|
- It is easier just to have a picture of a flower.
- Sadece bir çiçek resmine sahip olmak daha kolaydır.
- They grow and flower for a single season, then die.
- Tek bir mevsim büyüyüp çiçek açıyorlar, sonra ölüyorlar.
- What's this flower called in French?
- Fransızcada bu çiçeğe ne denir?
- What's that flower?
- O çiçek nedir?
- This flower smells beautiful.
- Bu çiçek güzel kokuyor.
- She has a flower in her hand.
- Elinde bir çiçek var.
- Happiness is a delicate flower.
- Mutluluk narin bir çiçektir.
- What is the name of this flower?
- Bu çiçeğin adı nedir?
- What a beautiful flower this is!
- Bu ne güzel bir çiçek!
- We still haven't Known what is the flower's name we saw at that day.
- Biz hala o gün gördüğümüz çiçeğin adının ne olduğunu bilmiyoruz.
- Alice has a flower in her hair.
- Alice'in saçında bir çiçek var.
- Tom bent down to get a closer look at the flower.
- Tom çiçeğe daha yakından bakmak için eğildi.
- This is a beautiful flower.
- Bu çok güzel bir çiçek.
- It's a lovely flower.
- Çok güzel bir çiçek.
- That flower has a powerful smell.
- Bu çiçeğin güçlü bir kokusu var.
- That flower has a strong smell.
- Bu çiçeğin çok kötü bir kokusu var.
- I'm looking at the flower.
- Çiçeğe bakıyorum.
- The flower is beautiful.
- Çiçek çok güzel.
- This is a beautiful flower, isn't it?
- Bu güzel bir çiçek, değil mi?
- What do you call this flower?
- Bu çiçeğe ne diyorsunuz?
- This flower is the most beautiful of all flowers.
- Bu çiçek, tüm çiçeklerin en güzelidir.
- The flower is beautiful.
- Çiçek güzel.
- This flower smells so nice.
- Bu çiçek çok hoş kokuyor.
- How beautiful this flower is!
- Bu çiçek ne kadar güzel!
- Smell this flower.
- Şu çiçeği kokla.
- Isn't this flower beautiful?
- Bu çiçek güzel değil mi?
- It was a most beautiful flower.
- Çok güzel bir çiçekti.
- The lilies of the valley will flower soon.
- Vadideki zambaklar yakında çiçek açacak.
- What's your favorite flower?
- En sevdiğin çiçek nedir?
- There is a flower on the table.
- Masanın üzerinde bir çiçek var.
- Look, I got a flower tattoo here on my belly.
- Bak, bir çiçek dövmesi yaptırdım. İşte, göbeğimin üzerinde.
- Mary has a flower in her hair.
- Mary'nin saçında bir çiçek var.
- Pin the flower on your lapel.
- Çiçeği ceketinin yakasına tuttur.
- She held a flower in her hand.
- O, elinde bir çiçek tutuyordu.
- What is this flower called?
- Bu çiçeğin adı ne?
- What flower is blue?
- Hangi çiçek mavidir?
- This flower is found in different parts of Hokkaido.
- Bu çiçek Hokkaido'nun farklı bölgelerinde bulunur.
- What a poor flower!
- Ne zavallı bir çiçek!
- This flower is a kind of rose.
- Bu çiçek bir tür güldür.
- Take whichever flower you like.
- İstediğin çiçeği al.
- What do you call this flower in English?
- Bu çiçeğe İngilizce'de ne diyorsunuz?
- Which flower did she smell?
- O hangi çiçeği kokladı?
- This flower is more beautiful than that one.
- Bu çiçek ondan daha güzeldir.
- Which flower is blue?
- Hangi çiçek mavi?
- That flower is beautiful, isn't it?
- O çiçek güzel, değil mi?
- The bee landed on a flower.
- Arı çiçeğe kondu.
- The bee alighted on the flower.
- Arı çiçeğin üzerine kondu.
- The blue flower is small.
- Mavi çiçek küçük.
- Fill the flower vase with water.
- Çiçek vazosunu suyla doldur.
- Will you take this flower to Kate?
- Bu çiçeği Kate'e götürür müsün?
- I saw a flower on the table.
- Ben masada bir çiçek gördüm.
- She took a flower from the vase and held it out to me.
- Vazodan bir çiçek aldı ve bana uzattı.
- Tom brought a flower and presents for his date.
- Tom sevgilisine bir çiçek ve hediyeler getirdi.
- Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
- Emily, çay seremonisi ve çiçek düzenlemeyle çok ilgileniyor.
- Look at this flower.
- Şu çiçeğe bak.
- Mix flower with two eggs.
- İki yumurtayla çiçeği karıştır.
- It was a most beautiful flower.
- O, çok güzel bir çiçekti.
- Will you give Kate this flower?
- Bu çiçeği Kate'e verir misin?
- Could you bring this flower to Kate?
- Bu çiçeği Kate'e götürebilir misin?
- He took a flower out of the vase while no one was looking.
- Kimse bakmıyorken vazodan bir çiçek aldı.
- I see the person and the flower.
- Ben insanı ve çiçeği görüyorum.
- There is a flower on the table.
- Masanın üstünde bir çiçek var.
- What do you call this flower in English?
- İngilizcede bu çiçeğe ne dersiniz?
- Tulips are my favorite kind of flower.
- Laleler benim en sevdiğim çiçek türüdür.
- Tom smelled the flower.
- Tom çiçeği kokladı.
- What flower is blue?
- Hangi çiçek mavi?
- What's this flower called in French?
- Bu çiçeğin Fransızca adı ne?
- What a beautiful flower!
- Ne güzel bir çiçek!
- A rose is a beautiful flower.
- Gül çok güzel bir çiçektir.
- This flower is very beautiful.
- Bu çiçek çok güzel.
- This flower is beautiful, isn't it?
- Bu çiçek güzel, değil mi?
- Tom leaned down to smell the flower.
- Tom çiçeği koklamak için eğildi.
- Tom bought, for his rendezvous, a flower and a gifts.
- Tom randevusu için bir çiçek ve bir hediye aldı.
- Why did you buy a flower?
- Niçin bir çiçek aldınız?
- That flower smells sweet.
- Bu çiçek çok güzel kokuyor.
- It was a very beautiful flower.
- Çok güzel bir çiçekti.
- He stuck a flower in his buttonhole.
- O, düğme iliğine bir çiçek sıkıştırdı.
- This flower is beautiful, isn't it?
- Bu çiçek çok güzel, değil mi?
- I've never seen such a beautiful flower.
- Hiç bu kadar güzel bir çiçek görmemiştim.
- That flower is edible.
- Bu çiçek yenilebilir.
- He brought a flower and presents for his date.
- İlk randevusu için çiçek ve hediyeler aldı.
- How beautiful this flower is!
- Ne güzel bir çiçek bu!
- Sometimes a flower should be enough to smile.
- Bazen gülümsemek için bir çiçek yetmeli.
- I'm looking at that flower.
- Şu çiçeğe bakıyorum.
- I forgot to buy a flower for Éva.
- Eva'ya çiçek almayı unuttum.
- Lillies are the national flower of Italy.
- Lilyumlar İtalya'nın ulusal çiçeğidir.
- What's this flower called?
- Bu çiçeğin adı ne?
- Any flower will do as long as it's red.
- Kırmızı olduğu sürece her çiçek olur.
- This is a very beautiful flower.
- Bu çok güzel bir çiçek.
- I saw a flower on the table.
- Masanın üzerinde bir çiçek gördüm.
- The daffodil is the national flower of Wales.
- Nergis Galler'in ulusal çiçeğidir.
- I forgot to buy a flower for Éva.
- Eva için bir çiçek almayı unuttum.
- The rose is the national flower of this country.
- Gül, bu ülkenin ulusal çiçeğidir.
- That flower smells sweet.
- Bu çiçek tatlı kokuyor.
- Mary put a flower in her hair.
- Mary saçına bir çiçek taktı.
- The color of lilac is named after the lilac flower.
- Leylak rengi adını leylak çiçeğinden alır.
- The rose is the national flower of this country.
- Gül, bu ülkenin milli çiçeğidir.
- This flower smells so nice.
- Bu çiçek çok güzel kokuyor.
- Mary had a flower in her hair.
- Mary'nin saçında bir çiçeği vardı.
- Mary put a flower in her hair.
- Mary saçına bir çiçek koydu.
- The Japanese art of flower arrangement is called Ikebana.
- Japon çiçek düzenleme sanatına Ikebana denir.
- Jane is interested in flower arrangement.
- Jane çiçek düzenlemeyle ilgileniyor.
- He likes the most beautiful flower.
- O en güzel çiçekten hoşlanır.
- He dreamt one night that he found a beautiful purple flower, and that in the middle of it lay a costly pearl.
- Bir gece rüyasında güzel mor bir çiçek bulduğunu ve ortasında pahalı bir inci olduğunu gördü.
- Mix flower with two eggs.
- Çiçeği iki yumurtayla karıştırın.
- This flower is the most beautiful of all flowers.
- Tüm çiçeklerin en güzeli bu çiçektir.
- What a pretty flower this is!
- Bu ne güzel bir çiçek!
- That flower smells sweet.
- Bu çiçek hoş kokuyor.
- That flower smells sweet.
- O çiçek güzel kokuyor.
- He brought a flower and presents for his date.
- Sevgilisine çiçek ve hediyeler getirdi.
- This flower smells nice.
- Bu çiçek güzel kokuyor.
- Which flower is blue?
- Hangi çiçek mavidir?
- My mother teaches flower arranging.
- Annem çiçek düzenleme öğretir.
- This flower smells beautiful.
- Bu çiçek çok güzel kokuyor.
- This flower smells sweet.
- Bu çiçek güzel kokuyor.
- The flower you picked from the garden is very ugly.
- Bahçeden topladığın çiçek çok çirkin.
- Why did you buy a flower?
- Neden çiçek aldın?
- Frost touched the flower.
- Çiçeğe don düştü.
- She is holding a red flower.
- O kırmızı bir çiçek tutuyor.
- Tom picked a flower and smelled it.
- Tom bir çiçek aldı ve kokladı.
- This is a beautiful flower.
- Bu, güzel bir çiçek.
- Do you like this flower?
- Bu çiçeği sevdin mi?
- Do you know what kind of flower that is?
- Bu çiçeğin ne tür bir çiçek olduğunu biliyor musun?
- What a beautiful flower this is!
- Ne güzel bir çiçek bu!
- The Japanese art of flower arrangement is called Ikebana.
- Japon çiçek düzenleme sanatına İkebana denir.
- What's this flower called?
- Bu çiçeğin adı nedir?
- The flower is magenta.
- Çiçek eflatun.
- Happiness is a feeble flower.
- Mutluluk kırılgan bir çiçektir.
- This flower is a kind of rose.
- Bu çiçek bir tür gül.
- This flower is more beautiful than that one.
- Bu çiçek ondan daha güzel.
- She held a flower in her hand.
- Elinde bir çiçek tutuyordu.
- That flower tried to attack me.
- O çiçek bana saldırmaya çalıştı.
- It's a beautiful flower.
- Çok güzel bir çiçek.
- The blue flower is small.
- Mavi çiçek küçüktür.
- The flower will come out soon.
- Yakında çiçek açacak.
- Do you know what kind of flower this is?
- Bunun ne tür bir çiçek olduğunu biliyor musun?
- Happiness is a feeble flower.
- Mutluluk zayıf bir çiçektir.
- This flower is blue.
- Bu çiçek mavi.
- I smelled the flower.
- Çiçeği kokladım.
- The flower is blue.
- Çiçeği mavi.
- This flower is a type of rose.
- Bu çiçek bir gül çeşidi.
- Look, I got a flower tattoo here on my belly.
- Bak, göbeğime bir çiçek dövmesi yaptırdım.
- This flower is beautiful.
- Bu çiçek çok güzel.
- This flower is the most beautiful in the garden.
- Bu çiçek bahçedeki en güzel çiçek.
- This flower is found in different parts of Hokkaido.
- Bu çiçek Hokkaido'nun farklı yerlerinde bulunur.
- The flower died because of a lack of water.
- Çiçek susuzluktan öldü.
- This flower gives off a sweet fragrance.
- Bu çiçek tatlı bir koku yayıyor.
- This flower is beautiful.
- Bu çiçek güzel.
- This flower spreads its petals at night.
- Bu çiçek taç yapraklarını geceleri açar.
- Smell this flower.
- Bu çiçeği kokla.
- It's an artificial flower.
- O, yapay bir çiçektir.
- This flower gives off a strong fragrance.
- Bu çiçek güçlü bir koku yayıyor.
- I've never seen such a beautiful flower.
- Öyle güzel bir çiçek görmedim.
- This flower is the most beautiful in the garden.
- Bahçedeki en güzel çiçek budur.
- He stuck a flower in his buttonhole.
- Düğme deliğine bir çiçek sıkıştırdı.
- They were her favorite flower.
- Bunlar onun en sevdiği çiçekti.
- Do you know what kind of flower that is?
- Bunun ne tür bir çiçek olduğunu biliyor musun?
- It's a lovely flower.
- Bu güzel bir çiçek.
- The flower is blue.
- Çiçek mavidir.
- Tom bought a flower for Mary.
- Tom Mary için bir çiçek aldı.
- Is this a flower?
- Bu bir çiçek mi?
- It's a beautiful flower.
- Bu güzel bir çiçek.
- What is this flower called?
- Bu çiçeğin adı nedir?
- What's this flower called in French?
- Fransızcada bu çiçeğe ne ad verilir?
- This flower smells sweet.
- Bu çiçek tatlı kokuyor.
- The flower is in the house.
- Çiçek evin içinde.
- The flower is yellow.
- Çiçek sarı.
- This is a beautiful flower, isn't it?
- Bu çok güzel bir çiçek, değil mi?
- Tom bought a flower for Mary.
- Tom, Mary için bir çiçek aldı.
- That flower is pretty.
- Bu çiçek güzel.
- The child offered a flower to the visitor.
- Çocuk ziyaretçiye bir çiçek sundu.
- How beautiful that flower is!
- Ne kadar güzel bir çiçek!
- They were her favorite flower.
- Onlar en sevdiği çiçeklerdi.
- Sami put a flower on Layla's bed.
- Sami Layla'nın yatağına bir çiçek koydu.
- What a gorgeous flower!
- Ne muhteşem bir çiçek!
- What do you call this flower?
- Bu çiçeğe ne dersiniz?
- The rose is a flower and the dove is a bird.
- Gül bir çiçektir ve güvercin bir kuştur.
- We send her some flower on her birthday.
- Doğum gününde ona çiçek gönderiyoruz.
- What's your favorite flower?
- En sevdiğin çiçek hangisi?
- That flower has a powerful smell.
- O çiçeğin keskin bir kokusu var.
- Mary has a flower in her hand.
- Mary'nin elinde bir çiçek var.
- How beautiful that flower is!
- Ne güzel bir çiçek o!
- Tulips are our prefecture's official flower.
- Laleler, vilayetimizin resmi çiçeğidir.
- Lillies are the national flower of Italy.
- Zambaklar İtalya'nın ulusal çiçeğidir.
- The flower is red.
- Çiçek kırmızı.
- We still haven't Known what is the flower's name we saw at that day.
- O gün gördüğümüz çiçeğin adının ne olduğunu hâlâ bilmiyoruz.
- What flower do you like best?
- En çok hangi çiçeği seversin?
- Mary had a flower in her hair.
- Mary'nin saçında bir çiçek vardı.
- Which flower do you like the most?
- En çok hangi çiçeği seversin?
- Could you send Mary a lilyum flower for me?
- Mary'ye benim için bir zambak çiçeği gönderir misin?
- The bee landed on a flower.
- Arı bir çiçeğe kondu.
- What's that flower?
- O çiçek ne?
- Tulips are our prefecture's official flower.
- Laleler, ilimizin resmi çiçeğidir.
- The big flower is blue.
- Büyük çiçek mavi.
- I see a flower on the table.
- Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
- This flower is the most beautiful of all flowers.
- Bu çiçek tüm çiçeklerin en güzeli.
- It was a very beautiful flower.
- O çok güzel bir çiçekti.
- She is holding a red flower.
- Elinde kırmızı bir çiçek tutuyor.
- The lilies of the valley will flower soon.
- İnci çiçekleri yakında açacak.
- She had a flower in her hand.
- Elinde bir çiçek vardı.
- The flower is yellow.
- Çiçek sarıdır.
- He took a flower out of the vase while no one was looking.
- Kimse bakmazken vazodan bir çiçek aldı.
- Roses are a type of flower and doves are a type of bird.
- Güller bir çiçek, güvercinler ise bir kuş türüdür.
- I see a flower on the desk.
- Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.
- Sami put a flower on Layla's bed.
- Sami, Leyla'nın yatağına bir çiçek koydu.
- This flower gives off a strong fragrance.
- Bu çiçek güçlü bir güzel koku yayar.
- Which flower did she smell?
- Hangi çiçeği kokladı?
- A flower in the garden is wilting.
- Bahçedeki bir çiçek soluyor.
- What colour is this flower?
- Bu çiçek ne renk?
- He broke the flower vase on purpose.
- Çiçek vazosunu bilerek kırdı.
- I smelled the flower.
- Ben çiçeği kokladım.
- Do you like this flower?
- Bu çiçeği seviyor musun?
- What flower do you like best?
- En çok hangi çiçeği seviyorsun?
- Look at this flower.
- Bu çiçeğe bak.
- Do you know the name of this flower?
- Bu çiçeğin adını biliyor musun?
- Sometimes a flower should be enough to smile.
- Bazen gülümsemek için bir çiçek yeterli olmalı.
- Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
- Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
- This flower smells beautiful.
- Bu çiçek tatlı kokuyor.
- This flower is a type of rose.
- Bu çiçek bir gül türüdür.
- He likes the most beautiful flower.
- En çok çiçeği sever.
- Could you send Mary a lilyum flower for me?
- Mary'ye benim için bir zambak çiçeği gönderebilir misin?
- That flower is beautiful, isn't it?
- Bu çiçek çok güzel, değil mi?
- Lillies are the national flower of Italy.
- Lilyum İtalya'nın ulusal çiçeğidir.
- That flower has a strong smell.
- O çiçeğin güçlü bir kokusu var.
- That flower is pretty.
- Bu çiçek çok güzel.
- What's this flower called in French?
- Bu çiçeğin Fransızcası ne?
- The flower planted in our porch is very fragrant.
- Verandamıza dikilen çiçek çok güzel kokuyor.
- This is a very beautiful flower.
- Bu çok güzel bir çiçektir.
- It's an artificial flower.
- Bu yapay bir çiçek.
- This flower is the most beautiful of all flowers.
- Bu çiçek tüm çiçeklerin en güzelidir.
- What is the name of this flower?
- Bu çiçeğin adı ne?
- Flower arranging is a traditional craft in Japan.
- Çiçek düzenleme Japonya'da geleneksel bir zanaattır.
- The root of a flower is as weak as a baby's finger.
- Bir çiçeğin kökü bir bebeğin parmağı kadar zayıftır.
- Which flower do you like the most?
- En çok hangi çiçeği seviyorsun?
- Take whichever flower you like.
- Hangi çiçeği istersen, onu al.
- Lillies are the national flower of Italy.
- Zambaklar İtalya'nın milli çiçeğidir.
- Tom took a flower out of the vase while no one was looking.
- Tom kimse bakmıyorken vazodan bir çiçek çıkardı.
- My mother teaches flower arranging.
- Annem çiçek düzenleme öğretiyor.
- Tom took a flower out of the vase while no one was looking.
- Tom kimse bakmazken vazodan bir çiçek aldı.
- The flower will come out soon.
- Çiçek yakında çıkacak.
- This is the most beautiful flower in the garden.
- Bu, bahçedeki en güzel çiçek.
- Pin the flower on your lapel.
- Çiçeği yakana iliştir.
- The daffodil is the national flower of Wales.
- Nergis, Galler'in milli çiçeğidir.
Show More (240)
|
|
- A faint and fading hope that one day it will flower.
- Bir gün çiçek açacağına dair zayıf ve solmakta olan bir ümit.
- They grow and flower for a single season, then die.
- Tek bir mevsimde büyüp çiçek açar, sonra da ölürler.
- They grow and flower for a single season, then die.
- Bir sezon boyunca büyüyüp çiçek açarlar, sonra ölürler.
- This plant flowers at the beginning of spring.
- Bu bitki baharın başında çiçek açar.
- The tree is flowering.
- Ağaç çiçek açıyor.
- In March, many flowers come out.
- Mart ayında birçok çiçek açar.
Show More (3)
|
