Tureng - like this - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	like this	böyle	adj.
	It is precisely in difficult times like these that Europe must keep on course. İşte tam da böyle zor zamanlarda Avrupa yoluna devam etmelidir. And once something like this has got under way, is it very difficult to stop it again. Ve böyle bir şey bir kez başladığında, onu tekrar durdurmak çok zordur. If it has to be, then let it be like this. Eğer böyle olması gerekiyorsa, bırakın böyle olsun. It is really disheartening for something like this to happen. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi gerçekten cesaret kırıcı. If we carry on like this, even fewer people will vote in the next round of elections. Eğer böyle devam edersek, bir sonraki seçimlerde daha da az insan oy kullanacaktır. In drafting a programme like this, any presidency faces a dilemma. Böyle bir program taslağı hazırlarken, herhangi bir başkanlık bir ikilemle karşı karşıya kalır. There are so many interested parties involved in a question like this. Böyle bir soruyla ilgilenen o kadar çok taraf var ki. Why are matters like this? Meseleler neden böyle? If it has to be, then let it be like this. Böyle olması gerekiyorsa, böyle olsun. Obviously, you can pour however much you like into something like this, but is it wise? Açıkçası böyle bir şeye istediğiniz kadar para aktarabilirsiniz ama bu akıllıca mı? It is the competence of the French Government to decide how to handle an issue like this. Böyle bir konunun nasıl ele alınacağına karar vermek Fransız Hükümetinin yetkisindedir. We happen to agree with them but we cannot say one thing in one document and then not apply it in an area like this. Onlarla aynı fikirdeyiz ancak bir belgede bir şey söyleyip sonra bunu böyle bir alanda uygulayamayız. We need flair like this, and we need willingness from within. Böyle bir yeteneğe ve içeriden gelen istekliliğe ihtiyacımız var. So what can and must we do in a situation like this? Böyle bir durumda ne yapabiliriz ve ne yapmalıyız? Sitting here on an evening like this, I think we all belong to Parliament's survivors' network. Böyle bir akşamda burada otururken hepimizin Parlamentonun hayatta kalanlar ağına ait olduğumuzu düşünüyorum. It is very disturbing to have to fight for something like this. Böyle bir şey için mücadele etmek zorunda kalmak çok rahatsız edici. We hope that nothing like this will ever happen again. Umarız bir daha böyle bir şey yaşanmaz. What would we have done, however, if something like this had got out of hand? Ancak böyle bir şey kontrolden çıkmış olsaydı ne yapardık? By that I do not mean the consent of a House like this, but of the ordinary voters in Europe. Bununla böyle bir Meclisin değil, Avrupa'daki sıradan seçmenlerin rızasını kastediyorum. I wonder whether a debate like this is taking place in any other political centre in the rich North. Böyle bir tartışmanın zengin Kuzey'deki başka bir siyasi merkezde yapılıp yapılmadığını merak ediyorum. I do not think it is worth it in a case like this one, in which we are dealing with something relatively trifling. Nispeten önemsiz bir meseleyle karşı karşıya olduğumuz böyle bir durumda buna değeceğini düşünmüyorum. It is the competence of the French Government to decide how to handle an issue like this. Böyle bir konunun nasıl ele alınacağına karar vermek Fransız Hükûmetinin yetkisindedir. I wonder how we must come across a situation like this. Böyle bir durumla nasıl karşılaşacağımızı merak ediyorum. These are the values we must never, ever forget, especially at times like these. Bunlar, özellikle de böyle zamanlarda asla ama asla unutmamamız gereken değerlerdir. I should also like to inform you of what happens when an accident like this occurs in one of the Member States. Ayrıca Üye Devletlerden birinde böyle bir kaza meydana geldiğinde ne olacağı konusunda da sizi bilgilendirmek isterim. I would have thought that anything like this would automatically have got unanimity in committee. Böyle bir şeyin komitede otomatik olarak oybirliği ile kabul edileceğini düşünürdüm. So what can and must we do in a situation like this? Peki böyle bir durumda ne yapabiliriz ve ne yapmalıyız? In an accident like this, France was offered all possible expertise from other Member States. Böyle bir kazada Fransa'ya diğer Üye Devletlerden mümkün olan her türlü uzmanlık önerilmiştir. We must never allow anything like this to happen again. Böyle bir şeyin bir daha olmasına asla izin vermemeliyiz. There must be no doubt that the EU Member States should pull together in dealing with a disaster like this. Hiç şüphe yok ki AB Üye Devletleri böyle bir felaket karşısında el ele vermelidir. No self-respecting EU institution should record something like this in the resolutions. Kendine saygısı olan hiçbir AB kurumu böyle bir şeyi kararlarına kaydetmemelidir. Sustainability is a really important concept, particularly in times like these. Sürdürülebilirlik gerçekten önemli bir kavram, özellikle de böyle zamanlarda. What helps most in a disaster like this is other people expressing their solidarity. Böyle bir felakette en çok yardımcı olan şey, diğer insanların dayanışmalarını ifade etmeleridir. This is just the sort of approach we need to ensure that something like this never happens again. Böyle bir şeyin bir daha asla yaşanmamasını sağlamak için tam da bu tür bir yaklaşıma ihtiyacımız var. People fantasize about doing something dramatic in times like these. İnsanlar böyle zamanlarda dramatik bir şeyler yapmanın fantezisini kurarlar. I don't understand why they allow it in a place like this. Böyle bir yerde buna neden izin veriyorlar anlamıyorum. The importance of having the best support system is needed in times like these. Böyle zamanlarda en iyi destek sistemine sahip olmanın önemi ortaya çıkıyor. The whole time it's beating me, I'm like this. Bütün bu zaman boyunca beni dövüyor, ben böyleyim. It's times like this I wish I were a drug addict. Böyle zamanlarda keşke uyuşturucu bağımlısı olsaydım diyorum. Every single human has desires like these. Her insanın böyle arzuları vardır. I don't understand why they allow it in a place like this. Böyle bir yerde buna nasıl müsaade ediyorlar anlamıyorum. People fantasize about doing something dramatic in times like these. İnsanlar böyle zamanlarda dramatik bir şeyler yapmanın hayalini kurarlar. I haven't been to a place like this since school. Okuldan beri böyle bir yere gitmemiştim. I haven't seen a stampede like this since Pamplona. Pamplona'dan beri böyle bir izdiham görmemiştim. I haven't been to a place like this since school. Okuldan beridir, böyle bir yerde bulunmamıştım. An ordinary martial artist can't even think about things like this, much less eat it. Sıradan bir dövüş sanatçısı böyle şeyleri düşünemez bile, yemek şöyle dursun. An ordinary martial artist can't even think about things like this, much less eat it. Sıradan bir dövüş sanatçısı bırakın yemeyi, böyle şeyleri düşünemez bile. Actually, a group setup like this is pretty easy to spot. Aslında böyle bir grup düzenini fark etmek oldukça kolaydır. The whole time I was locked in the tower, I waited for you to rise to a position like this. Kulede hapis tutulduğum onca zaman böyle bir mevkiye yükselmeni bekledim. I haven't seen a stampede like this since Pamplona. Pamplona'dan beri böyle bir izdiham görmedim. I don't understand why they allow it in a place like this. Böyle bir yerde buna neden izin verdiklerini anlamıyorum. I haven't seen a stampede like this since Pamplona. Ben Pamplona'dan beri böyle bir izdiham görmemiştim. The original virus did not cause anything like this. Virüsün ilk hâli böyle bir şeye sebep olmamıştı. The whole time it's beating me, I'm like this. Tüm bu zaman boyunca beni mahvediyor, ben böyleyim işte. Thank you for the question, I like these technical questions. Soru için teşekkür ederim, böyle teknik soruları seviyorum. The original virus did not cause anything like this. Başlangıçtaki virüs böyle bir şeye neden olmamıştı. Where I was held was in the basement of a building like this. Tutulduğum yer böyle bir binanın bodrum katıydı. The original virus did not cause anything like this. Orijinal virüs böyle bir şeye sebep olmadı. We think the freeway killer uses a device like this. Bizce otoban katili böyle bir alet kullanıyor. It was times like these when young Jane wished especially hard for a father. Özellikle böyle zamanlarda Jane bir babası olmasını daha fazla istiyordu. We think the freeway killer uses a device like this. Otoyol katilinin de böyle bir cihaz kullandığını düşünüyoruz. The whole time I was locked in the tower, I waited for you to rise to a position like this. Kulede kilitli kaldığım süre boyunca senin böyle bir pozisyona gelmeni bekledim. The whole time I was locked in the tower, I waited for you to rise to a position like this. Kulede kilitli kaldığım süre boyunca senin böyle bir pozisyona yükselmeni bekledim. It's times like this, it's hard not to lose faith. Böyle zamanlarda inancımızı kaybetmemek elde değil. Aziz, at a time like this, one should go for it, not break down. Aziz, böyle bir zamanda yıkılmak yerine devam etmek gerekir. It's times like this, it's hard not to lose faith. Böyle zamanlarda inancını kaybetmemek zordur. I bet stuff like this doesn't happen to Tom. Eminim böyle şeyler Tom'un başına gelmez. Why did you buy a car like this? Neden böyle bir araba satın aldın? Friends come in handy at times like this. Arkadaşlar böyle zamanlarda işe yarar. What's a beautiful woman like you doing in a place like this? Senin gibi güzel bir kadın böyle bir yerde ne yapıyor? Sami hates customers like these. Sami böyle müşterilerden nefret eder. Things like this don't usually happen to you, do they? Böyle şeyler senin başına gelmez, değil mi? It's not rained like this in several decades. On yıllardır böyle yağmur yağmamıştı. It shouldn't be like this. Böyle olmamalıydı. I never expected to meet her in a place like this. Onunla böyle bir yerde karşılaşmayı hiç beklemiyordum. We've got to stop meeting like this. Böyle toplanmayı durdurmak zorundayız. You can't leave me like this. Beni böyle terk edemezsin. I've always wanted to live in a place like this. Her zaman böyle bir yerde yaşamak istedim. I don't want to live like this. Böyle yaşamak istemiyorum. Some people say it like this; others, like that. Bazıları böyle der, bazıları şöyle. Tom has been like this all week. Tom bütün hafta böyleydi. He won't come in a rain like this. Böyle bir yağmurda gelmez ki o. I'm sorry to bother you at a time like this. Böyle bir zamanda sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm. I've always been lucky with things like this. Böyle şeylerle ilgili hep şanslıydım. How often you get a chance to do something like this? Böyle bir şeyi yapmak için ne sıklıkta şansın olur? I would say it exactly like this. Aynen böyle derdim. I hate doing things like this. Böyle şeyleri yapmaktan nefret ediyorum. How can people do things like this? İnsanlar nasıl böyle şeyler yapabiliyor? Nobody suspected anything like this. Kimse böyle bir şeyden şüphelenmedi. I can't believe you're talking to me like this. Benimle böyle konuştuğuna inanamıyorum. Is it always like this? Her zaman böyle midir? Tom will unlikely want to do that on a day like this. Tom böyle bir günde muhtemelen bunu yapmak istemeyecektir. It doesn't have to be like this. Böyle olmak zorunda değil. Nothing like this has happened before in Germany. Almanya'da daha önce böyle bir şey olmamıştı. How long's Tom been like this? Tom ne zamandır böyle? I did it like this. Böyle yaptım. I have never heard him crying like this. Onun böyle ağladığını hiç duymamıştım. He was among the first to start feeling like this. Böyle hissetmeye ilk başlayanlardan biriydi. You can't give up like this. Böyle vazgeçemezsin. How did you end up deciding on doing a thing like this? Nasıl karar verdiniz böyle bir şey yapmaya? People make mistakes in a situation like this. İnsanlar böyle bir durumda hata yaparlar. I haven't always lived like this. Her zaman böyle yaşamadım. Mary wouldn't do something like this. Mary böyle bir şey yapmaz. You can't leave like this. Böyle bırakamazsın. Is it always hot like this? Her zaman böyle sıcak mı? I can't walk away from an opportunity like this. Böyle bir fırsatı kaçıramam. I can't afford to rent a house like this in Tokyo. Tokyo'da böyle bir ev kiralamaya gücüm yetmez. Why would anybody live in a place like this? Herhangi bir insan neden böyle bir yerde yaşamak ister? I've never felt like this before. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. A chance like this only comes along once in a blue moon. Böyle bir fırsat ancak kırk yılda bir gelir. I'm tired of living like this. Böyle yaşamaktan bıktım. We want to remain like this. Böyle kalmak istiyoruz. Where did you learn to dance like this? Böyle dans etmeyi nereden öğrendin? I figured something like this was going to happen. Böyle bir şey olacağını tahmin etmiştim. I haven't fallen in love like this since I was seventeen. On yedi yaşımdan beri böyle aşık olmadım. They will have a good laugh when they see you like this. Seni böyle gördüklerinde iyi kahkaha atacaklar. Why is Tom acting like this? Neden Tom böyle davranıyor? With friends like these, who needs enemies? Böyle arkadaşlar varken düşmanı kim ne yapsın? I can't be treated like this. Bana böyle davranılamaz. Are you sure you really want to go swimming on a day like this? Böyle bir günde gerçekten yüzmeye gitmek istediğinden emin misin? I never imagined we'd end up like this. Sonumuzun böyle olacağını hiç düşünmemiştim. I've never felt like this before. Daha önce hiç böyle hissetmedim. It wasn't supposed to happen like this. Böyle olmaması gerekiyordu. Nobody suspected anything like this. Kimse böyle bir şeyden şüphelenmemişti. Tom does stuff like this every day. Tom her gün böyle şeyler yapar. What's a nice girl like you doing in a place like this? Senin gibi hoş bir kızın böyle bir yerde ne işi var? It happened just like this. Aynen böyle oldu. Mistakes like these are easily overlooked. Böyle hatalar kolayca gözden kaçırılırlar. Why are you acting like this? Neden böyle davranıyorsun? It cannot continue like this. Bu böyle devam edemez. Really, I'm fine like this. Ben böyle gerçekten iyiyim. I don't like you going off on your own like this. Böyle kendi başınıza gitmenizden hoşlanmıyorum. Why did you buy a car like this? Neden böyle bir araba aldın? I expected something like this might happen. Böyle bir şeyin olabileceğini bekliyordum. Tom and I usually agree on things like this. Tom ve ben genellikle böyle konularda hemfikirizdir. What have we done to be punished like this? Böyle cezalandırılacak ne yaptık? I've never had a night like this. Hiç böyle bir gece geçirmemiştim. You never used to do things like this. Sen asla böyle şeyler yapmazdın. I'm sorry it happened like this. Böyle olduğu için üzgünüm. I want more days like this. Böyle günler istiyorum. How did I accept to write something like this? Böyle bir şeyi yazmayı nasıl kabul ettim? I wish more parents allowed their children to do things like this. Keşke daha fazla ebeveyn çocuklarının böyle şeyler yapmasına izin verse. Tom does stuff like this every day. Tom her gün böyle şeyler yapıyor. I've been expecting something like this to happen for a long time. Uzun zamandır böyle bir şeyin olmasını bekliyorum. It always happens like this. Her zaman böyle olur. I'd like to be able to make something like this, too. Ben de böyle bir şey yapabilmek isterdim. You're not usually like this. Genellikle böyle değilsin. I want to be able to make something like this too. Ben de böyle bir şey yapmak istiyorum. It's always been like this. Her zaman böyle olmuştur. If I were really rich, I would never work in a place like this. Ben gerçekten zengin olsam böyle bir yerde asla çalışmam. It's not right to treat people like this. İnsanlara böyle davranmak doğru değil. They will have a good laugh when they see you like this. Seni böyle gördüklerinde çok gülecekler. Who would eat something like this? Böyle bir şeyi kim yer ki? I figured something like this was going to happen. Böyle bir şeyin olacağını düşündüm. I am interested in getting a hat like this. Böyle bir şapka almakla ilgileniyorum. Isn't it better like this? Böyle daha iyi değil mi? Tom wouldn't drive a car like this. Tom böyle bir araba sürmezdi. You shouldn't trust people like this. Böyle insanlara güvenmemelisiniz. I wonder who would buy an expensive thing like this. Böyle pahalı bir şeyi kim alır merak ediyorum. He must be crazy to treat his parents like this. Ailesine böyle davrandığına göre deli olmalı. I knew something like this was going to happen. Böyle bir şeyin olacağını biliyordum. I don't write things like these. Ben böyle şeyler yazmam. Nothing like this has happened before in Germany. Almanya'da daha önce böyle bir şey olmadı. Will something like this affect our health? Böyle bir şey sağlığımızı etkiler mi? I can't leave you like this. Seni böyle bırakamam. Pardon me, madam, I'm ashamed to be crying like this in front of you, but I can't hold my tears. Affedersiniz hanımefendi, önünüzde böyle ağlıyor olmaktan utandım ama gözyaşlarıma hakim olamıyorum. I've never seen anything quite like this. Hiç böyle bir şey görmemiştim. How can you live like this? Nasıl böyle yaşayabiliyorsun? I wish I could live in a house like this. Keşke böyle bir evde yaşayabilseydim. I don't want her to see me like this. Beni böyle görmesini istemiyorum. It never used to be like this. Hiç böyle olmuyordu. You can't die like this. Böyle ölemezsin. How can I think about anything else at a time like this? Böyle bir zamanda başka bir şeyi nasıl düşünebilirim? Who'd want to live in a place like this? Kim böyle bir yerde yaşamak ister ki? Things like this don't usually happen. Böyle şeyler genellikle olmaz. I never agreed to anything like this. Böyle bir şeyi asla kabul etmedim. Things like this don't usually happen to you, do they? Böyle şeyler genelde senin başına gelmez, değil mi? I can't go on like this. Böyle devam edemem. I don't think I should go out on a day like this. Böyle bir günde dışarı çıkmam gerektiğini düşünmüyorum. How dare you use me like this! Beni böyle kullanmaya nasıl cüret edersin! We didn't plan for something like this. Böyle bir şeyi planlamamıştık. Nobody's ever done anything like this before. Daha önce kimse böyle bir şey yapmamıştı. I'd like to be able to make something like this, too. Ben de böyle bir şey yapabilmek istiyorum. It's not normally like this. Normalde böyle değil. Are they all like this? Onların hepsi böyle mi? I can't afford to rent a house like this in Tokyo. Tokyo'da böyle bir ev kiralamaya param yetmez. We can't go outside on a day like this without wearing coats. Böyle bir günde palto giymeden dışarı çıkamayız. I've always been like this. Ben hep böyleydim. What would your mother think if she saw you like this? Annen seni böyle görürse ne düşünür? Have you ever seen something like this before? Daha önce hiç böyle bir şey gördün mü? I would say it exactly like this. Ben olsam aynen böyle söylerdim. No one has the right to treat you like this. Kimsenin sana böyle davranmaya hakkı yok. Hold it like this. Onu böyle tut. I'd like a house like this. Böyle bir evim olsun isterdim. Why do things like this keep happening to us? Neden böyle şeyler bize olmaya devam ediyor. Tom didn't want things to end like this. Tom işlerin böyle bitmesini istemiyordu. I knew it would be like this. Ben böyle olacağını biliyordum. I can't afford to rent a house like this in Tokyo. Böyle bir evi Tokyo'da kiralamaya gücüm yetmez. I've been expecting something like this to happen for some time. Bir süredir böyle bir şeyin olmasını bekliyorum. I've never been asked to do anything like this before. Daha önce benden böyle bir şeyi yapmam istenmedi. If he carries on like this, he's going to wind up in prison. Böyle devam ederse, hapse girecek. Are they all like this? Hepsi böyle mi? Tell me, why do you want to do something like this? Söyle bana, neden böyle bir şeyi yapmak istiyorsun? Nobody had ever done anything like this before. Daha önce hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı. What would your mother think if she saw you like this? Annen seni böyle görse ne düşünürdü? It's so easy to be happy on a day like this, isn't it? Böyle bir günde mutlu olmak çok kolay, değil mi? Are you sure you really want to go swimming on a day like this? Böyle bir günde yüzmeye gitmek istediğine emin misin? Do you enjoy living like this? Böyle yaşamak hoşuna gidiyor mu? I've been expecting something like this to happen for some time. Bir süredir böyle bir şey olmasını bekliyordum. I've never seen it like this. Hiç böyle görmemiştim. We can't go on living like this. Böyle yaşamaya devam edemeyiz. How often you get a chance to do something like this? Böyle bir şeyi yapmak için ne kadar sık fırsatın oluyor? I don't usually do things like this. Genelde böyle şeyler yapmam. Pardon me, madam, I'm ashamed to be crying like this in front of you, but I can't hold my tears. Affedersiniz hanımefendi, karşınızda böyle ağladığım için utanıyorum ama gözyaşlarımı tutamıyorum. This is the first time I've ever made a mistake like this. İlk defa böyle bir hata yapıyorum. You can't leave us like this. Bizi böyle bırakamazsın. Things like this wouldn't happen to you if you'd follow my advice. Eğer tavsiyemi izlersen sana böyle şeyler olmaz. Tom doesn't struggle like this. Tom böyle mücadele etmez. Don't leave me like this. Beni böyle bırakma. If he carries on like this, he's going to wind up in prison. Eğer o böyle devam ederse, hapishaneyi boylayacak. It cannot continue like this. Böyle devam edemez. I don't like being treated like this. Böyle davranılmasından hoşlanmıyorum. Tom will unlikely want to do that on a day like this. Tom böyle bir günde bunu yapmak istemeyecektir. I didn't expect to see you at a place like this. Seni böyle bir yerde görmeyi beklemiyordum. What would you do in a situation like this, Tom? Böyle bir durumda sen ne yapardın, Tom? I wouldn't have done something like this last year. Geçen sene böyle bir şey yapmazdım. Is Mary always like this? Mary her zaman böyle midir? I don't want Tom to see me like this. Tom'un beni böyle görmesini istemem. Tom said he didn't want to live like this anymore. Tom artık böyle yaşamak istemediğini söyledi. I'm really bad at doing stuff like this. Böyle şeyler yapmada gerçekten kötüyüm. He often shuts himself up in the study and writes things like this. Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar. I was afraid something like this would happen. Böyle bir şey olmasından korkuyordum. I've been expecting something like this to happen for a long time. Uzun zamandır böyle bir şey olmasını bekliyordum. Nobody speaks like this in Germany. Almanya'da hiç kimse böyle konuşmaz. I thought something like this might happen. Böyle bir şey olabileceğini düşündüm. Why would somebody want to live in a place like this? Neden biri böyle bir yerde yaşamak ister? Have your ever come across an animal like this? Hiç böyle bir hayvanla karşılaştınız mı? I don't like doing things like this. Böyle şeyler yapmaktan hoşlanmam. The doctor knew how to cope with an emergency like this. Doktor böyle acil bir durumla nasıl başa çıkacağını biliyordu. I haven't felt like this in a long time. Uzun zamandır böyle hissetmemiştim. I apologize for disturbing you like this. Sizi böyle rahatsız ettiğim için özür dilerim. I never thought it would end like this. Böyle biteceğini hiç düşünmemiştim. What are you doing in a freezing place like this? Böyle soğuk bir yerde ne yapıyorsun? It wasn't like this before. Bu daha önce böyle değildi. I'm sorry that I'm dressed like this. Böyle giyindiğim için özür dilerim. Tom has been like this for several hours. Tom birkaç saattir böyle. I never thought it would end like this. Onun böyle biteceğini hiç düşünmedim. Things like this don't usually happen. Böyle şeyler genelde yaşanmaz. Why are we wasting time like this? Neden böyle zaman kaybediyoruz? You can't be too careful in situations like this. Böyle durumlarda ne kadar dikkatli olsanız azdır. I wish I had a car like this. Keşke benim de böyle bir arabam olsaydı. Nobody has ever done anything like this before. Hiç kimse daha önce asla böyle bir şey yapmadı. I don't want him to see me like this. Beni böyle görmesini istemiyorum. How did you end up deciding on doing a thing like this? Böyle bir şey yapmaya nasıl karar verdin? Things like this aren't supposed to happen here. Böyle şeylerin burada olmaması gerekiyor. It was not time for relaxing at a place like this. Böyle bir yerde dinlenmek için zamanı değildi. It's been a while since I've done anything like this. Böyle bir şey yapmayalı uzun zaman oldu. I suspected that something like this might happen. Böyle bir şey olabileceğinden şüpheleniyordum. If you had helped us out it wouldn't have turned out like this. Bize yardım etseydin böyle olmazdı. It can't end like this. Bu böyle bitemez. How do you usually handle a situation like this? Böyle bir durumla genelde nasıl başa çıkarsın? With hands like these, I should've become a surgeon. Böyle ellerim varken cerrah olmalıydım. I don't usually sweat like this. Genelde böyle terlemem. I'm ashamed to go out dressed like this. Böyle giyinip dışarı çıkmaya utanıyorum. He must be crazy to treat his parents like this. Ailesine böyle davrandığı için deli olmalı. It should be like this. O böyle olmalı. Hold it like this. Böyle tut. It didn't use to be like this. O böyle değildi. How can you eat at a time like this? Böyle bir zamanda nasıl yiyebiliyorsun? It wasn't supposed to be like this. Böyle olmaması gerekiyordu. We can't trust Tom with something like this. Tom'a böyle bir konuda güvenemeyiz. It hurts to see you like this. Seni böyle görmek acı veriyor. You can't be too careful in situations like this. Böyle durumlarda ne kadar dikkat etseniz azdır. I would like to spend the whole morning like this. Bütün sabahı böyle geçirmek isterdim. I don't usually eat at places like this. Genelde böyle yerlerde yemek yemem. Isn't it better like this? Bu böyle daha iyi değil mi? I don't want to die like this. Ben böyle ölmek istemiyorum. I don't usually sweat like this. Ben genellikle böyle terlemem. I could never have imagined that something like this existed. Böyle bir şeyin var olduğunu asla hayal edemezdim. Why do you treat Tom like this? Tom'a neden böyle davranıyorsunuz? I was born like this. Ben böyle doğdum. I've never seen it like this. Bunu hiç böyle görmedim. Grandpa always said there'd be days like this. Büyükbabam böyle günler olacağını her zaman söyledi. Has anything like this happened before? Daha önce böyle bir şey oldu mu? If you had helped us out it wouldn't have turned out like this. Sen bize destek olsaydın böyle olmazdı. I wish school had been like this when I was growing up. Keşke ben büyüyorken okul böyle olsaydı. Remember what your father used to say in situations like this. Böyle durumlarda babanın ne söylediğini hatırla. Why do you treat Tom like this? Tom'a neden böyle davranıyorsun? I did it like this. Onu böyle yaptım. He often shuts himself up in the study and writes things like this. Sık sık çalışma odasına kapanır ve böyle şeyler yazar. Forgive me for being dressed like this. Böyle giyindiğim için beni affet. People make mistakes in a situation like this. İnsanlar böyle durumlarda hata yaparlar. Tom didn't want things to end like this. Tom işlerin böyle sona ermesini istemiyordu. I can't stand to see you crying like this. Seni böyle ağlarken görmeye dayanamıyorum. Is it always like this? Bu her zaman böyle midir? I don't think I should go out on a day like this. Böyle bir günde dışarı çıkmamam gerektiğini düşünüyorum. He makes a face like this. Yüzünü böyle yapıyor. What sort of people hang out at a place like this? Böyle bir yerde ne tür insanlar takılır? I've never had to do anything like this before. Ben daha önce asla böyle bir şey yapmak zorunda kalmadım. I wish it were always like this. Keşke bu her zaman böyle olsa. I've never seen you like this. Seni hiç böyle görmemiştim. Who would do something like this? Kim böyle bir şey yapar ki? I hate to see you like this. Seni böyle görmekten nefret ediyorum. What are you doing in a place like this? Böyle bir yerde ne yapıyorsun? What would you do in a situation like this? Böyle bir durumda ne yaparsın? I knew something like this would happen. Böyle bir şey olacağını biliyordum. You shouldn't trust people like this. Böyle insanlara güvenmemelisin. I wonder why Tom came at a time like this. Tom'un böyle bir zamanda neden geldiğini merak ediyorum. Things like this don't usually happen to me. Böyle şeyler genellikle bana olmaz. It's been a while since I've done something like this. Böyle bir şey yapmayalı epey oldu. We are like this. Biz böyleyiz. How common are problems like this? Böyle sorunlar ne kadar yaygın? I wish it were always like this. Keşke her zaman böyle olsaydı. I don't enjoy doing things like this. Böyle şeyler yapmaktan hoşlanmıyorum. I don't want Tom to see me like this. Tom'un beni böyle görmesini istemiyorum. This tie is not suitable for a situation like this. Bu kravat böyle bir durum için uygun değildir. How do you live like this? Böyle nasıl yaşıyorsun? I've always known something like this might happen. Böyle bir şeyin olabileceğini hep biliyordum. I've never had problems like this before. Daha önce böyle sorunlarım asla olmadı. We haven't got anything like this. Böyle bir şeyimiz yok. Why do you treat me like this? Neden bana böyle davranıyorsun? How can you eat at a time like this? Böyle bir zamanda nasıl yemek yiyebilirsin? You can do it like this. Onu böyle yapabilirsin. Tom doesn't want to live like this anymore. Tom artık böyle yaşamak istemiyor. How did a nice guy like you get in a mess like this? Senin gibi iyi bir adam nasıl böyle bir belaya bulaştı? Grandpa always said there'd be days like this. Büyükbabam hep böyle günler olacağını söylerdi. I don't want to live my life like this. Hayatımı böyle yaşamak istemiyorum. Please don't leave like this. Lütfen böyle gitmeyin. Nothing like this has ever happened to me before. Daha önce hiç böyle bir şey başıma gelmemişti. Tell me, why do you want to do something like this? Söyle bana, neden böyle bir şey yapmak istiyorsun? Nothing like this ever happened before you started working here. Sen burada çalışmaya başlamadan önce hiç böyle bir şey olmamıştı. Where did you learn to cook like this? Böyle yemek yapmayı nereden öğrendin? You should suggest something like these to Tom. Tom'a böyle bir şey önermelisin. She had never been kissed like this. Hiç böyle öpülmemişti. I don't want to feel like this anymore. Artık böyle hissetmek istemiyorum. I can't live like this anymore. Artık böyle yaşayamam. How long has Tom been like this? Tom ne zamandır böyle? We didn't plan for something like this. Böyle bir şey için plan yapmadık. How can people do things like this? İnsanlar nasıl böyle şeyler yapabilir? I wonder what it would be like to live in a place like this. Böyle bir yerde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum. Is it painful to move like this? Böyle hareket etmek acı veriyor mu? I've never had problems like this before. Daha önce hiç böyle sorunlarım olmamıştı. Why am I letting people treat me like this? Neden insanların bana böyle davranmasına izin veriyorum? With friends like these, who needs enemies? Böyle dostlar varken, düşmana ne gerek var? I wish more parents allowed their children to do things like this. Keşke daha fazla ebeveyn çocuklarının böyle şeyler yapmalarına izin verse. It's nice to just chat with you like this. Seninle böyle sohbet etmek çok güzel. I'm not usually like this. Ben genellikle böyle değilim. I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again. Bence böyle bir durumun tekrar yaşanması pek olası değil. You can't keep talking to me like this. Sen benimle böyle konuşmaya devam edemezsin. Tom gets overemotional at times like these. Tom böyle zamanlarda aşırı duygusal oluyor. You must hold that dagger like this. O hançeri böyle tutmalısın. I can't keep living like this. Böyle yaşamaya devam edemem. It always happens like this. Hep böyle olur. I wish things like this would quit happening. Keşke böyle şeyler bir daha yaşanmasa. Tom gets overemotional at times like these. Tom böyle zamanlarda aşırı duygusal olur. I can't work like this. Böyle çalışamam. You must not behave like this. Böyle davranmamalısın. I'm sorry I'm dressed like this. Böyle giyindiğim için özür dilerim. It was not time for relaxing at a place like this. Böyle bir yerde dinlenmenin zamanı değildi. I can't carry on like this. Böyle devam edemem. I hate it when things like this happen. Böyle şeylerin olmasından nefret ediyorum. I want a sword like this! Ben de böyle bir kılıç istiyorum! I'd like a house like this. Böyle bir ev istiyorum. An opportunity like this must be seized! Böyle bir fırsat değerlendirilmeli! You cannot spend money like this. Böyle para harcayamazsın. I didn't expect to run into you in a place like this. Böyle bir yerde seninle karşılaşmayı beklemiyordum. We can't go on like this. Biz böyle devam edemeyiz. Remember what your father used to say in situations like this. Böyle durumlarda babanın ne dediğini hatırla. We've never seen Tom like this before. Tom'u daha önce hiç böyle görmemiştik. You can't leave us like this. Bizi böyle bırakamazsınız. I never want to feel like this again. Bir daha asla böyle hissetmek istemiyorum. I was afraid something like this would happen. Böyle bir şeyin olacağından korkuyordum. I wish I had a car like this. Keşke böyle bir arabam olsaydı. Why do things like this keep happening to us? Neden böyle şeyler sürekli başımıza geliyor? You shouldn't be alone at a time like this. Böyle bir zamanda yalnız kalmamalısın. Why do things like this keep happening to me? Niye başıma böyle şeyler gelip duruyor? This is the first time I've seen anything like this. İlk defa böyle bir şey görüyorum. I can't go out dressed like this. Üstüm başım böyleyken dışarı çıkamam. It always starts like this. Her zaman böyle başlar. You can't carry on like this. Böyle devam edemezsin. Nothing like this ever happened before you started working here. Sen burada çalışmaya başlamadan önce böyle bir şey olmadı. Why is Tom acting like this? Tom neden böyle davranıyor? I hope no one sees you like this. Umarım kimse seni böyle görmez. Something like this could ruin your career. Böyle bir şey kariyerini mahvedebilir. Anything could happen in a place like this. Böyle bir yerde her şey olabilir. Something like this can happen to anyone. Böyle bir şey herkesin başına gelebilir. It's better to write like this. Böyle yazmak daha iyi. I can't live like this. Ben böyle yaşayamam. On a day like this, I don't feel like going outside. Böyle bir günde canım dışarıya çıkmak istemiyor. Have you ever dealt with a problem like this? Sen hiç böyle bir sorunla uğraştın mı? You should do it like this. Bunu böyle yapmalısın. What have we done to be punished like this? Böyle cezalandırılmak için ne yaptık biz? Nobody has ever done anything like this before. Daha önce kimse böyle bir şey yapmamıştı. It's not normally like this. Normalde böyle değildir. Cover your eye like this please. Gözünüzü böyle kapatın lütfen. If we continue like this, we won't get anywhere. Böyle devam edersek bir yere gelemeyeceğiz. I guess things like this happen all the time in Boston. Sanırım Boston'da böyle şeyler her zaman oluyor. Really, I'm fine like this. Gerçekten, ben böyle iyiyim. Is he always like this? Hep böyle midir? I didn't know it would be like this. Böyle olacağını bilmiyordum. Do you want to continue living like this? Böyle yaşamaya devam etmek ister misin? My grandfather owned a car just like this. Büyükbabamın da böyle bir arabası vardı. Tom can't treat me like this. Tom bana böyle davranamaz. Who would eat something like this? Böyle bir şeyi kim yerdi? I'm sure that the last time we had a drought like this was in 1998. En son 1998'de böyle bir kuraklık yaşadığımıza eminim. I wear my old coat in weather like this. Böyle havalarda eski paltomu giyerim. I don't like being treated like this. Böyle davranılmak hoşuma gitmiyor. The kids shouldn't see their father like this. Çocuklar babalarını böyle görmemeliler. I wonder why Tom came at a time like this. Tom'un neden böyle bir zamanda geldiğini merak ediyorum. Has something like this ever happened to you before? Daha önce hiç böyle bir şey başına geldi mi? Who'd want to live in a place like this? Böyle bir yerde kim yaşamak ister? Nothing like this has happened before. Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı. A feast like this is fit for a king! Böyle bir ziyafet krallara layıktır! Have any of you ever seen something like this before? Herhangi biriniz daha önce hiç böyle bir şey gördü mü? Tom wouldn't do something like this. Tom böyle bir şey yapmaz. Mike, do planes usually shake like this? Mike, uçaklar genellikle böyle sarsar mı? I wish I had a house like this. Keşke böyle bir evim olsaydı. Why would somebody want to live in a place like this? Bir insan neden böyle bir yerde yaşamak ister? I never would've expected something like this to happen. Böyle bir şeyin olmasını asla ummazdım. I don't want something like this to happen. Böyle bir şeyin olmasını istemiyorum. I've never seen anything like this before. Daha önce böyle bir şey asla görmedim. I didn't know it would be like this. Onun böyle olacağını bilmiyordum. A chance like this only comes along once in a lifetime. Böyle bir şans hayatta bir kez gelir. Nothing like this has happened before. Daha önce böyle bir şey olmamıştı. I never thought we'd end up like this. Sonumuzun böyle olacağını hiç düşünmemiştim. You can't leave the house like this, little man! Böyle evden çıkamazsın küçük bey! I never expected to meet her in a place like this. Onunla böyle bir yerde karşılaşmayı hiç ummuyordum. I want a kitchen like this. Böyle bir mutfak istiyorum. You've never been like this before. Daha önce asla böyle değildin. He won't come in a rain like this. O, böyle bir yağmurda gelmeyecektir. Tom has been like this for a very long time. Tom çok uzun süredir böyle. It's not rained like this in several decades. Yıllardır böyle yağmur yağmamıştı. You should do it like this. Böyle yapmalısın. What would you do in a situation like this, Tom? Böyle bir durumda ne yapardın, Tom? I wonder what Tom would do in a situation like this. Tom'un böyle bir durumda ne yapacağını merak ediyorum. You can't treat me like this. Bana böyle davranamazsın. I wish school had been like this when I was growing up. Keşke ben büyürken de okul böyle olsaydı. It's not always like this. Her zaman böyle değil. It wasn't like this before. Daha önce böyle değildi. Why do things like this keep happening? Neden hep böyle şeyler oluyor? I haven't seen one like this before. Daha önce böyle bir şey görmedim. Tom held the knife like this. Tom bıçağı böyle tuttu. I knew it would be like this. Böyle olacağını biliyordum. You can't talk to me like this. Benimle böyle konuşamazsın. I can't remember that last time I did something like this. En son ne zaman böyle bir şey yaptığımı hatırlamıyorum. Tom has been like this for a very long time. Tom çok uzun zamandır böyle. We can't go outside on a day like this without wearing coats. Böyle bir günde ceket giymeden dışarı çıkamayız. I can't imagine myself living in a place like this. Böyle bir yerde yaşadığımı hayal bile edemiyorum. We can't leave Tom like this. Tom'u böyle bırakamayız. I don't usually do things like this. Ben genellikle böyle şeyler yapmam. I'm glad that I didn't buy something like this. Böyle bir şey almadığım için memnunum. I'm sorry that I'm dressed like this. Böyle giyindiğim için üzgünüm. What should I do in a situation like this? Böyle bir durumda ne yapmalıyım? I don't want anyone to see me like this. Kimsenin beni böyle görmesini istemem. Who would want to live in a place like this? Kim böyle bir yerde yaşamak ister ki? She had never been kissed like this. Daha önce hiç böyle öpülmemişti. I can't lie like this anymore. Artık böyle yalan söyleyemem. Sami hates customers who act like this. Sami böyle davranan müşterilerden nefret eder. I had a feeling something like this was going to happen. Böyle bir şeyin olacağı içime doğmuştu. I hope no one sees me like this. Umarım kimse beni böyle görmez. I only eat like this when I'm miserable. Sadece mutsuz olduğumda böyle yerim. Tom wouldn't drive a car like this. Tom böyle bir araba kullanmazdı. It's not supposed to be like this. Böyle olmaması gerekiyordu. How can something like this happen? Böyle bir şey nasıl yaşanabilir? It didn't use to be like this. Eskiden böyle değildi. I thought something like this might happen. Böyle bir şeyin olabileceğini düşündüm. Tom says he doesn't want to live like this anymore. Tom artık böyle yaşamak istemediğini söylüyor. How can you sleep at a time like this? Böyle bir zamanda nasıl uyuyabilirsin? Food shouldn't look like this. Yemekler böyle görünmemeli. I've never seen Tom acting like this before. Tom'u daha önce hiç böyle davranırken görmemiştim. Nobody speaks like this in Germany. Almanya'da kimse böyle konuşmaz. I've always wanted to live in a place like this. Hep böyle bir yerde yaşamak istemişimdir. We can't continue like this. Böyle devam edemeyiz. It's good that there are places like this. Böyle yerlerin olması iyi bir şey. How can we prevent something like this from happening again? Böyle bir şeyin tekrar olmasını nasıl önleyebiliriz? I've never seen something like this. Hiç böyle bir şey görmemiştim. They won't all be like this. Hepsi böyle olmayacak. I wonder who would buy an expensive thing like this. Kim böyle pahalı bir şeyi alacak merak ediyorum. I enjoy doing things like this. Ben böyle şeyler yapmaktan hoşlanırım. It's too bad that you're reacting like this. Böyle tepki göstermen çok kötü. I can't put up with an insult like this. Böyle bir hakarete katlanamam. This tie is not suitable for a situation like this. Bu kravat böyle bir duruma uygun değil. On a day like this, I don't feel like going outside. Böyle bir günde dışarı çıkmak istemiyorum. How long have you been feeling like this? Ne zamandır böyle hissediyorsun? The kids shouldn't see their father like this. Çocuklar babalarını böyle görmemeli. It wasn't always like this. Her zaman böyle değildi. I guess things like this happen all the time in Boston. Sanırım böyle şeyler Boston'da her zaman olur. It wasn't supposed to be like this. Böyle olmamalıydı. It didn't have to be like this. Böyle olmak zorunda değildi. Why am I letting people treat me like this? Neden insanların bana böyle böyle davranmalarına izin veriyorum? I'm glad that I didn't buy something like this. Böyle bir şey satın almadığıma memnun oldum. I've never had a night like this. Ben hiç böyle bir gece geçirmedim. I don't enjoy doing things like this. Böyle şeyler yapmaktan zevk almıyorum. I don't like surprises like this. Böyle sürprizleri sevmem. Don't talk to me like this. Benimle böyle konuşma. I don't know why I'm acting like this. Neden böyle davrandığımı bilmiyorum. Is Tom always like this? Tom her zaman böyle midir? It's not rained like this in several decades. On yıllardır böyle yağış olmadı. Have any of you ever seen something like this before? Sizden biri daha önce böyle bir şey gördü mü? We can't function like this. Böyle görev yapamayız. Things like this wouldn't happen to you if you'd follow my advice. Tavsiyeme uysaydınız böyle şeyler başınıza gelmezdi. How do you usually handle a situation like this? Genellikle böyle bir durumun nasıl üstesinden gelirsin? I was afraid that something like this might happen. Böyle bir şey olabileceğinden korkuyordum. You've never been like this before. Daha önce hiç böyle olmamıştın. How long have you been feeling like this? Ne kadar süredir böyle hissediyorsun? I can't go out dressed like this. Böyle giyinip dışarı çıkamam. They won't all be like this. Onların hepsi böyle olmayacak. It hasn't always been like this. Her zaman böyle değildi. Food shouldn't look like this. Yiyecek böyle görünmemeli. Nothing like this has ever happened to me before. Bana daha önce böyle bir şey hiç olmadı. I don't like you going off on your own like this. Böyle tek başına gitmenden hoşlanmıyorum. I haven't done anything like this in a long time. Uzun zamandır böyle bir şey yapmamıştım. I've never seen you like this before. Seni daha önce hiç böyle görmemiştim. How can you sleep at a time like this? Böyle bir zamanda nasıl uyuyabiliyorsun? I haven't felt like this for a long time. Uzun zamandır böyle hissetmemiştim. We don't have anything like this in Australia. Bizim Avustralya'da böyle bir şey yok. I can't wait here like this. Burada böyle bekleyemem. Nobody has ever done anything like this for me before. Daha önce kimse benim için böyle bir şey yapmamıştı. Excuse me for being dressed like this. Böyle giyindiğim için özür dilerim. It's been a while since I've done anything like this. Böyle bir şey yaptığımdan beri bir süre oldu. Is Tom always like this? Tom hep böyle midir? Is it always cold like this? Her zaman böyle soğuk mu? It shouldn't be like this. O böyle olmamalı. No one had ever spoken to me like this. Daha önce kimse benimle böyle konuşmamıştı. You never used to treat me like this. Eskiden bana hiç böyle davranmazdın. Sami didn't understand why Layla acted like this. Sami, Layla'nın neden böyle davrandığını anlamıyordu. I haven't felt like this in a long time. Kendimi uzun zamandır böyle hissetmemiştim. I knew you'd do something stupid like this. Böyle aptalca bir şey yapacağını biliyordum. Who would want to live in a place like this? Böyle bir yerde kim yaşamak ister? Don't read books like this. Böyle kitaplar okuma. My grandfather owned a car just like this. Büyük babam tam böyle bir arabaya sahip oldu. Is he always like this? O hep böyle mi? With a microwave oven like this, it's always New Year's Eve! Böyle bir mikrodalga fırınla, her zaman Yılbaşı Gecesi! How long has Tom been like this? Tom ne kadar süredir böylesin? I'm really bad at doing stuff like this. Böyle şeyleri yapmakta gerçekten kötüyüm. It's been a while since I've done something like this. Böyle bir şey yapmayalı uzun zaman oldu. I don't like surprises like this. Böyle sürprizlerden hoşlanmıyorum. I am interested in getting a hat like this. Ben, böyle bir şapka almakla ilgileniyorum. I can't let Tom see me like this. Tom'un beni böyle görmesine izin veremem. Why are you helping us like this? Neden bize böyle yardım ediyorsun? I haven't felt like this since I was a teenager. Gençliğimden beri böyle hissetmemiştim. You can't live like this. Böyle yaşayamazsın. I'd rather die than do something like this. Böyle bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim. The Bible has it written like this. İncil'de böyle yazıyor. Tom said that he'd never seen anything like this before. Tom daha önce asla böyle bir şey görmediğini söyledi. I was born like this. Ben böyle doğmuşum. I haven't done anything like this in a long time. Uzun süre böyle bir şey yapmadım. Three years ago something like this never would have happened. Üç yıl önce böyle bir şey asla olmazdı. A chance like this only comes along once in a blue moon. Böyle bir şans sadece kırk yılda bir gelir. I've never seen you like this before. Seni daha önce hiç böyle görmedim. I can't afford to rent a house like this in Tokyo. Tokyo'da böyle bir ev kiralamaya bütçem elvermez. I can't even begin to comprehend why somebody would do something like this. Birinin neden böyle bir şey yaptığını anlamaya başlayamıyorum bile. I want a sword like this! Böyle bir kılıç istiyorum! I didn't expect to run into you in a place like this. Seninle böyle bir yerde karşılaşmayı beklemiyordum. I can't drive like this. Böyle araba süremem. I should've guessed Tom would do something like this. Tom'un böyle bir şey yapacağını tahmin etmeliydim. It never used to be like this. Eskiden hiç böyle olmazdı. What would you do in a situation like this? Böyle bir durumda ne yapardın? Have you seen anything like this before? Daha önce böyle bir şey gördünüz mü? I wish I had a house like this. Keşke benim de böyle bir evim olsaydı. It's not always like this. Bu her zaman böyle değil. Have you ever seen something like this happen before? Daha önce böyle bir şeyin gerçekleştiğini hiç gördün mü? How much fabric do I need for a blouse like this? Böyle bir bluz için ne kadar kumaşa ihtiyacım var? It's always been like this. Bu hep böyle olagelmiştir. We've never seen one like this before. Daha önce böyle birini hiç görmedik. Tom says he's never seen anything like this before. Tom daha önce böyle bir şey görmediğini söylüyor. No one has ever done anything like this before. Daha önce hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı. We want to remain like this. Biz böyle kalmak istiyoruz. If we continue like this, we won't get anywhere. Böyle devam edersek hiçbir yere varamayız. You just can't put a price on a moment like this. Böyle bir ana paha biçemezsin. We can't leave her like this. Biz onu böyle bırakamayız. How do you prepare for a job like this? Böyle bir işe nasıl hazırlanıyorsun? Some people say it like this; others, like that. Bazıları öyle söylüyor, bazılarıysa böyle. It's not rained like this in several decades. Onlarca yıldır böyle yağmur yağmadı. We've never seen Tom like this before. Daha önce Tom'u asla böyle görmedik. How can you be so calm at a time like this? Böyle bir zamanda nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun? Things like this are great. Böyle şeyler harikadır. I hate waiting like this. Böyle beklemekten nefret ediyorum. Have you ever dealt with a problem like this? Hiç böyle bir sorunla uğraştın mı? Can you afford a car like this? Böyle bir arabaya paran yeter mi? It doesn't have to end like this. Böyle bitmesi gerekmiyor. Why are we wasting time like this? Neden böyle boşa zaman harcıyoruz? I've never seen Tom acting like this before. Tom'un daha önce böyle davrandığını hiç görmedim. I knew something like this was going to happen. Böyle bir şey olacağını biliyordum. I've never seen anything quite like this before. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Is Mary always like this? Mary hep böyle midir? How do you live like this? Nasıl böyle yaşıyorsun? What a stupid thing to say at a time like this! Böyle bir zamanda söylenecek ne kadar aptalca bir şey! I enjoy doing things like this. Böyle şeyler yapmaktan hoşlanıyorum. I hate doing things like this. Böyle şeyler yapmaktan nefret ediyorum. How much would you pay for something like this? Böyle bir şey için ne kadar öderdin? Never ever do it like this again! Bir daha asla böyle yapma! Have you ever seen something like this happen before? Daha önce hiç böyle bir şey olduğunu gördün mü? If you go out in weather like this, you risk frostbite. Böyle bir havada dışarı çıkarsan donma riski geçirirsin. What's a beautiful woman like you doing in a place like this? Senin gibi güzel bir kadının böyle bir yerde ne işi var? Why do things like this keep happening to me? Neden böyle şeyler sürekli benim başıma geliyor? I wish I could live in a house like this. Keşke böyle bir evde yaşayabilsem. Is it always hot like this? Her zaman böyle sıcak mıdır? Is it more idiomatic if I say it like this? Böyle söylersem daha mı deyimsel olur? I would like to spend the whole morning like this. Bütün sabahı böyle geçirmek isterim. How can you think of food at a time like this? Böyle bir zamanda nasıl yiyecek düşünebilirsin? Will something like this affect our health? Böyle bir şey sağlığımızı etkileyecek mi? Are you always like this? Hep böyle misin? I don't always dress like this. Her zaman böyle giyinmem. Has something like this ever happened to you before? Daha önce hiç başına böyle bir şey geldi mi? How can you think of food at a time like this? Böyle bir zamanda nasıl yemek düşünebiliyorsun? Why would I lie about something like this? Neden böyle bir şey hakkında yalan söyleyeyim? You never used to do things like this. Eskiden böyle şeyler yapmazdın. Is it always cold like this? Her zaman böyle soğuk mudur? There haven't been many movies like this recently. Son zamanlarda böyle filmler pek yapılmadı. Tom certainly didn't expect anything like this. Tom kesinlikle böyle bir şey beklemiyordu. I was afraid that something like this might happen. Böyle bir şey olabileceğinden korktum. How does hot garbage like this get published? Böyle bir saçmalık nasıl yayınlanır? I haven't fallen in love like this since I was seventeen. On yedi yaşımdan beri hiç böyle aşık olmamıştım. Excuse me for being dressed like this. Böyle giyinmiş olduğum için özür dilerim. I'm sorry I'm dressed like this. Böyle giyindiğim için üzgünüm. Why are you helping us like this? Neden bize böyle yardım ediyorsunuz? Tom did that like this. Tom onu böyle yaptı. If I were really rich, I would never work in a place like this. Eğer gerçekten zengin olsaydım, asla böyle bir yerde çalışmazdım. We can't live like this. Böyle yaşayamayız. We've never seen one like this before. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştik. I've always been lucky with things like this. Böyle şeylerde hep şanslıydım. Things like this don't usually happen to me. Böyle şeyler genelde benim başıma gelmez. What I'm looking for looks something like this. Aradığım şey böyle bir şey gibi görünüyor. If you go out in weather like this, you risk frostbite. Böyle bir havada dışarı çıkarsan, donma riskiyle karşı karşıya kalırsın. Do I sound like an idiot if I talk like this? Böyle konuşunca aptal gibi mi görünüyorum? How could something like this happen? Böyle bir şey nasıl olabilir? Don't leave me here like this. Beni burada böyle bırakma. Nobody has ever done anything like this for me before. Daha önce hiç kimse benim için asla böyle bir şey yapmadı. I wish there had been something like this when I was a kid. Keşke ben çocukken de böyle bir şey olsaydı. I'm not usually like this. Genelde böyle değilimdir. How could something like this happen? Nasıl böyle bir şey olabilir? I'm sorry to bother you at a time like this. Böyle bir zamanda sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim. I don't want to be like this anymore. Artık böyle olmak istemiyorum. I expected something like this might happen. Böyle bir şeyin olabileceğini umuyordum. Where did you learn to cook like this? Böyle yemek pişirmeyi nerede öğrendin? You're not usually like this. Genelde böyle değilsin. Mike, do planes usually shake like this? Mike, uçaklar genelde böyle sallanır mı? Tom certainly didn't expect anything like this. Tom kesinlikle böyle bir şey ummuyordu. I can't imagine myself living in a place like this. Kendimi böyle bir yerde yaşarken hayal edemiyorum. No one has the right to treat you like this. Hiç kimsenin sana böyle davranmaya hakkı yok. Why are you sleeping in a place like this? Neden böyle bir yerde uyuyorsun? How can I think about anything else at a time like this? Böyle bir zamanda başka şeyler hakkında nasıl düşünebilirim? On a hot day like this, the laundry will be dry in no time. Böyle sıcak bir günde çamaşırlar hemen kurur. Sami acted like this. Sami böyle davrandı. It's better to write like this. Böyle yazmak daha iyidir. With hands like these, I should've become a surgeon. Ben böyle ellerle bir cerrah olmalıydım. Three years ago something like this would've never happened. Üç yıl önce böyle bir şey asla olmazdı. Can you afford a car like this? Böyle bir arabayı satın alabilir misin? I can't wait here like this. Ben burada böyle bekleyemem. I don't like doing things like this. Böyle şeyler yapmayı sevmiyorum. I cannot add a sentence like this to Tatoeba. Tatoeba'ya böyle bir cümle ekleyemem. I didn't expect anything like this to happen. Böyle bir şey olmasını beklemiyordum. I wish it didn't have to be like this. Keşke böyle olmak zorunda olmasaydı. Do it just like this. Aynen böyle yap. Who wants to be cooped up indoors on a nice day like this? Böyle güzel bir günde kim eve kapanmak ister ki? It doesn't seem very fair to treat him like this. Ona böyle davranmak pek adil görünmüyor. I didn't figure on something like this happening. Böyle bir şey olacağını tahmin etmemiştim. I had a feeling something like this was going to happen. İçimde böyle bir şey olacağına dair bir his vardı. It should be like this. Böyle olması lazım. I can't put up with an insult like this. Böyle bir hakarete tahammül edemem. Tom did that like this. Tom bunu böyle yaptı. You shouldn't go outside on a day like this. Böyle bir günde dışarı çıkmamalısın. What are you doing in a place like this? Böyle bir yerde ne işin var? I've never experienced anything quite like this before. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Show More (662)
2	like this	bunun gibi	adj.
	We need more international agreements like this and we need speed. Bunun gibi daha fazla uluslararası anlaşmaya ve hıza ihtiyacımız var. We need flair like this, and we need willingness from within. Bunun gibi yeteneklere ve içeriden gelen istekliliğe ihtiyacımız var. How many of us have heard hapless tales like this from our constituents, despite the existence of a timeshare directive? Devre mülk yönetmeliğinin varlığına rağmen kaçımız seçmenlerimizden bunun gibi talihsiz hikâyeler dinledik? Are we to sacrifice the stuff of history for the sake of a financial issue like this one? Bunun gibi mali bir mesele uğruna tarihin gerçeklerini feda mı edeceğiz? We do not want to see any more accidents like this one. Bunun gibi başka kazalar görmek istemiyoruz. There are more examples like this. Bunun gibi daha çok örnek var. I do not think it is worth it in a case like this one, in which we are dealing with something relatively trifling. Bunun gibi nispeten önemsiz bir şeyle uğraştığımız bir davada buna değeceğini düşünmüyorum. So, the killing power of giants like these is hard to estimate. Dolayısıyla, bunun gibi devlerin öldürme güçlerini hesaplamak zordur. And, I mean, funny things like this happen. Ve demek istediğim, bunun gibi komik şeyler oluyor. I'm just saying the black market is rife with fake fossils like this. Karaborsanın bunun gibi sahte fosillerle dolu olduğunu söylüyorum. Please tell me if you want me to make more videos like these. Bunun gibi daha fazla video yapmamı istiyorsanız lütfen bana söyleyin. Not just pink, feel free to experiment with vibrant colors like these. Sadece pembe değil, bunun gibi canlı renkleri denemekten çekinmeyin. As long as we keep getting calls like this, I guess not. Bunun gibi çağrıları aldığımız sürece, sanırım hayır. I've been looking for a small motor like this. Bunun gibi küçük bir motor arıyordum. I strongly feel that more projects like these need to happen. Bunun gibi daha fazla projenin gerçekleşmesi gerektiğine kesinlikle inanıyorum. There are many girls like these in the big cities. Büyük şehirlerde bunun gibi birçok kız var. Where I was held was in the basement of a building like this. Beni, bunun gibi bir binanın bodrum katında tutmuşlardı. Our solar system is formed inside clouds of gas and dust like these. Güneş sistemimiz bunun gibi gaz ve toz bulutlarının içinde oluşmuştur. Tom has an umbrella just like this one. Tom'un tıpkı bunun gibi bir şemsiyesi var. How much fabric do I need for a blouse like this? Bunun gibi bir bluz için ne kadar kumaşa ihtiyacım var? I want a kitchen like this. Bunun gibi bir mutfak istiyorum. We don't have anything like this in Australia. Avustralya'da bunun gibi bir şeyimiz yok. How common are problems like this? Bunun gibi sorunlar ne kadar yaygın? Sami wanted to watch more videos like these. Sami bunun gibi daha fazla video izlemek istedi. I'm sure that the last time we had a drought like this was in 1998. Bunun gibi bir kuraklığı en son 1998'de yaşadığımıza eminim. Nobody had ever done anything like this before. Daha önce hiç kimse hiç bunun gibi bir şey yapmamıştı. Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. Bunun gibi kirliliğe sebep olan maddeler, esas olarak araba motorlarındaki yakıtın yanmasından kaynaklanır. On a hot day like this, the laundry will be dry in no time. Bunun gibi sıcak bir günde çamaşırlar göz açıp kapayana dek kuruyacaktır. How can something like this happen? Bunun gibi bir şey nasıl olabilir? I would like to get a camera like this. Bunun gibi bir kamera almak istiyorum. We haven't got anything like this. Bunun gibi bir şeyimiz yok. How do things like this keep happening? Bunun gibi durumlar nasıl yaşanmaya devam ediyor? Who would do something like this? Kim bunun gibi bir şeyi yapardı? Have your ever come across an animal like this? Hiç bunun gibi bir hayvan rastladın mı? I'm capable of dealing with problems like this myself. Bunun gibi sorunlarla kendim baş edebilirim. Have you ever seen anything like this? Hiç bunun gibi bir şey gördün mü? No one has ever done anything like this before. Daha önce hiç kimse hiç bunun gibi bir şey yapmadı. I would like to get a camera like this. Bunun gibi bir fotoğraf makinesi almak isterdim. I've always known something like this might happen. Bunun gibi bir şeyin olabileceğini her zaman biliyordum. A chance like this only comes along once in a lifetime. Bunun gibi bir şans, ömür boyunca sadece bir kez gelir. I want to be able to make something like this too. Ben de bunun gibi bir şey yapabilmeyi istiyorum. I can't remember that last time I did something like this. En son ne zaman bunun gibi bir şey yaptığımı hatırlayamıyorum. There are so few things like this. Bunun gibi çok az şey var. I wish I had a house like this. Keşke bunun gibi bir evim olsaydı. Things like this are great. Bunun gibi şeyler harikadır. I spend a lot of time doing things like this. Bunun gibi şeyler yaparak çok zaman harcıyorum. Do we have another one like this? Bizde bunun gibi bir tane daha var mı? When a sentence is not owned by anyone, like this one, you can correct it yourself. Bunun gibi bir cümle kimseye ait değilse, kendiniz düzeltebilirsiniz. Show More (45)
3	like this	işte böyle	interj.
	It is at times like this that we must make Europe's presence felt. İşte böyle zamanlarda Avrupa'nın varlığını hissettirmeliyiz. It was times like these when young Jane wished especially hard for a father. Genç Jane'in bir babaya sahip olmayı çok arzuladığı zamanlar bilhassa işte böyle zamanlardı. It was times like these when young Jane wished especially hard for a father. Genç Jane'in bir baba istediği zamanlar özellikle işte böyle zamanlardı. Show More (0)