fragment - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
fragment parça n.
  • We are in favour of uniting the whole continent and doing away with the borders fragmenting it.
  • Biz tüm kıtayı birleştirmekten ve onu parçalayan sınırları ortadan kaldırmaktan yanayız.
  • They fragment the market and can lead to a shift in activities to the cheapest region.
  • Piyasayı parçalara ayırırlar ve faaliyetlerin en ucuz bölgeye kaymasına yol açabilirler.
  • It's hard to splice the two fragments together.
  • İki parçayı birleştirmek çok zor.
Show More (2)
fragment kırık n.
  • He tried to put the fragments of a broken vase together.
  • Kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.
  • He tried to put the fragments of a broken vase together.
  • O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.
Show More (-1)
fragment parçalanmak v.
  • Today, we can see that the agreement concerning this directive has stopped the European market from fragmenting.
  • Bugün bu yönergeye ilişkin anlaşmanın Avrupa pazarının parçalanmasını engellediğini görebiliyoruz.
Show More (-2)
fragment küçük parça n.
  • The glass bowl broke into tiny fragments.
  • Cam kase küçük parçalara ayrıldı.
Show More (-2)
fragment bölüm n.
  • It's hard to splice the two fragments together.
  • İki bölümü birlikte eklemek zordur.
Show More (-2)