|
- There we studied the nuclear inheritance of the Soviet Union.
- Orada Sovyetler Birliği'nin nükleer mirasını inceledik.
- It is a fantastic inheritance to have experienced this dividend of freedom and liberation.
- Bu özgürlük ve kurtuluş temettüsünü deneyimlemiş olmak muhteşem bir mirastır.
- Wife inheritance continues, and experiences of rape and domestic abuse are rife.
- Karı mirası devam etmekte, tecavüz ve aile içi istismar deneyimleri yaygınlaşmaktadır.
- For this reason I have told them that they are to have no inheritance among the people of Israel.
- Bu yüzden onlara İsrailliler arasında hiçbir mirasa sahip olamayacaklarını söyledim.
- For this reason I have told them that they are to have no inheritance among the people of Israel.
- Bu nedenle onlara, İsrail halkı arasında hiçbir mirasa sahip olamayacaklarını söyledim.
- The oldest son succeeded in doubling his inheritance.
- Büyük oğlu mirasını ikiye katlamayı başardı.
- Tom has no inheritance.
- Tom'un hiç bir mirası yok.
- My father left me a large inheritance.
- Babam bana büyük bir miras bıraktı.
- Tom only found out after his mother's death that she had gambled away his inheritance.
- Tom annesinin ölümünden sonra, ona kalacak mirası annesinin kumarda yiyip bitirdiğini öğrendi.
- Tom offered Mary a third of his inheritance.
- Tom Mary'ye mirasının üçte birini teklif etti.
- I've already spent my inheritance.
- Mirasımı çoktan harcadım.
- Tom squandered his entire inheritance.
- Tom tüm mirasını boşa harcadı.
- Fadil came into an inheritance from his parents.
- Fadıl'a ailesinden bir miras kaldı.
- Tom only found out after his mother's death that she had gambled away his inheritance.
- Tom, annesinin mirasını kumarda kaybettiğini ancak annesinin ölümünden sonra öğrendi.
- Tom squandered his entire inheritance.
- Tom tüm mirasını çarçur etti.
- Tom claimed the inheritance.
- Tom mirası talep etti.
- Sami didn't want to share his inheritance with Layla.
- Sami, mirasını Leyla ile paylaşmak istemedi.
- The older son succeeded in doubling his inheritance.
- Büyük oğul mirası iki katına çıkarmayı başardı.
- The older son succeeded in doubling his inheritance.
- Büyük oğul mirasını ikiye katlamayı başardı.
- Not all of us were fortunate enough to win the inheritance lottery when we were born.
- Hepimiz doğduğumuzda miras piyangosunu kazanacak kadar şanslı değildik.
- Tom has no inheritance.
- Tom'un mirası yok.
- The oldest son succeeded in doubling his inheritance.
- En büyük oğul mirasını ikiye katlamayı başardı.
- I really wonder how much the inheritance tax will amount to.
- Miras vergisinin ne kadar tutacağını gerçekten merak ediyorum.
- Sami didn't want to share his inheritance with Layla.
- Sami mirasını Layla ile paylaşmak istemiyordu.
Show More (21)
|