romp - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
romp boğuşmak v.
  • Tom loves to play and romp with his kids when he gets home from work.
  • Tom işten eve döndüğünde çocuklarıyla oynamayı ve boğuşmayı seviyor.
  • Tom loves to play and romp with his kids when he gets home from work.
  • Tom, işten eve dönünce çocuklarıyla oynayıp boğuşmaya bayılır.
Show More (-1)
romp koşuşturmak v.
  • The children decided to romp around in the park on a sunny day.
  • Çocuklar güneşli günde parkta koşuşturmaya karar verdiler.
Show More (-2)
romp kaçamak n.
  • The tabloid newspaper published rumours of a celebrity's alleged romp with a coworker.
  • Magazin gazetesi, bir ünlünün bir iş arkadaşıyla kaçamak yaptığı iddiasına ilişkin söylentileri yayınladı.
Show More (-2)
romp kolay zafer n.
  • The dominant team's victory was described as a romp by the sports commentators.
  • Galip gelen takımın zaferi spor yorumcuları tarafından kolay bir zafer olarak nitelendirildi.
Show More (-2)
romp kolay ulaşmak v.
  • The politician was able to romp to victory in the election.
  • Politikacı seçimlerde kolayca zafere ulaştı.
Show More (-2)
romp güldürü n.
  • The movie was a fun romp with plenty of action and adventure.
  • Film, bol aksiyon ve macera içeren eğlenceli bir güldürüydü.
Show More (-2)