|
- This seems like a good idea to us and we should probably do the same thing.
- Bu bize iyi bir fikir gibi görünüyor ve muhtemelen biz de aynı şeyi yapmalıyız.
- Travelling across the Union can sometimes seem like travelling in a time machine.
- Avrupa Birliği'nde seyahat etmek bazen bir zaman makinesinde yolculuk etmek gibi görünebilir.
- You always seemed like a nice lady behind the crazy and the hate.
- Çılgınlığının ve nefretinin ardında hep iyi bir kadın gibi görünüyordun.
- It seemed like an army at the time.
- O zamanlar bir ordu gibi görünüyordu.
- You always seemed like a nice lady behind the crazy and the hate.
- Çılgınlığın ve nefretin ardında hep hoş bir kadın gibi görünürdün.
- That kid doesn't seem like he can even hold a chicken firmly.
- Bu velet bir tavuğu bile tutamaz gibi görünüyor.
- That kid doesn't seem like he can even hold a chicken firmly.
- Bu çocuk bir tavuğu bile sıkıca tutabilecek gibi görünmüyor.
- The whole world would seem like a different place to me.
- Tüm dünya bana farklı bir yer gibi görünürdü.
- Tom seemed like an idiot.
- Tom bir aptal gibi görünüyordu.
- This seems like harassment.
- Bu, taciz gibi görünüyor.
- Tom seemed like he was about to burst into tears any minute.
- Tom her an gözyaşlarına boğulacakmış gibi görünüyordu.
- There always seems like there is something to do.
- Her zaman yapacak bir şey var gibi görünüyor.
- Tom doesn't seem like a boy.
- Tom erkek gibi görünmüyor.
- It seemed like the only rational thing to do.
- O, yapacak tek mantıklı şey gibi görünüyordu.
- It seemed like the right thing to do.
- Yapılacak en doğru şey gibi görünüyordu.
- It seemed like a good idea at the time.
- O zaman iyi bir fikir gibi görünmüştü.
- It seemed like such a simple idea.
- Çok basit bir fikir gibi görünüyordu.
- It may seem like Tom has forgotten all about the matter, but deep down inside, he's still torn up about it.
- Tom meseleyi unutmuş gibi görünebilir ama içten içe hala bu konuda üzgün.
- Tom seems like a reliable person.
- Tom güvenilir bir kişi gibi görünüyor.
- He seems like a good person.
- O, iyi bir insan gibi görünüyor.
- Tom waited for what seemed like a long time.
- Tom uzun gibi görünen bir süre bekledi.
- Tom seemed like a good kid.
- Tom iyi bir çocuk gibi görünüyordu.
- Tom seems like an ordinary guy to me.
- Tom bana sıradan bir adam gibi görünüyor.
- At first, he seemed like the perfect guy.
- İlk başta mükemmel bir adam gibi görünüyordu.
- Tom seemed like a very nice man.
- Tom çok hoş bir adam gibi görünüyordu.
- It may seem like a good idea to you, but I think it's a little dangerous.
- Size iyi bir fikir gibi görünebilir ama bence biraz tehlikeli.
- Tom seemed like a nice guy at first.
- Tom başlangıçta kibar bir adam gibi görünüyordu.
- Tom seems like an idiot.
- Tom bir aptal gibi görünüyor.
- Tom seems like a good friend.
- Tom iyi bir arkadaş gibi görünüyor.
- It seemed like a good idea.
- Bu iyi bir fikir gibi görünüyordu.
- That seems like a stupid idea to me.
- Bu benim için aptalca bir fikir gibi görünüyor.
- That doesn't seem like the kind of thing Tom would do.
- Bu Tom'un yapacağı türden bir şey gibi görünmüyor.
- You seem like you're in a big hurry.
- Büyük bir acelen var gibi görünüyorsun.
- That seems like a good idea.
- İyi bir fikir gibi görünüyor.
- Does that seem like something you might want to do?
- O yapmak isteyebileceğin bir şey gibi görünüyor mu?
- Tom seemed like a nice boy.
- Tom hoş bir çocuk gibi görünüyordu.
- You seem like you're in a big hurry.
- Acelen varmış gibi görünüyorsun.
- It seemed like a fairy tale.
- O bir peri masalı gibi görünüyordu.
- That seems like a reasonable price.
- O makul bir fiyat gibi görünüyor.
- Tom seemed like a decent kid.
- Tom iyi bir çocuk gibi görünüyordu.
- She seemed like some sort of princess from a fairy tale.
- O bir peri masalından bir çeşit prenses gibi görünüyordu.
- Tom seems like a good person.
- Tom iyi bir insan gibi görünüyor.
- He seemed like some sort of prince from a fairy tale.
- O bir peri masalından bir çeşit prens gibi görünüyordu.
- That doesn't seem like something Tom would do.
- Bu Tom'un yapacağı bir şey gibi görünmüyor.
- Three years seems like a long time.
- Üç yıl uzun bir zaman gibi görünüyor.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
- Dışarıdan yumuşak biri gibi görünüyor ama özünde onu son derece sert bir müzakereci yapan demir gibi bir iradesi var.
- Geometry, about which I know nothing, seems like a very dull subject.
- Hakkında hiçbir şey bilmediğim Geometri çok sıkıcı bir konu gibi görünüyor.
- He seemed like a nice guy at first.
- O önce iyi bir adam gibi görünüyordu.
- It doesn't seem like what we should be doing right now.
- Şu anda yapmamız gereken şey bu gibi görünmüyor.
- There's often a simple solution to what seems like a complicated problem.
- Karmaşık gibi görünen bir durumun genellikle basit bir çözümü vardır.
- That seems like a lot.
- O çok gibi görünüyor.
- It seemed like the whole school raised their hand to bid.
- Bütün okul teklif vermek için elini kaldırdı gibi görünüyordu.
- That seems like a good idea.
- O iyi bir fikir gibi görünüyor.
- It seemed like the only way to do it.
- Yapmanın tek yolu bu gibi görünüyordu.
- It seemed like a good opportunity.
- O iyi bir fırsat gibi görünüyordu.
- It seemed like a good idea at the time.
- O zaman iyi bir fikir gibi görünüyordu.
- Three years seems like a long time.
- Üç yıl uzun bir süre gibi görünüyor.
- It seemed like you were busy.
- Meşgul gibi görünüyordun.
- At first, he seemed like the perfect guy.
- Başta, mükemmel bir adam gibi görünüyordu.
- You seem like a smart person.
- Akıllı bir insan gibi görünüyorsun.
- Tom seems like a nice boy.
- Tom güzel bir çocuk gibi görünüyor.
- That fight seemed like a life-or-death struggle.
- O savaş, bir ölüm kalım mücadelesi gibi görünüyordu.
- Tom seems like he's a lot happier now.
- Tom şimdi daha mutlu gibi görünüyor.
- Tom and Mary seem like the perfect couple.
- Tom ve Mary mükemmel bir çift gibi görünüyor.
- Tom seems like a happy child.
- Tom mutlu bir çocuk gibi görünüyor.
- Seems like there are too many Turkish trolls on Tatoeba.
- Tatoeba'da çok fazla Türk trol var gibi görünüyor.
- It does seem like an excellent plan.
- Kusursuz bir plan gibi görünüyor.
- Tom seems like he can't wait to get away from me.
- Tom benden uzaklaşmak için sabırsızlanıyor gibi görünüyor.
- This seems like a good spot.
- Bu iyi bir yer gibi görünüyor.
- He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.
- Saygın bir işadamı gibi görünüyor ama aslında mafyanın bir parçası.
- That seems like a lot.
- Bu çok fazla gibi görünüyor.
- There always seems like there is something to do.
- Her zaman yapacak bir şeyler varmış gibi görünüyor.
- That seems like an affordable price.
- O, uygun bir fiyatlı gibi görünüyor.
- Tom seemed like a great guy.
- Tom harika bir adam gibi görünüyordu.
- It seemed like a reasonable assumption.
- Makul bir varsayım gibi görünüyordu.
- It seemed like everybody had something special to offer.
- Herkesin sunacak özel bir şeyi varmış gibi görünüyordu.
- Tom doesn't seem like a boy.
- Tom bir oğlan gibi görünmüyor.
- It doesn't seem like Tom will go any time soon.
- Tom yakın zamanda gidecek gibi görünmüyor.
- It seemed like a good idea.
- İyi bir fikir gibi görünüyordu.
- That seemed like a joke.
- O bir şaka gibi görünüyordu.
- Mary seems like a nice girl.
- Mary güzel bir kız gibi görünüyor.
- It just seems like the right thing to do.
- Yapılması gereken doğru şey gibi görünüyor.
- It seemed like the only rational thing to do.
- Yapılacak tek mantıklı şey gibi görünüyordu.
- At the time, it seemed like the right thing to do.
- O zamanlar yapılacak en doğru şey bu gibi görünüyordu.
- It seemed like a good opportunity.
- İyi bir fırsat gibi görünüyordu.
- That seems like a reasonable price.
- Bu makul bir fiyat gibi görünüyor.
- Tom seemed like a real nice boy.
- Tom gerçekten iyi bir çocuk gibi görünüyordu.
- It seemed like such a good plan.
- Çok iyi bir plan gibi görünüyordu.
- Smartphones would have seemed like science fiction ten years ago.
- Akıllı telefonlar on yıl önce bilim kurgu gibi görünürdü.
- That seems like an affordable price.
- Uygun bir fiyat gibi görünüyor.
- It seemed like a reasonable assumption.
- O, mantıklı bir varsayım gibi görünüyordu.
- It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.
- Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz.
- Tom seems like a great kid.
- Tom harika bir çocuk gibi görünüyor.
- It seemed like the right thing to do.
- O, yapacak doğru şey gibi görünüyordu.
- Tom seemed like a great kid.
- Tom harika bir çocuk gibi görünüyordu.
- It seemed like a game to Tom.
- Tom'a bir oyun gibi görünüyordu.
- You seem like a nice guy.
- Sen iyi bir adam gibi görünüyorsun.
- Although the proposal seemed like a good idea, they refused it.
- Teklif iyi bir fikir gibi görünse de reddettiler.
- Sometimes it may seem like we're not making any progress.
- Bazen ilerleme kaydedemiyormuşuz gibi görünebilir.
- Tom doesn't seem like himself.
- Tom kendisi gibi görünmüyor.
- Although the proposal seemed like a good idea, they refused it.
- Teklifi, iyi bir fikir gibi görünmesine rağmen, reddettiler.
- It seemed like a good trade.
- İyi bir takas gibi görünüyordu.
- They seemed like friends.
- Arkadaş gibi görünüyorlardı.
- Tom seemed like an idiot.
- Tom aptal gibi görünüyordu.
- They seemed like friends.
- Onlar arkadaş gibi görünüyordu.
- You seem like you're in a good mood.
- Keyfin yerinde gibi görünüyor.
- My grandma's skin seemed like paper.
- Büyükannemin cildi kağıt gibi görünüyordu.
- It seemed like a reasonable compromise.
- Makul bir uzlaşma gibi görünüyordu.
- It seemed like a fairy tale.
- Peri masalı gibi görünüyordu.
- Tom seems like an easy-going guy.
- Tom uyumlu bir adam gibi görünüyor.
- It seemed like you secretly wanted to do that.
- Onu yapmayı gizlice istiyorsun gibi görünüyordu.
- Tom seems like an idiot.
- Tom aptal gibi görünüyor.
- Smartphones would have seemed like science fiction ten years ago.
- Akıllı telefonlar on yıl önce bilim kurgu gibi görünmüş olurdu.
- It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.
- Çılgınca bir fikir gibi görünebilir ama bence hemen Tom ve Mary'yi ziyarete gitmeliyiz.
- It seemed like too much trouble.
- Çok fazla sorun var gibi görünüyordu.
Show More (112)
|
|
- It just seemed like the right thing to say.
- Söylenecek en doğru şey buymuş gibi geldi.
- It seems like just yesterday that we first met.
- Daha dün tanışmışız gibi geliyor.
- It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing.
- Size küçük bir şey gibi gelebilir ama Tom bu konuda gerçekten endişeli.
- It seemed like a game to me.
- Bana bir oyun gibi geldi.
- That seems like a stupid idea to me.
- Bu bana aptalca bir fikir gibi geliyor.
- It seemed like a game to Tom.
- Tom'a bir oyun gibi gelmişti.
- It seemed like a long time.
- Uzun bir süre gibi geldi.
- Everything seemed like a lie.
- Her şey bir yalan gibi geldi.
- It seemed like a nice idea at the time, but I wish I hadn't done it.
- O zaman güzel bir fikir gibi gelmişti ama keşke yapmasaydım.
- It seemed like a game to us.
- Bize bir oyun gibi geldi.
- After reading the article about the atrocities in Bosnia, my memory returned and made everything seem like it happened yesterday.
- Bosna'daki vahşetle ilgili makaleyi okuduktan sonra hafızam geri geldi ve her şey dün yaşanmış gibi geldi.
- It seems like just yesterday that you were here.
- Sen daha dün buradaymışsın gibi geliyor.
- Sometimes it may seem like we're not making any progress.
- Bazen hiçbir ilerleme kaydedemiyormuşuz gibi geliyor.
- It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing.
- Sana sadece küçük bir şey gibi gelebilir, fakat Tom her şey için gerçekten üzgün.
Show More (11)
|