|
- We have solved them by cooperating with the larger neighbouring ports.
- Biz bu sorunları daha büyük komşu limanlarla işbirliği yaparak çözdük.
- Since then, the country has been put under pressure to allow more and larger lorries through.
- O zamandan bu yana ülke, daha fazla ve daha büyük kamyonların geçişine izin vermesi için baskı altında tutulmaktadır.
- The ECB's proposal would, in fact, allow the larger Member States to dictate monetary policy.
- Avrupa Merkez Bankası'nın önerisi aslında daha büyük Üye Devletlerin para politikasını dikte etmesine izin verecektir.
- Some of these regions are larger, in terms of surface area and population, than the small Member States.
- Bu bölgelerden bazıları yüzölçümü ve nüfus bakımından küçük Üye Devletlerden daha büyüktür.
- We believe that health warnings should be bolder, clearer and larger.
- Sağlık uyarılarının daha cesur, daha net ve daha büyük olması gerektiğine inanıyoruz.
- We would not like to see a larger Health Fund board.
- Daha büyük bir Sağlık Fonu kurulu görmek istemeyiz.
- Had I been representing a larger force I might have been heard.
- Daha büyük bir gücü temsil ediyor olsaydım sesimi duyurabilirdim.
- We are very hesitant about giving Community policy a larger role when it comes to forests.
- Ormanlar söz konusu olduğunda Topluluk politikasına daha büyük bir rol verilmesi konusunda çok tereddütlüyüz.
- It is about something much larger.
- Bu çok daha büyük bir şeyle ilgili.
- Why is it, though, that it is the larger countries that are neglecting research?
- Buna rağmen neden araştırmayı ihmal edenler daha büyük ülkeler oluyor?
- It has a larger population, it is more powerful and has more solidarity - it can still change world order.
- Daha büyük bir nüfusa sahiptir, daha güçlüdür ve daha fazla dayanışma gösterir; yani hala dünya düzenini değiştirebilir.
- It has often suffered at the expense of decisions made by larger and more powerful nations.
- Daha büyük ve daha güçlü uluslar tarafından alınan kararlar nedeniyle sık sık zarar görmüştür.
- A large number of Member States want a larger market, but not more Europe.
- Çok sayıda Üye Devlet daha büyük bir pazar istiyor ama daha fazla Avrupa istemiyor.
- It is about something much larger.
- Bu çok daha büyük bir şeyle ilgilidir.
- In my opinion, the private sector, in particular, needs a larger proportion of the spectrum.
- Bana göre özellikle özel sektörün spektrumun daha büyük bir kısmına ihtiyacı var.
- The Fukushima accident left Japan with three much larger reactor meltdowns.
- Fukuşima kazası Japonya'yı çok daha büyük üç reaktör erimesiyle yüz yüze bıraktı.
- This is the first step in an excellent larger project we have planned.
- Bu, planladığımız mükemmel ve daha büyük bir projenin ilk adımıdır.
- The sixth planet was ten times larger than the last one.
- Altıncı gezegen sonuncusundan on kat daha büyüktü.
- The sixth planet was ten times larger than the last one.
- Altıncı gezegen, bir öncekinden tam on kat daha büyüktü.
- Garbage collector cycles would not necessarily be shorter with a larger heap.
- Çöp toplayıcı döngüleri daha büyük bir yığınla mutlaka daha kısa olmayacaktır.
- The sixth planet was ten times larger than the last one.
- Altıncı gezegen bir öncekinden on kat daha büyüktü.
- An SSD is simply a larger version of a flash drive that mounts inside the computer/server.
- Bir SSD, bilgisayarın/sunucunun içine takılan bir flash sürücünün daha büyük bir versiyonudur.
- Anacondas can eat larger animals, including a young tapir.
- Anakondalar, yavru tapir de dahil olmak üzere kendinden daha büyük hayvanları yiyebilir.
- Anacondas can eat larger animals, including a young tapir.
- Anakondalar genç bir tapir de dahil olmak üzere daha büyük hayvanları yiyebilir.
- China is larger than Japan.
- Çin, Japonya'dan daha büyük.
- Optical illusion makes the second object look larger than the first.
- Optik yanılsama ikinci nesnenin, ilkinden daha büyük görünmesini sağlar.
- African elephants are larger than Asian elephants.
- Afrika filleri, Asya fillerinden daha büyüktür.
- For them, it has to be a larger number.
- Onlar için daha büyük bir sayı olmalı.
- Show me something a little larger.
- Biraz daha büyük bir şey göster.
- This development is casting a larger and larger shadow over the chemical industry as well.
- Bu gelişme aynı zamanda kimya sanayi üzerinde de gittikçe daha büyük bir gölge düşürüyor.
- Tokyo is larger than any other city in Japan.
- Tokyo Japonya'daki bütün şehirlerden daha büyüktür.
- Russia is larger than Pluto.
- Rusya Pluto'dan daha büyük.
- Tokyo has a larger population than any other city in Japan.
- Tokyo, Japonya'daki diğer tüm şehirlerden daha büyük bir nüfusa sahiptir.
- There was a larger crowd at the concert than we had anticipated.
- Konserde umduğumuzdan daha büyük bir kalabalık vardı.
- Authorities in space colonies encouraged larger families.
- Uzay kolonilerinde yetkililer daha büyük aileleri teşvik etti.
- This development is casting a larger and larger shadow over the chemical industry as well.
- Bu gelişme kimya endüstrisinin üzerine de giderek daha büyük bir gölge düşürüyor.
- There are a lot of stars larger than our own sun.
- Kendi güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- Optical illusion makes the second object look larger than the first.
- Optik illüzyon, ikinci nesnenin birinciden daha büyük görünmesini sağlar.
- There are many stars larger than our sun.
- Güneşimizden daha büyük birçok yıldız var.
- Tom's house is at least three times larger than mine.
- Tom'un evi benimkinden en az üç kat daha büyük.
- Sami was larger than life.
- Sami hayattan daha büyüktü.
- I need a larger suitcase.
- Daha büyük bir bavula ihtiyacım var.
- The population of Tokyo is larger than that of Osaka.
- Tokyo'nun nüfusu Osaka'nınkinden daha büyüktür.
- There are a lot of stars larger than our own sun.
- Güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- I need a larger suitcase.
- Bana daha büyük bir bavul lazım.
- One of Jupiter's moons, Ganymede, is larger than the planet Mercury.
- Jüpiter'in uydularından biri olan Ganymede, Merkür gezegeninden daha büyüktür.
- His income is three times larger than mine.
- Onun geliri benimkinden üç kat daha büyüktür.
- The soul of man is larger than the sky and deeper than the ocean.
- İnsanın ruhu gökyüzünden daha büyük ve okyanustan daha derindir.
- The population of Japan is much larger than that of Australia.
- Japonya'nın nüfusu Avustralya'dan çok daha büyüktür.
- Which is larger, Japan or Britain?
- Hangisi daha büyüktür, Japonya mı Britanya mı?
- The population of China is larger than that of Japan.
- Çin'in nüfusu Japonya'dan daha büyüktür.
- Have you ever noticed that Tom's right ear is much larger than his left ear?
- Tom'un sağ kulağının sol kulağından daha büyük olduğunu hiç fark ettiniz mi?
- The garden was larger than I had expected.
- Bahçe beklediğimden daha büyüktü.
- Australia is about twenty times larger than Japan.
- Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyük.
- This monitor has a much larger resolution than my old one.
- Bu monitör, benim eski monitörümden çok daha büyük bir çözünürlüğe sahip.
- A hummingbird is no larger than a butterfly.
- Bir sinek kuşu, bir kelebekten daha büyük değildir.
- This suite is three times larger than my condominium.
- Bu süit benim dairemden üç kat daha büyük.
- The earth is much larger than the moon.
- Dünya Ay'dan çok daha büyüktür.
- I'd buy a larger TV if I had room for it.
- Yerim olsa daha büyük bir televizyon alırdım.
- Asia is much larger than Australia.
- Asya, Avustralya'dan çok daha büyüktür.
- Would you like something larger?
- Daha büyük bir şey ister misiniz?
- Our school is larger than theirs.
- Bizim okulumuz onlarınkinden daha büyük.
- The sun is much larger than the moon.
- Güneş aydan çok daha büyüktür.
- There was a larger crowd at the concert than we had anticipated.
- Konserde beklediğimizden daha büyük bir kalabalık vardı.
- There are a lot of stars which are larger than our sun.
- Güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- Tom is looking for a larger apartment.
- Tom daha büyük bir daire arıyor.
- Which is larger, Boston or Chicago?
- Hangisi daha büyük, Boston mu yoksa Chicago mu?
- The earth is a lot larger than the moon.
- Dünya Ay'dan çok daha büyüktür.
- Will you exchange this sweater for a larger one?
- Bu kazağı daha büyük bir kazakla değiştirir misiniz?
- Towns are larger than villages.
- Kasabalar köylerden daha büyüktür.
- The population of Osaka is larger than that of Kyoto.
- Osaka'nın nüfusu Kyoto'nunkinden daha büyüktür.
- One of Jupiter's moons, Ganymede, is larger than the planet Mercury.
- Jüpiter'in uydularından biri, Ganymede, gezegen Merkür'den daha büyüktür.
- Do you have a larger size?
- Daha büyük bir bedeni var mı?
- There are many stars in the universe that are larger than the sun.
- Evrende Güneş'ten daha büyük birçok yıldız bulunur.
- The earth is much larger than the moon.
- Dünya aydan çok daha büyüktür.
- Brazil's population is much larger than that of other Portuguese-speaking countries.
- Brezilya'nın nüfusu diğer Portekizce konuşan ülkelerinkinden çok daha büyüktür.
- African elephants are larger than Asian elephants.
- Afrika filleri Asya fillerinden daha büyüktür.
- Which is larger, Japan or England?
- Hangisi daha büyük, Japonya mı İngiltere mi?
- A hummingbird is no larger than a butterfly.
- Sinek kuşu, kelebekten daha büyük değildir.
- Which is larger, Tokyo or Kobe?
- Hangisi daha büyük, Tokyo mu Kobe mi?
- Tom wishes he had a larger office.
- Tom daha büyük bir ofisi olmasını isterdi.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
- Buzdağının suyun altındaki kısmı, suyun üstündekinden çok daha büyüktür.
- It's a much larger problem than you think.
- Bu sandığınızdan çok daha büyük bir sorun.
- I'd buy a larger TV if I had room for it.
- Yerim olsa daha büyük bir TV alırım.
- The population of Japan is larger than that of Britain.
- Japonya'nın nüfusu Britanya'nınkinden daha büyüktür.
- Yours is larger than mine.
- Seninki benimkinden daha büyük.
- If it's possible, I'd like to exchange this for a larger size.
- Eğer mümkünse, bunu daha büyük bir bedenle değiştirmek istiyorum.
- Many men have larger breasts than women.
- Birçok erkeğin göğüsleri kadınlardan daha büyüktür.
- Asia is four times larger than Europe.
- Asya Avrupa'dan dört kat daha büyük.
- It's larger than that.
- Bundan daha büyük.
- The population of Tokyo is larger than that of New York.
- Tokyo'nun nüfusu New York'unkinden daha büyük.
- Tom's bedroom is much larger than mine.
- Tom'un yatak odası benimkinden çok daha büyük.
- If it's possible, I'd like to exchange this for a larger size.
- Mümkünse, bunu daha büyük bir bedenle değiştirmek istiyorum.
- Australia is about twenty times larger than Japan.
- Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.
- Can you make the text larger?
- Metni daha büyük yapabilir misin?
- Tom's company was bought by a larger company.
- Tom'un şirketi daha büyük bir şirket tarafından satın alındı.
- Osaka is larger than Kyoto.
- Osaka, Kyoto'dan daha büyüktür.
- The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.
- Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.
- Which is larger, Japan or England?
- Hangisi daha büyüktür, Japonya mı yoksa İngiltere mi?
- Which is larger, Tokyo or Kobe?
- Hangisi daha büyüktür, Tokyo mu yoksa Kobe mi?
- The new model was larger, faster and more refined than its predecessor.
- Yeni model, selefinden daha büyük, daha hızlı ve daha zarifti.
- I wish I'd bought a size larger.
- Keşke bir boy daha büyük alsaydım.
- It's a much larger problem than you think.
- Bu düşündüğünüzden çok daha büyük bir sorun.
- How much more money would it cost to buy the larger size?
- Daha büyük boyunu almak ne kadar daha fazla paraya mal olur?
- There are many stars larger than our sun.
- Güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- Which is larger, Boston or Chicago?
- Hangisi daha büyük, Boston mu Chicago mu?
- China is much larger than Japan.
- Çin Japonya'dan çok daha büyüktür.
- Tokyo has a larger population than any other city in Japan.
- Tokyo'nun Japonya'daki herhangi bir şehirden daha büyük nüfusu var.
- Show me something a little larger.
- Bana biraz daha büyük bir şey göster.
- His house is three times larger than mine.
- Onun evi benimkinden üç kat daha büyük.
- I need a larger room.
- Daha büyük bir odaya ihtiyacım var.
- The population of China is larger than that of India.
- Çin'in nüfusu Hindistan'ınkinden daha büyüktür.
- The earth is a lot larger than the moon.
- Dünya aydan çok daha büyüktür.
- Don't you have another one that's a little larger?
- Biraz daha büyüğü yok mu?
- Don't you have another one that's a little larger?
- Biraz daha büyük olan başka bir tane yok mu?
- I need a larger suitcase.
- Daha büyük bir valize ihtiyacım var.
- Tokyo is larger than any other city in Japan.
- Tokyo Japonya'daki diğer tüm şehirlerden daha büyüktür.
- Our school is larger than theirs.
- Okulumuz onlarınkinden daha büyüktür.
- Asia is four times larger than Europe.
- Asya, Avrupa'dan dört kat daha büyüktür.
- Canada is larger than Japan.
- Kanada, Japonya'dan daha büyüktür.
- The attendance at the party was larger than had been expected.
- Partiye katılım beklenenden daha büyüktü.
- Which city is larger, Boston or Chicago?
- Hangi şehir daha büyük, Boston mu Chicago mu?
- For them, it has to be a larger number.
- Onlar için daha büyük bir sayı olmak zorunda.
- The population of Japan is larger than that of New Zealand.
- Japonya'nın nüfusu Yeni Zelanda'dan daha büyüktür.
- Authorities in space colonies encouraged larger families.
- Uzay kolonilerindeki yetkililer daha büyük aileleri teşvik ediyordu.
- There exist several stars which are larger than our Sun.
- Güneşimizden daha büyük birkaç yıldız var.
- The new model was larger, faster and more refined than its predecessor.
- Yeni model öncekinden daha büyük, daha hızlı ve daha rafineydi.
- Which city is larger, Boston or Chicago?
- Hangi şehir daha büyüktür, Boston ya da Chicago?
- Japan's population is larger than that of Britain and France put together.
- Japonya'nın nüfusu İngiltere ve Fransa'nın bir araya getirdiği nüfustan daha büyüktür.
- Yours is larger than mine.
- Sizinki benimkinden daha büyük.
- Tom bought a larger car.
- Tom daha büyük bir araba aldı.
- Which is larger, Japan or Britain?
- Hangisi daha büyüktür, Japonya mı yoksa Britanya mı?
- Tom's room is only slightly larger than Mary's.
- Tom'un odası Mary'ninkinden sadece biraz daha büyük.
- There are many stars in the universe that are larger than the sun.
- Evrende güneşten daha büyük yıldızlar var.
- There exist several stars which are larger than our Sun.
- Güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- The sun is larger than the moon.
- Güneş aydan daha büyüktür.
Show More (133)
|
|
- We are suspicious that the larger Member States seek to unpick the seams of the Community fabric.
- Büyük Üye Devletlerin Topluluk dokusunun dikişlerini sökmeye çalıştıklarından kuşku duyuyoruz.
- Probably there will be a number of larger global players and some regional airlines.
- Muhtemelen bir dizi büyük küresel oyuncu ve bazı bölgesel hava yolları olacaktır.
- The larger countries are demonstrating that European law is of no interest to them.
- Büyük ülkeler Avrupa hukukunun kendilerini ilgilendirmediğini gösteriyorlar.
- The strength of the larger countries consists in their consideration for the smaller ones.
- Büyük ülkelerin gücü, küçük ülkeleri dikkate almalarından kaynaklanmaktadır.
- The Convention did not include representatives of all political parties, only the larger ones.
- Kongre'de tüm siyasi partilerin temsilcileri yer almamıştır, sadece büyük partilerin temsilcileri yer almıştır.
- Is there not a risk of the larger manufacturers swallowing up the smaller ones, thereby reducing competition?
- Büyük üreticilerin küçükleri yutması ve böylece rekabeti azaltması riski yok mu?
- They meet every week in Brussels and negotiate the larger part of our laws.
- Her hafta Brüksel'de toplanıyor ve yasalarımızın büyük bölümünü müzakere ediyorlar.
- Is there not a risk of the larger manufacturers swallowing up the smaller ones, thereby reducing competition?
- Büyük üreticilerin küçükleri yutması ve böylece rekabetin azalması riski yok mu?
- It is clear that a battle royal is going on within one of our larger Member States.
- Büyük Üye Devletlerimizden birinin içinde bir kraliyet savaşının sürdüğü açıktır.
- I should like to have seen still larger appropriations, but I hope to be able to return to this subject later.
- Daha da büyük ödenekler görmek isterdim, ancak bu konuya daha sonra dönebilmeyi umuyorum.
- Arts and cultural festivals take place here, especially in the capital city and other larger cities.
- Burada, özellikle başkentte ve diğer büyük şehirlerde sanat ve kültür festivalleri düzenleniyor.
- Larger cars use more gas.
- Büyük arabalar daha çok benzin kullanır.
- The larger church organs use infrasound, which people do not hear, but feel as vibrations in their bodies.
- Büyük kilise orgları, insanların duymadığı ancak vücutlarında titreşim olarak hissettikleri infrasound kullanır.
- It's larger than that.
- Ondan büyük.
- Towns are larger than villages.
- Şehirler köylerden büyüktür.
- I wish I'd bought a size larger.
- Keşke bir beden büyük alsaydım.
- It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano.
- Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak, küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.
- The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls.
- Kar taneleri büyüdükçe büyüdü, sonunda büyük beyaz tavuklara benzediler.
- The snow-flakes became larger and larger, till they appeared like great white chickens.
- Kar taneleri büyüdükçe büyüdü, ta ki büyük beyaz tavuklar gibi görünene kadar.
- Russia is larger than Pluto.
- Rusya Plüton'dan büyüktür.
- It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano.
- Piyano çalarken küçük ellere sahip olmaktansa büyük ellere sahip olmak daha iyidir.
- There are a lot of stars which are larger than our sun.
- Güneşimizden büyük bir sürü yıldız var.
- Tom tried to return the swimsuit for a larger size, but the clerk told him that wasn't allowed.
- Tom mayosunu bir beden büyüğü için iade etmeye çalıştı ama tezgâhtar buna izin verilmediğini söyledi.
- His house is three times larger than mine.
- Onun evi benimkinden üç kat büyük.
Show More (21)
|