1 |
offend |
kırmak |
v. |
|
- I'm sure Tom wouldn't want to offend anyone.
- Eminim Tom kimseyi kırmak istemez.
- Have I offended you?
- Seni kırdım mı?
- Tom didn't want to offend Mary.
- Tom Mary'yi kırmak istemedi.
- Have I done something to offend you?
- Seni kıracak bir şey mi yaptım?
- I hope I didn't offend anyone.
- Umarım kimseyi kırmamışımdır.
- Tom feels he offended Mary, and that's why she's not here.
- Tom, Mary'yi kırdığını düşünüyor ve bu yüzden burada değil.
- I apologize if I offended you.
- Seni kırdıysam özür dilerim.
- I didn't mean to offend you.
- Seni kırmak istemedim.
- I hope that didn't offend you.
- Umarım seni kırmamışımdır.
- I hope I haven't offended anyone.
- Umarım kimseyi kırmamışımdır.
- I didn't mean to offend anyone.
- Kimseyi kırmak istememiştim.
- I hope I haven't offended anyone.
- Kimseyi kırmadığımı umuyorum.
- I've offended you, haven't I?
- Seni kırdım, değil mi?
- Did I do something to offend you?
- Seni kıracak bir şey mi yaptım?
- I'm sorry, I didn't mean to offend you.
- Özür dilerim, seni kırmak istememiştim.
- I hope I didn't offend you.
- Umarım seni kırmamışımdır.
- I don't want to offend you.
- Seni kırmak istemem.
- You've got to be careful what you say to people who are easily offended.
- Kolayca kırılabilen insanlara ne söylediğine dikkat etmelisin.
- I no longer want to offend anyone.
- Artık kimseyi kırmak istemiyorum.
- I hope that I have not offended you.
- Umarım sizi kırmamışımdır.
- He apologized for having offended her.
- Onu kırdığı için özür diledi.
- She apologized for having offended him.
- Onu kırdığı için özür diledi.
- Tom apologized for having offended Mary.
- Tom, Mary'yi kırdığı için özür diledi.
- I know Tom was offended.
- Tom'un kırıldığını biliyorum.
- Sami didn't want to offend Layla.
- Sami Layla'yı kırmak istemiyordu.
- I'm sorry if I offended anyone.
- Birini kırdıysam özür dilerim.
- Tom didn't mean to offend Mary.
- Tom, Mary'yi kırmak istemedi.
- I hope I haven't offended you.
- Umarım seni kırmamışımdır.
- I apologize if I offended you.
- Sizi kırdıysam özür dilerim.
- I found the way not to offend him.
- Onu kırmamanın bir yolunu buldum.
- Offending you wasn't my intention.
- Niyetim seni kırmak değildi.
- Tom said that he was really offended.
- Tom gerçekten kırıldığını söyledi.
- I don't know how I've offended you.
- Seni nasıl kırdım bilmiyorum.
- Tom didn't mean to offend anyone.
- Tom kimseyi kırmak istemedi.
- I've offended you.
- Seni kırdım.
- I'm sorry, I didn't mean to offend you.
- Üzgünüm, seni kırmak istemedim.
- I hope I haven't offended you.
- Seni kırmadığımı umuyorum.
- I'm not sure what I've done to offend you.
- Seni kıracak ne yaptım bilmiyorum.
- I was terribly offended.
- Çok kırıldım.
- I think I may have offended Tom.
- Sanırım Tom'u kırmış olabilirim.
- I hope I haven't offended you.
- Umarım sizi kırmamışımdır.
- I was offended a little bit.
- Biraz kırıldım.
- Tom was offended because I didn't go to his birthday party.
- Tom, doğum günü partisine gitmediğim için kırıldı.
Show More (41)
|
2 |
offend |
gücendirmek |
v. |
|
- Tom offended everyone.
- Tom herkesi gücendirdi.
- Tom apologized for having offended Mary.
- Tom, Mary'yi gücendirdiğinden dolayı özür diledi.
- You offended everybody.
- Herkesi gücendirdin.
- I've offended you.
- Seni gücendirdim.
- I hope that I have not offended you.
- Seni gücendirmediğimi umuyorum.
- It seems I've offended you.
- Görünüşe göre seni gücendirdim.
- I hope I haven't offended you.
- Seni gücendirmediğimi umuyorum.
- Have I offended you?
- Seni gücendirdim mi?
- Something offended her.
- Bir şey onu gücendirdi.
- Who have I offended now?
- Şimdi kimi gücendirdim?
- Tom feels he offended Mary, and that's why she's not here.
- Tom Mary'yi gücendirdiğini biliyor, ve bu yüzden o burada değil.
- He gets offended by the smallest things.
- Ufacık şeylere bile güceniyor.
- I've offended you, haven't I?
- Seni gücendirdim, değil mi?
- His way of speaking offended me.
- Konuşma tarzı beni gücendirdi.
- Tom's easily offended.
- Tom çabuk güceniyor.
- I'm not easily offended.
- Kolay gücenmem.
- I'm afraid I've offended you.
- Korkarım sizi gücendirdim.
- I think I may have offended Tom.
- Sanırım Tom'u gücendirmiş olabilirim.
- I've offended you.
- Sizi gücendirdim.
- Tom offended Mary.
- Tom Mary'yi gücendirdi.
Show More (17)
|
3 |
offend |
rencide etmek |
v. |
|
- I am assuming that this will be the last time you offend a Member in this way.
- Bunun bir Üyeyi bu şekilde son kez rencide edişiniz olacağını varsayıyorum.
- That is presumptuous and offends the customs and practices of other countries.
- Bu küstahlıktır ve diğer ülkelerin gelenek ve uygulamalarını rencide eder.
- Does this offend you?
- Bu seni rencide ediyor mu?
- I've offended you.
- Sizi rencide ettim.
- I don't want to offend him.
- Onu rencide etmek istemiyorum.
- I don't want to offend her.
- Onu rencide etmek istemiyorum.
- His way of speaking offended me.
- Onun konuşma şekli beni rencide etti.
- Be careful not to offend him.
- Onu rencide etmemek için dikkatli ol.
- Be careful not to offend her.
- Onu rencide etmemek için dikkatli ol.
- I don't want to offend them.
- Onları rencide etmek istemiyorum.
- I no longer want to offend anyone.
- Kimseyi rencide etmek istemiyorum artık.
- Be careful not to offend them.
- Onları rencide etmemek için dikkatli ol.
- How did Tom offend Mary?
- Tom, Mary'yi nasıl rencide etti?
Show More (10)
|
4 |
offend |
rahatsız etmek |
v. |
|
- I didn't mean to offend anyone.
- Kimseyi rahatsız etmek istemedim.
- Tom is so naive that his gauche manners can hardly offend anyone.
- Tom o kadar saf ki, patavatsız tavırları kimseyi rahatsız etmiyor.
- This letter contains sensitive information that may offend some people.
- Bu mektup bazı insanları rahatsız edebilecek hassas bilgiler içeriyor.
- I hope what I'm about to say doesn't offend anyone.
- Umarım birazdan diyeceklerim kimseyi rahatsız etmez.
- I found the way not to offend him.
- Onu rahatsız etmemenin yolunu buldum.
- Tom didn't want to offend Mary.
- Tom, Mary'yi rahatsız etmek istemedi.
- I'm sure Tom wouldn't want to offend anyone.
- Tom'un kimseyi rahatsız etmek istemeyeceğinden eminim.
Show More (4)
|
5 |
offend |
incitmek |
v. |
|
- I never had any reason to offend Tom.
- Tom'u incitmek için herhangi bir nedenim yoktu.
- I apologize if I offended you.
- Seni incittiysem özür dilerim.
- He apologized for having offended her.
- Onu incittiği için özür diledi.
- She didn't mean to offend anyone with her remark.
- Sözleriyle kimseyi incitmek istememişti.
- I didn't mean to offend you.
- Seni incitmek istemedim.
- Don't offend anyone!
- Kimseyi incitmeyin!
Show More (3)
|
6 |
offend |
kızdırmak |
v. |
|
- Have I done something to offend you?
- Seni kızdıracak bir şey yaptım mı?
- Tom is so naive that his gauche manners can hardly offend anyone.
- Tom öyle saf biri ki dangalakça hareketleri kolay kolay kimseyi kızdırmaz.
Show More (-1)
|
7 |
offend |
küstürmek |
v. |
|
- You offended everybody.
- Sen herkesi küstürdün.
Show More (-2)
|