1 |
replace |
değiştirmek |
v. |
|
- He promises to replace the mug he broke.
- Kırdığı fincanı yenisiyle değiştireceğine söz verdi.
- We could replace our own ministers, but we can never vote for new legislation via elections.
- Kendi bakanlarımızı değiştirebiliriz, ancak seçimler yoluyla yeni mevzuat için asla oy kullanamayız.
- Regulation 1762 must be repealed and replaced with a new regulation.
- 1762 sayılı Yönetmelik yürürlükten kaldırılmalı ve yeni bir yönetmelikle değiştirilmelidir.
- In addition, existing efforts must not be replaced, but rather stepped up.
- Ayrıca mevcut çabalar değiştirilmemeli, aksine arttırılmalıdır.
- Yet again, the Union is appropriating the competences of the Member States and failing to replace their policies.
- Yine Birlik, Üye Devletlerin yetkilerine el koymakta ve onların politikalarını değiştirmekte başarısız olmaktadır.
- Secondly, the existing institutions must be used, not replaced with new bodies.
- İkinci olarak, mevcut kurumlar kullanılmalı, yeni kurumlarla değiştirilmemelidir.
- We are now replacing a President of the European Central Bank for the first time.
- Şu anda ilk defa bir Avrupa Merkez Bankası Başkanı'nı değiştiriyoruz.
- We therefore support the idea of replacing Afghanistan by Argentina.
- Bu nedenle Afganistan'ın Arjantin ile değiştirilmesi fikrini destekliyoruz.
- Replacing a state monopoly by a private monopoly only makes matters worse.
- Bir devlet tekelinin özel bir tekel ile değiştirilmesi sadece işleri daha da kötüleştirir.
- In addition, existing efforts must not be replaced but rather stepped up.
- Buna ek olarak, mevcut çabalar değiştirilmemeli, aksine artırılmalıdır.
- It is easier to replace a treaty than a country's people.
- Bir anlaşmayı değiştirmek bir ülkenin halkını değiştirmekten daha kolaydır.
- To replace a public monopoly with a private one is not liberalisation.
- Bir kamu tekelini özel bir tekelle değiştirmek liberalleşme değildir.
- Would the word 'neighbours' then be replaced with the word 'partnership'?
- O zaman 'komşular' kelimesi 'ortaklık' kelimesi ile değiştirilir miydi?
- Ex ante notification should not be replaced with a burdensome registration system.
- Ex ante bildirim, külfetli bir kayıt sistemi ile değiştirilmemelidir.
- It is only if they replace the proposals that I am less happy.
- Ancak tekliflerin değiştirilmesi durumunda daha az mutlu olacağım.
- It is easier to replace a treaty than a country's people.
- Bir anlaşmayı değiştirmek bir ülkenin insanlarını değiştirmekten daha kolaydır.
- Under the present Rules, an MEP can certainly be on leave, but he or she is not entitled to be replaced.
- Mevcut Kurallar uyarınca, bir AP üyesi kesinlikle izinli olabilir, ancak değiştirilme hakkına sahip değildir.
- Finally, I would like to say that this is a directive which is intended to replace existing fuels with biofuels.
- Son olarak, bunun mevcut yakıtların biyoyakıtlarla değiştirilmesini amaçlayan bir direktif olduğunu belirtmek isterim.
- Personally speaking, I have greater reservations about your suggestion to replace sanctions with fines.
- Kişisel olarak yaptırımların para cezaları ile değiştirilmesi öneriniz hakkında daha büyük çekincelerim var.
- What have the countries concerned done since March 1999 to replace road with rail?
- İlgili ülkeler Mart 1999'dan bu yana karayolunu demiryolu ile değiştirmek için ne yaptı?
- Secondly, Regulation 1762 must be repealed and replaced with a new regulation.
- İkinci olarak, 1762 sayılı Yönetmelik yürürlükten kaldırılmalı ve yeni bir yönetmelikle değiştirilmelidir.
- The easiest way for an attacker is to replace the whole software product.
- Bir saldırgan için en kolay yol yazılım ürününü tamamıyla değiştirmektir.
- The easiest way for an attacker is to replace the whole software product.
- Bir saldırgan için en kolay yol, yazılım ürününün tamamını değiştirmektir.
- The red blood cells in a baby's body often break down and are replaced.
- Bir bebeğin vücudundaki kırmızı kan hücreleri sıklıkla parçalanır ve değiştirilir.
- The easiest way for an attacker is to replace the whole software product.
- Bir saldırgan için en kolay yol, tüm yazılım ürününü değiştirmektir.
- Why did you replace the valve?
- Neden vanayı değiştirdin?
- In algebra, we often replace numbers with letters.
- Cebirde, sayıları genellikle harflerle değiştiririz.
- Couldn't those parts have been replaced?
- O parçalar değiştirilemez miydi?
- Couldn't those parts have been replaced?
- Bu parçalar değiştirilemedi mi?
- It's unlikely that replacing the battery will fix the problem.
- Pili değiştirmenin sorunu çözeceği olası değil.
- You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.
- It's going to be difficult to find somebody to replace Tom.
- Tom'u değiştirmek için birini bulmak zor olacak.
- The toner cartridge needs to be replaced.
- Toner kartuşunun değiştirilmesi gerekiyor.
- Please replace the empty printer cartridge.
- Lütfen boş yazıcı kartuşunu değiştirin.
- I had a little problem replacing the oil filter.
- Yağ filtresini değiştirirken küçük bir sorun yaşadım.
- Please replace it.
- Lütfen değiştirin.
- It's unlikely that replacing the battery will fix the problem.
- Pili değiştirmenin sorunu çözmesi pek olası değil.
- I have to replace the radio's battery.
- Radyonun pilini değiştirmek zorundayım.
- Please replace the empty ink cartridge in the printer.
- Lütfen yazıcıdaki boş mürekkep kartuşunu değiştirin.
- I must replace that fluorescent lamp.
- O floresan lambayı değiştirmeliyim.
- It can be replaced.
- Değiştirilebilir.
- We need to replace the whole unit.
- Tüm üniteyi değiştirmeliyiz.
- Can it be replaced?
- Bu değiştirilebilir mi?
- I suggest replacing the full stop with an exclamation mark.
- Noktayı bir ünlem işaretiyle değiştirmenizi öneririm.
- Tom hasn't been replaced yet.
- Tom henüz değiştirilmedi.
- Tom must be replaced.
- Tom değiştirilmeli.
- The carpet was worn out and had to be replaced.
- Halı yıpranmıştı ve değiştirilmesi gerekiyordu.
Show More (44)
|
2 |
replace |
yerini almak |
v. |
|
- Streaming services have replaced DVD rental shops.
- DVD kiralama dükkanlarının yerini yayın hizmetleri aldı.
- Therefore, it neither replaces nor conflicts with national identity, but rather complements it.
- Bu nedenle ulusal kimliğin ne yerini alır ne de onunla çatışır, aksine onu tamamlar.
- It cannot replace it, but it can, and it must complement it.
- Onun yerini alamaz ama onu tamamlayabilir ve tamamlamalıdır.
- Detectability should then also replace the paper criterion.
- Bu durumda tespit edilebilirlik de kağıt kriterinin yerini almalıdır.
- The Commission cannot replace the Member States in fulfilling their obligations.
- Komisyon, yükümlülüklerini yerine getirme konusunda Üye Devletlerin yerini alamaz.
- Such analyses will streamline and replace the Commission's current impact-assessment instruments.
- Bu tür analizler Komisyon'un mevcut etki değerlendirme araçlarını kolaylaştıracak ve bunların yerini alacaktır.
- They will complement them and, in certain cases, they will replace provisions in the bilateral agreements.
- Bunlar ikili anlaşmaları tamamlayacak ve bazı durumlarda ikili anlaşmalarda yer alan hükümlerin yerini alacaktır.
- This regulation goes way beyond the directives that it replaces.
- Bu düzenleme, yerini aldığı direktiflerin çok ötesine geçmektedir.
- Something else will need to be found to replace bituminous shale and Ignalina.
- Bitümlü şeyl ve Ignalina'nın yerini alacak başka bir şey bulunması gerekecektir.
- This participation cannot, however, replace the EU's financial commitments to combating these diseases.
- Ancak bu katılım, AB'nin bu hastalıklarla mücadeleye yönelik mali taahhütlerinin yerini alamaz.
- This regulation goes way beyond the directives that it replaces.
- Bu yönetmelik, yerini aldığı direktiflerin çok ötesine geçmektedir.
- This is not a directive aimed at replacing the first pillar social security-type pension provision.
- Bu direktif, birinci sütun sosyal güvenlik tipi emeklilik hükmünün yerini almayı amaçlayan bir direktif değildir.
- Therefore, it neither replaces nor conflicts with national identity, but rather complements it.
- Dolayısıyla ulusal kimliğin ne yerini alır ne de onunla çatışır, aksine onu tamamlar.
- The question may be asked as to whether the word ‘neighbourhood’ has not replaced that of ‘partnership’.
- Komşuluk' kelimesinin 'ortaklık' kelimesinin yerini alıp almadığı sorusu sorulabilir.
- It could never replace a strategy by Belarus itself.
- Bu asla Belarus'un kendi stratejisinin yerini alamaz.
- It is very clear in this communication that the new open method does not replace the existing methods.
- Bu iletişimde yeni açık yöntemin mevcut yöntemlerin yerini almadığı çok açıktır.
- It cannot replace it but it can and it must complement it.
- Onun yerini alamaz ama onu tamamlayabilir ve tamamlamalıdır.
- We all condemn the violence, for stones can never replace arguments.
- Hepimiz şiddeti kınıyoruz, çünkü taşlar asla tartışmaların yerini alamaz.
- Apparently, a contract has been signed by a new travel agency to replace Wagonlit.
- Görünüşe göre Wagonlit'in yerini alacak yeni bir seyahat acentesi ile sözleşme imzalandı.
- The question may be asked as to whether the word ‘neighbourhood’ has not replaced that of ‘partnership’.
- "Komşuluk" kelimesinin "ortaklık" kelimesinin yerini alıp almadığı sorusu sorulabilir.
- This instrument, moreover, replaces, among others, Regulation 1091/2001, which has already entered into force.
- Ayrıca bu araç, diğerlerinin yanı sıra, halihazırda yürürlüğe girmiş olan 1091/2001 sayılı Tüzüğün yerini almaktadır.
- The current Commission replaced the Santer Commission, which had got bogged down.
- Mevcut Komisyon, tıkanmış olan Santer Komisyonu'nun yerini almıştır.
- Firefox Quantum is a brand-new web browser that is ready to replace all the other browsers in the market.
- Firefox Quantum, piyasadaki diğer tüm tarayıcıların yerini almaya hazır yepyeni bir web tarayıcısıdır.
- Can you replace Tom?
- Tom'un yerini alabilir misin?
- I'll replace her.
- Onun yerini alacağım.
- Automobiles replaced carriages.
- Otomobiller at arabalarının yerini aldı.
- Sugar replaced honey as a sweetener.
- Şeker tatlandırıcı olarak balın yerini aldı.
- I'll replace him.
- Onun yerini alacağım.
- Have you found somebody to replace Tom?
- Tom'un yerini alacak birisini buldun mu?
- I'm not here to replace Tom.
- Tom'un yerini almak için burada değilim.
- How are we going to find someone to replace Tom?
- Tom'un yerini alacak birini nasıl bulacağız?
- Nobody can replace Tom.
- Hiç kimse Tom'un yerini alamaz.
- Tractors replaced horses and mules.
- Traktörler at ve katırların yerini aldı.
- Because of the problem of air pollution, the bicycle may some day replace the automobile.
- Hava kirliliği sorunundan dolayı bir gün bisiklet otomobilin yerini alabilir.
Show More (31)
|
3 |
replace |
yerine geçmek |
v. |
|
- This proposal repeals and replaces the Regulation of 1985.
- Bu teklif 1985 tarihli Yönetmeliği yürürlükten kaldırmakta ve onun yerine geçmektedir.
- This regulation replaces a former one that expired in December last year.
- Bu yönetmelik, geçen yıl Aralık ayında süresi dolan eski bir yönetmeliğin yerine geçmektedir.
- The government has been given one year to prepare a new legal provision to replace the old one.
- Hükümete, eskisinin yerine geçecek yeni bir yasal düzenleme hazırlaması için bir yıl süre verilmiştir.
- A Value Added Tax system was introduced in Turkey in 1985, replacing the previous eight indirect taxes.
- 1985 yılında Türkiye'de, sekiz dolaylı verginin yerine geçen bir Katma Değer Vergisi sistemi devreye sokulmuştur.
- Have you found somebody to replace Tom?
- Tom'un yerine geçecek birini buldun mu?
- Have you found someone to replace Tom?
- Tom'un yerine geçecek birini buldun mu?
- Tom could replace Mary.
- Tom, Mary'nin yerine geçebilir.
Show More (4)
|
4 |
replace |
yerini doldurmak |
v. |
|
- Let nobody tell me that we are unable to replace these MBMs!
- Kimse bana bu MBM'lerin yerini dolduramayacağımızı söylemesin!
- Nothing replaced his love.
- Hiçbir şey onun aşkının yerini doldurmadı.
- You can't replace someone like Tom.
- Tom gibi birinin yerini dolduramazsın.
- Tom is going to be hard to replace.
- Tom'un yerini doldurmak zor olacak.
- Tom will be difficult to replace.
- Tom'un yerini doldurmak zor olacak.
Show More (2)
|
5 |
replace |
yenisiyle değiştirmek |
v. |
|
- She wanted to replace her old vase with a new one.
- Eski vazosunu yenisiyle değiştirmek istedi.
- They must be replaced.
- Onlar yenisiyle değiştirilmeliler.
- They replaced the broken television with a new one.
- Bozuk televizyonu yenisiyle değiştirdiler.
Show More (0)
|
6 |
replace |
yerine koymak |
v. |
|
- I replaced your pen on your desk.
- Masanızdaki kalemi yerine koydum.
- Tom bought a new camera for Mary to replace the one he had borrowed and lost.
- Tom ödünç aldığı ve kaybettiği kameranın yerine koymak için Mary'ye yeni bir kamera satın aldı.
Show More (-1)
|
7 |
replace |
yerine atanmak |
v. |
|
- John was replaced by a younger manager.
- John'un yerine daha genç bir müdür atandı.
Show More (-2)
|
8 |
replace |
yerini tutmak |
v. |
|
- Nothing replaced his love.
- Hiçbir şey onun aşkının yerini tutmadı.
Show More (-2)
|