|
- My group is therefore inclined to reject these amendments.
- Bu nedenle grubum bu değişiklikleri reddetme eğilimindedir.
- In times of war, a state is always inclined to prioritise state security over the privacy of the citizens.
- Savaş zamanlarında bir devlet her zaman devlet güvenliğini vatandaşlarının mahremiyetine tercih etme eğilimindedir.
- We are inclined to grant the Commission discharge for the 1999 budget.
- Komisyon'un 1999 bütçesi için ibra edilmesi eğilimindeyiz.
- So I am certainly inclined to make it a very important priority.
- Dolayısıyla bunu kesinlikle çok önemli bir öncelik haline getirme eğilimindeyim.
- I too am inclined to think that we should take a little look back in time.
- Ben de biraz geçmişe bakmamız gerektiğini düşünme eğilimindeyim.
- Therefore, I am inclined to abstain on the resolution.
- Bu nedenle karar tasarısı konusunda çekimser kalma eğilimindeyim.
- I would be inclined to side with the presidency and with those of you who have referred to something I consider crucial.
- Başkanlığın ve çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konuya atıfta bulunan sizlerin tarafını tutma eğilimindeyim.
- I feel inclined to agree with Tom.
- Tom'la aynı görüşte olma eğiliminde hissediyorum.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Tahrikçi, önemsiz konuları abartma eğilimindedir.
- He's inclined to violence.
- Şiddete eğilimi var.
Show More (7)
|
