1 |
landslide |
heyelan |
n. |
|
- The foot and mouth crisis of 2001 heralded the political landslide of 2002.
- 2001'deki şap krizi 2002'deki siyasi heyelanın habercisiydi.
- The old chestnut of harm reduction is only the pebble that sets the landslide rolling.
- Klişeleşmiş zarar azaltma uygulaması yalnızca heyelan yaratan bir çakıl taşı etkisindedir.
- Traffic was blocked by a landslide.
- Trafik bir heyelan tarafından engellendi.
- Traffic was blocked by a landslide.
- Heyelan yüzünden trafik tıkandı.
- The house survived the landslide intact.
- Ev heyelandan sağ salim kurtuldu.
Show More (2)
|
2 |
landslide |
büyük zafer |
n. |
|
- The party candidate won by a landslide.
- Parti adayı açık ara farkla kazandı.
Show More (-2)
|
3 |
landslide |
toprak kayması |
n. |
|
- The landslide led to the evacuation of hundreds.
- Toprak kayması nedeniyle yüzlerce kişinin evlerini boşaltmasına yol açtı.
Show More (-2)
|