| 1 |
premise |
önerme |
n. |
|
- It is clear from this starting premise that the same questions preoccupy us.
- Bu başlangıç önermesinden yola çıkarak aynı soruların bizi de meşgul ettiği açıktır.
- The Commission has taken account of this premise on numerous counts.
- Komisyon bu önermeyi birçok açıdan dikkate almıştır.
- We basically start from the premise that we are competitors.
- Temelde rakip olduğumuz önermesinden yola çıkıyoruz.
- The Commission has taken account of this premise on numerous counts.
- Komisyon bu önermeyi pek çok açıdan dikkate almıştır.
- To us, that premise seems ideologically motivated and unsound.
- Bize göre bu önerme ideolojik olarak motive edilmiş ve sağlam görünmüyor.
- How do you combat evil if you start from the premise that it is inevitable or even necessary?
- Kötülüğün kaçınılmaz ve hatta gerekli olduğu önermesinden yola çıkarsanız kötülükle nasıl mücadele edersiniz?
- That is the basic premise.
- Temel önerme budur.
- I therefore believe that this premise will allow us to overcome this difficulty.
- Dolayısıyla bu önermenin bu zorluğun üstesinden gelmemizi sağlayacağına inanıyorum.
- You will be given the benefit of the doubt, but I hope that your premises are indeed genuine.
- Şüphe duymamanızda fayda var, ancak umarım önermeleriniz gerçekten de samimidir.
- We cannot accept the premise that it is the sole responsibility of those Member States.
- Bu konunun yalnızca Üye Devletlerin sorumluluğunda olduğu önermesini kabul edemeyiz.
- The Sapir report is based on the premise that there is a conflict between cohesion and growth.
- Sapir raporu, uyum ve büyüme arasında bir çatışma olduğu önermesine dayanmaktadır.
- Everything that starts with a faulty premise is bound to fail.
- Hatalı bir önermeyle başlayan her şey başarısız olmaya mahkumdur.
- It is a false premise.
- O yanlış bir önermedir.
- The premise of the book is fundamentally flawed.
- Kitabın önermesi temelden kusurlu.
- You ought to think over whether the premise is valid or not.
- Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.
- The premise was wrong.
- Önerme yanlıştı.
- The book's premise is fundamentally flawed.
- Kitabın önermesi temelde kusurludur.
- The book's premise is fundamentally flawed.
- Kitabın önermesi temelden kusurlu.
- The main idea of the book relied on a false premise.
- Kitabın ana fikri yanlış bir önermeye dayanıyordu.
- I don't agree with the premise of your argument.
- Argümanınızın önermesine katılmıyorum.
- It is a false premise.
- Bu yanlış bir önermedir.
- I disagree with your premise.
- Önermene katılmıyorum.
- I disagree with your premise.
- Senin önermene katılmıyorum.
- I understand the premise.
- Ben önermeyi anlıyorum.
- I understand the premise.
- Önermeyi anladım.
- The fundamental premise is wrong.
- Temel önermeler yanlış.
- You ought to think over whether the premise is valid or not.
- Önermenin geçerli olup olmadığını düşünmelisin.
Show More (24)
|
| 2 |
premise |
öncül |
n. |
|
- The Northern Dimension is a major premise in the political field.
- Kuzey Boyutu siyasi alanda önemli bir öncüldür.
- They did not take recognition of the other as a basic premise.
- Ötekinin tanınmasını temel bir öncül olarak kabul etmediler.
- The main idea of the book relied on a false premise.
- Kitabın ana fikri yanlış bir öncüle dayanıyordu.
- I disagree with your premise.
- Senin öncülüne katılmıyorum.
- The premise is relatively simple.
- Öncül nispeten basit.
- It is a false premise.
- O yanlış bir öncüldür.
- The premise is relatively simple.
- Öncül nispeten basittir.
- The fundamental premise is wrong.
- Temel öncül yanlış.
- The premise was wrong.
- Öncül yanlıştı.
Show More (6)
|
| 3 |
premise |
ön kabul |
n. |
|
- His novel is based on the premise that history is not objective.
- Romanı, tarihin objektif olmadığı ön kabulüne dayanıyor.
- I am starting from the premise that all journalists attempt to do their job correctly and that they check their sources.
- Tüm gazetecilerin işlerini doğru yapmaya çalıştıkları ve kaynaklarını kontrol ettikleri ön kabulünden yola çıkıyorum.
Show More (-1)
|
| 4 |
premise |
dayanak |
n. |
|
- The premise of the book is fundamentally flawed.
- Kitabın dayanağı esasen kusurludur.
Show More (-2)
|
