heading - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
heading başlık n.
  • Further, it takes advantage of the opportunity to place financial aid to Turkey in the 'pre-accession' heading.
  • Ayrıca, Türkiye'ye mali yardımı 'katılım öncesi' başlığına yerleştirme fırsatından yararlanmaktadır.
  • Without a proper review of the Financial Perspectives, the pressure on heading 4 is becoming untenable.
  • Mali Perspektifler düzgün bir şekilde gözden geçirilmeden, 4. başlık üzerindeki baskı savunulamaz hale gelmektedir.
  • It could, however, review its position in light of a possible increase in the ceiling of heading 3.
  • Bununla birlikte başlık 3'ün tavanında olası bir artış ışığında tutumunu gözden geçirebilir.
Show More (44)
heading baş n.
  • I do not think it right or proper that my colleague from the other committee is not also heading the list of speakers.
  • Diğer komitedeki meslektaşımın da konuşmacılar listesinin başında yer almamasını doğru ya da uygun bulmuyorum.
Show More (-2)
heading rota n.
  • There's a planet a few light years off our current heading.
  • Şu anki rotamızdan birkaç ışık yılı uzakta bir gezegen var.
Show More (-2)