|
- Hey, that kid's pretty good.
- Hey, bu çocuk oldukça iyi.
- Hey, that kid's pretty good.
- Hey, bu velet epey iyi.
- Hey, don't worry, kid.
- Hey, endişelenme evlat.
- Hey doc, I'm not ready to check out yet, so I'm willing to try your most aggressive approach.
- Hey doktor, henüz ölmeye hazır değilim, bu yüzden en agresif yaklaşımınızı denemeye hazırım.
- Hey, don't worry, kid.
- Hey, merak etme, ufaklık.
- Hey, kid, it's good to see you.
- Hey, ufaklık, seni görmek güzel.
- Hey, that kid's pretty good.
- Hey, bu çocuk epey iyi.
- Hey, kid, turn it off.
- Hey, evlat, kapat şunu.
- Hey, kid, turn it off.
- Hey evlat, kapasana şunu.
- Hey, kid, it's good to see you.
- Hey, evlat, seni görmek güzel.
- Hey, kid, turn it off.
- Hey, çocuğum, kapat şunu.
- Hey, didn't you wear that shirt yesterday?
- Hey, o gömleği dün giymedin mi?
- Hey, what's that noise?
- Hey, bu gürültü nedir?
- Hey, you know you're not allowed in here.
- Hey, buraya girmeye iznin olmadığını biliyorsun.
- Hey, leave me out of this.
- Hey, beni bu işe karıştırma.
- Hey, I've got a better idea.
- Hey, daha iyi bir fikrim var.
- Hey, that's not bad.
- Hey, bu fena değil.
- Hey, will you grab me a cookie?
- Hey, bana bir kurabiye getirir misin?
- Hey, your dog just bit me.
- Hey, köpeğin beni ısırdı.
- Hey, Tom, look at this.
- Hey, Tom, şuna bak.
- Hey, wait a minute, are you thinking what I'm thinking?
- Hey, bekle bir dakika, sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?
- Hey, are you crazy?
- Hey, delirdin mi sen?
- Hey, I was going to call you.
- Hey, seni arayacaktım.
- Hey, you there!
- Hey, sen!
- Hey, I wasn't finished with that.
- Hey, onunla işim bitmedi.
- Hey, what are you doing here?
- Hey, sen burada ne yapıyorsun?
- Hey, didn't you wear that shirt yesterday?
- Hey, bu gömleği dün giymemiş miydin?
- Hey, Tom, are you really dating Mary?
- Hey, Tom, gerçekten Mary ile çıkıyor musun?
- Hey, look, a three-headed monkey!
- Hey, bakın, üç başlı bir maymun!
- Hey, I don't like this any better than you do.
- Hey, bunu senin sevdiğinden daha çok sevmiyorum.
- Hey, look at this.
- Hey, şuna bak.
- Hey, Tom, you've gotten a lot taller since I last saw you.
- Hey, Tom, seni son gördüğümden beri boyun çok uzamış.
- Hey, watch yourself.
- Hey, kendine dikkat et.
- Hey, let's get on with it.
- Hey, hadi devam edelim.
- Hey, quit complaining.
- Hey, şikayet etmekten vazgeç.
- Hey, would you do me a favor?
- Hey, bana bir iyilik yapar mısın?
- Hey, what do you think you're doing?
- Hey, sen ne yaptığını sanıyorsun?
- Hey, it's snowing.
- Hey, kar yağıyor.
- Hey, I should get your number.
- Hey, senin numaranı almalıyım.
- Hey mister, you forgot your coat!
- Hey bayım, ceketini unuttun!
- Hey, wait a minute.
- Hey, bir dakika bekleyin.
- Hey, can you turn the lights off?
- Hey, ışıkları söndürebilir misin?
- Hey, I want to help you.
- Hey, sana yardım etmek istiyorum.
- Hey, what's all the noise?
- Hey, bütün bu gürültü ne?
- Hey, I'm still trying.
- Hey, ben hala deniyorum.
- Hey, what's all the noise?
- Hey, bu gürültüler de ne?
- Hey, what's that smell?
- Hey, bu koku ne?
- Hey, can you turn the lights off?
- Hey, ışıkları kapatabilir misin?
- Hey, leave me out of this.
- Hey, beni buna bulaştırma.
- Hey, what was that all about?
- Hey, tüm bunlar da neydi?
- Hey, where're you going?
- Hey, nereye gidiyorsun?
- Hey, I can help.
- Hey, yardım edebilirim.
- Hey, don't forget this.
- Hey bunu unutma.
- Hey, I should get your number.
- Hey, numaranı almalıyım.
- Hey, that's my seat.
- Hey, o benim koltuğum.
- Hey, what a great idea!
- Hey, ne harika bir fikir.
- Hey guys, what's up?
- Hey çocuklar, naber?
- Hey everyone, please listen.
- Hey millet, lütfen dinleyin.
- Hey, I was wrong.
- Hey, ben yanılmışım.
- Hey, can I get you a drink?
- Hey, sana bir içki alabilir miyim?
- Hey, open the door.
- Hey, kapıyı açın.
- Hey, what are you talking about?
- Hey, ne hakkında konuşuyorsun?
- Hey, Molly, why don't you come?
- Hey, Molly, neden gelmiyorsun?
- Hey, it's me.
- Hey, o benim.
- Hey, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Hey, eğer akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, restorana gideceğim.
- Hey, watch your mouth.
- Hey, sözlerine dikkat et.
- Hey, Tom, can I talk to you over here for a second?
- Hey, Tom, burada seninle bir saniye konuşabilir miyim?
- Hey, check this out.
- Hey, şuna bir bak.
- Hey, can you please be a bit quieter?
- Hey, lütfen biraz daha sessiz olabilir misin?
- Hey, what are you doing?
- Hey, ne yapıyorsunuz?
- Hey, what are friends for?
- Hey, arkadaşlar ne içindir?
- Hey, could you come up here right away?
- Hey, hemen buraya gelebilir misin?
- Hey, let's go in there.
- Hey, oraya girelim.
- Hey, how're you doing?
- Hey, nasılsın?
- Hey, you know you're not allowed in here.
- Hey, buraya giremeyeceğini biliyorsun.
- Hey, Tom, you've gotten a lot taller since I last saw you.
- Hey Tom, seni son görüşümden beri boyun epey uzamış.
- Hey, do you guys want to order a pizza?
- Hey, pizza sipariş etmek ister misiniz?
- Hey, what was that all about?
- Hey, bu da neydi böyle?
- Hey, I'm practically naked here.
- Hey, burada neredeyse çıplağım.
- Hey, this is working.
- Hey, bu işe yarıyor.
- Hey, what happened?
- Hey, ne oldu?
- Hey, what do you think you're doing?
- Hey, ne yaptığını sanıyorsun?
- Hey, you can't say that to me.
- Hey, onu bana söyleyemezsin.
- Hey, it's me.
- Hey, benim.
- Hey, weren't you the one wearing this shirt yesterday?
- Hey, dün bu gömleği giyen kişi sen değil miydin?
- Hey, what are you guys looking at?
- Hey, siz neye bakıyorsunuz beyler?
- Hey, what are we going to do tomorrow?
- Hey, yarın ne yapacağız?
- Hey, guess what I'm doing tonight.
- Hey, bu gece ne yaptığımı tahmin et.
- Hey, get in line.
- Hey, sıraya gir.
- Hey, what's the matter?
- Hey, sorun nedir?
- Hey, you there!
- Hey, oradaki!
- Hey, what's going on out there?
- Hey, orada neler oluyor?
- Hey, are you really going to work at eight tomorrow?
- Hey, yarın sekizde gerçekten işe gidecek misin?
- Hey, remember the progressive one?
- Hey, ilerici olanı hatırlıyor musun?
- Hey boys, what's up?
- Hey çocuklar, naber?
- Hey, you're not going to believe this.
- Hey, buna inanmayacaksın.
- Hey, it could be worse.
- Hey, daha kötüsü de olabilirdi.
- Hey, I have an even better idea.
- Hey, benim daha da iyi bir fikrim var.
- Hey, guys, it's not funny anymore.
- Hey arkadaşlar, artık komik değil.
- Hey, don't be so selfish, Tom.
- Hey, bu kadar bencil olma, Tom.
- Hey, if that's what you want to do, I'm not going to say no.
- Hey, eğer yapmak istediğin buysa, hayır demeyeceğim.
- Hey, why don't you take a break?
- Hey, neden mola vermiyorsun?
- Hey, what's that noise?
- Hey, bu gürültü de ne?
- Hey, your secret's safe with me.
- Hey, sırrın benimle güvende.
- Hey, I thought you'd be pleased.
- Hey, memnun olacağını düşünmüştüm.
- Hey, are you Tom?
- Hey, sen Tom musun?
- Hey, get your hands off me.
- Hey, çek ellerini üzerimden.
- Hey, where are you?
- Hey, neredesin?
- Hey, you only live once.
- Hey, sadece bir kez yaşarsın.
- Hey John, how's it going?
- Hey John, nasıl gidiyor?
- Hey you, shut your mouth!
- Hey sen, çeneni kapa!
- Hey, that's a good idea.
- Hey, bu iyi bir fikir.
- Hey, can I get you a drink?
- Hey, sana bir içki getireyim mi?
- Hey, handsome.
- Hey, yakışıklı.
- Hey, you're in a good mood today.
- Hey, bugün iyi bir ruh hali içindesin.
- Hey, look what I've got.
- Hey, bak ne aldım.
- Hey, I didn't sign on for this.
- Hey, bunun için imzalamadım.
- Hey, Tom, open up.
- Hey, Tom, aç kapıyı.
- Hey, I heard that.
- Hey, onu duydum.
- Hey, this is delicious.
- Hey, bu çok lezzetli.
- Hey, look at the snow.
- Hey, şu kara bak.
- Hey, where's your ring?
- Hey, yüzüğün nerede?
- Hey, it's my job.
- Hey, bu benim işim.
- Hey, let me ask you something.
- Hey, sana bir şey sormama izin ver.
- Hey, let's eat some ice cream afterwards.
- Hey, sonra dondurma yiyelim.
- Hey, I got you a beer.
- Hey, sana bir bira aldım.
- Hey, what're you listening to?
- Hey, ne dinliyorsun?
- Hey, give that back to me.
- Hey, onu bana geri ver.
- Hey, watch your mouth.
- Hey, ağzından çıkana dikkat et.
- Hey, I'm practically naked here.
- Hey, ben burada hemen hemen çıplağım.
- Hey, weren't you the one wearing this shirt yesterday?
- Hey, dün bu gömleği giyen sen değil miydin?
- Hey, I have a great idea.
- Hey, harika bir fikrim var.
- Hey, look at this.
- Hey, buna bak.
- Hey, it's just a story.
- Hey, bu sadece bir hikaye.
- Hey, why are you crying?
- Hey, neden ağlıyorsun?
- Hey, what's that over there?
- Hey, oradaki de ne?
- Hey, that doesn't sound like a bad idea.
- Hey, bu kötü bir fikre benzemiyor.
- Hey, what's this?
- Hey, bu da ne?
- Hey, don't stop now.
- Hey, şimdi durma.
- Hey, I know how you feel.
- Hey, nasıl hissettiğini biliyorum.
- Hey, where did you put the car navigation system's user's manual?
- Hey, arabanın navigasyon sisteminin kullanım kılavuzunu nereye koydun?
- Hey, I know what I want.
- Hey, ben ne istediğimi biliyorum.
- Hey, let's go camping.
- Hey, hadi kampa gidelim.
- Hey, is everything all right?
- Hey, her şey yolunda mı?
- Hey, remember the progressive one?
- Hey, ilerici olanı hatırlıyor musunuz?
- Hey, do you know it's my birthday today?
- Hey, bugün doğum günüm olduğunu biliyor musun?
- Hey look, it's Tom.
- Hey bak, bu Tom.
- Hey, I thought you'd be pleased.
- Hey, ben memnun olacağını düşündüm.
- Hey, there's somebody coming out of the cave.
- Hey, mağaradan çıkan biri var.
- Hey, what's going on here?
- Hey, burada neler oluyor?
- Hey, what's going on in here?
- Hey, burada neler oluyor?
- Hey, did you hear me?
- Hey, beni duydun mu?
- Hey, we'd better get started.
- Hey, başlasak iyi olur.
- Hey, wait up!
- Hey, bekleyin!
- Hey, don't do that!
- Hey, onu yapma!
- Hey, I need to talk to you.
- Hey, seninle konuşmam gerekiyor.
- Hey, quit complaining.
- Hey, şikayet etmeyi bırak.
- Hey, where've you been?
- Hey, neredeydin?
- Hey, what's this?
- Hey, bu nedir?
- Hey, where did you put the car navigation system's user's manual?
- Hey, araç navigasyon sisteminin kullanım kılavuzunu nereye koydun?
- Hey, wait for me.
- Hey, beni bekleyin.
- Hey, that's mine.
- Hey, o benim.
- Hey, I know what I want.
- Hey, ne istediğimi biliyorum.
- Hey, what are you two up to?
- Hey, siz ikiniz ne iş çeviriyorsunuz?
- Hey, what's going on?
- Hey, neler oluyor?
- Hey, don't forget this.
- Hey, bunu unutma.
- Hey, could you do me a favor?
- Hey, bana bir iyilik yapar mısın?
- Hey, listen to me.
- Hey, beni dinle.
- Hey, let's get out of here.
- Hey, gidelim buradan.
- Hey, you can't sleep there.
- Hey, orada uyuyamazsın.
- Hey, that's kind of cool.
- Hey, bu çok havalı.
- Hey, where are we?
- Hey, neredeyiz biz?
- Hey, what's that?
- Hey, o nedir?
- Hey, everybody, listen up.
- Hey, millet, dinleyin.
- Hey, could you do me a favor?
- Hey bana bir iyilik yapar mısın?
- Hey, let's go in there.
- Hey, oraya gidelim.
- Hey, look what I got.
- Hey, bak bende ne var.
- Hey, you can't go in there.
- Hey oraya gidemezsin.
- Hey, that's what I've been saying all along.
- Hey, benim başından beri söylediklerim bu.
- Hey, look what I'm doing.
- Hey, bak ne yapıyorum.
- Hey, give me a break.
- Hey, beni rahat bırakın.
- Hey guys, it's getting late.
- Hey çocuklar, geç oluyor.
- Hey, Tom, look at this.
- Hey, Tom, buna bak.
- Hey, you look great.
- Hey, harika görünüyorsun.
- Hey, who wants pizza?
- Hey, kim pizza istiyor?
- Hey, I could do a lot worse.
- Hey, çok daha kötü yapabilirdim.
- Hey, shouldn't you be at work?
- Hey, işte olman gerekmiyor mu?
- Hey, you can't leave now.
- Hey şimdi gidemezsin.
- Hey, where're you going?
- Hey, nereye gidiyorsunuz?
- Hey, could you give me a hand over here, please?
- Hey, bana yardım eder misin, lütfen?
- Hey, where's Tom?
- Hey, Tom nerede?
- Hey, what are you talking about?
- Hey, neden bahsediyorsunuz?
- Hey, John, look at this.
- Hey, John, şuna bak.
- Hey, can anybody hear me?
- Hey, kimse beni duyabiliyor mu?
- Hey, Tom, are you here?
- Hey, Tom, sen burada mısın?
- Hey Tom, can you give me a lift?
- Hey Tom, beni arabanla bırakır mısın?
- Hey, do you want some help?
- Hey, biraz yardım ister misin?
- Hey, look at the time.
- Hey, saate bak.
- Hey, I'm only kidding.
- Hey, sadece şaka yapıyorum.
- Hey, that's really neat.
- Hey, bu gerçekten temiz.
- Hey, if that's what you want to do, I'm not going to say no.
- Hey, yapmak istediğin buysa hayır demeyeceğim.
- Hey, don't go.
- Hey, gitme.
- Hey, long time no see.
- Hey, görüşmeyeli uzun zaman oldu.
- Hey, you're early.
- Hey, erken geldin.
- Hey, I'll be right back.
- Hey, ben döneceğim.
- Hey, you're not going to make it.
- Hey, başaramayacaksın.
- Hey, let me ask you something.
- Hey, sana bir şey sorayım.
- Hey, can I talk to you for a second?
- Hey, seninle bir saniye konuşabilir miyim?
- Hey, what's going on out there?
- Hey, orada ne oluyor?
- Hey, where are you taking me?
- Hey, beni nereye götürüyorsun?
- Hey, can we get a move on?
- Hey, biraz hareket edebilir miyiz?
- Hey, what are you looking at?
- Hey, sen neye bakıyorsun?
- Hey, Tom, are you here?
- Hey, Tom, burada mısın?
- Hey guys, what's up?
- Hey millet, naber?
- Hey, do you want some help?
- Hey, yardım ister misin?
- Hey, come here.
- Hey, buraya gel.
- Hey, hold on a second.
- Hey, bir saniye bekle.
- Hey, this is nice.
- Hey, bu çok güzel.
- Hey, why don't you take a break?
- Hey, neden biraz ara vermiyorsun?
- Hey mister, you forgot your coat!
- Hey bayım, ceketinizi unuttunuz!
- Hey, can you please be a bit quieter?
- Hey, biraz daha sessiz olur musun?
- Hey, what a great idea!
- Hey, ne harika bir fikir!
- Hey, you can't leave now.
- Hey, şimdi gidemezsin.
- Hey, what're you doing tomorrow night?
- Hey, yarın akşam ne yapıyorsun?
- Hey, what's the deal?
- Hey, anlaşma ne?
- Hey, that smells good.
- Hey, bu güzel kokuyor.
- Hey, what's that?
- Hey, o ne?
- Hey, give Tom a break.
- Hey, Tom'u rahat bırak.
- Hey, I'm talking to you.
- Hey, seninle konuşuyorum.
- Hey, put that back.
- Hey, onu geri koy.
- Hey, wait up.
- Hey, bekle.
- Hey, did you hear that?
- Hey, onu işittin mi?
- Hey, will you grab me a cookie?
- Hey, bana bir kurabiye verir misin?
- Hey, can we get a move on?
- Hey, acele edebilir miyiz?
- Hey, that's my seat.
- Hey, burası benim koltuğum.
- Hey, let me tell you something.
- Hey, sana bir şey söyleyeyim.
- Hey, there's somebody coming out of the cave.
- Hey, mağaradan çıkan birisi var.
- Hey, what's happening?
- Hey, neler oluyor?
- Hey, where do you think you're taking that?
- Hey, onu nereye götürdüğünü düşünüyorsun?
- Hey, where've you been?
- Hey, nerelerdeydin?
- Hey, don't feel bad.
- Hey, kötü hissetme.
- Hey, you're in a good mood today.
- Hey, bugün keyfin yerinde.
- Hey, you only live once.
- Hey, yalnızca bir kez yaşarsın.
- Hey, thanks for everything.
- Hey, her şey için teşekkürler.
- Hey, are you crazy?
- Hey, sen deli misin?
- Hey, John, look at this.
- Hey, John, buna bak.
- Hey, come here!
- Hey, gel buraya!
- Hey, what's wrong?
- Hey, sorun ne?
- Hey, it's good to see you.
- Hey, seni görmek güzel.
- Hey, this is delicious.
- Hey, bu lezzetli.
- Hey, that doesn't sound like a bad idea.
- Hey, bu kötü bir fikir gibi görünmüyor.
- Hey, what's happening?
- Hey, ne oluyor?
- Hey, that was really great.
- Hey, bu gerçekten harikaydı.
- Hey, you're early.
- Hey, erkencisin.
- Hey, look what I got.
- Hey, bak ne aldım.
- Hey, Tom, can I ask you something?
- Hey, Tom, sana bir şey sorabilir miyim?
- Hey, can you lend a hand here?
- Hey, bir el atabilir misin?
- Hey, look what I found.
- Hey, bak ne buldum.
- Hey, this is nice.
- Hey, bu güzel.
- Hey, who are you?
- Hey, sen kimsin?
- Hey, what are you doing?
- Hey ne yapıyorsun?
- Hey, there's no pulse.
- Hey, nabız yok.
- Hey, I already thought of that.
- Hey, ben zaten onu düşündüm.
- Hey, I can handle it.
- Hey, ben halledebilirim.
- Hey, I'm not a doctor.
- Hey, ben bir doktor değilim.
- Hey, you're not Tom.
- Hey, sen Tom değilsin.
- Hey, I'll be right back.
- Hey, hemen döneceğim.
- Hey, thanks for the help.
- Hey, yardım için teşekkürler.
- Hey, get away from the wall.
- Hey, duvardan uzak dur.
- Hey, look at that.
- Hey, şuna bak.
- Hey, what's the deal?
- Hey, sorun nedir?
- Hey, I need a favor.
- Hey, bir iyiliğe ihtiyacım var.
- Hey everybody, listen up!
- Hey millet, dinleyin!
- Hey, I'm just doing my job.
- Hey, ben sadece işimi yapıyorum.
- Hey, we aren't done yet.
- Hey, henüz hazır değiliz.
- Hey, what do I know?
- Hey, ben ne biliyorum?
- Hey, can you lend a hand here?
- Hey burada yardım edebilir misin?
- Hey, what are you laughing at?
- Hey, neye gülüyorsunuz?
- Hey, that's kind of cool.
- Hey, bu biraz hoş.
- Hey, I can't ask for more than that.
- Hey, bundan daha fazlasını isteyemem.
- Hey, don't go away.
- Hey, gitme.
- Hey, it's none of my business.
- Hey, bu beni ilgilendirmez.
- Hey Tom, what's up?
- Hey Tom, ne haber?
- Hey, this is good.
- Hey, bu iyi.
- Hey, could you give me a hand over here, please?
- Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?
- Hey, don't turn your back on me.
- Hey, sırtını bana dönme.
- Hey, be careful with that!
- Hey, ona dikkat et!
- Hey, guys, wait for me!
- Hey, beyler, beni bekleyin!
- Hey, it's none of my business.
- Hey, beni ilgilendirmez.
- Hey, I can handle it.
- Hey, onunla başa çıkabilirim.
- Hey, we aren't done yet.
- Hey, daha işimiz bitmedi.
- Hey, could I talk to you for a sec?
- Hey, seninle bir saniye konuşabilir miyim?
- Hey, don't worry.
- Hey, endişelenme.
- Hey, I need to talk to you.
- Hey, seninle konuşmam lazım.
- Hey, come here!
- Hey, buraya gel!
- Hey, what's that smell?
- Hey, bu koku da ne?
- Hey, I got you a beer.
- Hey, sana bira getirdim.
- Hey, where are you going?
- Hey, nereye gidiyorsun?
- Hey, that's really cool.
- Hey, bu gerçekten harika.
- Hey, what do I know?
- Hey, ben ne bilirim ki?
- Hey, what's wrong with you?
- Hey, neyin var?
- Hey, where is everybody?
- Hey, herkes nerede?
- Hey, welcome to the real world.
- Hey, gerçek dünyaya hoş geldin.
- Hey, I'm not a doctor.
- Hey, ben doktor değilim.
- Hey, what's behind your back?
- Hey arkandaki nedir?
- Hey, turn around.
- Hey, arkanı dön.
- Hey, get off my bike.
- Hey, bisikletimden in.
- Hey, guys, it's not funny anymore.
- Hey, çocuklar, artık komik değil.
- Hey, everybody, listen up.
- Hey, herkes beni dinlesin.
- Hey guys, who will be kind enough to take me to the airport?
- Hey çocuklar, kim beni havaalanına götürme nezaketinde bulunur?
- Hey, don't turn your back on me.
- Hey, bana sırtını dönme.
- Hey, what are you doing here?
- Hey, burada ne yapıyorsun?
- Hey, look what I've got.
- Hey, bak bende ne var.
- Hey, I can't help you.
- Hey, sana yardım edemem.
- Hey, it's still warm.
- Hey, hala sıcak.
- Hey, shut up for a second!
- Hey, bir saniye sus!
- Hey, I thought you were leaving.
- Hey, gittiğini düşünüyordum.
- Hey, Tom, glad I caught you.
- Hey, Tom, seni yakaladığıma sevindim.
- Hey, I'm only kidding.
- Hey, ben sadece şaka yapıyorum.
- Hey, I was wrong.
- Hey, ben hatalıydım.
- Hey, can I help?
- Hey, yardımcı olabilir miyim?
- Hey, where did you two come from?
- Hey, siz ikiniz nereden geldiniz?
- Hey, let me help you.
- Hey, sana yardım edeyim.
- Hey Tom, what's up?
- Hey Tom, naber?
- Hey, look at me.
- Hey, bana bak.
- Hey, it's not so bad.
- Hey, o kadar da kötü değil.
- Hey, Tom, glad I caught you.
- Hey, Tom, seni yakaladığıma memnunum.
- Hey, where were you?
- Hey, neredeydin?
- Hey, look, a three-headed monkey!
- Hey, bak, üç başlı bir maymun!
- Hey, look at the snow.
- Hey, kara bak!
- Hey, wait a second.
- Hey, bekle bir saniye.
- Hey, let's go camping.
- Hey, kampa gidelim.
- Hey, Tom, are you really dating Mary?
- Hey, Tom, gerçekten Mary'yle çıkıyor musun?
- Hey, I'm right here.
- Hey, ben buradayım.
- Hey, what are you two up to?
- Hey, siz ikiniz ne yapıyorsunuz?
- Hey guys, it's getting late.
- Hey arkadaşlar, geç oluyor.
- Hey, where did Tom go?
- Hey, Tom nereye gitti?
- Hey, give me a chance.
- Hey, bana bir şans ver.
- Hey, Tom, forget about your worries.
- Hey, Tom, endişelerini unut.
- Hey Tom, isn't that your cat?
- Hey Tom, bu senin kedin değil mi?
- Hey, can anybody help me?
- Hey, biri bana yardım edebilir mi?
- Hey, grab the wheel.
- Hey, direksiyonu tut.
- Hey, what's going on here?
- Hey, burada ne oluyor.
- Hey, can I have that?
- Hey, onu alabilir miyim?
- Hey, it's still warm.
- Hey, hava hâlâ sıcak.
- Hey, get away from there.
- Hey, oradan uzak dur.
- Hey, get away from there.
- Hey, uzaklaş oradan.
- Hey, long time no see.
- Hey, uzun zamandır görüşemedik.
- Hey, I could do a lot worse.
- Hey, çok daha kötüsünü yapabilirdim.
- Hey you, shut your mouth!
- Hey sen, kapa çeneni!
- Hey, I was going to call you.
- Hey, ben de seni arayacaktım.
- Hey, I may have no money, but I still have my pride.
- Hey, param olmayabilir ama hala gururum var.
- Hey, Tom, you've gotten a lot taller since I last saw you.
- Hey Tom, seni son gördüğümden beri epey uzamışsın.
- Hey, I wasn't finished with that.
- Hey, onunla işim bitmemişti.
- Hey, listen to this.
- Hey, bunu dinle.
- Hey, how's it going?
- Hey, nasıl gidiyor?
- Hey, give me a chance.
- Hey bana bir şans ver.
- Hey, wait for me.
- Hey, beni bekle.
- Hey, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Hey, eğer yemek yediye kadar hazır olmazsa restorana gideceğim.
- Hey, lay off.
- Hey, bırak.
- Hey, I'm still trying.
- Hey, hala uğraşıyorum.
- Hey Tom, can I talk to you?
- Hey Tom, seninle konuşabilir miyim?
- Hey, that's my line.
- Hey, bu benim sıram.
- Hey, did you hear that?
- Hey, bunu duydun mu?
- Hey, I'm on your side.
- Hey, ben senin tarafındayım.
- Hey, slow down!
- Hey, yavaşla!
- Hey, I need your help.
- Hey, yardımına ihtiyacım var.
- Hey, that's a great idea.
- Hey, bu harika bir fikir.
- Hey, can you help me with something?
- Hey, bana bir konuda yardım edebilir misin?
- Hey, what's going on?
- Hey, nasıl gidiyor?
- Hey, look what I'm doing.
- Hey, ne yaptığıma bak.
- Hey, don't feel bad.
- Hey, kendini kötü hissetme.
- Hey, what are you guys talking about?
- Hey, siz neden bahsediyorsunuz arkadaşlar?
- Hey, that's what I've been saying all along.
- Hey, ben de başından beri bunu söylüyordum.
- Hey, look what I'm going to do.
- Hey, yapacağım şeye bak.
- Hey, who wants pizza?
- Hey, kim pizza ister?
- Hey, don't do that!
- Hey, yapma bunu!
- Hey, what's that over there?
- Hey, orada ne var?
- Hey, that's not our problem.
- Hey, bu bizim sorunumuz değil.
- Hey, look over there.
- Hey, oraya bak.
- Hey, what's going on in here?
- Hey, burada ne oluyor?
- Hey you, boy, what is your name?
- Hey sen, çocuk, senin adın ne?
- Hey, I already thought of that.
- Hey, bunu zaten düşünmüştüm.
- Hey, it could be worse.
- Hey, daha kötü olabilirdi.
- Hey, ease up.
- Hey, sakin ol.
- Hey, thanks a lot.
- Hey, çok teşekkürler.
- Hey, you can't say that to me.
- Hey, bana böyle söyleyemezsin.
- Hey guys, I think I found something.
- Hey arkadaşlar, sanırım bir şey buldum.
- Hey, I can't ask for more than that.
- Hey, ben ondan daha fazlasını isteyemem.
- Hey what's the big idea?
- Hey, büyük fikir nedir?
- Hey, I want to talk to you.
- Hey, seninle konuşmak istiyorum.
- Hey, you can't go in there.
- Hey, oraya giremezsin.
- Hey, where do you think you're taking that?
- Hey, onu nereye götürdüğünü sanıyorsun?
- Hey guys, please be quiet.
- Hey çocuklar, lütfen sessiz olun.
- Hey, Tom, when did you get here?
- Hey Tom, buraya ne zaman geldin?
- Hey, that's my job.
- Hey, bu benim işim.
- Hey, what's so funny?
- Hey, bu kadar komik olan ne?
- Hey, you want to take a walk?
- Hey, yürüyüşe çıkmak istiyor musun?
- Hey, what are you looking at?
- Hey, neye bakıyorsun?
- Hey, I didn't sign on for this.
- Hey, ben bunun için imza atmadım.
- Hey, come back here.
- Hey, buraya geri gel.
- Hey, guys, wait for me!
- Hey, çocuklar, beni bekleyin!
- Hey, wait a second.
- Hey, bir saniye bekle.
- Hey, put that back.
- Hey, onu yerine koy.
- Hey, I'm only trying to help.
- Hey, sadece yardım etmeye çalışıyorum.
- Hey, I thought you were leaving.
- Hey, gideceğini sanıyordum.
- Hey, Tom, you've gotten a lot taller since I last saw you.
- Hey, Tom, seni son gördüğümden beri çok uzamışsın.
- Hey, wait a minute.
- Hey, bekle bir dakika.
- Hey, that's not a bad idea.
- Hey, bu kötü bir fikir değil.
- Hey, I said I was sorry.
- Hey, üzgün olduğumu söyledim.
- Hey, do you know it's my birthday today?
- Hey, bugünün benim doğum günüm olduğunu biliyor musunuz?
- Hey, I can help.
- Hey, yardımcı olabilirim.
- Hey girls, what's up?
- Hey kızlar, naber?
- Hey, that's really neat.
- Hey, bu gerçekten harika.
- Hey, it's not so bad.
- Hey, bu çok kötü değil.
- Hey, I have an idea.
- Hey, bir fikrim var.
- Hey, I'm the one who should be apologizing.
- Hey, özür dilemesi gereken benim.
- Hey, it's just a story.
- Hey, o sadece bir hikaye.
- Hey, don't touch anything!
- Hey, hiçbir şeye dokunma!
- Hey, can anybody hear me?
- Hey, beni duyabilen biri var mı?
- Hey Tom, isn't that your cat?
- Hey Tom, o senin kedin değil mi?
- Hey, you know what?
- Hey, biliyor musun?
- Hey, have you ever seen a guy's privates before?
- Hey, daha önce hiç bir erkeğin mahremini gördün mü?
- Hey, check this out.
- Hey, şuna bak.
- Hey, what're you doing tomorrow night?
- Hey, yarın gece ne yapıyorsun?
- Hey you, boy, what is your name?
- Hey sen, çocuk, adın ne?
- Hey, where are we?
- Hey, biz neredeyiz?
- Hey, what did you actually think, when you agreed to that?
- Hey, bunu kabul ederken aslında ne düşündün?
- Hey, you don't look so good.
- Hey, pek iyi görünmüyorsun.
- Hey, listen up, everybody.
- Hey, herkes dinlesin.
- Hey Tom, can you give me a lift?
- Hey Tom, beni bırakabilir misin?
- Hey, look what I'm going to do.
- Hey, bak ne yapacağım.
- Hey, you want to take a walk?
- Hey, yürüyüşe çıkmak ister misin?
- Hey, listen to this.
- Hey, şunu dinle.
- Hey, Tom, when did you get here?
- Hey, Tom, buraya ne zaman geldin?
- Hey, can I help?
- Hey, yardım edebilir miyim?
- Hey, what gives?
- Hey, ne oluyor?
- Hey guys, I think I found something.
- Hey çocuklar, sanırım bir şey buldum.
- Hey Tom, I want to talk to you.
- Hey Tom, seninle konuşmak istiyorum.
- Hey, you know what?
- Hey, biliyor musunuz?
- Hey, where do you think you're going?
- Hey, nereye gittiğini sanıyorsun?
- Hey, I just had a good idea.
- Hey, aklıma iyi bir fikir geldi.
- Hey, wait up!
- Hey, bekle!
- Hey, what're you hiding behind your back?
- Hey, arkanda ne saklıyorsun?
- Hey, I need a favor.
- Hey, ben bir iyilik istiyorum.
- Hey, I heard that.
- Hey, bunu duydum.
- Hey, let's get out of here.
- Hey, buradan çıkalım.
- Hey, here's an idea.
- Hey, işte bir fikir.
- Hey, what's behind your back?
- Hey, arkanda ne var?
Show More (455)
|
