|
- They have put their lives and their livelihoods at risk by their courage.
- Cesaretleriyle hayatlarını ve geçim kaynaklarını riske attılar.
- If all the animals are slaughtered, they are left without their livelihood.
- Tüm hayvanlar kesilirse geçim kaynaklarından yoksun kalırlar.
- There is no possible justification for this deliberate attack on the livelihood of European steel workers.
- Avrupalı çelik işçilerinin geçim kaynaklarına yönelik bu kasıtlı saldırının hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
- I am very much aware that livelihoods are at stake here.
- Burada söz konusu olanın geçim kaynakları olduğunun son derece farkındayım.
- I am very much aware that livelihoods are at stake here.
- Burada geçim kaynaklarının tehlikede olduğunun çok farkındayım.
- Such a reduction would be viewed as an attack on their livelihoods rather than a genuine contribution to animal welfare.
- Böyle bir indirim, hayvan refahına gerçek bir katkıdan ziyade geçim kaynaklarına bir saldırı olarak görülecektir.
- The Erika cost no human lives but it may have ruined many human livelihoods.
- Erika insan hayatına mal olmamıştır ancak birçok insanın geçim kaynağını mahvetmiş olabilir.
- We are discussing people's livelihoods, their way of life, indeed their very existence.
- İnsanların geçim kaynaklarını, yaşam biçimlerini, hatta varlıklarını tartışıyoruz.
- What we should do urgently and immediately is help those who have lost their livelihood and restore the environment.
- Acilen ve derhal yapmamız gereken şey, geçim kaynaklarını kaybedenlere yardım etmek ve çevreyi eski haline getirmektir.
- Whoever breaks this law must lose his livelihood, because human health in our country is at stake here.
- Kim bu yasayı çiğnerse geçim kaynağını kaybetmelidir, çünkü burada söz konusu olan ülkemizdeki insan sağlığıdır.
Show More (7)
|
|
- People there have relied on being able to pursue their livelihood subject to certain restrictions.
- Buradaki insanlar, belirli kısıtlamalara tabi olarak geçimlerini sürdürebilmeye bel bağlamışlardır.
- And the truth is, their livelihood depends on us.
- Ve asıl gerçek şu ki, onların geçimi bize bağlı.
- And the truth is, their livelihood depends on us.
- Aslolan şu ki onların geçimleri bize bağlı.
- And the truth is, their livelihood depends on us.
- Ve gerçek şu ki, onların geçimi bize bağlı.
- Most people have to work for their livelihood.
- Çoğu kişi geçimleri için çalışmak zorunda.
- Most people have to work for their livelihood.
- Çoğu insan geçimini sağlamak için çalışmak zorundadır.
Show More (3)
|