endangered - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
endangered tehlikede adj.
  • We must realise that these stocks are endangered and we must protect the fishing industry.
  • Bu rezervlerin tehlike altında olduğunun farkına varmalı ve balıkçılık endüstrisini korumalıyız.
  • That is because people's lives would be blighted and even endangered if that aid was not provided.
  • Çünkü bu yardım sağlanmadığı takdirde insanların hayatları mahvolacak ve hatta tehlikeye girecektir.
  • A fund was set up to preserve endangered marine life.
  • Tehlikede olan deniz yaşamını korumak için bir fon kuruldu.
Show More (6)
endangered nesli tükenmekte olan adj.
  • There are many endangered stocks world-wide.
  • Dünya çapında nesli tükenmekte olan pek çok rezerv bulunmaktadır.
  • There are many endangered species.
  • Nesli tükenmekte olan birçok tür var.
  • They're trying to re-establish the population of endangered animals.
  • Nesli tükenmekte olan hayvanların popülasyonunu yeniden oluşturmaya çalışıyorlar.
Show More (5)
endangered tehlikeye atılmış adj.
  • This would risk rejecting a disproportionate number of good proposals and endangering the very goal of Marco Polo.
  • Bu, orantısız sayıda iyi teklifin reddedilmesi ve Marco Polo'nun amacının tehlikeye atılması riskini doğuracaktır.
  • We must no longer allow citizens' lives to be endangered by irresponsible, self-interested or reprehensible behaviour.
  • Vatandaşların hayatlarının sorumsuz, çıkarcı ya da kınanacak davranışlarla tehlikeye atılmasına artık izin vermemeliyiz.
Show More (-1)