|
- You borrow jewels from your friends.
- Sen arkadaşlarından mücevher ödünç alırsın.
- The royal jewels are kept under lock and key.
- Kraliyet mücevherleri kilit altında tutuluyor.
- More than $1 million of jewels were stolen from a hotel room in Cannes.
- Cannes'da bir otel odasından 1 milyon dolardan fazla mücevher çalındı.
- While she was out the thief got away with her jewels.
- O dışarıdayken hırsız onun mücevherleriyle kaçtı.
- You borrow jewels from your friends.
- Arkadaşlarından mücevher ödünç alıyorsun.
- Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.
- Cannes'da Carlton otelinden 40 milyon Euro değerinde mücevher çalındı.
- Invaluable jewels disappeared from the museum.
- Paha biçilmez mücevherler müzeden kayboldu.
- While she was out the thief got away with her jewels.
- O dışarıdayken hırsız mücevherlerini alıp kaçtı.
- She was robbed of her jewels last night.
- Dün gece mücevherleri çalındı.
- Tom kept the stolen jewels for himself.
- Tom çalınan mücevherleri kendisi için sakladı.
- She was robbed of her jewels last night.
- Dün gece onun mücevherleri soyulmuştu.
- She admitted to having stolen the jewels.
- O, mücevherleri çaldığını itiraf etti.
- The thieves made off with the jewels.
- Hırsızlar mücevherleri çaldılar.
- She proudly displayed her jewels.
- O gururla mücevherlerini sergiledi.
- I have no jewels to sell.
- Satacak mücevherim yok.
- Tom helped Mary steal the jewels.
- Tom, Mary'nin mücevherleri çalmasına yardımcı oldu.
- The thief stole the jewels last night.
- Hırsız dün gece mücevherleri çaldı.
- The police found the stolen jewels.
- Polis çalıntı mücevherleri buldu.
- He locked up his jewels in the safe.
- Mücevherlerini kasaya kilitledi.
- Invaluable jewels disappeared from the museum.
- Değerli mücevherler müzeden kayboldu.
- Perfect diamonds are extremely rare jewels.
- Mükemmel elmaslar oldukça nadir mücevherlerdir.
- They bought jewels and automobiles.
- Onlar mücevherler ve otomobiller aldı.
- More than $1 million of jewels were stolen from a hotel room in Cannes.
- Bir milyon dolardan daha fazla mücevher Cannes'teki bir otel odasından çalındı.
- The thieves made off with the jewels.
- Hırsızlar mücevherleri alıp kaçtılar.
- These jewels are expensive.
- Bu mücevherler pahalı.
- Why did ancient Egyptians love jewels so much?
- Eski Mısırlılar mücevherleri neden bu kadar çok sevdiler?
- Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.
- Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı.
- The jewels on display disappeared.
- Sergilenen mücevherler kayboldu.
- Mary keeps her jewels locked up in the bank.
- Mary mücevherlerini bankada kilitli tutuyor.
- Tom helped Mary steal the jewels.
- Tom, Mary'nin mücevherleri çalmasına yardım etti.
- She put all her jewels into a little red box.
- Bütün mücevherlerini küçük kırmızı bir kutuya koydu.
- Perfect diamonds are extremely rare jewels.
- Mükemmel elmaslar çok nadir bulunan mücevherlerdir.
- Tom fenced the stolen jewels.
- Tom çalınan mücevherleri çitle çevirdi.
- Tom kept the stolen jewels for himself.
- Tom çalıntı mücevherleri kendisi için tuttu.
- The police found the stolen jewels.
- Polis çalınan mücevherleri buldu.
- We are wearing expensive jewels.
- Pahalı mücevherler takıyoruz.
- She admitted to having stolen the jewels.
- Mücevherleri çaldığını itiraf etti.
- On special occasions, some people wear jewels.
- Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar.
- On special occasions, some people wear jewels.
- Özel günlerde bazı insanlar mücevher takar.
- The actress always wears expensive jewels.
- Aktris her zaman pahalı mücevherler takıyor.
- Why did ancient Egyptians love jewels so much?
- Eski Mısırlılar mücevherleri neden bu kadar çok severdi?
- The police found the stolen jewels.
- Polis çalınmış mücevherleri buldu.
- My watch has seventeen jewels.
- Saatimde on yedi mücevher var.
- You bought a lot of jewels.
- Bir sürü mücevher aldın.
- The police recovered the stolen jewels.
- Polis çalınan mücevherleri geri aldı.
- She proudly displayed her jewels.
- Mücevherlerini gururla sergiledi.
- The jewels on display disappeared.
- Teşhirdeki mücevherler kayboldu.
- We are wearing expensive jewels.
- Biz pahalı mücevherler takıyoruz.
- I don't own any real jewels.
- Benim hiç gerçek mücevherim yok.
- He was accused of stealing the jewels.
- Mücevherleri çalmakla suçlandı.
- I got rid of my jewels.
- Mücevherlerimden kurtuldum.
- You bought a lot of jewels.
- Bir hayli mücevher satın aldın.
- She admits that she stole the jewels.
- Mücevherleri çaldığını itiraf etti.
- Mary keeps her jewels locked up in the bank.
- Mary mücevherlerini bankada kilitli tutar.
- They bought jewels and automobiles.
- Mücevherler ve otomobiller aldılar.
Show More (52)
|
