|
- As an Englishman, I welcome the measures the French have taken.
- Bir İngiliz olarak, Fransızların aldığı tedbirleri memnuniyetle karşılıyorum.
- He took me for an Englishman.
- O beni bir İngiliz zannetti.
- Aren't they Englishmen?
- Onlar İngiliz değil mi?
- Tom's a typical Englishman.
- Tom tipik bir İngiliz.
- I think it's very difficult for an Englishman to imitate a real American accent.
- Bence bir İngiliz için gerçek bir Amerikan aksanını taklit etmek çok zordur.
- An Englishman would not use such a word.
- Bir İngiliz böyle bir kelime kullanmazdı.
- Hearing him speak English, one would take him for an Englishman.
- İngilizce konuştuğunu duyan biri onu İngiliz sanır.
- He's an Englishman.
- O bir İngiliz'dir.
- An Englishman would act in a different way.
- Bir İngiliz farklı bir şekilde davranırdı.
- There is a curious story about an Englishman.
- Bir İngiliz hakkında ilginç bir hikaye vardır.
- When the Englishman heard this last question, he could not believe his ears.
- İngiliz, bu son soruyu duyunca kulaklarına inanamadı.
- She had her English composition checked by an Englishman.
- O, İngilizce kompoziyonunu bir İngilize kontrol ettirdi.
- There is a curious story about an Englishman.
- Bir İngiliz hakkında ilginç bir hikaye var.
- The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
- Hava durumunun belirsizliği İngiliz insanının karakteri üzerinde belirli bir etki yaratmıştır.
- Most Englishmen are conservative.
- Çoğu İngiliz muhafazakârdır.
- Englishmen are, on the whole, conservative.
- İngilizler genel olarak muhafazakârdır.
- No, I am an Englishman.
- Hayır, ben bir İngilizim.
- Englishmen are, on the whole, conservative.
- İngilizler, genellikle, tutucudur.
- He is the Englishman that is our teacher.
- O bizim öğretmenimiz olan İngiliz.
- I think it's very difficult for an Englishman to imitate a real American accent.
- Sanırım bir İngiliz için gerçek bir Amerikan aksanını taklit etmek zordur.
- He took me for an Englishman.
- Beni bir İngiliz sandı.
- Englishmen rarely talk to strangers in the train.
- İngilizler trende nadiren yabancılarla konuşurlar.
- Tom is, on account of his accent, often taken for a Dutchman; he is in fact an Englishman.
- Tom, aksanından dolayı genellikle Hollandalı sanılır; oysa aslında bir İngiliz'dir.
- Englishmen rarely talk to strangers in the train.
- İngilizler trende yabancılarla nadiren konuşurlar.
- An Englishman is an alien in the United States.
- Bir İngiliz, Birleşik Devletler'de bir yabancıdır.
- When the Englishman heard this last question, he could not believe his ears.
- İngiliz bu son soruyu duyduğunda kulaklarına inanamadı.
- He mistook me for an Englishman.
- Beni bir İngiliz'le karıştırdı.
- He's an Englishman, but lives in India.
- O bir İngiliz ama Hindistan'da yaşıyor.
- An Englishman is an alien in the United States.
- Bir İngiliz, Amerika Birleşik Devletleri'nde bir yabancıdır.
- Aren't they Englishmen?
- Onlar İngiliz değiller mi?
- Hearing him speak English, one would take him for an Englishman.
- Onun İngilizce konuştuğunu duyan biri onu bir İngiliz zannedebilir.
- He's an Englishman.
- O bir İngiliz.
- Tom is, on account of his accent, often taken for a Dutchman; he is in fact an Englishman.
- Tom aksanıyla, çoğu zaman bir Hollandalı sanılıyor; O, aslında bir İngiliz.
- Englishmen differ from Americans only in the language they speak.
- İngilizler Amerikalılardan sadece konuştukları dille ayrılırlar.
- As an Englishman, he is particularly sensitive to the differences between English and American usage.
- Bir İngiliz olarak, İngiliz ve Amerikan kullanımı arasındaki farklara karşı özellikle hassastır.
- He is not an American but an Englishman.
- O bir Amerikalı değil, bir İngiliz.
- He is the Englishman that is our teacher.
- O İngiliz adam bizim öğretmenimizdir.
Show More (34)
|