hammer - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
hammer çekiç n.
  • Be careful with the hammer as you can hit your fingers.
  • Çekici kullanırken dikkatli olun çünkü parmaklarınıza vurabilirsiniz.
  • The hammer throw record is 86,74 meters.
  • Çekiç atma rekoru 86,74 metredir.
  • In my opinion, we need to change the hammers of the piano.
  • Bana göre, piyanonun çekiçlerini değiştirmemiz gerekiyor.
Show More (72)
hammer sözlü saldırıda bulunmak v.
  • The author was hammered for his opinion on gender equality.
  • Yazar, toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki görüşleri nedeniyle sözlü saldırılara maruz kalmıştır.
  • In the meeting the employees of two rival companies were hammering each other.
  • Toplantıda iki rakip şirketin çalışanları birbirlerine sözlü saldırıda bulunup durdular.
Show More (-1)
hammer çekiçle çakmak v.
  • Hammer the pins into their positions.
  • Pimleri yerlerine çekiçle çakın.
Show More (-2)
hammer yumruklamak v.
  • Can you stop hammering at the desk, please?
  • Masayı yumruklamayı keser misin lütfen?
Show More (-2)
hammer (birine) devamlı zarar vermek v.
  • The new tax system hammered the SMEs.
  • Yeni vergi sistemi KOBİ'lere (birine) devamlı zarar vermektedir.
Show More (-2)
hammer sertçe vurmak v.
  • John hammered the rock with anger and broke his leg.
  • John öfke içinde kayaya sertçe vurdu ve bacağını kırdı.
Show More (-2)
hammer hızlı atmak v.
  • My heart was just hammering as I escaped from the attackers.
  • Saldırganlardan kaçarken kalbim öyle hızlı atıyordu ki.
Show More (-2)
hammer bozguna uğratmak v.
  • Our team hammered the enemy by 80-32.
  • Takımımız rakibini 80-32'lik skorla bozguna uğrattı.
Show More (-2)
hammer tokmak n.
  • The judge struck the hammer and announced the decision.
  • Yargıç tokmağını vurdu ve kararı açıkladı.
Show More (-2)
hammer horoz n.
  • The cowboy pulled the hammer of his pistol and waited for the right moment.
  • Kovboy tabancasının horozunu çekti ve doğru anı bekledi.
Show More (-2)
hammer çekiçlemek v.
  • The nail that sticks out gets hammered down.
  • Uzayan tırnak çekiçlenir.
Show More (-2)
hammer işlemek v.
  • I intend to hammer this idea into the student's heads.
  • Ben bu fikri öğrencilerin kafalarına işlemek niyetindeyim.
Show More (-2)