|
- Milan meets Malmö, if you like.
- Milan, Malmö ile buluşuyor, eğer isterseniz.
- The specialists know what this is about; if you like and if you put the question, I will explain it to you.
- Uzmanlar bunun ne hakkında olduğunu biliyor; eğer isterseniz ve soruyu sorarsanız, size açıklayacağım.
- That is, if you like, the meaning of enlargement.
- Bu, eğer isterseniz, genişlemenin anlamıdır.
- If you like, I'll tell you about what happened to Tom.
- Eğer istersen sana Tom'a ne olduğundan bahsedeceğim.
- If you like.
- Eğer istersen.
- I'll ask him if you like.
- Eğer istersen ona sorarım.
- If you like.
- Eğer isterseniz.
- Come along with us if you like.
- Eğer istiyorsan bizimle birlikte gel.
- I'll walk your dog for you if you like.
- Eğer istersen köpeğini senin için gezdiririm.
- You can use my car if you like.
- Eğer istiyorsan arabamı kullanabilirsin.
- I'll ask them if you like.
- Eğer istersen onlara sorarım.
- I'll lend you one if you like.
- Eğer istersen sana bir tane ödünç veririm.
- You can just sit there and relax a bit if you like.
- Eğer istiyorsan orada oturabilirsin ve biraz dinlenebilirsin.
- If you like, I can do that for you.
- Eğer istersen onu senin için yapabilirim.
- I can give you a lift if you like.
- Eğer istersen seni arabayla bırakabilirim.
- You can wait all afternoon if you like, but Tom won't see you.
- Eğer isterseniz tüm öğleden sonra bekleyebilirsiniz ama Tom sizinle görüşmeyecek.
- I'll ask Tom if you like.
- Eğer istersen Tom'a sorarım.
Show More (14)
|
