| 1 |
evolve |
gelişmek |
v. |
|
- During the past two years this text has evolved significantly.
- Geçtiğimiz iki yıl boyunca bu metin önemli ölçüde gelişti.
- The year 2003 will be characterised by an evolving CAP.
- 2003 yılı, gelişmekte olan bir OTP ile nitelendirilecektir.
- Blanket secrecy is not the way to legitimise an evolving Community policy.
- Gelişmekte olan bir Topluluk politikasını meşrulaştırmanın yolu genel gizlilik değildir.
- While this is happening, while we are evolving, we should have the generosity to do it together and to do it well.
- Bu gerçekleşirken, bizler değişip gelişirken, bunu birlikte ve iyi bir şekilde yapma cömertliğine sahip olmalıyız.
- We want to look at how markets will evolve.
- Piyasaların nasıl gelişeceğine bakmak istiyoruz.
- This could be intensified as foreseen under the Cotonou Agreement, depending on how the situation evolves.
- Durumun nasıl geliştiğine bağlı olarak, Cotonou Anlaşması kapsamında öngörüldüğü üzere bu durum yoğunlaştırılabilir.
- Yet time moves on and the industry evolves.
- Ancak zaman geçiyor ve sektör gelişiyor.
- It's hard to imagine five sentient species evolving on the same planet.
- Beş farklı sezgisel türün aynı gezegende geliştiğine inanmak güç.
- Yet time moves on and the industry evolves.
- Ancak zaman ilerliyor ve endüstri gelişiyor.
- This place is forever evolving, and new places open up daily.
- Burası sürekli gelişiyor ve her gün yeni yerler açılıyor.
- However, we will continue to talk with customers and regulators as the space evolves.
- Ancak, mekân geliştikçe müşteriler ve düzenleyicilerle konuşmaya devam edeceğiz.
- However, we will continue to talk with customers and regulators as the space evolves.
- Ancak mekan geliştikçe müşteriler ve düzenleyicilerle konuşmaya devam edeceğiz.
- I think I am evolving day by day.
- Günden güne geliştiğimi düşünüyorum.
- I think I'm evolving day by day.
- Her geçen gün geliştiğimi düşünüyorum.
- I think I'm evolving day by day.
- Sanırım günden güne gelişiyorum.
- Software is constantly evolving.
- Yazılım sürekli gelişiyor.
- The situation is evolving rapidly.
- Durum hızla gelişiyor.
- Languages evolve over time.
- Diller zaman içinde gelişir.
- Humanity is evolving, but backwards.
- İnsanlık gelişiyor, ama geriye doğru.
- Sami and Layla were both evolving.
- Sami ve Layla gelişiyorlardı.
Show More (17)
|
| 2 |
evolve |
evrimleşmek |
v. |
|
- All dogs have evolved from wolves.
- Bütün köpekler kurtlardan evrimleşmiştir.
- Interestingly, since that time, cats' genes have evolved very little.
- İlginçtir ki o zamandan bu yana kedilerin genleri çok az evrimleşti.
- Interestingly, since that time, cats' genes have evolved very little.
- İlginçtir, o zamandan beri, kedilerin genleri çok az evrimleşmiştir.
- It's hard to imagine five sentient species evolving on the same planet.
- Aynı gezegende beş duyarlı türün evrimleştiğini hayal etmek zor.
- Interestingly, since that time, cats' genes have evolved very little.
- İlginçtir ki, o zamandan beri kedilerin genleri çok az evrimleşti.
- It's hard to imagine five sentient species evolving on the same planet.
- Beş duyarlı türün aynı gezegende evrimleştiğini hayal etmek güç.
- Why have the apes evolved more than other animals?
- Maymunlar neden diğer hayvanlardan daha fazla evrimleşti?
- Humanity is evolving, but backwards.
- İnsanoğlu evrimleşiyor, ama tersine.
Show More (5)
|
| 3 |
evolve |
evrim geçirmek |
v. |
|
- While this is happening, while we are evolving, we should have the generosity to do it together and to do it well.
- Bu gerçekleşirken, evrim geçirirken, bunu birlikte yapma ve iyi yapma cömertliğine sahip olmalıyız.
- My partner talked earlier about an evolving Human Being and gave you some things to consider.
- Partnerim daha önce evrim geçiren bir İnsan Varlığından bahsetti ve size düşünmeniz gereken bazı şeyler verdi.
- Languages evolve over time.
- Diller zamanla evrim geçirir.
- Why have the apes evolved more than other animals?
- Maymunlar niçin diğer hayvanlardan daha çok evrim geçirdi?
- Humanity is evolving, but backwards.
- İnsanlık evrim geçiriyor, ama ters yönde.
- Sami and Layla are both evolving.
- Sami ve Layla evrim geçiriyor.
- The Hebrew language continues to evolve.
- İbranice evrim geçirmeye devam ediyor.
Show More (4)
|
| 4 |
evolve |
geliştirmek |
v. |
|
- My gym evolved its own style of training.
- Benim spor salonum kendi antrenman tarzını geliştirdi.
- Accordingly, we have evolved our own system of controls.
- Bu doğrultuda kendi kontrol sistemimizi geliştirdik.
- This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu tür, doğal seçilim sonucu hastalığa karşı direnç geliştirdi.
- Human beings evolved their intelligence.
- İnsanoğlu zekasını geliştirmiştir.
- This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.
- Human beings evolved their intelligence.
- İnsan, zekasını geliştirdi.
Show More (3)
|
| 5 |
evolve |
evrilmek |
v. |
|
- You will recall that the European Union evolved from a common market.
- Avrupa Birliği'nin ortak bir pazardan evrildiğini hatırlayacaksınız.
- Birds evolved from dinosaurs.
- Kuşlar dinozorlardan evrilmiştir.
Show More (-1)
|
