1 |
leak |
sızıntı |
n. |
|
- This is rather strange, for leaks in the new system can be sprung in precisely those areas.
- Bu oldukça garip, çünkü yeni sistemdeki sızıntılar tam da bu alanlarda ortaya çıkabilir.
- In 1985, there was a leak into the sea at Hinkley Point.
- 1985 yılında Hinkley Point'te denize bir sızıntı oldu.
- The leaks are also regrettable in that they are damaging to our own negotiating position.
- Sızıntılar, müzakere pozisyonumuza zarar vermesi bakımından da üzüntü vericidir.
- The real problem with these leaks is that they limit the Commission’s capacity to act.
- Bu sızıntılarla ilgili asıl sorun, Komisyon'un harekete geçme kapasitesini sınırlamalarıdır.
- Leaks are a regular occurrence as soon as papers leave my office.
- Belgeler ofisimden çıkar çıkmaz düzenli olarak sızıntılar meydana geliyor.
- I would like to make it clear to the honourable Member that it is not me who carries out leaks, I can guarantee that.
- Sayın Üyeye, sızıntıları gerçekleştirenin ben olmadığımı açıkça belirtmek isterim, bunu garanti edebilirim.
- The public must also receive its information in a different way and not only through leaks.
- Kamuoyu da bilgilerini sadece sızıntılar yoluyla değil, farklı bir şekilde almalıdır.
- That'll stop the leak.
- Bu sızıntıyı durduracaktır.
- There's a leak.
- Bir sızıntı var.
- We've got a leak.
- Bir sızıntı var.
- We've got a leak.
- Bir sızıntımız var.
- I'll ask the super to see about the leak in the front hallway.
- Kapıcıdan ön koridordaki sızıntıya bakmasını isteyeceğim.
- Tom found the leak.
- Tom sızıntıyı buldu.
- I helped fix the leak.
- Sızıntıyı düzeltmek için yardım ettim.
- There's a leak in the roof.
- Çatıda bir sızıntı var.
- Do you know where the leak is?
- Sızıntının nerede olduğunu biliyor musun?
- We've fixed all the leaks.
- Tüm sızıntıları onardık.
- Tom found the leak and fixed it.
- Tom sızıntıyı buldu ve onu tamir etti.
- I've been meaning to fix that leak.
- O sızıntıyı tamir etmek istiyordum.
- The leak has been sealed.
- Sızıntı kapatıldı.
- That'll stop the leak.
- Bu, sızıntıyı durduracak.
- Have you found the leak?
- Sızıntıyı buldun mu?
- I've found the leak.
- Sızıntıyı buldum.
- I can seal the leak.
- Sızıntıyı kapatabilirim.
- Tom's boat sprung a leak and started taking on water.
- Tom'un teknesinde bir sızıntı oldu ve su almaya başladı.
- There's a leak in that pipe.
- Boruda bir sızıntı var.
- Tom spent all day trying to fix the leak in the roof.
- Tom bütün gününü çatıdaki sızıntıyı tamir etmeye çalışarak geçirdi.
- It has a leak.
- Sızıntı var.
- Here's the leak.
- İşte sızıntı.
- Have you found the leak?
- Sızıntıyı buldunuz mu?
- What if there's a leak?
- Ya bir sızıntı varsa?
- I found the leak.
- Sızıntıyı buldum.
- We'd better do something about this leak.
- Bu sızıntıyla ilgili bir şeyler yapsak iyi olur.
- There's a leak in that pipe.
- O boruda bir sızıntı var.
- I helped fix the leak.
- Sızıntıyı onarmaya yardım ettim.
- We'd better do something about this leak.
- Bu sızıntı hakkında bir şey yapsak iyi olur.
- There is a leak in the roof.
- Çatıda bir sızıntı var.
- Tom found the leak and fixed it.
- Tom sızıntıyı buldu ve tamir etti.
- I've been meaning to fix that leak.
- O sızıntıyı gidermeyi amaçlıyorum.
- We've fixed all the leaks.
- Tüm sızıntıları tamir ettik.
Show More (37)
|
2 |
leak |
sızdırmak |
v. |
|
- It is estimated that 20 000 of those implants have either leaked or ruptured during that period.
- Bu süre zarfında bu implantlardan 20.000 tanesinin ya sızdırdığı ya da yırtıldığı tahmin edilmektedir.
- Do you always prepare for an operation by leaking word of it to the black market?
- Bir operasyona her zaman karaborsaya haber sızdırarak mı hazırlanırsınız?
- The roof leaks in 3 different places.
- Çatı 3 farklı yerden sızdırıyor.
- The faucet is leaking.
- Musluk sızdırıyor.
- How can I repair my leaking tap?
- Sızdıran musluğumu nasıl tamir edebilirim?
- Sami threatened to leak Layla's address.
- Sami, Layla'nın adresini sızdırmakla tehdit etti.
- My jar is leaking.
- Kavanozum sızdırıyor.
- How long has your roof been leaking?
- Çatın ne kadar süredir sızdırıyor?
- Our water heater is leaking.
- Şofbenimiz sızdırıyor.
- This bucket leaks.
- Bu kova sızdırıyor.
- Sami threatened to leak Layla's address.
- Sami, Leyla'nın adresini sızdırmakla tehdit etti.
- This can is leaking.
- Bu teneke kutu sızdırıyor.
- This can is leaking.
- Bu kutu sızdırıyor.
- The ceiling is leaking.
- Tavan sızdırıyor.
- That water pipe leaks.
- O su borusu sızdırıyor.
- His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
- That water pipe leaks.
- Şu su borusu sızdırır.
- Leaking taps waste a lot of water.
- Sızdıran musluklar çok fazla su israfına neden olur.
- I have a leaking tap.
- Sızdıran bir musluğum var.
- Someone leaked the secret to the enemy.
- Birisi sırrı düşmana sızdırdı.
- Will they manage to stop the leaking tap?
- Sızdıran musluğu durdurmayı başaracaklar mı?
- Tom's boat sprung a leak and started taking on water.
- Tom'un teknesi su sızdırdı ve su almaya başladı.
- The information is leaking piecemeal to the press.
- Bilgi, parça parça basına sızdırılıyor.
- How can I repair my leaking tap?
- Sızdıran musluğumu nasıl onarabilirim?
- Leaking taps waste a lot of water.
- Sızdıran musluklar çok fazla su israf ediyor.
- Will they manage to stop the leaking tap?
- Sızdıran musluğu durdurmayı başarabilecekler mi?
- Someone leaked the secret to the enemy.
- Birisi düşmana sırrı sızdırdı.
- His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Sekreteri herhangi bir gizli bilgiyi sızdırdığını kesin bir dille reddetti.
- I've got a tap that leaks.
- Sızdıran bir musluğum var.
- Tom hides some leaked documents.
- Tom bazı sızdırılmış belgeleri saklıyor.
- The roof leaks.
- Çatı sızdırıyor.
- Our water heater is leaking.
- Su ısıtıcımız sızdırıyor.
- What if it leaks?
- Ya sızdırırsa?
- The roof leaks when it rains.
- Yağmur yağınca çatı sızdırıyor.
- The roof is leaking.
- Çatı sızdırıyor.
- Every time it rains, the roof leaks.
- Her yağmur yağdığında çatı sızdırır.
Show More (33)
|
3 |
leak |
sızıntı yapmak |
v. |
|
- They are nothing more than environmental criminals who allow leaking tankers to be towed into the high seas.
- Bunlar, sızıntı yapan tankerlerin açık denizlere çekilmesine izin veren çevre suçlularından başka bir şey değildir.
- They are nothing more than environmental criminals who allow leaking tankers to be towed into the high seas.
- Sızıntı yapan tankerlerin açık denizlere çekilmesine izin veren çevre suçlularından başka bir şey değiller.
- As a huge number of boats leak, a great proportion of lubricant seeps out.
- Çok sayıda tekne sızıntı yaptığından, yağlayıcının büyük bir kısmı dışarı sızar.
- There is also organic lubricant, which also leaks, but which does not present a problem.
- Ayrıca sızıntı yapan ancak bir sorun teşkil etmeyen organik yağlayıcılar da bulunmaktadır.
- The oil pipeline is leaking.
- Petrol boru hattı sızıntı yapıyor.
- My jar is leaking.
- Benim kavanozum sızıntı yapıyor.
Show More (3)
|
4 |
leak |
akmak |
v. |
|
- The roof was leaking.
- Çatı akıyordu.
- The roof is leaking.
- Çatı akıyor.
- The roof of our house is leaking.
- Evimizin çatısı akıyor.
Show More (0)
|
5 |
leak |
sızmak |
v. |
|
- There's a crack in the cup so the contents are leaking.
- Fincanda bir çatlak var, bu yüzden içindekiler sızıyor.
- The information is leaking piecemeal to the press.
- Bilgiler parça parça basına sızıyor.
- The roof was leaking.
- Çatı sızıyordu.
Show More (0)
|
6 |
leak |
akıtmak |
v. |
|
- How long has your roof been leaking?
- Çatınız ne zamandır akıtıyor?
Show More (-2)
|
7 |
leak |
kaçak |
n. |
|
- The leak has been sealed.
- Kaçak mühürlenmiştir.
Show More (-2)
|
8 |
leak |
kaçırmak |
v. |
|
- The tire leaks air.
- Lastik hava kaçırıyor.
Show More (-2)
|