|
- Only then does it call for identical working conditions and this, of course, is highly complicated.
- Ancak o zaman aynı çalışma koşullarını gerektirir ve bu da elbette oldukça karmaşıktır.
- The services have pointed out that the proposed amendments are identical.
- Servisler, önerilen değişikliklerin aynı olduğunu belirtmişlerdir.
- The two cases involving Grigori Pasko and Igor Sutyagin are more or less identical.
- Grigori Pasko ve Igor Sutyagin ile ilgili iki dava aşağı yukarı aynıdır.
- The essence of the definition in this text is identical, but the guarantees have disappeared.
- Bu metindeki tanımın özü aynıdır, ancak güvenceler ortadan kalkmıştır.
- The political role and the status of all delegations in the region are identical, beyond assistance implementation.
- Bölgedeki tüm delegasyonların siyasi rolü ve statüsü, yardım uygulamasının ötesinde aynıdır.
- Our positions have moved closer, without, however, becoming identical.
- Görüşlerimiz birbirine yakınlaştı ancak aynı hale gelmedi.
- The positions are identical to those of ten years ago.
- Tutumlar on yıl öncekilerle aynı.
- This is why I ask you to reject the two strangely identical amendments tabled on this matter.
- Bu nedenle sizden bu konuda sunulan iki garip ve aynı değişiklik önergesini reddetmenizi istiyorum.
- If they are paid less for identical work in a company, they will lose any chance of being integrated into it.
- Eğer bir şirkette aynı iş için daha az ücret alırlarsa, şirkete entegre olma şanslarını kaybedeceklerdir.
- If they are paid less for identical work in a company, they will lose any chance of being integrated into it.
- Eğer bir şirkette aynı iş için daha az ücret alırlarsa, o şirkete entegre olma şanslarını kaybederler.
- Everything else is virtually identical in content.
- Diğer her şey içerik olarak neredeyse aynıdır.
- The honourable Member's third question is almost identical to his first.
- Sayın Üyenin üçüncü sorusu ilk sorusuyla neredeyse aynıdır.
- The question now asked is identical.
- Şimdi sorulan soru da aynı.
- But our interpretation of these values is not always identical.
- Ancak bu değerlere ilişkin yorumlarımız her zaman aynı olmayabilir.
- The lessons of the outbreak of last year are virtually identical to those of similar outbreaks in the past.
- Geçen yılki salgından çıkarılan dersler, geçmişte yaşanan benzer salgınlardan çıkarılan derslerle hemen hemen aynıdır.
- The question now asked is identical.
- Şimdi sorulan soru da aynıdır.
- I think we should be asking whether these transactions have an identical consequence.
- Bence bu işlemlerin aynı sonucu doğurup doğurmayacağını sormamız gerekir.
- Moreover, the different language versions - just read the French, Dutch and English versions - are not identical.
- Ayrıca, farklı dil versiyonları - Fransızca, Felemenkçe ve İngilizce versiyonlarını okuyun - aynı değildir.
- In this regard also there is identical stinginess and lack of ambition.
- Bu konuda da aynı cimrilik ve hırs eksikliği söz konusudur.
- The Earth is now almost identical to the planet we call home.
- Dünya artık evimiz dediğimiz gezegenle neredeyse aynı.
- The Earth is now almost identical to the planet we call home.
- Dünya artık evimiz dediğimiz gezegenin neredeyse aynısı.
- The Earth is now almost identical to the planet we call home.
- Dünya artık neredeyse yuva dediğimiz gezegenle aynı.
- Your personal computer is identical with mine.
- Kişisel bilgisayarınız benimkiyle aynı.
- They're identical.
- Aynılar.
- They wore identical dresses.
- Aynı elbiseleri giymişler.
- Their philosophies are identical.
- Onların felsefeleri aynıdır.
- No two words are identical in meaning.
- Hiçbir iki sözcük anlam bakımından aynı değildir.
- These shirts are identical.
- Bu gömlekler aynıdır.
- These patterns are identical.
- Bu modeller aynı.
- Ignoring the fact that the conditions were slightly different, the results of our experiment were identical with Robinson's.
- Şartların biraz farklı olduğunu göz ardı edersek, deneyimizin sonuçları Robinson'ınkiyle aynıydı.
- Somebody told me that today's test was identical to the one we had last year.
- Biri bana bugünkü testin geçen sene aldığımız testle aynı olduğunu söyledi.
- Somebody told me that today's test was identical to the one we had last year.
- Birisi bana bugünkü sınavın geçen yılki sınavla aynı olduğunu söyledi.
- Women are interchangeable instruments for a constantly identical pleasure.
- Kadınlar sürekli aynı zevk için değiştirilebilir araçlardır.
- There are no two words with an identical meaning.
- Aynı anlama gelen iki kelime yoktur.
- No two words are identical in meaning.
- İki kelime anlam bakımından aynı olmaz.
- Your chair is identical to mine.
- Senin sandalyen benimki ile tamamen aynı.
- Ignoring the fact that the conditions were slightly different, the results of our experiment were identical with Robinson's.
- Koşulların biraz farklı olduğu gerçeğini göz ardı edersek, deneyimizin sonuçları Robinson'unkilerle aynıydı.
- Although the conditions are slightly different, the result of our experiment was identical with Robinson's.
- Koşullar biraz farklı olsa da, bizim deneyimizin sonucu Robinson'unkiyle aynıydı.
- Their philosophies are identical.
- Felsefeleri aynı.
- Between two identical men, a woman tends to pick the one with the fattest wallet.
- İki aynı erkek arasında kalan bir kadın, cüzdanı en dolgun olanı seçme eğilimindedir.
- The conditions are identical.
- Koşullar aynı.
- Every house in our neighborhood is practically identical.
- Mahallemizdeki her ev neredeyse aynıdır.
- They wore identical dresses.
- Onlar aynı elbiseleri giydiler.
- Between two identical men, a woman tends to pick the one with the fattest wallet.
- Kadınlar, diğer her şeyi aynı iki erkekten cüzdanı daha kalın olanı seçme eğilimindedir.
- Everything is identical to something.
- Her şey bir şeyin aynısıdır.
Show More (43)
|
