| 1 |
guillotine |
giyotin |
n. |
|
- The guillotine was used during the French Revolution to execute prisoners.
- Giyotin, Fransız Devrimi sırasında mahkumların idamında kullanılmıştır.
- The guillotine was widely used during the French Revolution.
- Giyotin, Fransız Devrimi sırasında yaygın bir şekilde kullanıldı.
- This window is a guillotine, I'm telling you.
- Bu pencere bir giyotin, söylemesi benden.
- Is the guillotine still used by certain countries?
- Giyotin belirli ülkeler tarafından hâlâ kullanılıyor mu?
- Is the guillotine still used by certain countries?
- Giyotin hala bazı ülkeler tarafından kullanılıyor mu?
- The guillotine was widely used during the French Revolution.
- Giyotin Fransız Devrimi sırasında yaygın olarak kullanıldı.
- This window is a guillotine, I'm telling you.
- Bu pencere bir giyotin, sana söylüyorum.
Show More (4)
|
| 2 |
guillotine |
giyotinle idam etmek |
v. |
|
- The criminal was sentenced to be guillotined for his crime.
- Suçlunun işlediği suçtan dolayı giyotinle idam edilmesine karar verildi.
- Charles I of England was executed by guillotine.
- İngiltere Kralı I. Charles giyotinle idam edildi.
- Charles the First of England was guillotined.
- İngiltere Kralı I. Charles giyotinle idam edildi.
- Queen Marie Antoinette was guillotined.
- Kraliçe Marie Antoinette giyotinle idam edildi.
- King Louis XVI was guillotined.
- Kral 16. Louis giyotinle idam edildi.
Show More (2)
|
| 3 |
guillotine |
(tartışmalarda) sonlandırma |
n. |
|
- The speaker set a guillotine on the debate to limit the time for discussion.
- Meclis Başkanı, tartışma süresini sınırlandırmak için müzakereye sonlandırma uygulamıştır.
Show More (-2)
|
| 4 |
guillotine |
kağıt kesici |
n. |
|
- The guillotine at the office was also lost.
- Ofisteki kağıt kesici de kaybolmuştu.
Show More (-2)
|
