1 |
expose |
maruz bırakmak |
v. |
|
- Might not the loss of certain capacities expose our soldiers to danger?
- Belirli kapasitelerin kaybı askerlerimizi tehlikeye maruz bırakmaz mı?
- Our Environment Ministers expose our citizens to increasing levels of noise.
- Çevre Bakanlarımız vatandaşlarımızı artan gürültü seviyelerine maruz bırakmaktadır.
- Then they exposed them to a cold virus.
- Daha sonra da bunları bir nezle virüsüne maruz bıraktılar.
- Then they exposed them to a cold virus.
- Sonra da onları bir soğuk algınlığı virüsüne maruz bıraktılar.
- Don't expose this chemical to direct sunlight.
- Bu kimyasalı doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın.
- Her beauty exposed her to many dangers.
- Onun güzelliği onu birçok tehlikeye maruz bıraktı.
- Don't expose him to the rain!
- Onu yağmura maruz bırakma!
- Don't expose your skin to the sun for too long.
- Cildinizi çok uzun süre güneşe maruz bırakmayın.
- She didn't expose her skin to the sun.
- Cildini güneşe maruz bırakmadı.
- You're exposing yourself to a lot of criticism.
- Kendini bir sürü eleştiriye maruz bırakıyorsun.
- Don't expose the plant to direct sunlight.
- Bitkiyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın.
- Don't expose the tapes to the sun.
- Kasetleri güneşe maruz bırakma.
- Don't expose it to the rain!
- Onu yağmura maruz bırakma!
- Don't expose it to the rain!
- Onu yağmura maruz bırakmayın!
- It's dangerous to expose babies to strong sunlight.
- Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.
- The commander exposed his men to gunfire.
- Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.
- Her beauty exposed her to many dangers.
- Güzelliği onu birçok tehlikeye maruz bıraktı.
- He deliberately exposed her to danger.
- Bilerek onu tehlikeye maruz bıraktı.
- Don't expose photos to the sun.
- Fotoğrafları güneşe maruz bırakmayın.
- He deliberately exposed her to danger.
- Onu kasten tehlikeye maruz bıraktı.
- They exposed the books to the sun.
- Onlar kitapları güneşe maruz bıraktılar.
- We should sometimes expose our bodies to the sun.
- Bazen vücudumuzu güneşe maruz bırakmalıyız.
- Don't expose him to the rain!
- Onu yağmura maruz bırakmayın!
- Don't expose the tapes to the sun.
- Kasetleri güneşe maruz bırakmayın.
- They exposed the books to the sun.
- Kitapları güneşe maruz bıraktılar.
- He exposed himself to danger.
- Kendini tehlikeye maruz bıraktı.
- Don't expose it to the rain.
- Onu yağmura maruz bırakmayın.
- Don't expose your skin to the sun for too long.
- Cildinizi güneşe çok uzun süre maruz bırakmayın.
- The commander exposed his men to gunfire.
- Komutan, adamlarını silah ateşine maruz bıraktı.
Show More (26)
|
2 |
expose |
ortaya çıkarmak |
v. |
|
- A harsh winter has exposed a new type of safety risk in sea transportation.
- Sert geçen kış, deniz taşımacılığında yeni bir tür güvenlik riskini ortaya çıkarmıştır.
- The Eurostat affair exposed the existing weaknesses in the channels of communication.
- Eurostat olayı, iletişim kanallarındaki mevcut zayıflıkları ortaya çıkarmıştır.
- But the way in which European unanimity was brought about has once again exposed the cracks in the European edifice.
- Ancak Avrupa'da oybirliğinin sağlanmasında izlenen yol, Avrupa yapısındaki çatlakları bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
- Just a few weeks ago the BBC TV programme Panorama exposed a scandal connected with poultry.
- Daha birkaç hafta önce BBC TV programı Panorama, kümes hayvanları ile ilgili bir skandalı ortaya çıkardı.
- He exposed corruption in the city government.
- Şehir yönetimindeki yozlaşmayı ortaya çıkardı.
- Dan resolved to write a lengthy article to expose Linda's illegal deals.
- Dan Linda'nın yasa dışı işlerini ortaya çıkarmak için uzun bir makale yazmaya karar verdi.
- Our weaknesses were exposed.
- Zayıflıklarımız ortaya çıkarıldı.
- He exposed corruption in the city government.
- Şehir yönetimindeki yolsuzlukları ortaya çıkardı.
- He had the courage to expose the scandal.
- Skandalı ortaya çıkaracak cesareti vardı.
- You must expose the impostors.
- Sahtekarları ortaya çıkarmalısın.
- You must expose the impostors.
- Sen sahtekarları ortaya çıkarmalısın.
- Speech exposes what the brain is worth.
- Konuşma, beynin değerini ortaya çıkarır.
Show More (9)
|
3 |
expose |
ifşa etmek |
v. |
|
- Western companies involved in the illegal exploitation of Congolese riches should also be exposed.
- Kongo zenginliklerinin yasadışı sömürüsüne karışan Batılı şirketler de ifşa edilmelidir.
- Dan resolved to write a lengthy article to expose Linda's illegal deals.
- Dan, Linda'nın yasadışı anlaşmalarını ifşa etmek için uzun bir makale yazmaya karar verdi.
- Sami threatened to expose Layla's affair.
- Sami, Layla'nın ilişkisini ifşa etmekle tehdit etti.
- Fadil exposed his dark secret.
- Fadıl karanlık sırrını ifşa etti.
- I don't want this secret to be exposed.
- Bu sırrın ifşa edilmesini istemiyorum.
- Tom was going to expose us.
- Tom bizi ifşa edecekti.
- Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına ifşa etme fikrini reddetti.
Show More (4)
|
4 |
expose |
açığa çıkarmak |
v. |
|
- Now everything's exposed.
- Şimdi her şey açığa çıktı.
- Tom will be exposed.
- Tom açığa çıkacak.
- Sami's secret was exposed.
- Sami'nin sırrı açığa çıktı.
- Sami's secret was about to be exposed.
- Sami'nin sırrı açığa çıkmak üzereydi.
- Tom was going to expose us.
- Tom bizi açığa çıkaracaktı.
- Our weaknesses were exposed.
- Zayıf yönlerimiz açığa çıkarıldı.
Show More (3)
|
5 |
expose |
gözler önüne sermek |
v. |
|
- This issue once again exposes the EU's democratic loophole.
- Bu mesele AB'nin demokratik boşluğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
- All of this cruelly exposes the imperialism of the European project.
- Tüm bunlar Avrupa projesinin emperyalizmini acımasızca gözler önüne sermektedir.
- It exposes Europe's impotence for all to see.
- Avrupa'nın iktidarsızlığını herkesin görmesi için gözler önüne seriyor.
Show More (0)
|
6 |
expose |
maruz kalmak |
v. |
|
- He exposed himself to the ridicule of his classmates.
- Sınıf arkadaşlarının alaylarına maruz kaldı.
Show More (-2)
|
7 |
expose |
açığa vurmak |
v. |
|
- Speech exposes what the brain is worth.
- Konuşma, beynin değerini açığa vurur.
Show More (-2)
|
8 |
expose |
bırakmak |
v. |
|
- Don't expose it to the rain.
- Yağmurda bırakma.
Show More (-2)
|