1 |
endangered |
tehlikede |
adj. |
|
- We must realise that these stocks are endangered and we must protect the fishing industry.
- Bu rezervlerin tehlike altında olduğunun farkına varmalı ve balıkçılık endüstrisini korumalıyız.
- That is because people's lives would be blighted and even endangered if that aid was not provided.
- Çünkü bu yardım sağlanmadığı takdirde insanların hayatları mahvolacak ve hatta tehlikeye girecektir.
- A fund was set up to preserve endangered marine life.
- Tehlikede olan deniz yaşamını korumak için bir fon kuruldu.
- Three species of rhinoceros are critically endangered.
- Üç gergedan türü kritik tehlike altında.
- What makes you think that your language is endangered?
- Dilinizin tehlike altında olduğunu size düşündüren nedir?
- This plant is critically endangered.
- Bu bitkinin nesli kritik derecede tehlikede.
- More than half of the languages spoken in our world today are endangered.
- Bugün dünyamızda konuşulan dillerin yarıdan fazlası tehlike altındadır..
- More than half of the languages spoken in our world today are endangered.
- Bugün dünyamızda konuşulan dillerin yarısından fazlası tehlike altında.
- Three species of rhinoceros are critically endangered.
- Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında.
Show More (6)
|
2 |
endangered |
nesli tükenmekte olan |
adj. |
|
- There are many endangered stocks world-wide.
- Dünya çapında nesli tükenmekte olan pek çok rezerv bulunmaktadır.
- There are many endangered species.
- Nesli tükenmekte olan birçok tür var.
- They're trying to re-establish the population of endangered animals.
- Nesli tükenmekte olan hayvanların popülasyonunu yeniden oluşturmaya çalışıyorlar.
- It is an endangered species.
- Nesli tükenmekte olan bir türdür.
- Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?
- Tatoeba nesli tükenmekte olan dillerin kurtarılmasına katkıda bulunabilir mi?
- A fund was set up to preserve endangered marine life.
- Nesli tükenmekte olan deniz canlılarını korumak için bir fon oluşturuldu.
- Elephants are an endangered species.
- Filler nesli tükenmekte olan bir türdür.
- It is an endangered species.
- Nesli tükenmekte olan bir tür.
Show More (5)
|
3 |
endangered |
tehlikeye atılmış |
adj. |
|
- This would risk rejecting a disproportionate number of good proposals and endangering the very goal of Marco Polo.
- Bu, orantısız sayıda iyi teklifin reddedilmesi ve Marco Polo'nun amacının tehlikeye atılması riskini doğuracaktır.
- We must no longer allow citizens' lives to be endangered by irresponsible, self-interested or reprehensible behaviour.
- Vatandaşların hayatlarının sorumsuz, çıkarcı ya da kınanacak davranışlarla tehlikeye atılmasına artık izin vermemeliyiz.
Show More (-1)
|