| 1 |
schizophrenic |
şizofren |
adj. |
|
- You're not schizophrenic.
- Sen şizofren değilsin.
- I don't think you're schizophrenic.
- Şizofren olduğunu düşünmüyorum.
- Tom is also schizophrenic.
- Tom da şizofren.
- I don't think Tom is schizophrenic.
- Tom'un şizofren olduğunu düşünmüyorum.
- He is schizophrenic.
- O şizofren.
- Tom is schizophrenic.
- Tom şizofren.
- Some people think Tom is schizophrenic.
- Bazı insanlar Tom'un şizofren olduğunu düşünüyor.
- She is schizophrenic.
- O, şizofrendir.
- He is schizophrenic.
- O, şizofrendir.
- Tom isn't schizophrenic.
- Tom şizofren değil.
Show More (7)
|
| 2 |
schizophrenic |
şizofrenik |
adj. |
|
- The psychiatrist specializes in treating schizophrenic disorders.
- Psikiyatrist, şizofrenik bozuklukların tedavisinde uzman.
- Failing that, we can go into tomorrow's debate trying not to be overly schizophrenic.
- Bunu başaramazsak yarınki tartışmaya aşırı şizofrenik olmamaya çalışarak girebiliriz.
- I find that this report on European citizenship is somewhat schizophrenic.
- Avrupa vatandaşlığına ilişkin bu raporun biraz şizofrenik olduğunu düşünüyorum.
Show More (0)
|
| 3 |
schizophrenic |
şizofreni hastaları |
n. |
|
- The support group provides a safe space for schizophrenics.
- Destek grubu, şizofreni hastaları için güvenli bir alan sunuyor.
Show More (-2)
|
| 4 |
schizophrenic |
sağı solu belli olmayan |
adj. |
|
- The CEO's schizophrenic management style created confusion.
- Şirket CEO'sunun sağı solu belli olmayan yönetim tarzı kafa karışıklığı yaratıyordu.
Show More (-2)
|
