gloom - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
gloom kasvet n.
  • The director's films are often full of gloom and despair.
  • Yönetmenin filmleri genellikle kasvet ve umutsuzluk doludur.
  • There was real doom and gloom amongst the representatives and leaders of those countries.
  • Bu ülkelerin temsilcileri ve liderleri arasında gerçek bir kıyamet ve kasvet vardı.
  • I have detected a bit of gloom among a number of colleagues.
  • Bazı meslektaşlarım arasında biraz kasvet sezdim.
Show More (3)
gloom karanlık n.
  • The drivers slowed in the gloom before the storm.
  • Sürücüler, fırtına öncesi çöken karanlıkta yavaşladılar.
Show More (-2)
gloom karamsarlık n.
  • Financial doom and gloom make it hard to predict the near future.
  • Ekonomik karamsarlık, yakın geleceği tahmin etmeyi zorlaştırdı.
Show More (-2)