| 1 |
outdated |
modası geçmiş |
adj. |
|
- But we also recognise that some of the practices are outdated.
- Ancak bazı uygulamaların modasının geçtiğinin de farkındayız.
- Some better system must replace the outdated and inefficient system of preferences for certain imports.
- Belirli ithalatlar için tercih edilen modası geçmiş ve verimsiz sistemin yerine daha iyi bir sistem getirilmelidir.
- The present policy of product subsidies is outdated.
- Mevcut ürün sübvansiyonları politikasının modası geçmiştir.
- Mr Méndez de Vigo replied that the concept of 'people' was outdated.
- Sayın Méndez de Vigo, 'halk' kavramının modasının geçtiğini söyledi.
- So why should we have to approve an outdated law in Europe?
- Öyleyse neden Avrupa'da modası geçmiş bir yasayı onaylamak zorunda kalalım?
- We have an outdated model which needs modernising.
- Modernize edilmesi gereken modası geçmiş bir modelimiz var.
- Our own staff policy is outdated.
- Kendi personel politikamızın modası geçmiştir.
- They have become outdated and no longer reflect the realities of the financial services sector.
- Artık modası geçmiş ve finansal hizmetler sektörünün gerçeklerini yansıtmaz hale gelmişlerdir.
- That book is outdated.
- O kitabın modası geçmiş.
- We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
- Hepimiz eski zamanlardan kalan modası geçmiş yasaları duymuşuzdur, birçoğu birkaç kahkaha için iyidir.
- It's outdated.
- Bunun modası geçmiş.
- That book is outdated.
- Bu kitabın modası geçmiş.
- The system is outdated.
- Sistemin modası geçti.
- It's outdated.
- Modası geçmiş.
- What is not eternal is eternally outdated.
- Ebedi olmayan şey ebediyen modası geçmiş olandır.
Show More (12)
|
| 2 |
outdated |
eski |
adj. |
|
- This information is from an outdated source.
- Bu bilgi eski bir kaynaktan alınmıştır.
- The action plan may perhaps now be outdated, but that does not apply to the New Transatlantic Agenda.
- Eylem planı belki artık eskimiş olabilir ancak bu Yeni Transatlantik Gündem için geçerli değildir.
- Some better system must replace the outdated and inefficient system of preferences for certain imports.
- Belirli ithalatlar için uygulanan eski ve verimsiz tercihler sisteminin yerini daha iyi bir sistem almalıdır.
- Especially the railway system is outdated and operates only with considerable deficits.
- Özellikle demiryolu sistemi eskimiş haldedir ve ancak büyük açıklarla işlemektedir.
- The system is outdated.
- Sistem eskidir.
- This data is outdated.
- Bu veri eski.
Show More (3)
|
| 3 |
outdated |
demode |
adj. |
|
- Why are you using this outdated phone?
- Neden bu demode telefonu kullanıyorsunuz?
Show More (-2)
|
| 4 |
outdated |
çağdışı |
adj. |
|
- The Iraq crisis has shown the extent to which this organisation was outdated.
- Irak krizi bu örgütün ne denli çağdışı kaldığını göstermiştir.
Show More (-2)
|
