|
- Many accidents at the workplace are the result of human error.
- İş yerinde gerçekleşen kazaların çoğu insan hatasından kaynaklanır.
- Many of the additional problems that enlargement is, unfortunately, facing today stem from this error of timing.
- Genişlemenin bugün karşı karşıya olduğu ilave sorunların birçoğu maalesef bu zamanlama hatasından kaynaklanmaktadır.
- It would be a fundamental error to view water, sanitation and hygiene as separate issues.
- Su, sanitasyon ve hijyeni birbirinden ayrı konular olarak görmek temel bir hata olacaktır.
- That is superfluous and, as has already been said, increases the likelihood of error.
- Bu gereksizdir ve daha önce de söylendiği gibi hata olasılığını arttırır.
- We would thereby be making good this undemocratic error which is, in this day and age, really intolerable.
- Böylece, günümüzde ve çağımızda gerçekten tahammül edilemez olan bu antidemokratik hatayı düzeltmiş oluruz.
- We would like to see figures for the rate of error.
- Hata oranına ilişkin rakamları görmek istiyoruz.
- This is an error which must be corrected.
- Bu düzeltilmesi gereken bir hatadır.
- It is clearly a linguistic error and I would like it to be noted, as well as the other two, which are more important.
- Bu açıkça bir dil hatasıdır ve daha önemli olan diğer iki hususun yanı sıra bunun da not edilmesini istiyorum.
- That is why the appearance of these new conditions at this juncture is a grave political error.
- İşte bu nedenle, bu yeni koşulların bu noktada ortaya çıkması vahim bir siyasi hatadır.
- The third error relates to the harmonisation of labour and social legislation.
- Üçüncü hata, çalışma ve sosyal mevzuatın uyumlaştırılması ile ilgilidir.
- The House will be aware that the Court has never favoured references to the rate of error.
- Meclis, Sayıştay'ın hata oranına atıfta bulunulmasını hiçbir zaman tercih etmediğinin farkında olacaktır.
- I would say to the Heads of State or Government that that would be a great error.
- Devlet ya da Hükümet Başkanlarına bunun büyük bir hata olacağını söylemek isterim.
- I would like to point out that in the second part there is a technical error in the English version.
- İkinci bölümde İngilizce versiyonda teknik bir hata olduğunu belirtmek isterim.
- This represents a serious misconception and analytical error.
- Bu ciddi bir yanılgı ve analitik hatayı temsil etmektedir.
- An error no doubt arose in translation.
- Şüphesiz çeviride bir hata meydana gelmiştir.
- That was an error of judgement, and not of legality.
- Bu yasal değil, yargısal bir hataydı.
- September 11 revealed with one bang the prevailing error of the old security policy.
- 11 Eylül, eski güvenlik politikasının hakim hatasını bir patlamayla ortaya çıkardı.
- There is an error in Amendment No 1 in the Swedish text.
- İsveç metnindeki 1 No'lu Değişiklikte bir hata vardır.
- So the reason was an error in the interpreting.
- Yani nedeni yorumlamada yapılan bir hataydı.
- Different players administer the programmes and handle the money, and the attendant risks of error also differ.
- Programları yöneten ve parayı idare eden farklı aktörler ve bunlara bağlı hata riskleri de farklılık göstermektedir.
- This error on the part of the Union shows its lack of understanding of what it is and its ignorance of what it wants.
- Birliğin bu hatası, ne olduğunu anlamadığını ve ne istediğini bilmediğini göstermektedir.
- The only information we have about the rate of fraud and error comes from the Commission's statement for the year 2000.
- Dolandırıcılık ve hata oranı hakkında elimizdeki tek bilgi Komisyon'un 2000 yılı için yaptığı açıklamadan gelmektedir.
- So it was a gross error for the ruling Big Three to set off before Ghent.
- Dolayısıyla iktidardaki Üç Büyükler'in Gent'ten önce yola çıkmaları büyük bir hataydı.
- The reason is that this leads to error, and that therefore nothing is gained.
- Bunun nedeni, bunun hataya yol açması ve dolayısıyla hiçbir şey kazanılmamasıdır.
- That is superfluous and, as has already been said, increases the likelihood of error.
- Bu gereksiz ve daha önce de söylendiği gibi hata olasılığını arttırıyor.
- It describes this as an error in need of correction.
- Bunu düzeltilmesi gereken bir hata olarak tanımlamaktadır.
- Many associations have put forward important ideas and serious arguments; to dismiss them is a political error.
- Birçok dernek önemli fikirler ve ciddi argümanlar ortaya koymuştur; bunları reddetmek siyasi bir hatadır.
- This is an error of legal, political and moral judgment.
- Bu hukuki, siyasi ve ahlaki bir muhakeme hatasıdır.
- The absence of the Council in this debate is a grave error.
- Konseyin bu tartışmada yer almaması vahim bir hatadır.
- The third error relates to the harmonisation of labour and social legislation.
- Üçüncü hata, çalışma ve sosyal mevzuatın uyumlaştırılmasıyla ilgilidir.
- It would be an extremely grave political error not to heal the present divisions.
- Mevcut bölünmeleri iyileştirmemek son derece vahim bir siyasi hata olacaktır.
- The first error is in Amendment No 48.
- İlk hata 48 numaralı değişiklikte.
- It is clearly a linguistic error and I would like it to be noted, as well as the other two, which are more important.
- Bu açıkça bir dil hatasıdır ve daha önemli olan diğer ikisinin yanı sıra bunun da not edilmesini istiyorum.
- Let me finally observe that proposals 1 to 5 in my report are founded on an error.
- Son olarak raporumda yer alan 1'den 5'e kadar olan önerilerin bir hata üzerine kurulu olduğunu belirtmek isterim.
- It appears that there has been an error in the translations.
- Görünüşe göre çevirilerde bir hata olmuş.
- I feel that it is a political error not to accept all these candidate countries together.
- Bütün bu aday ülkeleri birlikte kabul etmemenin siyasi bir hata olduğunu düşünüyorum.
- Israel's king is never accused of such an error.
- İsrail kralı asla böyle bir hatayla suçlanmaz.
- Israel's king is never accused of such an error.
- Yisrael kralı asla böyle bir hatayla suçlanmıyor.
- Israel's king is never accused of such an error.
- İsrail kralı hiçbir zaman böyle bir hatayla suçlanmıyor.
- Light is meaningful only in relation to darkness, and truth presupposes error.
- Işık ancak karanlığa göre anlamlıdır ve hakikat bir miktar hata payını varsayar.
- Light is meaningful only in relation to darkness, and truth presupposes error.
- Işık ancak karanlığa göre anlamlıdır ve hakikat bir miktar hata payını da öngörür.
- How is an error possible in mathematics?
- Matematikte nasıl bir hata mümkün olur?
- The person responsible for the error has been fired.
- Hatadan sorumlu kişi kovuldu.
- It's not an error.
- Bu bir hata değil.
- That was a fundamental error.
- O temel bir hataydı.
- How did you manage to overlook such a glaring error?
- Böyle göze batan bir hataya nasıl göz yummayı başardınız?
- We are aware of the error and are working on a solution.
- Hatanın farkındayız ve bir çözüm üzerinde çalışıyoruz.
- The typist tried to erase the error.
- Daktilocu, hatayı silmeye çalıştı.
- How was the error observed?
- Hata nasıl gözlemlendi?
- Ignorance and error are as necessary to life as bread and water.
- Cehalet ve hata, yaşam için ekmek ve su kadar gereklidir.
- How is an error possible in mathematics?
- Matematikte hata nasıl mümkün olabilir?
- It was determined that the plane crashed due to pilot error.
- Uçağın pilot hatası nedeniyle düştüğü tespit edildi.
- They all laughed at their error.
- Hepsi kendi hatalarına güldü.
- It was a computer error.
- Bir bilgisayar hatasıydı.
- Tom soon realized with horror the serious error he had made.
- Tom yaptığı ciddi hatayı çok geçmeden dehşetle fark etti.
- How was the error observed?
- Hata nasıl gözlendi?
- Tom soon realized the seriousness of his error.
- Tom çok geçmeden hatasının ciddiyetini anladı.
- I really cannot find any error in his theory.
- Teorisinde gerçekten bir hata bulamıyorum.
- I get the below error after logging in.
- Giriş yaptıktan sonra aşağıdaki hata kodunu alıyorum.
- That was an unforgivable error.
- Bu affedilemez bir hataydı.
- The addition is correct, but there is an error in your subtraction.
- Toplama işlemi doğru, ancak çıkarma işleminizde bir hata var.
- This is an elementary error of reasoning.
- Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.
- That was a fundamental error.
- Bu temel bir hataydı.
- We recently discovered an error in your personnel record.
- Yakın zamanda personel kayıtlarınızda bir hata keşfettik.
- There is an error in this sentence.
- Bu cümlede bir hata var.
- You had better not repeat such an error.
- Böyle bir hatayı tekrarlamasan iyi olur.
- That's a trivial error.
- Bu önemsiz bir hata.
- It's annoying not being able to find the error in my calculation.
- Benim hesabımdaki hatayı bulamamak can sıkıcı.
- That was an error on our part.
- Bu bizden kaynaklanan bir hataydı.
- I think it's just a typo, rather than a grammatical error.
- Bence dilbilgisi hatası değil, sadece yazım hatası.
- This is not an error.
- Bu bir hata değil.
- Tom found an error at the last minute.
- Tom son dakikada bir hata buldu.
- This is an elementary error of reasoning.
- Bu temel bir mantık hatası.
- We've got no room for error.
- Hataya yerimiz yok.
- That was an error.
- O bir hataydı.
- How is the error observed?
- Hata nasıl gözlemlendi?
- It's an error in judgment.
- Bu, yargıda bir hatadır.
- This is a common error.
- Bu yaygın bir hatadır.
- It was a computer error.
- O bir bilgisayar hatasıydı.
- Error never leaves us.
- Hata asla bizi bırakmaz.
- We apologize for the error.
- Hata için özür dileriz.
- The typist tried to erase the error.
- Katip, hatayı silmeye çalıştı.
- When did the error occur?
- Hata ne zaman meydana geldi?
- How did you manage to overlook such a glaring error?
- Bu kadar bariz bir hatayı nasıl görmezden gelebildin?
- If it had not been for his error, we would have won.
- Eğer onun hatası olmasaydı biz kazanırdık.
- Tom found an error at the last minute in his presentation.
- Tom son dakikada sunumunda bir hata buldu.
- I’m getting a 404 error.
- 404 hatası alıyorum.
- They all laughed at his error.
- Hepsi onun hatasına güldü.
- It was my error, not Tom's.
- Benim hatamdı, Tom'un değil.
- Tom found an error at the last minute in his presentation.
- Tom sunumunda son dakikada bir hata buldu.
- The addition is correct, but there is an error in your subtraction.
- Toplama doğru ama çıkarmanda bir hata var.
- We are aware of the error and are working on a solution.
- Biz hatanın farkındayız ve bir çözüm üzerinde çalışıyoruz.
- It was determined that the plane crashed due to pilot error.
- Uçağın pilot hatası nedeniyle düştüğü belirlendi.
- This sentence contains an error.
- Bu cümle bir hata içeriyor.
- Don't blame him for the error.
- Hata için onu suçlamayın.
- An unexpected error has occurred.
- Beklenmeyen bir hata oluştu.
- We sincerely apologize for our error.
- Hatamız için içtenlikle özür dileriz.
- That was an error on our part.
- Bu bizim açımızdan bir hataydı.
- They all laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
- This error could cost you your life.
- Bu hata sizin hayatınıza mal olabilirdi.
- If it had not been for his error, we would have won.
- Eğer onun hatası olmasaydı, biz kazanacaktık.
- I hate myself for my own error.
- Hatam yüzünden kendimden nefret ediyorum.
- I get the below error after logging in.
- Giriş yaptıktan sonra aşağıdaki hatayı alıyorum.
- He always repeats the same error.
- Hep aynı hatayı tekrarlıyor.
- That was an error.
- Bu bir hataydı.
- Please forgive my error.
- Lütfen hatamı bağışla.
- Don't blame him for the error.
- Hata için onu suçlama.
- The person responsible for the error has been fired.
- Hatadan sorumlu olan kişi kovuldu.
- At last, he realized his error.
- En sonunda, hatasını anladı.
- Without the error, our team could have won the game.
- Hata olmasaydı, takımımız maçı kazanabilirdi.
- The aircraft crashed because of a pilot error.
- Uçak pilot hatası yüzünden düştü.
- It's an error in judgment.
- Bu bir karar hatası.
- Please forgive my error.
- Lütfen hatamı affet.
- We are apt to fall into the error of thinking that the facts are simple because simplicity is the goal of our quest.
- Gerçeklerin basit olduğunu düşünme hatasına düşme eğilimindeyiz çünkü basitlik arayışımızın hedefidir.
- This is a common error.
- Bu yaygın bir hata.
- I succeeded in reproducing the error, and I also have an idea about what might be causing it.
- Hatayı yeniden üretmeyi başardım ve buna neyin sebep olabileceği hakkında da bir fikrim var.
- We felt sorry for the error.
- Hata için üzüldük.
- He always repeats the same error.
- O hep aynı hatayı yineler.
- That's a trivial error.
- O önemsiz bir hata.
- This is an error.
- Bu bir hata.
- This error could cost you your life.
- Bu hata hayatına mal olabilir.
- We recently discovered an error in your personnel record.
- Biz son zamanlarda senin personel kaydında bir hata keşfettik.
- It's annoying not being able to find the error in my calculation.
- Hesaplamamdaki hatayı bulamamak can sıkıcı.
- Thanks for catching the error.
- Hatayı yakaladığınız için teşekkürler.
- They all laughed at their error.
- Onların hepsi hatalarına güldü.
- An unexpected error has occurred.
- Beklenmedik bir hata meydana geldi.
- Without music, life would be an error.
- Müzik olmadan, hayat bir hata olurdu.
- I've discovered a serious error.
- Ciddi bir hata keşfettim.
- Everybody laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
- This is an error common among Japanese students.
- Bu Japon öğrenciler arasında yaygın bir hatadır.
- I hate myself for my own error.
- Hatam için kendimden nefret ediyorum.
- We left a margin for error in our estimates.
- Tahminlerimizde hata payı bıraktık.
- Please forgive my error.
- Lütfen hatamı bağışlayın.
- Tom corrected the error.
- Tom hatayı düzeltti.
- The aircraft crashed because of a pilot error.
- Uçak bir pilot hatası nedeniyle düştü.
- How is the error observed?
- Hata nasıl gözlemleniyor?
- At last, he realized his error.
- Sonunda hatasını anladı.
- Error never leaves us.
- Hata bizi asla terk etmez.
- That was an unforgivable error.
- O affedilmez bir hataydı.
Show More (136)
|
