|
- He went with a friend to meet a supposed gay man.
- Bir arkadaşıyla sözde eşcinsel bir adamla buluşmaya gitmiş.
- He went with a friend to meet a supposed gay man.
- Bir arkadaşıyla birlikte sözde eşcinsel bir adamla buluşmaya gitmiş.
- I have a passion for music and want to see how far I can go with it.
- Müzik tutkum var ve bu konuda ne kadar ileri gidebileceğimi görmek istiyorum.
- I have a passion for music and want to see how far I can go with it.
- Müzik tutkum var ve bununla ne kadar ileri gidebileceğimi görmek istiyorum.
- I have a passion for music and want to see how far I can go with it.
- Müzik tutkum var ve bununla nereye kadar gideceğimi görmek istiyorum.
- And I wouldn't have to go with these other two guys.
- Ve bu diğer iki adamla gitmek zorunda kalmazdım.
- Why don't you go with Tom?
- Neden Tom'la gitmiyorsun?
- I don't want to go with Tom.
- Tom'la gitmek istemiyorum.
- I wonder why Tom didn't go with Mary.
- Tom'un neden Mary ile gitmediğini merak ediyorum.
- Tom went with Mary to Boston.
- Tom, Mary ile Boston'a gitti.
- How is it going with Tom?
- Tom'la nasıl gidiyor?
- I have to go with Tom.
- Tom'la gitmek zorundayım.
- You don't have to go with her.
- Onunla gitmek zorunda değilsin.
- You should've gone with Tom.
- Tom'la gitmeliydin.
- Please go with Tom.
- Lütfen Tom'la git.
- I definitely want to go with Tom.
- Kesinlikle Tom'la gitmek istiyorum.
- Where did you go with that girl?
- O kızla nereye gittin?
- How is it going with your studies?
- Derslerin nasıl gidiyor?
- Who does Tom plan on going with?
- Tom kiminle gitmeyi planlıyor?
- Tom expects all three of us to go with Mary.
- Tom üçümüzün Mary ile birlikte gitmesini bekliyor.
- I want to go with a friend to Hokkaido next month.
- Gelecek ay bir arkadaşımla Hokkaido'ya gitmek istiyorum.
- I regret that I couldn't go with her.
- Keşke onunla gidebilseydim.
- Who else went with Tom?
- Tom'la giden başka kim vardı?
- Tom ought to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmeli.
- Can I go with her?
- Onunla gidebilir miyim?
- Tom wanted to go with Mary.
- Tom Mary ile gitmek istedi.
- I'm going with her.
- Ben de onunla gideceğim.
- I didn't have to go with Tom.
- Tom'la gitmek zorunda kalmadım.
- I thought I'd go with Tom.
- Tom'la giderim diye düşünmüştüm.
- If you travel in China, it is best to go with a guide.
- Çin'de seyahat ediyorsanız, bir rehberle gitmeniz en iyisidir.
- Tom ought to have gone with Mary.
- Tom, Mary ile gitmeliydi.
- How is it going with her?
- Onunla hayat nasıl gidiyor?
- I wish you could go with her.
- Keşke onunla gidebilsen.
- I want to go with Tom.
- Tom'la gitmek istiyorum.
- I figured you might know who Tom went with.
- Tom'un kiminle gittiğini bilebileceğini düşündüm.
- Tom knew that Mary wouldn't want to go with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle gitmek istemediğini biliyordu.
- Tom needs to go with Mary.
- Tom'un Mary ile gitmesi gerekiyor.
- Tom and I'll go with Mary.
- Tom ve ben Mary ile gideceğiz.
- Who'll go with Tom?
- Tom ile kim gidecek?
- I think we should go with her.
- Sanırım onunla gitmeliyiz.
- I had intended to go with Tom.
- Tom'la gitmeye niyetliydim.
- I don't want to go with her.
- Onunla gitmek istemiyorum.
- I should've insisted on going with Tom.
- Tom'la gitmek için ısrar etmeliydim.
- Will you help me pick out a tie to go with this suit?
- Bu takım elbise ile gidecek bir kravat seçmeme yardımcı olur musun?
- You should ask Tom to go with us when we go to Boston.
- Boston'a gittiğimizde Tom'dan bizimle gelmesini istemelisin.
- Tom doesn't know who Mary is planning to go with.
- Tom, Mary'nin kiminle gitmeyi planladığını bilmiyor.
- I'm disappointed that I wasn't able to go with her.
- Onunla gidemediğim için hayal kırıklığına uğradım.
- I wish you could go with Tom.
- Keşke Tom'la gidebilsen.
- I didn't have to go with Tom.
- Tom'la gitmek zorunda değildim.
- I think we should go with her.
- Bence onunla gitmeliyiz.
- Where should I go with my suitcase?
- Bavulumla nereye gideyim?
- You need to go with Tom now.
- Şimdi Tom'la gitmelisin.
- I know you probably don't want to go to Boston, but I'd like you to go with us.
- Muhtemelen Boston'a gitmek istemediğini biliyorum, ama bizimle gelmeni istiyorum.
- How is it going with your studies?
- Nasıl gidiyor dersler?
- Why don't you go with her?
- Neden onunla gitmiyorsun?
- Where did you go with that guy?
- O adamla nereye gittin?
- I regret that I couldn't go with her.
- Onunla gidemediğim için pişmanım.
- Help me pick out a tie to go with this suit.
- Bu takım elbise ile gidecek bir kravat seçmeme yardım et.
- I should've gone with her.
- Onunla gitmeliydim.
- Tom wants us to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmemizi istiyor.
- I wish I could go with Tom.
- Keşke Tom'la gidebilsem.
- Tom didn't need to go with Mary.
- Tom'un Mary ile gitmesine gerek yoktu.
- She wants me to go with her.
- Onunla gitmemi istiyor.
- Three days ago, I went with classmates to visit the zoo in the suburb.
- Üç gün önce banliyödeki hayvanat bahçesini ziyaret etmek için sınıf arkadaşlarımla birlikte gittim.
- Aren't you going to go with Tom?
- Tom'la gitmeyecek misin?
- I could go with her.
- Onunla gidebilirim.
- Layla went with Sami.
- Leyla, Sami ile gitti.
- Tom has already decided who to go with.
- Tom kiminle gideceğine çoktan karar verdi.
- I didn't go with her.
- Ben onunla gitmedim.
- Don't you wish you were going with Tom?
- Tom'la gitmek istemez miydin?
- Do you want to go with her?
- Onunla gitmek istiyor musun?
- You don't have to go with Tom if you don't want to.
- İstemiyorsan Tom'la gitmek zorunda değilsin.
- If you travel in China, it is best to go with a guide.
- Çin'de seyahat ediyorsanız, bir rehberle birlikte gitmek en iyisidir.
- Are you going with Tom?
- Tom'la mı gidiyorsun?
- Tom went with Mary to the museum.
- Tom Mary ile müzeye gitti.
- Tell Tom that I'm going with Mary.
- Tom'a Mary ile gideceğimi söyle.
- If you don't mind, I'll go with Tom.
- Sakıncası yoksa Tom'la gideceğim.
- Tom wants me to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmemi istiyor.
- I wish you could go with Tom.
- Keşke Tom'la gidebilseydin.
- That blouse doesn't go with that skirt.
- O bluz o etekle gitmez.
- I think that we'll go with Tom.
- Bence Tom'la gideceğiz.
- I don't think that we should go with Tom.
- Bence Tom'la gitmemeliyiz.
- Tom went with Mary.
- Tom Mary ile gitti.
- Who am I supposed to go with?
- Kiminle gitmem gerekiyor?
- Dan wanted to go with Linda.
- Dan, Linda ile gitmek istedi.
- I'm going to go with her.
- Onunla gideceğim.
- Tom asked Mary to go with him.
- Tom Mary'nin kendisiyle gitmesini istedi.
- Tom didn't say who he was planning to go with.
- Tom kiminle gitmeyi planladığını söylemedi.
- Tell Tom that I'm going with Mary.
- Tom'a Mary ile birlikte gittiğimi söyle.
- I wanted to go with Tom.
- Tom ile gitmek istedim.
- I'm going with her.
- Onunla gidiyorum.
- You don't need to go with Tom.
- Tom'la gitmene gerek yok.
- Tom doesn't know who Mary is planning on going with.
- Tom, Mary'nin kiminle gitmeyi planladığını bilmiyor.
- I'd better go with her.
- Ben de onunla gitsem iyi olur.
- I wish I could have gone with her.
- Keşke ben de onunla gidebilseydim.
- Maybe I should go with Tom.
- Belki de Tom'la birlikte gitmem gerekirdi.
- If Tom goes, I'll go with him.
- Tom giderse, ben de onunla giderim.
- Where are you going with those?
- Onlarla nereye gidiyorsun?
- I wouldn't object if you wanted to go with her.
- Onunla gitmek isteseydin, itiraz etmezdim.
- He wants me to go with him to Milan by train to visit a friend.
- Bir arkadaşını ziyaret etmek için trenle Milano'ya gitmemi istiyor.
- Don't you want me to go with Tom?
- Tom'la gitmemi istemiyor musun?
- I went with Tom.
- Tom ile gittim.
- Why didn't you go with Tom?
- Neden Tom ile gitmediniz?
- Why didn't you go with Tom?
- Neden Tom'la gitmediniz?
- I'm going with her to Boston.
- Onunla Boston'a gidiyorum.
- Am I allowed to go with Tom?
- Tom'la gitmeme izin var mı?
- I could go with Tom.
- Tom'la gidebilirim.
- Are you going to go with her?
- Onunla gidecek misin?
- Will you go with her?
- Onunla gidecek misin?
- I can't go with Tom.
- Tom'la birlikte gidemem.
- Tom asked me to go with Mary.
- Tom benden Mary ile gitmemi istedi.
- I'm looking for a lipstick to go with this nail polish.
- Bu ojeyle gidecek bir ruj arıyorum.
- I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
- Nagasaki'de onlara rehberlik edebilmek için kadınlarla birlikte gittim.
- Sami went with the queen wherever she went.
- Kraliçe nereye giderse Sami de onunla gidiyordu.
- I am sorry that I could not go with her.
- Onunla gidemediğim için üzgünüm.
- Tell Tom you'd like to go with Mary.
- Tom'a Mary ile gitmek istediğini söyle.
- I thought Tom would ask Mary to go with him to Boston.
- Tom'un Mary'nin kendisiyle birlikte Boston'a gitmesini isteyeceğini düşündüm.
- I'd better go with Tom.
- Tom'la gitsem iyi olur.
- Tom would've gone with you if he could've.
- Tom gidebilseydi seninle giderdi.
- Are you going with Tom?
- Tom ile gidiyor musun?
- Tom asked us to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmemizi istedi.
- You'd better go with Tom.
- Tom'la gitsen iyi olur.
- I won't go with you unless you tell me where we're going.
- Nereye gittiğimizi söylemezsen seninle gelmem.
- Does Tom still want me to go with Mary?
- Tom hala Mary ile gitmemi istiyor mu?
- Where's Tom going with Mary?
- Tom Mary ile nereye gidiyor?
- I'd like to go with Tom.
- Tom'la gitmek istiyorum.
- Last Saturday, I went with my family to the zoo to see the pandas.
- Geçen cumartesi, pandaları görmek için ailemle hayvanat bahçesine gittim.
- You need to go with her now.
- Şimdi onunla gitmelisin.
- I'm going to go with Tom.
- Tom'la gideceğim.
- I'm surprised Tom went with Mary.
- Tom'un Mary ile gitmesine şaşırdım.
- Do you want to go with Tom?
- Tom'la gitmek ister misin?
- Let me go with her.
- Onunla gitmeme izin ver.
- Will you go with Tom?
- Tom'la gidecek misin?
- Why should you have to go with Tom?
- Neden Tom'la gitmek zorundasın?
- His reputation goes with him wherever he goes.
- Ünü nereye giderse gitsin onunla birlikte gider.
- Who are you going with?
- Kiminle gidiyorsun?
- I wanted to go with Tom.
- Tom'la gitmek istedim.
- Please don't make me go with Tom.
- Lütfen beni Tom'la gitmeye zorlama.
- Would you like to go with Tom?
- Tom'la gitmek ister misin?
- I think we'll go with Tom.
- Sanırım Tom'la gideceğiz.
- What sort of curtains do you think would go with the carpet?
- Ne tür perdelerin halıyla iyi gideceğini düşünüyorsunuz?
- Who should I go with to the party?
- Partiye kiminle gitmem gerekir?
- Tom asked us to go with Mary.
- Tom, Mary'yle birlikte gitmemizi istedi.
- Who else went with Tom?
- Tom'la beraber başka kim gitti?
- I don't really have to go with Tom, but I'm going to.
- Tom'la gitmek zorunda değilim ama gideceğim.
- Tom needs to go with Mary.
- Tom Mary ile gitmeli.
- That shirt doesn't go with those pants.
- O gömlek o pantolonla gitmez.
- I regret that I couldn't go with her.
- Onunla gidemediğime üzüldüm.
- Tom, do you want us to go with you?
- Tom, birlikte gitmemizi istiyor musun?
- I'd have gone with Tom if I could've.
- Gidebilsem Tom ile giderdim.
- Do you think Tom will want to go with Mary?
- Sence Tom Mary'yle gitmek ister mi?
- How is it going with her?
- Onunla nasıl gidiyor?
- I regret that I couldn't go with Tom.
- Tom'la gidemediğim için üzgünüm.
- You'd better go with her.
- Onunla gitsen iyi olur.
- This tie doesn't go with my suit.
- Bu kravat benim takım ile gitmez.
- Tom doesn't have to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmek zorunda değil.
- I didn't go with Tom.
- Tom'la gitmedim.
- Tom wanted me to go, so I went with him.
- Tom gitmemi istedi, ben de onunla gittim.
- I don't care who you're going with.
- Kiminle gittiğin umurumda değil.
- I'll go with Tom and Mary.
- Tom ve Mary ile gideceğim.
- Tom should go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmeli.
- Tom wanted me to go, so I went with him.
- Tom gitmemi istedi, bu nedenle onunla gittim.
- Do you want me to go with Tom?
- Tom'la gitmemi ister misin?
- I wish you could go with her.
- Keşke onunla gidebilseydin.
- Should I go with you to the doctor?
- Doktora giderken yanında geleyim mi?
- I'm going with Tom to Boston.
- Tom'la Boston'a gidiyorum.
- That shirt doesn't go with those pants.
- Bu gömlek bu pantolonla gitmez.
- Who did you go with?
- Kimle birlikte gittin?
- Tom doesn't want to go with Mary.
- Tom Mary ile gitmek istemiyor.
- Tom ought to go with Mary.
- Tom'un Mary ile gitmesi gerekiyor.
- Let me go with Tom.
- Tom'la gideyim.
- Are you going to go with her?
- Onunla mı gideceksin?
- I would go with Tom.
- Tom'la birlikte giderdim.
- Tom expects all three of us to go with Mary.
- Tom üçümüzün de Mary ile gitmemizi bekliyor.
- Who did you go with?
- Kiminle gittin?
- You need to go with Tom now.
- Hemen Tom'la gitmelisin.
- I know you probably don't want to go to Boston, but I'd like you to go with us.
- Muhtemelen Boston'a gitmek istemediğini biliyorum ama bizimle gitmeni istiyorum.
- I'm going with Tom.
- Tom ile gidiyorum.
- I wish I had gone with the others to the game yesterday.
- Keşke dün diğerleriyle birlikte maça gitseydim.
- I'll go with Tom.
- Tom ile gideceğim.
- Tom should've gone with Mary.
- Tom, Mary ile gitmeliydi.
- His reputation goes with him wherever he goes.
- O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.
- To go faster you'd better go alone, to go further you'd better go with someone.
- Daha hızlı gitmek için yalnız gitmelisin, daha uzağa gitmek için biriyle gitmelisin.
- I had intended to go with Tom.
- Tom'la birlikte gitmeyi istemiştim.
- Maria goes with her sister to the movies.
- Maria kız kardeşiyle sinemaya gidiyor.
- Does Tom still want me to go with Mary?
- Tom hâlâ Mary ile gitmemi istiyor mu?
- Who went with Tom?
- Tom ile kim gitti?
- Green doesn't go with red.
- Yeşil kırmızı ile gitmez.
- Let me go with Tom.
- Tom'la gitmeme izin ver.
- I can't go there unless I go with Tom.
- Tom'la gitmezsem oraya gidemem.
- Tom wants me to go with him.
- Tom kendisiyle gitmemi istiyor.
- Where should I go with my suitcase?
- Bavulumla nereye gitmeliyim?
- Don't you want to go with Tom?
- Tom'la gitmek istemez misin?
- I'll go with Tom.
- Tom'la gideceğim.
- Last Saturday, I went with my family to the zoo to see the pandas.
- Geçen cumartesi pandaları görmek için ailemle birlikte hayvanat bahçesine gittim.
- Who are you going with?
- Kimle gidiyorsun?
- I think I'd better go with Tom.
- Sanırım Tom'la gitsem iyi olacak.
- Can't we go with Tom?
- Tom'la gidemez miyiz?
- Why didn't you go with her?
- Neden onunla gitmedin?
- Sami went with the queen wherever she went.
- Sami, kraliçenin gittiği her yere gitti.
- Who did Tom go with?
- Tom kimle birlikte gitti?
- I think I'd better go with Tom.
- Sanırım Tom'la gitsem iyi olur.
- I'd like to volunteer to go with Tom.
- Tom'la gitmek için gönüllü olmak istiyorum.
- I'm going to go with her.
- Ben de onunla gideceğim.
- I wish I had gone with the others to the game yesterday.
- Dün keşke diğerleri ile birlikte oyuna gitseydim.
- The police demanded that he go with them.
- Polis, onun kendileri ile birlikte gitmesini istedi.
- I think I'd better go with her.
- Sanırım onunla gitsem iyi olur.
- Tom didn't say who he'd gone with.
- Tom kiminle gittiğini söylemedi.
- I want to go with a friend to Hokkaido next month.
- Ben gelecek ay bir arkadaşla Hokkaido'ya gitmek istiyorum.
- I thought I'd go with Tom.
- Tom'la gideceğimi düşünüyordum.
- I think we should go with Tom.
- Sanırım Tom'la gitmeliyiz.
- Tom had intended to go with Mary, but something came up and he couldn't.
- Tom Mary ile gitmeye niyetlenmişti ama bir şey çıktı ve gidemedi.
- I'll go with her.
- Onunla gideceğim.
- Why didn't Tom go with Mary?
- Tom neden Mary ile gitmedi?
- Why should I want to go with Tom?
- Neden Tom'la gitmek isteyeyim ki?
- I thought Tom was going with you guys, too.
- Tom'un da siz beylerle gideceğini düşündüm.
- Can't we go with her?
- Onunla gidemez miyiz?
- Tom didn't have to go with Mary.
- Tom Mary ile gitmek zorunda değildi.
- I think that we'll go with Tom.
- Tom'la gideceğimizi düşünüyorum.
- Tom urged me to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmem için ısrar etti.
- I would go with Tom.
- Ben olsam Tom'la giderdim.
- You don't want to go with Tom, do you?
- Tom'la gitmek istemiyorsun, değil mi?
- Go with these men.
- Bu adamlarla git.
- I think I'd better go with her.
- Sanırım onunla gitsem daha iyi olacak.
- Tom should go with Mary.
- Tom Mary ile gitmeli.
- Where are you going with those?
- Bunlarla nereye gidiyorsun?
- Let me go with her.
- Onunla gideyim.
- Tomorrow I don't want to come with you to see the soccer game, I want to go with Paolo to see a movie.
- Yarın seninle maça gitmek istemiyorum, Paolo'yla sinemaya gitmek istiyorum.
- Tom doesn't have to go with Mary.
- Tom'un Mary ile gitmesi gerekmiyor.
- Tom didn't want to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmek istemedi.
- I wish I could've gone with Tom.
- Keşke Tom'la birlikte gidebilseydim.
- I went with Tom.
- Tom'la gittim.
- Tom begged me to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmem için bana yalvardı.
- Does Tom want me to go with Mary?
- Tom, Mary ile gitmemi istiyor mu?
- Where did you go with Tom?
- Tom'la nereye gittin?
- I'm going with Tom to Boston.
- Ben Boston'a Tom'la gidiyorum.
- Where did you go with Tom?
- Tom'la nereye gittiniz?
- Why didn't you go with Tom?
- Neden Tom'la gitmedin?
- Maybe you shouldn't go with Tom.
- Belki de Tom'la gitmemelisin.
- A purple carpet will not go with this red curtain.
- Mor bir halı bu kırmızı perde ile gitmeyecek.
- Tom tried to persuade me to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmem için beni ikna etmeye çalıştı.
- Why didn't you go with Tom?
- Neden Tom ile gitmedin?
- Let me go with Tom.
- Bırak Tom'la gideyim.
- Tom doesn't want to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmek istemiyor.
- Tomorrow I don't want to come with you to see the soccer game, I want to go with Paolo to see a movie.
- Yarın seninle futbol maçına gelmek istemiyorum, Paolo ile sinemaya gitmek istiyorum.
- Maybe I should go with Tom.
- Belki de Tom'la gitmeliyim.
- Tom begged me to go with Mary.
- Tom Mary ile gitmemi istedi.
- We never really wanted to go with Tom.
- Biz gerçekten Tom'la gitmek istemedik.
- I thought you'd gone with Tom.
- Tom'la gittiğini sanmıştım.
- I'll go with her.
- Ben de onunla gideceğim.
- Green doesn't go with red.
- Yeşil kırmızıyla gitmez.
- I want to go with her.
- Onunla gitmek istiyorum.
- I think Tom wants me to go with Mary.
- Sanırım Tom, Mary ile gitmemi istiyor.
- Tom went with Mary to the museum.
- Tom, Mary ile müzeye gitti.
- Where's Tom going with Mary?
- Tom Mary ile nereye gidiyor.
- We never really wanted to go with Tom.
- Tom'la gitmeyi hiç istemedik.
- I just don't want to go with Tom.
- Tom'la gitmek istemiyorum.
- Tom has to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmek zorunda.
- Mary begged me to go with her.
- Mary onunla gitmem için yalvardı.
- I'd like to go with her.
- Onunla gitmek istiyorum.
- Who'll go with Tom?
- Tom'la kim gidecek?
- I regret that I couldn't go with Tom.
- Tom'la gidemediğime pişmanım.
- I'd better go with her.
- Onunla gitsem iyi olur.
- I'd have gone with Tom if I could've.
- Yapabilseydim Tom'la giderdim.
- I want you to go with Tom.
- Tom'la gitmeni istiyorum.
- His wife goes with him wherever he goes.
- O nereye gitse karısı onunla birlikte gider.
- Tom went with Mary to see a doctor.
- Tom bir doktorla görüşmek için Mary ile birlikte gitti.
- I don't think that we should go with Tom.
- Tom'la gitmemiz gerektiğini sanmıyorum.
- She begged me to go with her.
- Onunla gitmem için bana yalvardı.
- Why don't you go with Tom?
- Niçin Tom'la gitmiyorsun?
- Don't you want to go with Tom?
- Tom'la gitmek istemiyor musun?
- Go with your friends.
- Arkadaşlarınla git.
- Who should I go with to the party?
- Partiye kiminle gideyim?
- I thought you'd gone with her.
- Onunla gittiğini sanıyordum.
- Who went with Tom?
- Tom'la kim gitti?
- The trailer goes with the car.
- Römork araba ile birlikte gidiyor.
- I'll go with Tom in case he needs my help.
- Yardımıma ihtiyacı olursa diye Tom'la gideceğim.
- Are you going to go with Tom?
- Tom'la gidecek misin?
- I can't go with Tom.
- Tom'la gidemem.
- Are you sure you want to go with Tom?
- Tom'la gitmek istediğine emin misin?
- I thought I'd go with her.
- Ben de onunla giderim diye düşünmüştüm.
- Tom had intended to go with Mary, but something came up and he couldn't.
- Tom, Mary ile gitmeye niyetlenmişti ama bir iş çıktı ve gidemedi.
- I want to go with her.
- Ben de onunla gitmek istiyorum.
- If you don't mind, I'll go with Tom.
- Eğer sakıncası yoksa Tom'la gideceğim.
- Tom decided he wouldn't go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmemeye karar verdi.
- Go with Tom.
- Tom'la birlikte git.
- Tom went with Mary to Boston.
- Tom Mary ile Boston'a gitti.
- I would like to get a blouse to go with this blazer.
- Bu spor ceketle gidecek bir bluz almak istiyorum.
- I thought you'd gone with Tom.
- Tom'la birlikte gittiğini düşündüm.
- I want you to go with her.
- Onunla gitmeni istiyorum.
- I wish I could go with Tom.
- Keşke Tom'la gidebilseydim.
- You don't have to go with Tom.
- Tom'la gitmek zorunda değilsin.
- Do you want to go with Tom?
- Tom'la gitmek istiyor musun?
- Who will you go with?
- Kiminle gideceksin?
- Tom said he didn't know who Mary was planning to go with.
- Tom, Mary'nin kiminle gitmeyi planladığını bilmediğini söyledi.
- I thought I'd go with her.
- Onunla gideceğimi düşündüm.
- Do you think Tom will want to go with Mary?
- Sence Tom, Mary ile gitmek ister mi?
- His wife goes with him wherever he goes.
- Nereye giderse gitsin karısı da onunla gelir.
- Tom didn't have to go with Mary.
- Tom'un Mary ile gitmesine gerek yoktu.
- I wish I could have gone with her.
- Keşke onunla gidebilseydim.
- Tom ought to have gone with Mary.
- Tom Mary ile gitmeliydi.
- How did it go with Tom?
- Tom'la nasıl gitti?
- I think we should go with Tom.
- Bence Tom'la gitmeliyiz.
- Tom urged me to go with Mary.
- Tom Mary ile gitmem için beni zorladı.
- I'm going with Tom.
- Tom'la gideceğim.
- Tom shouldn't go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmemeli.
- I wanted to go to Boston with Tom, but he said he didn't want to go with me.
- Tom'la Boston'a gitmek istedim ama o benimle gitmek istemediğini söyledi.
- Do you still want me to go with Tom?
- Hâlâ Tom'la gitmemi istiyor musun?
- Wouldn't you like to go with Tom?
- Tom'la gitmek istemez misin?
- Who did Tom go with?
- Tom kiminle gitti?
- You don't need to go with Tom.
- Tom ile gitmene gerek yok.
- Are you sure you want to go with Tom?
- Tom'la gitmek istemediğine emin misin?
- I'm going with her to Boston.
- Boston'a onunla gidiyorum.
- This shirt doesn't go with that tie at all.
- Bu kravat o gömlekle hiç gitmiyor.
- Can't we go with Tom?
- Tom ile gidemez miyiz?
- Tom decided he wouldn't go with Mary.
- Tom Mary ile gitmemeye karar verdi.
- Please go with Tom.
- Lütfen Tom'la gidin.
- I didn't go with her.
- Onunla gitmedim.
- I thought you'd gone with her.
- Onunla gittiğini düşündüm.
- Who else went with Tom?
- Tom'la başka kim gitti?
- I'll see if I can find out who Tom went with.
- Bakalım Tom'un kiminle gittiğini bulabilecek miyim.
- I'll go with Tom in case he needs my help.
- Yardımıma ihtiyacı olur diye Tom'la birlikte gideceğim.
- You should've gone with Tom.
- Tom ile gitmeliydin.
- I should've gone with Tom.
- Tom'la gitmeliydim.
- Tom ought to go with Mary.
- Tom Mary ile gitmeli.
- I could go with Tom.
- Tom'la gidebildim.
- She wants me to go with her.
- Benim onunla gitmemi istiyor.
- How did your date go with Tom?
- Tom'la randevun nasıl gitti?
- Let me go with her.
- Ben de onunla gideyim.
- Do you want me to go with her?
- Onunla gitmemi istiyor musun?
- Can I go with Tom?
- Tom'la gidebilir miyim?
Show More (330)
|
