replace - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
replace değiştirmek v.
  • He promises to replace the mug he broke.
  • Kırdığı fincanı yenisiyle değiştireceğine söz verdi.
  • We could replace our own ministers, but we can never vote for new legislation via elections.
  • Kendi bakanlarımızı değiştirebiliriz, ancak seçimler yoluyla yeni mevzuat için asla oy kullanamayız.
  • Regulation 1762 must be repealed and replaced with a new regulation.
  • 1762 sayılı Yönetmelik yürürlükten kaldırılmalı ve yeni bir yönetmelikle değiştirilmelidir.
Show More (44)
replace yerini almak v.
  • Streaming services have replaced DVD rental shops.
  • DVD kiralama dükkanlarının yerini yayın hizmetleri aldı.
  • Therefore, it neither replaces nor conflicts with national identity, but rather complements it.
  • Bu nedenle ulusal kimliğin ne yerini alır ne de onunla çatışır, aksine onu tamamlar.
  • It cannot replace it, but it can, and it must complement it.
  • Onun yerini alamaz ama onu tamamlayabilir ve tamamlamalıdır.
Show More (31)
replace yerine geçmek v.
  • This proposal repeals and replaces the Regulation of 1985.
  • Bu teklif 1985 tarihli Yönetmeliği yürürlükten kaldırmakta ve onun yerine geçmektedir.
  • This regulation replaces a former one that expired in December last year.
  • Bu yönetmelik, geçen yıl Aralık ayında süresi dolan eski bir yönetmeliğin yerine geçmektedir.
  • The government has been given one year to prepare a new legal provision to replace the old one.
  • Hükümete, eskisinin yerine geçecek yeni bir yasal düzenleme hazırlaması için bir yıl süre verilmiştir.
Show More (4)
replace yerini doldurmak v.
  • Let nobody tell me that we are unable to replace these MBMs!
  • Kimse bana bu MBM'lerin yerini dolduramayacağımızı söylemesin!
  • Nothing replaced his love.
  • Hiçbir şey onun aşkının yerini doldurmadı.
  • You can't replace someone like Tom.
  • Tom gibi birinin yerini dolduramazsın.
Show More (2)
replace yenisiyle değiştirmek v.
  • She wanted to replace her old vase with a new one.
  • Eski vazosunu yenisiyle değiştirmek istedi.
  • They must be replaced.
  • Onlar yenisiyle değiştirilmeliler.
  • They replaced the broken television with a new one.
  • Bozuk televizyonu yenisiyle değiştirdiler.
Show More (0)
replace yerine koymak v.
  • I replaced your pen on your desk.
  • Masanızdaki kalemi yerine koydum.
  • Tom bought a new camera for Mary to replace the one he had borrowed and lost.
  • Tom ödünç aldığı ve kaybettiği kameranın yerine koymak için Mary'ye yeni bir kamera satın aldı.
Show More (-1)
replace yerine atanmak v.
  • John was replaced by a younger manager.
  • John'un yerine daha genç bir müdür atandı.
Show More (-2)
replace yerini tutmak v.
  • Nothing replaced his love.
  • Hiçbir şey onun aşkının yerini tutmadı.
Show More (-2)