|
- In terms of fishing agreements, the Union pillages third-world waters, instead of encouraging local industries.
- Balıkçılık anlaşmaları açısından Birlik, yerel endüstrileri teşvik etmek yerine üçüncü dünya sularını yağmalamaktadır.
- The Huns pillaged the village and burned it to the ground.
- Hunlar köyü yağmaladılar ve onu yakıp kül ettiler.
- Sami and Layla pillaged Farid's house.
- Sami ve Layla, Farid'in evini yağmaladı.
- The Huns pillaged the village and burned it to the ground.
- Hunlar köyü yağmaladı ve yakıp yıktı.
- The barbarians raped and pillaged our city.
- Barbarlar şehrimize tecavüz edip yağmaladılar.
Show More (2)
|