1 |
outlet |
çıkış noktası |
n. |
|
- This would be a useful outlet for European solidarity.
- Bu, Avrupa dayanışması için faydalı bir çıkış noktası olacaktır.
- The large tourist industry of the Canary Islands is an important outlet for these products.
- Kanarya Adaları'nın büyük turizm endüstrisi bu ürünler için önemli bir çıkış noktasıdır.
- Moreover, we must look for outlets for our waste.
- Dahası, atıklarımız için çıkış noktaları aramalıyız.
- My creativity finds an outlet through learning modern languages.
- Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.
Show More (1)
|
2 |
outlet |
çıkış yolu |
n. |
|
- He was hoping that boxing would be an outlet for his anger.
- Boksun öfkesi için bir çıkış yolu olacağını umuyordu.
- Moreover, we must look for outlets for our waste.
- Dahası, atıklarımız için çıkış yolları aramalıyız.
- My creativity finds an outlet through learning modern languages.
- Yaratıcılığım modern diller öğrenerek bir çıkış yolu buluyor.
Show More (0)
|
3 |
outlet |
çıkış |
n. |
|
- We changed the wastewater outlets on our caravan.
- Karavanımızdaki atık su çıkışlarını değiştirdik.
- This sewage outlet is no longer in use.
- Bu kanalizasyon çıkışı artık kullanılmıyor.
Show More (-1)
|
4 |
outlet |
priz |
n. |
|
- My computer is connected to a properly grounded outlet.
- Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.
- My computer is connected to a properly grounded outlet.
- Bilgisayarım düzgün topraklanmış bir prize bağlı.
Show More (-1)
|
5 |
outlet |
satış noktası |
n. |
|
- We bought the hamburgers from a fast-food outlet.
- Hamburgerleri bir fastfood satış noktasından aldık.
Show More (-2)
|
6 |
outlet |
pazar |
n. |
|
- Buying only from outlets can be a good way to save money.
- Sadece pazarlardan alışveriş yapmak tasarruf etmek için iyi bir yol olabilir.
Show More (-2)
|
7 |
outlet |
priz kutusu |
n. |
|
- You can use the outlet on that wall to charge your phone.
- Telefonunuzu şarj etmek için şu duvardaki priz kutusunu kullanabilirsiniz.
Show More (-2)
|