  • After a devastating success, everyone in the town knew who he was.
  • Müthiş bir başarının ardından artık kasabadaki herkes onun kim olduğunu biliyordu.
Show More (-2)
devastating baş döndürücü adj.
  • That dress makes you a devastating beauty.
  • Bu elbise seni baş döndürücü bir güzelliğe büründürüyor.
Show More (-2)
devastating tahrip edici adj.
  • Regular light bulbs have devastating effects on ancient books.
  • Normal ampullerin eski kitaplar üzerinde tahrip edici etkileri vardır.
Show More (-2)