|
- Looking around, I thought we could have met in the bar.
- Etrafa bakınca barda tanışmış olabileceğimizi düşündüm.
- Then I looked around the Chamber and realised that there would be no problem in finding seats for them in this House.
- Sonra Meclis'in etrafına baktım ve onlar için bu Meclis'te yer bulmakta hiçbir sorun olmayacağını fark ettim.
- Looking around we could have met in the bar.
- Etrafımıza bakıyorum da, barda da buluşabilirmişiz.
- If I look around, I see far more visitors in the galleries than Members in the chamber.
- Etrafıma baktığımda, galerilerde meclisteki üyelerden çok daha fazla ziyaretçi görüyorum.
- You only have to look around in the European Union.
- Avrupa Birliği'nde sadece etrafınıza bakmanız yeterli.
- They looked around.
- Etraflarına baktılar.
- I looked around me.
- Etrafıma baktım.
- Tom paused for a moment and looked around.
- Tom bir an durdu ve etrafına baktı.
- I'll go out there and look around.
- Dışarı çıkıp etrafa bakacağım.
- I looked around, but didn't see anyone.
- Etrafa baktım ama kimseyi görmedim.
- I think I'll look around a little more.
- Sanırım biraz daha etrafa bakacağım.
- Would you mind if I look around?
- Etrafa bakmamın sakıncası var mı?
- She did nothing but look around.
- Etrafına bakmaktan başka bir şey yapmadı.
- I want to have a look around.
- Ben etrafa bakmak istiyorum.
- I looked around for you.
- Senin için etrafa baktım.
- Tom looked around to see who was talking.
- Tom, kimin konuştuğunu görmek için etrafına baktı.
- Tom continued looking around.
- Tom etrafa bakmaya devam etti.
- Tom sat up in bed and looked around.
- Tom yatakta dik oturdu ve etrafına baktı.
- Tom continued looking around.
- Tom etrafına bakmaya devam etti.
- Look around you, Tom.
- Etrafına bak, Tom.
- During my childhood, I used to come here frequently, look around and think.
- Çocukluğumda buraya sık sık gelir, etrafa bakar ve düşünürdüm.
- Tom looked around, but he couldn't see anything.
- Tom etrafına baktı ama bir şey göremedi.
- Tom looked around for his key.
- Tom anahtarı için etrafa baktı.
- Sami looked around and nothing was there.
- Sami etrafına baktı ama hiçbir şey yoktu.
- Tom stopped to look around.
- Tom etrafa bakmak için durdu.
- She looked around the room.
- Odanın etrafına baktı.
- Look around you and tell me what you see.
- Etrafına bak ve bana ne gördüğünü söyle.
- I'll look around.
- Etrafa bakacağım.
- I looked around.
- Etrafıma baktım.
- She looked around, but she couldn't see anything.
- O, etrafına baktı, ama hiçbir şey göremedi.
- He was looking around as if he was expecting someone.
- Sanki birini bekliyormuş gibi etrafına bakıyordu.
- Suddenly, she stopped and looked around.
- Birden, durdu ve etrafına baktı.
- Tom looked around the forest.
- Tom ormanın etrafına baktı.
- I looked around for her.
- Onun için etrafa baktım.
- He looked around the waiting room.
- Bekleme odasının etrafına baktı.
- I think the world is much older than the Bible tells us, but honestly, when I look around — it looks much younger!
- Bence dünya İncil'in bize söylediğinden çok daha yaşlı, ama dürüst olmak gerekirse, etrafıma baktığımda çok daha genç görünüyor!
- Just look around.
- Etrafına bak.
- Tom looked around uneasily.
- Tom huzursuzca etrafına baktı.
- I looked around the garage.
- Garajın etrafına baktım.
- Tom stopped and looked around.
- Tom durup etrafa baktı.
- If you look around, you'll see many people doing the same thing.
- Etrafına bakarsan, aynı şeyi yapan bir sürü insan göreceksin.
- Tom began looking around.
- Tom etrafına bakmaya başladı.
- Feel free to look around.
- Etrafına bakmaktan çekinme.
- Tom looked around to see who was talking.
- Tom kimin konuştuğunu görmek için etrafına baktı.
- The girl looked around.
- Kız etrafına baktı.
- I've had a look around.
- Etrafa baktım.
- Tom began looking around.
- Tom etrafa bakmaya başladı.
- I looked around for them.
- Onlar için etrafa baktım.
- Sami looked around and nothing was there.
- Sami etrafa baktı ve orada hiçbir şey yoktu.
- She looked around the house.
- Evin etrafına baktı.
- Look around you.
- Etrafına bak.
- Tom has been looking around.
- Tom etrafa bakıyor.
- In my childhood, I used to come here, look around and think.
- Çocukluğumda buraya gelir, etrafa bakar ve düşünürdüm.
- Everybody looked around nervously.
- Herkes gergin bir şekilde etrafa baktı.
- Let's go look around.
- Etrafa bakmaya gidelim.
- Tom looked around, but he didn't see anybody.
- Tom etrafına baktı ama kimseyi göremedi.
- Tom looked around in amazement.
- Tom şaşkınlıkla etrafına baktı.
- I looked around for him.
- Onun için etrafa baktım.
- He looked around, but he saw no one.
- Etrafına baktı ama kimseyi göremedi.
- She looked around the house.
- O evin etrafına baktı.
- We looked around the property.
- Biz mülkün etrafına baktık.
- Tom stood up and looked around.
- Tom ayağa kalktı ve etrafına baktı.
- Tom looked around, but he didn't see anybody.
- Tom etrafa baktı, ama kimseyi görmedi.
- I looked around, but saw nothing.
- Etrafa baktım ama bir şey görmedim.
- Tom looked around.
- Tom etrafına baktı.
- If you look around, you'll see many people doing the same thing.
- Etrafına bakarsan, birçok insanın aynı şeyi yaptığını görürsün.
- I looked around me.
- Ben de etrafıma baktım.
- Tom looked around the room.
- Tom odanın etrafına baktı.
- Mother Teresa began her work by looking around to see what was needed.
- Rahibe Teresa çalışmalarına neye ihtiyaç olduğunu görmek için etrafına bakarak başladı.
- I just wanted to take a look around.
- Ben sadece etrafa bakmak istedim.
- Tom looked around, but saw no one.
- Tom etrafına baktı ama kimseyi göremedi.
- I looked around carefully.
- Dikkatlice etrafıma baktım.
- Tom looked around, but Mary was already gone.
- Tom etrafına baktı, ama Mary zaten gitmişti.
- I looked around and noticed that mine was the only car on the road.
- Etrafa baktım ve benimkinin yoldaki tek araba olduğunu fark ettim.
- She looked around, but saw nothing.
- O etrafına baktı, ama hiçbir şey görmedi.
- I looked around, but saw nothing.
- Etrafa baktım ama hiçbir şey görmedim.
- Tom has been looking around.
- Tom etrafa bakıyordu.
- Tom looked around the room, but couldn't see Mary.
- Tom odanın etrafına baktı ama Mary'yi göremedi.
- I'm looking around.
- Etrafa bakıyorum.
- Tom looked around, but didn't see anyone.
- Tom etrafına baktı ama kimseyi görmedi.
- Tom looked around anxiously.
- Tom endişeyle etrafına baktı.
- Tom opened his eyes and looked around.
- Tom gözlerini açtı ve etrafa baktı.
- Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına baktı.
- He looked around the house.
- Evin etrafına baktı.
- Take a look around you!
- Etrafınıza baksanıza!
- Can I look around?
- Etrafa bakabilir miyim?
- I looked around quickly.
- Çabucak etrafıma baktım.
- Tom is looking around.
- Tom etrafına bakıyor.
- Tom looked around and realized he was lost.
- Tom etrafına baktı ve kaybolduğunu fark etti.
- She looked around, but saw nothing.
- Etrafına baktı ama hiçbir şey göremedi.
- Let's go look around.
- Gidip etrafa bakalım.
- Do you mind if we have a look around?
- Etrafa bakmamızın bir sakıncası var mı?
- Tom looked around, but he couldn't see anything.
- Tom etrafına baktı, ancak hiçbir şey göremedi.
- Look around.
- Etrafına bak.
Show More (91)
|
|
- I looked around, but didn't see anyone.
- Etrafa bakındım ama kimseyi göremedim.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
- Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- Tom looked around as if waiting for something to happen.
- Tom sanki bir şey olmasını bekliyormuş gibi etrafına bakındı.
- Tom looked around the room, but couldn't see Mary.
- Tom odada etrafa bakındı ama Mary'yi göremedi.
- Tom sat up in bed and looked around.
- Tom yatakta doğruldu ve etrafına bakındı.
- He looked around.
- Etrafına bakındı.
- Everybody looked around nervously.
- Herkes endişeyle etrafına bakındı.
- I looked around and noticed that it was the only car on the road.
- Etrafıma bakındım ve yoldaki tek arabanın o olduğunu fark ettim.
- I'll go out there and look around.
- Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
- She looked around.
- O etrafına bakındı.
- Tom is looking around.
- Tom etrafına bakınıyor.
- I looked around quickly.
- Hemen etrafıma bakındım.
- Tom looked around quickly.
- Tom hızla etrafına bakındı.
- She looked around her room.
- O, odasında etrafına bakındı.
- Tom stopped and looked around.
- Tom durdu ve etrafına bakındı.
- Tom looked around as if waiting for something to happen.
- Tom bir şey olmasını bekliyor gibi etrafa bakındı.
- I looked around and noticed that mine was the only car on the road.
- Etrafıma bakındım ve yoldaki tek arabanın benimki olduğunu fark ettim.
- He was looking around as if he was expecting someone.
- Sanki birini bekliyormuş gibi etrafına bakınıyordu.
- I looked around me.
- Etrafıma bakındım.
- I'm just looking around.
- Etrafıma bakınıyorum.
- Tom looked around uneasily.
- Tom huzursuzca etrafa bakındı.
- In my childhood, I used to come here, look around and think.
- Çocukluğumda buraya gelip etrafa bakınıp düşünürdüm.
- Tom looked around, but Mary was already gone.
- Tom etrafına bakındı ama Mary çoktan gitmişti.
- She looked around in wonder.
- O şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- Tom looked around frantically.
- Tom çılgınca etrafına bakındı.
- Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına bakındı.
- Tom looked around anxiously.
- Tom endişeyle etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
- Başını delikanlının omzuna koyan kız şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- Tom looked around, but saw no one.
- Tom etrafına bakındı ama kimseyi görmedi.
- Tom looked around, but didn't see anyone.
- Tom etrafına bakındı ama kimseyi görmedi.
- They looked around.
- Etraflarına bakındılar.
- Suddenly, she stopped and looked around.
- Aniden durdu ve etrafına bakındı.
- He looked around the waiting room.
- Bekleme odası etrafına bakındı.
- The girl looked around.
- Kız etrafına bakındı.
- I'll look around the house.
- Evin etrafına bakınacağım.
- Keep looking around.
- Etrafa bakınmaya devam edin.
- Tom is looking around for options.
- Tom seçenekler için etrafına bakınıyor.
- Tom looked around nervously.
- Tom endişeyle etrafına bakındı.
- I looked around for a mailbox.
- Etrafa bakınarak posta kutusu aradım.
- Keep looking around.
- Etrafına bakınmaya devam et.
- I looked around hoping to spot a friendly face.
- Dost bir yüz görmeyi umarak etrafıma bakındım.
- Tom looked around.
- Tom etrafına bakındı.
- Tom anxiously looked around.
- Tom endişeyle etrafına bakındı.
- He looked around the house.
- O, evin etrafına bakındı.
- Tom stood up and looked around.
- Tom ayağa kalktı ve etrafına bakındı.
- Tom nervously looked around.
- Tom endişeyle etrafına bakındı.
- She did nothing but look around.
- O, etrafına bakınmaktan başka bir şey yapmadı.
- He looked around the room.
- O, odada etrafına bakındı.
- He looked around.
- O etrafına bakındı.
- I'm looking around.
- Etrafıma bakınıyorum.
- During my childhood, I used to come here frequently, look around and think.
- Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.
- Tom looked around to make sure no one was looking at him.
- Tom kimsenin ona bakmadığından emin olmak için etrafına bakındı.
- Tom looked around at his apartment.
- Tom dairesinde etrafına bakındı.
- Tom paused for a moment and looked around.
- Tom bir an durakladı ve etrafına bakındı.
- She looked around the room.
- O odada etrafına bakındı.
- He looked around, but he saw no one.
- Etrafına bakındı fakat hiç kimseyi göremedi.
- Tom opened his eyes and looked around.
- Tom gözlerini açtı ve etrafına bakındı.
Show More (54)
|
