|
- Liam is known to be rather shy with co-workers.
- Liam'ın iş arkadaşlarına karşı oldukça utangaç olduğu biliniyor.
- They sometimes have great difficulty, and are extremely shy, in telling the public how they are funded.
- Bazen nasıl finanse edildiklerini kamuoyuna açıklamakta büyük güçlük çekiyorlar ve son derece utangaç davranıyorlar.
- He was averse to hoo-ha, could be very obstinate, yet was at times almost shy.
- Gürültü patırtıdan hoşlanmazdı, çok inatçı olabilirdi, ancak zaman zaman neredeyse utangaçtı.
- He probably figured we were too shy to take advantage of an old army friend.
- Herhalde bizi eski bir askerlik arkadaşımızdan faydalanamayacak kadar utangaç sandı.
- He probably figured we were too shy to take advantage of an old army friend.
- Muhtemelen eski askerlik arkadaşımızdan istifade edemeyecek kadar utangaç olduğumuzu düşündü.
- He probably figured we were too shy to take advantage of an old army friend.
- Eski askerlik arkadaşımızdan yararlanamayacak kadar utangaç olduğumuzu düşünmüştür muhtemelen.
- I think she's too shy to talk to you.
- Ben onun seninle konuşamayacak kadar utangaç olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is shy.
- Tom'un utangaç olduğunu düşünüyorum.
- I never was shy.
- Hiç utangaç biri olmadım.
- Tom is not as shy as he used to be.
- Tom eskisi kadar utangaç değil.
- Fadil wasn't a very shy boy.
- Fadıl çok utangaç bir çocuk değildi.
- She is shy and talks little.
- O utangaçtır ve az konuşur.
- Tom said Mary wasn't shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olmadığını söyledi.
- Tom was too shy to talk to Mary.
- Tom, Mary'yle konuşmak için fazla utangaçtı.
- Tom is fairly shy, isn't he?
- Tom oldukça utangaç, değil mi?
- He was too shy to take part in games with the other boys.
- Diğer çocuklarla oyunlara katılamayacak kadar utangaçtı.
- Tom is rather shy, isn't he?
- Tom oldukça utangaç, değil mi?
- I was too shy to look her in the face.
- Onun yüzüne bakamayacak kadar utangaçtım.
- We're shy.
- Biz utangacız.
- The shy boy murmured his name.
- Utangaç çocuk ismini mırıldandı.
- You're very shy.
- Çok utangaçsın.
- Tom used to be very shy.
- Tom çok utangaçtı.
- Tom said Mary was shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olduğunu söyledi.
- He's very shy.
- O çok utangaç.
- I doubt if Tom will be shy.
- Tom'un utangaç olacağından şüpheliyim.
- Generally, Japanese people are shy.
- Genel olarak, Japonlar utangaçtır.
- She was shy in her high school days.
- Lise günlerinde utangaçtı.
- He acts very shy in her presence.
- Onun yanında çok utangaç davranıyor.
- Tom is too shy to do that.
- Tom bunu yapmak için çok utangaç.
- Tom certainly isn't shy when it comes to dancing.
- Konu dans etmeye gelince Tom kesinlikle utangaç değil.
- Maybe Tom is too shy to come over here.
- Belki de Tom buraya gelemeyecek kadar utangaçtır.
- He was shy at the beginning.
- Başlangıçta utangaçtı.
- You're very shy.
- Sen çok utangaçsın.
- Sami was too shy to say anything.
- Sami bir şey söyleyemeyecek kadar utangaçtı.
- Sami was very shy.
- Sami çok utangaçtı.
- She used to be a very shy girl.
- O, çok utangaç bir kızdı.
- Frankly speaking, he was quite shy.
- Açıkçası, o oldukça utangaçtı.
- Tom is likely to still be shy.
- Tom muhtemelen hâlâ utangaç olacak.
- Tom is too shy to even talk to Mary.
- Tom, Mary ile konuşamayacak kadar utangaç.
- Yes, she was a shy girl.
- Evet, utangaç bir kızdı.
- She's a shy girl, but very affecctionate.
- O utangaç bir kız, ama çok sevecen.
- Tom said Mary isn't shy.
- Tom Mary'nin utangaç olmdığını söyledi.
- Tom was really shy and nervous.
- Tom gerçekten utangaç ve gergindi.
- Tom is terribly shy.
- Tom korkunç düzeyde utangaçtır.
- I never was shy.
- Hiç utangaç değildim.
- Tom is a shy boy.
- Tom utangaç bir çocuktur.
- For your sister, she's the shy type.
- Kız kardeşin için, o utangaç bir tip.
- Is Tom shy?
- Tom utangaç mı?
- Tom isn't shy.
- Tom utangaç değildir.
- I'm a little shy.
- Biraz utanıyorum.
- Tom is pretty shy, isn't he?
- Tom oldukça utangaç, değil mi?
- Mary has a huge crush on Tom, but she's too shy to talk to him.
- Mary, Tom'dan çok hoşlanıyor ama onunla konuşamayacak kadar utangaç.
- Mary is very shy.
- Mary çok utangaç.
- Tom is kind of shy.
- Tom biraz utangaç.
- Tom was always shy around girls.
- Tom kızların yanında hep utangaçtı.
- Tom said Mary is shy.
- Tom Mary'nin utangaç olduğunu söyledi.
- You don't have to be shy.
- Utangaç olmana gerek yok.
- Mary is a little shy.
- Mary biraz utangaç.
- She is a very shy girl.
- O çok utangaç bir kız.
- Tom is still fairly shy.
- Tom hala oldukça utangaç.
- Tom isn't shy at all.
- Tom hiç utangaç değildir.
- It looks like you're shy.
- Utangaçsın gibi görünüyorsun.
- Tom is no longer the shy boy he once was.
- Tom artık eskiden olduğu o utangaç çocuk değil.
- That girl is really shy.
- O kız gerçekten utangaç.
- Tom is quite shy.
- Tom oldukça utangaçtır.
- Tom isn't the shy boy he used to be.
- Tom eskiden olduğu gibi utangaç bir çocuk değil.
- Tom is somewhat shy.
- Tom biraz utangaçtır.
- Tom thought Mary was shy.
- Tom Mary'nin utangaç olduğunu düşündü.
- Tom was very shy.
- Tom çok utangaçtı.
- Tom said that Mary is shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olduğunu söyledi.
- Tom and Mary are both shy, aren't they?
- Tom ve Mary utangaçlar, değil mi?
- Tom said Mary is probably still shy.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hala utangaç olduğunu söyledi.
- The boys are shy.
- Oğlanlar utangaç oluyor.
- He acts very shy in her presence.
- O varken çok utangaç davranıyor.
- The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
- Utangaç çocuk onun huzurunda çok utandı.
- Tom isn't as shy as he used to be.
- Eskisi gibi utangaç değil.
- Shy students often receive lower grades.
- Utangaç öğrenciler genellikle daha düşük notlar alırlar.
- He's a bit shy.
- Biraz utangaçtır.
- He is no longer the shy boy he was.
- Artık eskisi gibi utangaç bir çocuk değil.
- Tom is too shy to talk to Mary.
- Tom Mary ile konuşmak için çok utangaç.
- Tom didn't seem to be shy.
- Tom utangaç görünmüyordu.
- Tom thinks Mary is shy.
- Tom Mary'nin utangaç olduğunu sanıyor.
- Tom may be shy.
- Tom utangaç olabilir.
- Tom is really shy, isn't he?
- Tom gerçekten utangaç, değil mi?
- Tom said Mary isn't shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olmadığını söyledi.
- Tom said Mary is probably still shy.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ utangaç olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that she should stop pretending to be shy.
- Tom Mary'ye utangaç gibi davranmayı bırakması gerektiğini söyledi.
- She's not as shy as she used to be.
- Eskisi kadar utangaç değil.
- Tom seems to be shy.
- Tom utangaç görünüyor.
- Tom won't likely be shy.
- Tom muhtemelen utangaç olmayacak.
- Dan didn't want to seem shy.
- Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
- My kid is shy around strangers and always hides behind me.
- Çocuğum yabancıların yanında utangaçtır ve hep arkama saklanır.
- She's shy and doesn't talk much.
- Utangaçtır ve fazla konuşmaz.
- Tom is very shy, isn't he?
- Tom pek utangaç, değil mi?
- Tom said Mary is shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olduğunu söyledi.
- Tom has always been shy.
- Tom her zaman utangaç biri olmuştur.
- Tom isn't shy.
- Tom utangaç değil.
- Tom said he thought Mary would be shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olacağını düşündüğünü söyledi.
- She looks at me but I'm too shy to look at her.
- O bana bakıyor ama ben ona bakamayacak kadar utangacım.
- The shy boy mumbled his name.
- Utangaç çocuk adını mırıldandı.
- Tom used to be shy.
- Tom utangaçtı.
- She gave me a shy smile.
- Bana utangaç bir tebessüm etti.
- I thought Tom would be shy.
- Tom'un utangaç olacağını düşünmüştüm.
- She used to be a very shy girl.
- Eskiden çok utangaç bir kızdı.
- I'm too shy to do that.
- Bunu yapmak için çok utangacım.
- Shy students often receive lower grades.
- Utangaç öğrenciler çoğunlukla daha düşük notlar alır.
- Tom was very shy when he was a kid.
- Tom çocukken çok utangaçtı.
- I'm very shy.
- Çok utangacım.
- Tom said Mary was shy.
- Tom Mary'nin utangaç olduğunu söyledi.
- Tom is shy, but Mary isn't.
- Tom utangaçtır ama Mary değil.
- Tom is extremely shy.
- Tom son derece utangaçtır.
- Two out of five children are shy.
- Her beş çocuktan ikisi utangaçtır.
- Tom is too shy to talk to Mary.
- Tom, Mary ile konuşamayacak kadar utangaç.
- Tom wasn't very shy.
- Tom pek utangaç değildi.
- Tom was catatonically shy as a child.
- Tom, çocukken katatonik olarak utangaçtı.
- Tom didn't want to seem shy.
- Tom utangaç görünmek istemiyordu.
- Tom thinks Mary is shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olduğunu düşünüyor.
- I used to be shy.
- Ben utangaçtım.
- Tom didn't think Mary was shy.
- Tom Mary'nin utangaç olduğunu düşünmüyordu.
- She's usually pretty shy.
- Genelde oldukça utangaçtır.
- She is a shy, insecure, overly sensitive girl.
- O utangaç, güvensiz, aşırı duyarlı bir kız.
- He is too shy to talk to girls.
- Kızlarla konuşmak için çok utangaç.
- Don't be so shy.
- Bu kadar utangaç olma.
- I was shy.
- Ben utangaçtım.
- I'm not shy.
- Ben utangaç değilim.
- He's shy and dreamy.
- O utangaç ve hayalperesttir.
- Tom said Mary was likely to be shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olabileceğini söyledi.
- She was very shy until she graduated.
- Mezun oluncaya kadar çok utangaçtı.
- This squirrel is shy.
- Bu sincap utangaç.
- Tom could just be shy.
- Tom sadece utangaç olabilir.
- Tom said Mary was likely to be shy.
- Tom Mary'nin muhtemelen utangaç olacağını söyledi.
- He was too shy to take part in games with the other boys.
- Diğer çocuklarla birlikte oyun oynamaktan çok utanıyordu.
- You're very shy, aren't you?
- Çok utangaçsın, değil mi?
- He's kind of shy.
- O biraz utangaç.
- I feel less shy now.
- Artık daha az utangaç hissediyorum.
- Tom is likely to be shy.
- Tom muhtemelen utangaçtır.
- Tom isn't shy at all.
- Tom hiç utangaç değil.
- Tom isn't very shy.
- Tom pek utangaç değildir.
- Mary is very shy.
- Mary çok utangaçtır.
- I feel less shy now.
- Şimdi kendimi daha az utangaç hissediyorum.
- He was very shy and sweet.
- O çok utangaç ve tatlıydı.
- Tom was too shy to take part in games with the other boys.
- Tom diğer çocuklarla oyunlara katılamayacak kadar utangaçtı.
- Tom must've been shy.
- Tom utangaç olmalı.
- If you are too shy to ask, you will lose your way.
- Soramayacak kadar utangaçsanız, yolunuzu kaybedersiniz.
- Tom has always been shy.
- Tom her zaman utangaçtı.
- In comparison with his brother, he was shy.
- Erkek kardeşi ile karşılaştırıldığında o utangaçtı.
- I'm a bit shy.
- Biraz utangacımdır.
- Tom said that Mary isn't shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olmadığını söyledi.
- Mary isn't the shy girl she used to be.
- Mary eskisi gibi utangaç bir kız değil.
- Tom will likely be shy.
- Tom muhtemelen utangaç olacak.
- He's a bit shy.
- O biraz utangaç.
- I thought Tom would be shy.
- Tom'un utangaç olacağını düşündüm.
- He was shy at first.
- İlk başta utangaçtı.
- Tom was too shy to do that.
- Tom onu yapamayacak kadar utangaçtı.
- Tom isn't shy, but Mary is.
- Tom utangaç değildir ama Mary utangaçtır.
- Tom told me that he's shy.
- Tom bana utangaç olduğunu söyledi.
- Shota said that he was shy about seeing her.
- Shota onu görme hakkında utangaç olduğunu söyledi.
- Sami was a bit nervous and shy.
- Sami biraz gergin ve utangaçtı.
- This squirrel is not shy.
- Bu sincap utangaç değil.
- Two out of five children are shy.
- Beş çocuktan ikisi utangaç.
- Tom said that Mary was shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olduğunu söyledi.
- I like him, but I'm too shy to talk to him.
- Ondan hoşlanıyorum ama onunla konuşamayacak kadar utangacım.
- I'm a bit shy.
- Biraz utangacım.
- Bob was shy when he was a high school student.
- Bob lise öğrencisiyken utangaç biriydi.
- I'm rather shy.
- Oldukça utangacım.
- I think she's too shy to talk to you.
- Sanırım seninle konuşamayacak kadar utangaç.
- Tom is still fairly shy.
- Tom hâlâ oldukça utangaç.
- Tom was shy at the beginning.
- Tom başlangıçta utangaçtı.
- I guess that the beautiful girl will say goodbye to the shy young man.
- Sanırım güzel kız utangaç genç adama veda edecek.
- Tom isn't as shy as he used to be.
- Tom eskisi kadar utangaç değil.
- That child is a bit shy.
- O çocuk biraz utangaç.
- Frankly speaking, he was quite shy.
- Açıkçası, oldukça utangaçtı.
- Mary is a very shy girl.
- Mary çok utangaç bir kızdır.
- Bob was shy when he was a high school student.
- Bob, bir lise öğrencisi iken utangaçtı.
- Is your father shy?
- Baban utangaç mı?
- Tom is shy and cowardly.
- Tom utangaç ve cesaretsizdir.
- Tom was too shy to say anything.
- Tom bir şey söyleyemeyecek kadar utangaçtı.
- Tom wasn't shy.
- Tom utangaç değildi.
- Tom isn't as shy as I am.
- Tom benim kadar utangaç değil.
- At first I felt a bit too shy to speak to her.
- İlk başta onunla konuşmak için biraz utangaç hissettim.
- Tom was shy at first.
- Tom ilk başta utangaçtı.
- German guys are said to be shy.
- Alman erkeklerinin utangaç oldukları söylenir.
- Tom didn't want to seem shy.
- Tom utangaç görünmek istemedi.
- Tom said that Mary isn't shy.
- Tom Mary'nin utangaç olmadığını söyledi.
- Tom said that Mary was shy.
- Tom Mary'nin utangaç olduğunu söyledi.
- Tom is pretty shy, isn't he?
- Tom epeyce utangaç, değil mi?
- You are very shy.
- Çok utangaçsın.
- I think Tom is shy.
- Bence Tom utangaç.
- Mary is no longer the shy girl she once was.
- Mary artık eskisi gibi utangaç bir kız değil.
- Tom is probably still shy.
- Tom muhtemelen hâlâ utangaçtır.
- Tom was too shy to talk to Mary.
- Tom, Mary'yle konuşamayacak kadar utangaçtı.
- Tom was too shy to talk to Mary.
- Tom, Mary ile konuşamayacak kadar utangaçtı.
- She had been very shy till she graduated.
- Mezun olana kadar çok utangaçtı.
- Tom could just be shy.
- Tom utangaç olabilir.
- I didn't know Tom was shy.
- Tom'un utangaç olduğunu bilmiyordum.
- He is no longer the shy boy he was.
- O artık eski utangaç çocuk değil.
- Tom is kind of shy, isn't he?
- Tom biraz utangaç, değil mi?
- Tom won't likely be shy.
- Tom muhtemelen utangaç olmayacaktır.
- I know Tom is shy.
- Tom'un utangaç olduğunu biliyorum.
- She was, as many of us were, very shy in her childhood.
- Çocukluğunda, çoğumuzdaki gibi, çok utangaçtı.
- Tom is just a little shy.
- Tom sadece biraz utangaç.
- Tom was really shy and nervous.
- Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was a very shy boy.
- Tom çok utangaç bir oğlandı.
- Dan didn't want to seem shy.
- Dan utangaç görünmek istemedi.
- Mary is a very shy girl.
- Mary çok utangaç bir kız.
- My friend over there thinks you're cute, but he's too shy to tell you.
- Şuradaki arkadaşım senin tatlı olduğunu düşünüyor ama sana söylemeye çok utanıyor.
- Tom seems shy.
- Tom utangaç görünüyor.
- I'm just shy.
- Ben utangacım ya.
- If you are too shy to ask, you will lose your way.
- Eğer soramayacak kadar çok utangaçsanız, yolunuzu kaybedersiniz.
- Tom told Mary that he was shy.
- Tom, Mary'ye utangaç olduğunu söyledi.
- Tom isn't shy about doing so.
- Tom onu yapma konusunda utangaç değildir.
- I wonder why Tom is so shy.
- Tom'un neden bu kadar utangaç olduğunu merak ediyorum.
- Tom is usually pretty shy.
- Tom genelde utangaçtır.
- For your sister, she's the shy type.
- Kız kardeşine gelince, o utangaç bir tip.
- Tom is fairly shy.
- Tom oldukça utangaç.
- Mary is a little shy.
- Mary biraz utangaçtır.
- Tom isn't as shy as I am.
- Tom benim kadar utangaç değildir.
- Tom is a very shy guy.
- Tom çok utangaç bir adam.
- Tom told Mary he was shy.
- Tom, Mary'ye utangaç olduğunu söyledi.
- I don't think Tom is shy.
- Tom'un utangaç olduğunu sanmıyorum.
- Layla was a little bit shy.
- Layla biraz utangaçtı.
- Are you shy?
- Utangaç mısın?
- I advised the shy young man to declare his love for the beautiful girl.
- Ben, utangaç genç adama güzel kıza aşkını ilan etmesini tavsiye ettim.
- Mary's sister is shy and awkward.
- Mary'nin kız kardeşi utangaç ve beceriksiz.
- Tom didn't think Mary was shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olduğunu düşünmüyordu.
- You're too shy to do that.
- Bunu yapmak için çok utangaçsın.
- Tom is very shy, isn't he?
- Tom çok utangaç, değil mi?
- I think Tom is too shy to talk to Mary.
- Bence Tom, Mary ile konuşamayacak kadar utangaç.
- Tom wasn't shy at all.
- Tom hiç utangaç değildi.
- She's not ignoring me; she's shy.
- O beni görmezden gelmiyor, o utangaç.
- Tom was catatonically shy as a child.
- Tom çocukken katatonik bir şekilde utangaçtı.
- Mary is no longer the shy girl she once was.
- Mary artık bir zamanlar olduğu gibi utangaç kız değil.
- He's a little shy, but trust me, he is adorable.
- Biraz utangaçtır ama inanın bana, çok sevimlidir.
- I knew Tom was shy.
- Tom'un utangaç olduğunu biliyordum.
- Tom is not the shy boy he used to be.
- Tom eskisi gibi utangaç çocuk değil.
- Tom is too shy to sing in public.
- Tom toplum içinde şarkı söylemek için fazla utangaç.
- I advised the shy young man to declare his love for the beautiful girl.
- Utangaç genç adama güzel kıza ilan-ı aşk etmesini tavsiye ettim.
- Tom is a very shy boy.
- Tom çok utangaç bir çocuk.
- Tom is shy and doesn't talk much.
- Tom utangaçtır ve fazla konuşmaz.
- Shy children never laugh until everyone else does.
- Utangaç çocuklar herkes gülene kadar asla gülmezler.
- The shy pupil murmured his answer.
- Utangaç öğrenci cevabını mırıldandı.
- Tom is extremely shy.
- Tom son derece utangaç.
- Tom is probably still shy.
- Tom muhtemelen hala utangaçtır.
- Tom hasn't always been shy.
- Tom her zaman utangaç değildi.
- Tom was sort of shy as a kid.
- Tom çocukken biraz utangaçtı.
- Tom is shy and cowardly.
- Tom utangaç ve korkaktır.
- You were shy.
- Utangaçtın.
- Tom didn't seem shy.
- Tom utangaç görünmüyordu.
- That boy is really shy.
- O oğlan gerçekten utangaç.
- She is a shy, insecure, overly sensitive girl.
- Utangaç, güvensiz, aşırı hassas bir kız.
- Tom seemed shy.
- Tom utangaç görünüyordu.
- It looks like you're shy.
- Utangaç görünüyorsun.
- When I tried to speak to her, I always found myself too shy to do more than stammer or say something stupid.
- Onunla konuşmaya çalıştığımda, kekelemekten ya da aptalca bir şey söylemekten fazlasını yapamayacak kadar utangaç buluyordum kendimi.
- I'm rather shy.
- Ben oldukça utangacım.
- That girl is far from being shy.
- O kız hiç utangaç değil.
- Tom seemed to be shy.
- Tom utangaç görünüyordu.
- Tom was too shy to do that.
- Tom bunu yapmak için çok utangaçtı.
- Tom told me that he was shy.
- Tom bana utangaç olduğunu söyledi.
- He's kind of shy.
- Biraz utangaçtır.
- Maybe Tom is too shy to come over here.
- Belki Tom buraya gelemeyecek kadar utangaçtır.
- Tom used to be very shy.
- Tom eskiden çok utangaçtı.
- She was painfully shy.
- Acı verici derecede utangaçtı.
- The shy disciple mumbled his answer.
- Utangaç öğrenci cevabını mırıldandı.
- She's shy and doesn't talk much.
- Utangaç ve çok konuşmaz.
- Tom is extremely shy, isn't he?
- Tom son derece utangaç, değil mi?
- Tom was shy at first.
- Tom başlangıçta utangaçtı.
- I hope Tom isn't shy.
- Umarım Tom utangaç değildir.
- In comparison with his brother, he was shy.
- Kardeşine kıyasla utangaçtı.
- At first I felt a bit too shy to speak to her.
- İlk başta onunla konuşmak için kendimi biraz fazla utangaç hissettim.
- I was a shy child.
- Utangaç bir çocuktum.
- Tom and Mary are both pretty shy, aren't they?
- Tom ve Mary çok utangaç, değil mi?
- She's not ignoring me; she's shy.
- Beni görmezden gelmiyor, utanıyor.
- I'm a little shy.
- Biraz utangacım.
- Tom isn't very shy.
- Tom çok utangaç değil.
- Tom and Mary are both pretty shy, aren't they?
- Tom ve Mary oldukça utangaçlar, değil mi?
- German guys are said to be shy.
- Alman erkeklerinin utangaç olduğu söylenir.
- Tom is quite shy, isn't he?
- Tom çok utangaç, değil mi?
- Tom used to be shy.
- Tom eskiden utangaçtı.
- He's usually pretty shy.
- Genelde oldukça utangaçtır.
- Tom is a bit shy.
- Tom biraz utangaçtır.
- I am a bit shy.
- Biraz utangacımdır.
- I think Tom is too shy to talk to you.
- Bence Tom seninle konuşamayacak kadar utangaç.
- You don't have to be so shy about it.
- Bu kadar utangaç olmana gerek yok.
- Tom likes Mary, but he's too shy to talk to her.
- Tom Mary'den hoşlanıyor ama onunla konuşamayacak kadar utangaç.
- Tom is shy and doesn't talk much.
- Tom utangaçtır ve çok konuşmaz.
- She's usually pretty shy.
- O genellikle oldukça utangaçtır.
- He was very shy and sweet.
- Çok utangaç ve tatlıydı.
- That boy is really shy.
- Bu çocuk gerçekten utangaç.
- Layla was a little bit shy.
- Leyla birazcık utangaçtı.
- Tom is quite shy, isn't he?
- Tom oldukça utangaç, değil mi?
- Tom and Mary are both very shy, aren't they?
- Tom ve Mary çok utangaçlar, değil mi?
- Tom is a little shy with girls.
- Tom kızlara karşı biraz utangaçtır.
- Tom told Mary that John was shy.
- Tom Mary'ye John'un utangaç olduğunu söyledi.
- Tom certainly isn't shy when it comes to dancing.
- Dansa gelince Tom kesinlikle utangaç değildir.
- He's usually pretty shy.
- Genellikle oldukça utangaçtır.
- Tom never was shy.
- Tom hiç utangaç olmadı.
- Tom was a very shy boy.
- Tom çok utangaç bir çocuktu.
- I was a shy child.
- Ben utangaç bir çocuktum.
- Tom was too shy to do that.
- Tom bunu yapamayacak kadar utangaçtı.
- Tom said that Mary is shy.
- Tom Mary'nin utangaç olduğunu söyledi.
- I am a shy boy.
- Ben utangaç bir çocuğum.
- The boys are shy.
- Çocuklar utangaç.
- The shy boy murmured his name.
- Utangaç oğlan, adını mırıldandı.
- Tom is just shy.
- Tom sadece utangaç.
- He was shy at the beginning.
- Başlarda utangaçtı.
- Tom is usually pretty shy.
- Tom genellikle oldukça utangaçtır.
- Tom is too shy to talk to girls.
- Tom kızlarla konuşmak için çok utangaç.
- Tom is shy, but Mary isn't.
- Tom utangaç ama Mary değil.
- Tom is probably too shy to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapamayacak kadar utangaçtır.
- You're shy.
- Sen utangaçsın.
- He's shy and dreamy.
- Utangaç ve hayalperest biri.
- Tom was a shy boy.
- Tom utangaç bir çocuktu.
- I've never been shy.
- Hiç utangaç olmadım.
- Tom is somewhat shy.
- Tom biraz utangaç.
- Tom is shy around girls.
- Tom kızların yanında utangaçtır.
- I was very shy in middle school.
- Ortaokuldayken çok utangaçtım.
- Tom thought Mary was shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olduğunu düşünüyordu.
- The girls are shy.
- Kızlar utangaçtır.
- I was too shy.
- Çok utangaçtım.
- The girls are shy.
- Kızlar utangaç.
- I used to be shy.
- Eskiden utangaçtım.
- Why are you so shy?
- Neden bu kadar utangaçsın?
- Layla felt too shy to talk to Sami.
- Layla Sami ile konuşamayacak kadar utangaç hissediyordu.
- Tom doesn't think Mary is shy.
- Tom, Mary'nin utangaç olduğunu düşünmüyor.
- Tom is a very shy boy, isn't he?
- Tom çok utangaç bir çocuk, değil mi?
- You're shy, aren't you?
- Utangaçsın, değil mi?
- Tom said he's shy.
- Tom utangaç olduğunu söyledi.
- Tom doesn't think Mary is shy.
- Tom Mary'nin utangaç olduğunu düşünmüyor.
- Young people are not shy about the future of this country.
- Genç insanlar bu ülkenin geleceği konusunda utangaç değildirler.
- Mary's sister is shy and awkward.
- Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır.
- Tom is extremely shy, isn't he?
- Tom aşırı utangaç, değil mi?
- Tom is too shy to sing in public.
- Tom halk içinde şarkı söyleyemeyecek kadar utangaçtır.
- I'm just shy.
- Ben utangacım işte.
- She is a very shy girl.
- Çok utangaç bir kız.
- Tom never was shy.
- Tom asla utangaç değildi.
- Tom is a shy and lonely boy.
- Tom utangaç ve yalnız bir çocuk.
- He was too shy to do that.
- Bunu yapmak için çok utangaçtı.
- She had been very shy till she graduated.
- O, mezun oluncaya kadar çok utangaçtı.
- Tom is fairly shy.
- Tom oldukça utangaçtır.
- She was very shy until she graduated.
- Mezun olana kadar çok utangaçtı.
- Tom must be shy.
- Tom utangaç olmalı.
- I was very shy when I was a kid.
- Çocukken çok utangaçtım.
- Tom wasn't very shy.
- Tom çok utangaç değildi.
- Tom is likely to be shy.
- Tom muhtemelen utangaç olacak.
- Tom told me that he thought Mary was shy.
- Tom bana Mary'nin utangaç olduğunu düşündüğünü söyledi.
- She is a little shy.
- O biraz utangaç.
- She's not as shy as she used to be.
- O, eskisi gibi utangaç değil.
- Tom is not the shy boy he used to be.
- Tom artık eskisi gibi utangaç bir çocuk değil.
- That child is a bit shy.
- Bu çocuk biraz utangaç.
- Layla felt too shy to talk to Sami.
- Leyla kendini Sami ile konuşamayacak kadar utangaç hissetti.
- Tom is likely to still be shy.
- Tom hala utangaç olabilir.
- Americans may regard shy people as less capable than those who are not shy.
- Amerikalılar utangaç insanları utangaç olmayanlara göre daha az yetenekli olarak görüyor olabilir.
- That girl is really shy.
- Bu kız gerçekten utangaç.
- Tom is quite shy.
- Tom oldukça utangaç.
- I don't think Tom was shy.
- Tom'un utangaç olduğunu sanmıyorum.
- She gave me a shy smile.
- Bana utangaç bir gülümseme attı.
- Tom and Mary are shy.
- Tom ve Mary utangaçtır.
- Tom is a little shy.
- Tom biraz utangaç.
- She is shy and talks little.
- Utangaç ve az konuşuyor.
- Tom told Mary that she should stop pretending to be shy.
- Tom, Mary'ye utangaçmış gibi davranmayı bırakması gerektiğini söyledi.
- Generally, Japanese people are shy.
- Genellikle, Japonlar utangaçtır.
- Tom is kind of shy.
- Tom biraz utangaçtır.
- She is shy and always remains in the background.
- O utangaç ve her zaman arka planda kalır.
- Tom is very shy.
- Tom çok utangaçtır.
- Tom is shy, isn't he?
- Tom utangaç, değil mi?
- I've never been shy.
- Ben hiç utangaç olmadım.
- Tom is terribly shy.
- Tom çok utangaçtır.
- Tom isn't shy, but Mary is.
- Tom utangaç değil ama Mary utangaç.
- Tom was always shy around girls.
- Tom her zaman kızların çevresinde utangaçtı.
- The fact is that my cat is shy.
- Gerçek şu ki, benim kedim utangaçtır.
- Tom seemed to be shy.
- Tom utangaç gibi görünüyordu.
- She is shy and always remains in the background.
- Utangaçtır ve hep arka planda kalır.
- She's a shy girl, but very affecctionate.
- Utangaç bir kız ama çok duyarlı.
- He's a little shy, but trust me, he is adorable.
- O biraz utangaç ama güven bana o çok güzel.
- She was, as many of us were, very shy in her childhood.
- Birçoğumuz gibi o da çocukluğunda çok utangaçtı.
- Tom was shy.
- Tom utangaçtı.
- I am not shy.
- Ben utangaç değilim.
- I was very shy when I was a child.
- Çocukken çok utangaçtım.
- The girl is too shy.
- Kız çok utangaç.
- Tom said Mary wasn't shy.
- Tom Mary'nin utangaç olmadığını söyledi.
Show More (382)
|
